sigaradır net. her ne kadar bırakayım kurtulayım desem de birisinin beni delirten bir şey söylemesi üzerine sinir katsayım x5 x10 oluyor ve elimde bir anda sigara belirip yak beni diyor.
devamını gör...

"işte böyle, yavaş yavaş ve derinden, profil resmi yoluyla sözlüğün kime ait olduğunu bulacağız." diyen çiçeği burnunda yazar. *
devamını gör...

2021 yılı türkiyesinde hala daha netflix, exxen ve bilmem daha nicesine sahip olmayan insandır...

hiç merak etmedim. zaten alsam da izleyebileceğimi zannetmiyorum. millet sezon sezon dizi bitiriyor. bir ayda bin film izliyor. vallahi alkışlıyorum. sabahın köründe uyanıyorum sonra bir bakıyorum gece olmuş. hangi aralıkta o kadar içeriği izleyebilirim ki?
param çöpe gitmesin diye üye olmadım. mutfağın camının önüne tabureyi çekip manzaraya bakıyorum, bazı geceleri ay çok kızıl ve çok iri oluyor, oturuyorum kakaolu sütümü içip aya bakıyorum, haliç'e bakıyorum...
kimse kusura bakmasın ama yemişim netflixini.
devamını gör...

arkadaşlar tamam ben sigara içiyorum ama bağımlı değilim. bir gün kalkar iki paket içerim günde sonra başka bir gün kalkar 2 ay hiç içmem. ben bağımlı değilim. içmeyi içmemeye tercih ediyorum sadece.
devamını gör...

bir adım atana on adım atarım ama asla ilk adımı atmam. ayağımı keserim ilk adımı atmam. atmam işte, allah allah!*
devamını gör...

şiirin bir kısmını koyayım şuraya dedim; yetmedi. *

özledim seni…

ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
yokluğun,
hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
sabahları seni okşayarak başlamaları
akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
nasıl da serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
”git artık” demek
”beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa”
demek sana ne de zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….


can yücel
devamını gör...

gamzedeyimin gamze değil gam zede olması mükemmelliğiyle yorumlayan herkesten dinlemeyi sevdiğim bi şarkı.
devamını gör...

bir peyami safa romanı.

kitap ferit adlı karakterin yolculuğunu anlatır bize. iki bölümden oluşur. eğer isim vermek isteseydim, ilk bölüm için aramak ve ikinci bölüm için bulmak sözcüklerini kullanırdım. ferit kendi deyimiyle dejenere biridir. devamlı bir arayış içerisinde oradan oraya savrulmuş, tıp fakültesini yarıda bırakıp felsefeye adım atmıştır. materyalist ve nihilist kişiliği onu toplumdan soyutlar. ilk bölümü ne kadar karanlıksa, ikinci bölümü bir o kadar aydınlıktır. noraliya'yı ise işte bu ikinci bölümde görürüz. herkesin bir dönem hissettiği, hayattan istediği hiçbir şeyi elde edememe durumunun vücut bulmuş halini okuruz. özellikle kitabın son bölümündeki felsefe ve psikoloji üzerine derin konuşmalar sizi başka yerlere taşır.

son olarak kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum. yalnız dikkatli olmakta fayda var, etkilenip evde bağıra çağıra okumaya başlayabilirsiniz.


anlaşıldı mı dostum? ben türk değilim, felsefeci değilim, aşık değilim, milliyetçi değilim, fertçi değilim, cemiyetçi değilim. vafi beyin ecinnileri arasında oturan, iradesi çarpılmış, bir hafta sonra ne yapacağını bilmeyen, tembel, hiç bir şeye yaramaz ve ömrünün yarısı avrupa'da hariciye memurluklarında geçmiş, ayyaş, zampara, hedonist, ciddiyetin yalnız hayvanlara yakıştığına inandığı için dünyanın bütün dramlarına kahkahayı basan ve bunun için "gülener" soyadını alan bir baba ile, yarı sanatkar, yarı deli, erkek düşkünü, veremli ve veremden iki yetişkin kızını kaybetmiş, ayyaş, kokainman, paris'te okuduğu için kültürlü, genç yaşında ölmüş bir ananın desencharte, demesuer, desoriente, deracine, degenere bir oğluyum...

şimdi bana koyduğun teşhise... bütün akıl doktorları iştirak edinceye kadar, velhasıl bilinmez hangi zamanın hangi delilik, ermişlik, hastalık, can çekişmeleri, kurtuluş, sevinç, bayram, kainattan tiksinti, intihar, selma'yı saim'in odasına atmak ve... para kazanmak için londra'ya gidip bombardımanda öldüğünü yahut milyoner olarak istanbul'a geleceğini bilmediğim allahın belası babamın öteki veya bu dünyada yakasına yapışma anına kadar böyle kalacağım. bana ilişme. gidiyorum. karşına maurras'ın sakalını al, on kürdan daha kır, otur ve beni rahat bırak.

romanus sum!

devamını gör...

kanser hastası çocuklara yardım etkinliğinde yapılan yardımlar. içim neşe ile doluyor oradakileri gördükçe. insanların gülümsemesinin sebebi olabilme düşüncesi bile güzel be!
devamını gör...

küba'nın camagüey ili'nde şehir ve belediye.
pariste bir otel.
kurgusal çizgi film karakteri.
devamını gör...

hayatımı aşırı iyi yönde etkileyen değişikliklerdir. bunlardan birisi de coldboy mahlaslı tatlı tavşanımla tanışmış olmak! kafa sözlük olmadan önce ne halt yiyormuşum cidden, akıl almaz... bütün günümü burada, tanımların arasında ve tavşanın yanında geçirmek istiyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir insan neden homofobik olur ya? doğru bulmuyormuşmuş abi sanane milletin kimle seviştiğinden kimi sevdiğinden? eşcinsel arkadaşlar sizin kadar lgbti lafı etmiyordur be. homofobikler sabah akşam eşcinsel lafı edip duruyor insanın fikri neyse zikri de odur bu kadar lafını etmenin bir sebebi olmalı. ya tamam hoşlanmazsın ona da tamam ama neden hakaret ediyorsun? saygı duymayı başkalarının hayatına karışmamayı öğrenemediniz bir türlü. size karıştıkları ettikleri yok rahat bırakın insanları.
devamını gör...

büyüdükçe ve düşünce yapısı geliştikçe gerçekçi yönlerinin güçlenmesinden dolayıdır.
devamını gör...

tanrının varlığının kesin bir kanıtı olmadığından dolayı ortaya çıkan sorunsal.

inanmak isteyen için vardır, inanmak istemeyen için yoktur, bu kadar basit aslında. tanrının varlığını kanıtlamaya çalışmak veya yokluğunu kanıtlamaya çalışmak saçmalıktan başka bir şey değildir.
devamını gör...

burada görülen durum. bakınız hate'in röportajından önce yıllardır görmediğimiz cankan, röportajdan sonra birden ortaya çıktı.

devamını gör...

k-pop üyeleri "inanç grubu gibi hareket ediyorlar. aşık olmaları, madde kullanmaları yasak. cinsiyetsizlik öneriyor ve kendilerine ciddi bir sadakat istiyorlar.''
bu nedenler yüzünden k-pop'un gençler için tehlikeli olduğu düşünülüyor.
(bkz: bts)
(bkz: everglow)
(bkz: blackpink)
(bkz: ıtzy)
(bkz: bigbang)
devamını gör...

1985 yapımı komedi - dram filmi.
şener şen bu filmde geçim zorluğu çeken ve sonunda çıplak vaziyette sokakta koşan dar gelirli memur ibrahim rolünü canlandırıyor.

film, usta oyuncunun güldürü yanında dramatik rollerin de üstesinden geldiğini kanıtlıyor.yetmedi yetiremedim ve kimse değilim hiç kimseyim , filmin en ilginç replikleri.

hayata iyimser gözle bakan, karısıyla gül gibi geçinip giden, 5 çocuklu ibrahim memur ücretiyle geçinemeyip limon satıcılığı, bozacılık, taraftar şapkası satışı, bulaşıkçılık gibi ek işler de yapsa altından kalkamıyor.

filmde bu sefer kadının aksine erkek çıplaklığı medyaya malzeme oluyor, medya patronları ve muhalefet liderleri, bu dram üzerinden çıkar sağlıyorlar. özal dönemi neoliberal politikalar ve ortadirek kesim olan işçi, emekli, memur, esnafın durumunu da gözler önüne seriyor.

ağlanacak duruma güldüren kara mizah türü bir film. namuslu filminin senaryosunu yazan başar sabuncu filmin yönetmenliğini yapmış.

melih kibar'in sentezleyici müziği eşliğinde, eşi, dostu, ahbabı, komşularının da soyunarak ibrahim'i götüren tımarhane aracının yolunu kesmesi, filmin en etkileyici final sahnesiydi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

andromeda’nın bütün ihtişamına karşın samanyolu’nu seçmiş, satürn’ün halkasında oturup galaksiyi izleme hayalleri kurmuş bir süperaptal.

süperaptallığı, hesaplamalarda yaptığı küçük, miniminnacık bir hata sonucu satürn’ün halkası yerine dünya’ya düşmesinden gelir. dünya’daki yalnızlığından minik jelibonlara bölünmek üzereyken kafa sözlük’ü bulmuş ve dünya’daki acılaşmaya bir çare olabilme umuduyla aranızda yazmakta.

eyov eyov,
dostlarım, çok uzaklardan geldim.
bilmenizi isterim ki bir şey her şeyse; o şey aynı zamanda hiçbir şeydir.
bildiğim her şey yarı bilgi, söylediğim her şey yarı doğru, her mellisho yarım mellisho’dur.
kimse mutlak değildir ve acı patlıcanı kırağı çalmaz.*
kırağı çalmamak için acılaşmış kalplere jelibon olmaya geldim.

bir süre daha buralardayım, diğerini bulana kadar bana izin verin.
o’nu bulduğumda çoktan gitmiş olacağız buralardan ve zaten siz de çoktan unutmuş olacaksınız bizi.
şimdilik eğlenelim.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim