normal sözlük'e eksileme butonu gelsin kampanyası
bence de gereksiz, +oy vermiyorsan beğenmemişsindir zaten, illa olumsuz bir etkileşim yapmak zorunda değilsin.. hiç +oy yoksa bile anlıyor insan, birde üşenmeyip negatif duygunu iletmeyiver.. yeterince anlaşılıyor merak etme,
devamını gör...
20 mart 2021 diyarbakır'daki bir mahallenin muş'a bağlanması
devamını gör...
deniyorum
sözlüğün ilk değil ikinci başlığı olan deneme başlığıdır. o zamanlar biz yoktuk tabi.
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
bugün dergimizi teşriflendiren yazarlarımız:
pinkshinyultratambourine ve mahallenizin_dişli_dişçisi. bir solukta okunacak güzel yazılarına buradaki öne çıkan yazılardan ulaşabilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
pinkshinyultratambourine ve mahallenizin_dişli_dişçisi. bir solukta okunacak güzel yazılarına buradaki öne çıkan yazılardan ulaşabilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...
ukde doldurmak
ukde doldurmanın ilk kuralı, ukdecinin ismine yer vermektir. başlığı kendisininmiş gibi sahiplenip ortamlarda caka satamaz. ukdecinin kulağına giderse peşine düşer. kabusu olur. bu sebepten dikkat gerektiren iştir.
devamını gör...
dış görünüşün her şey olduğu gerçeği
soğuk bir ocak ayının sabahında, adamın biri washington metro istasyonunda çöp bidonunun yanına dikilir ve önüne kemanının kılıfını sererek keman çalmaya başlar. 45 dakika boyunca birbirinden güzel 6 klasik eser çalar. çoğu insanın işe gitmek için hareketlendiği bu yoğun saat süresince önünden 1100 kişi geçer.
bu insanların bir çoğu istasyonda keman çalındığından bile habersizdir, duymazlar. duymak istemezler. kemancı onlar için sadece bir hayalettir.
çalmaya başladıktan sadece 3 dakika sonra orta yaşlı bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. önce yavaşlar, bir kaç saniyeliğine durur ve sonrasında hızlı adımlarla yürümeye başlar günlük işlerinden geri kalmasın diye.
bir kaç dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık bahşişini alır; bir bayan parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir.
bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır. saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. besbelli ki adam işine geç kalmıştır.
kemancıya en çok dikkat eden ise üç yaşında bir çocuktur. annesi alelacele çekiştirirken kendisini, durup kemancıya bakar. sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. bu olay diğer bir çok çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye zorlar.
kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre dinler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam eder. bu gösterinin sonucunda 32 dolar toplar kemancı. gösterisi bitip de etrafa sessizlik hakim olduğunda hiç kimse fark etmez bile. kimse alkışlamaz yada tanımaz.
kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz 6 parçayı 3.5 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden joshua bell olduğunun farkına varmaz.
konser biletleri ortalama 100 dolardan yok satan bu adam kendisini kimseye dinletememiştir.
bu gerçek bir hikayedir. joshua bell’in bu metro istasyonunda kimliği belirsiz bir şekilde verdiği mini konser washington post tarafından algılama, zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir.
amerika ulusal senfoni orkestrası müzik direktörü leonard slatkin’e, dünyanın en iyi keman virtüözünün metro istasyonunda 1000 kişiye performans sergileseydi nasıl bir tablo ortaya çıkardı diye sorulduğunda 35-40 kişi tanır, 75-100 kişi zaman ayırıp ya dinler ya dinlemez diye cevap vermiştir. kaç para bahşiş toplar diye sorulduğunda ise slatkin, 150 dolar olarak tahminde bulunmuştur.
slatkin tahmininde yanılmıştır. insanlar bu büyük müzisyene hak ettiği ilgiyi göstermemiştir.
vakıa dış görünüş her şey değilse de kesinlikle çok şeydir.
bu insanların bir çoğu istasyonda keman çalındığından bile habersizdir, duymazlar. duymak istemezler. kemancı onlar için sadece bir hayalettir.
çalmaya başladıktan sadece 3 dakika sonra orta yaşlı bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. önce yavaşlar, bir kaç saniyeliğine durur ve sonrasında hızlı adımlarla yürümeye başlar günlük işlerinden geri kalmasın diye.
bir kaç dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık bahşişini alır; bir bayan parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir.
bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır. saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. besbelli ki adam işine geç kalmıştır.
kemancıya en çok dikkat eden ise üç yaşında bir çocuktur. annesi alelacele çekiştirirken kendisini, durup kemancıya bakar. sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. bu olay diğer bir çok çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye zorlar.
kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre dinler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam eder. bu gösterinin sonucunda 32 dolar toplar kemancı. gösterisi bitip de etrafa sessizlik hakim olduğunda hiç kimse fark etmez bile. kimse alkışlamaz yada tanımaz.
kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz 6 parçayı 3.5 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden joshua bell olduğunun farkına varmaz.
konser biletleri ortalama 100 dolardan yok satan bu adam kendisini kimseye dinletememiştir.
bu gerçek bir hikayedir. joshua bell’in bu metro istasyonunda kimliği belirsiz bir şekilde verdiği mini konser washington post tarafından algılama, zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir.
amerika ulusal senfoni orkestrası müzik direktörü leonard slatkin’e, dünyanın en iyi keman virtüözünün metro istasyonunda 1000 kişiye performans sergileseydi nasıl bir tablo ortaya çıkardı diye sorulduğunda 35-40 kişi tanır, 75-100 kişi zaman ayırıp ya dinler ya dinlemez diye cevap vermiştir. kaç para bahşiş toplar diye sorulduğunda ise slatkin, 150 dolar olarak tahminde bulunmuştur.
slatkin tahmininde yanılmıştır. insanlar bu büyük müzisyene hak ettiği ilgiyi göstermemiştir.
vakıa dış görünüş her şey değilse de kesinlikle çok şeydir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yetenekli olduğu konular
su damacanasından bardağın son damlasına kadar taşırmadan su doldurabiliyorum. *
devamını gör...
acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler
denize doğru bakarken telefonumu aniden atar mıyım diye bir endişe ediyorum
devamını gör...
roxanne
aslen ingiliz rock grubu the police'e ait ve sting'in seslendirdiği bir şarkı olsa da tango versiyonu olan el tango de roxanne ile çok daha fazla sayıda insanı kendisine hayran bırakan şarkıdır.
ayrıca moulin rouge yani kırmızı değirmen adlı nicole kidman ve ewan mcgregor'un yer aldığı 2001 yapımı filmdeki bir sahneyle ölümsüzleşmiştir.
keman solosu muhteşemdir ve saatlerce dinlense yine de etkisinde en ufak bir azalma olmaz.
bu şarkıyla gerçekleştirdikleri buz dansı ile 2018 pyeongchang kış olimpiyatlarında tessa virtue ve scott moir çifti bir altın madalya ve bir dünya rekoru kazanmıştır.
ayrıca moulin rouge yani kırmızı değirmen adlı nicole kidman ve ewan mcgregor'un yer aldığı 2001 yapımı filmdeki bir sahneyle ölümsüzleşmiştir.
keman solosu muhteşemdir ve saatlerce dinlense yine de etkisinde en ufak bir azalma olmaz.
bu şarkıyla gerçekleştirdikleri buz dansı ile 2018 pyeongchang kış olimpiyatlarında tessa virtue ve scott moir çifti bir altın madalya ve bir dünya rekoru kazanmıştır.
devamını gör...
nickaltında övdüğünüz yazarın bozması sonucu yaşanan ikilem
tam tersi bir şekilde nickaltındaki tanımlara bakarak "alla alla kimmiş bu bilgin kişilik" diye araştırıldığında da yaşanılan durumdur. herkes yıkamış allamış ballamış ama ben birşey göremiyorum yazılarında. haliyle alıyor beni bi düşünce; "ya ben malım anlamıyorum, ya da bu sıradan biri ve kankacılık olsun diye şişirilmiş nickaltı."
devamını gör...
enseye şaplak atmak
yapılmaması gereken gereksiz bir el şakası. ense bölgesine alınan hafif darbeler dahi kişiye ciddi zararlar verebilir. ilerleyen dönemde parkinson'a götüren bir sürecin başlangıcı olabilir. yapmayın, yaptırmayın, yapanı görürseniz sinkaflı kelimeler kullanabilirsiniz.
devamını gör...
candan erçetin'in en iyi şarkısı
dünyada ölümden başkası yalan...
devamını gör...
twitter'ı instagram olarak kullanmak
sisteme baş kaldırıştır. bunun instagram'da yazı paylaşan şekli de vardır.
devamını gör...
isim şehirdeki atmasyonlar
geçen gece ailecek oynayalım dedik, gece ikide bitti.
babam n harfinden hayvana "nil ayısı" yazmış bir de sırtı çizgili diye yutturmaya çalışıyor.
yapıştırdım sıfırı.
babam n harfinden hayvana "nil ayısı" yazmış bir de sırtı çizgili diye yutturmaya çalışıyor.
yapıştırdım sıfırı.
devamını gör...
sorumsuz babaya ölüp biten aile fertleri
eski mahallemizde vardı böyle bir aile. adam boylu poslu sağlıklı taşı sıksa suyunu çıkarır denebilecek biriydi.
karısı ve kızları fabrikaya gidiyordu, adam genelde kahve hayatı, hovardalığı yoktu sanırım.
hep hayret etmişimdir, nasıl bir aile nasıl bir düzen diye ama çözemedim sebebi hikmetini.
karısı ve kızları fabrikaya gidiyordu, adam genelde kahve hayatı, hovardalığı yoktu sanırım.
hep hayret etmişimdir, nasıl bir aile nasıl bir düzen diye ama çözemedim sebebi hikmetini.
devamını gör...
öz kızından çocuğu olan rezil insan
bu iğrençlikler ne ilk ne de son. büşra sanay-kardeşini doğurmak: türkiye'de ensest gerçeği kitabını okurken kanım donmuştu. keşke ciddi ceza yaptırımlarıyla azalarak yok olsalar.
devamını gör...
şubatın 28 gün olmasının sebebi
şubat ayına geldigimize göre akıllara takılan sorunun cevabını verelim.
sebebi tamamen inatlaşma. evet iki kral vay senin ayın nasıl olur da 31 çeker benim ki 30 çeker deyip gitmiş şubattan gün çalmış. olur mu öyle saçma şey demeyin olmuş işte.
sözüm size eyy romalılar.(evet evet cidden romalılar.) roma imparatoru julius caesar temmuz ayına kendi adını koyuyor yani july. temmuz da 31 gün sürüyor bunun üstüne kendinden sonra gelen imparator augustus da benim ismim de olsun bu aylarda der ve bilindigi uzere agustos ayına ismini verir yalnız bir sorun vardır. temmuz ayı 31 gün sürerken ağustos 30 gün sürüyor. tabi haşmetli ve kendini beğenmiş imparator nasıl olur da ben 31 çekemem deyip* hemen bir çare düşünün der. bunu üstüne astronomlar yılın son ayı olan şubattan bir gün de ağustos için alırlar ve artık 31 gun sürmeye baslar.
gariban şubata gelen vurmuş giden vurmuş 31 çekmek uğruna devamlı günleri kısalmış. bu gariban şubatın gönlünü de artık günü 4 yılda bir sana ekleriz olur biter demişler.
sebebi tamamen inatlaşma. evet iki kral vay senin ayın nasıl olur da 31 çeker benim ki 30 çeker deyip gitmiş şubattan gün çalmış. olur mu öyle saçma şey demeyin olmuş işte.
sözüm size eyy romalılar.(evet evet cidden romalılar.) roma imparatoru julius caesar temmuz ayına kendi adını koyuyor yani july. temmuz da 31 gün sürüyor bunun üstüne kendinden sonra gelen imparator augustus da benim ismim de olsun bu aylarda der ve bilindigi uzere agustos ayına ismini verir yalnız bir sorun vardır. temmuz ayı 31 gün sürerken ağustos 30 gün sürüyor. tabi haşmetli ve kendini beğenmiş imparator nasıl olur da ben 31 çekemem deyip* hemen bir çare düşünün der. bunu üstüne astronomlar yılın son ayı olan şubattan bir gün de ağustos için alırlar ve artık 31 gun sürmeye baslar.
gariban şubata gelen vurmuş giden vurmuş 31 çekmek uğruna devamlı günleri kısalmış. bu gariban şubatın gönlünü de artık günü 4 yılda bir sana ekleriz olur biter demişler.
devamını gör...
ermeni soykırımı iddiası
(bkz: hamidiye alayları)
türkiye "karşılıklı arşivleri tarihçilere açalım herkes ne olduğunu görsün" şeklinde bildirimde bulunmasına rağmen ermeni tarafının asla buna yanaşmadığı henüz yakın tarihte defalarca kez yaşanmışken ermeni soykırımı vardır demek biraz komik oluyor. neymiş adamları fizana sürmüşüz, e ne yapacaktık? her gün komşunuzun oğlunun katıldığı çetenin sizi boğazlamasıyla karşı karşıya kaldığınız bir ortamda yaşadınız mı hiç? ben yaşadım. gidin doğu'nun ücra köşelerinde görev yapmaya çalışan öğretmenlere sorun onlar size anlatır ki şimdi yaşadığımız bozuk da olsa bir devlet düzenine rağmen gerçekleşiyor. bilmem kaç cephede savaşan devletin topraklarında iç karışıklık çıkarıp, milletin evine, karısına, çocuğuna, ülkesine göz koyarsan değil deyrizor kuala lumpur'a sürülseniz sesinizin çıkmaması lazım.
ha ermeni devleti nefret üzerine kurulu bir devlettir, o yüzden bu iddialarından asla vazgeçmeyecekler. devletlerinin başka bir dayanağı yok, salt nefret ve ırkçılık ile ayakta duruyor. bizim ülkede yaşayanlar neden bu kadar ısrarcı bu olayların soykırım olduğu konusunda bir fikrim var da yeri değil.
türkiye "karşılıklı arşivleri tarihçilere açalım herkes ne olduğunu görsün" şeklinde bildirimde bulunmasına rağmen ermeni tarafının asla buna yanaşmadığı henüz yakın tarihte defalarca kez yaşanmışken ermeni soykırımı vardır demek biraz komik oluyor. neymiş adamları fizana sürmüşüz, e ne yapacaktık? her gün komşunuzun oğlunun katıldığı çetenin sizi boğazlamasıyla karşı karşıya kaldığınız bir ortamda yaşadınız mı hiç? ben yaşadım. gidin doğu'nun ücra köşelerinde görev yapmaya çalışan öğretmenlere sorun onlar size anlatır ki şimdi yaşadığımız bozuk da olsa bir devlet düzenine rağmen gerçekleşiyor. bilmem kaç cephede savaşan devletin topraklarında iç karışıklık çıkarıp, milletin evine, karısına, çocuğuna, ülkesine göz koyarsan değil deyrizor kuala lumpur'a sürülseniz sesinizin çıkmaması lazım.
ha ermeni devleti nefret üzerine kurulu bir devlettir, o yüzden bu iddialarından asla vazgeçmeyecekler. devletlerinin başka bir dayanağı yok, salt nefret ve ırkçılık ile ayakta duruyor. bizim ülkede yaşayanlar neden bu kadar ısrarcı bu olayların soykırım olduğu konusunda bir fikrim var da yeri değil.
devamını gör...