italya birinci dünya savaşını kazansa bile italya istediği yerleri hepsini tam alamamıştı aslında 1915 yılında imzalanan londra antlaşmasında italya'ya adriyatik kıyısında ve anadolu üzerinde toprak vaat edilmişti. italya savaşın sonunda londra antlaşmasına göre italya'nın toprak talepleri şunlardı:

londra antlaşması not: savaşın sonunda kuzeyde hırvatistan ve slovenya kurulması planlanıyordu ancak sırbistan, slovenya ve hırvatistan birleşip yugoslavya'yı oluşturdular.

ın the event of the partition of ottoman empire, ıtaly "ought to obtain a just share of the mediterranean region adjacent to the province of adalia" türkçesi: osmanlı imparatorluğunun bölünmesi durumunda antalya ve bitişiğindeki bölgeden italya pay alacaktır.

savaşın sonunda ingiltere, italya akdeniz üzerinde fazla güçleneceği için anadolu'da yunanistan'ı destekledi bu yüzden italya türkiye ile savaşmadı ancak yunanistan türkiye'ye yenilince kimse tam istediğini alamadı. adriyatik kıyısında ise haritalar yeniden çizlidi. çünkü wilson ilkeleri gereği topraklar bölgede kimin çoğunlukta olduğuna göre çizilecekti bu ise italyan taleplerini sekteye uğratmıştı ve savaş sonunda avrupa harita işte böyleydi:
avrupa haritası

italya anadolu üzerinde hiçbir talebini alamamış, adriyatik kıyısında ise istekleri tamamı alınamamıştı. italya'ya atılan bu kazık faşizme büyük bir alan açmış toprak iddialarını iyice genişletip latince "mare nostrum" yani "bizim deniz" anlamına gelen akdeniz için romalılar tarafından kullanılan bu kelime daha sonra faşistlerin tüm akdeniz üzerindeki toprak iddialarında propaganda olarak kullanılmıştır

kısacası yayılmacı politikaları ve atılan kazıklar sonucu birinci dünya savaşı sonrasında faşizmin yükselmiş olduğu ülke.

(bkz: irredantizm)
devamını gör...

birbiriyle temasta olan iki cisim arasında, harekete karşı koyacak şekilde ortaya çıkan kuvvet.

sürtünme kuvveti hem hareketli hem duran cisimlere etki eder. hareketli cismin hareketine ters yönde ortaya çıkan kuvvet kinetik sürtünme kuvveti olarak adlandırılırken, duran cisme etki edene de statik sürtünme kuvveti denir ki bir cismin bulunduğu yerde kaymadan durabiliyor olmasının nedenidir.
devamını gör...

tam ismiyle tableau politique de la france de l'ouest sous la troisième république (üçüncü cumhuriyet döneminde batı fransa'nın siyasi tablosu), andré siegfried'in fransız üçüncü cumhuriyeti'nin başında yani 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında, batı fransa'da yaptığı çalışmaların bir analizidir. birinci dünya savaşı öncesinde 1913'de yayımlanmıştır. oy seçimi üzerine yapılan ilk sosyolojik çalışma olarak bilinir. siegfried, özellike dinin ve coğrafyanın bireyin oy seçimini nasıl etkilediğini araştırmıştır.

siegfried'in tezi şudur: kalker zeminde yaşayanlar sola oy verirken, granit zeminde yaşayanlar sağa oy verir. ilk duyduğunuzda kulağa çok saçma geliyor lakin siegfried'in tezi dönemin fransa'sı şartlarına uyuyor. granit zeminde, insanlar birbirlerinde daha uzak yaşıyorlar, arsalar daha geniş bir alana yayılmış durumda. granit zeminde, büyük arsa sahiplerini buluyoruz. bu tarz topluluklar da genelde katolik oluyor ve din adamları ile daha sağlam bir ilişkileri oluyor. bu tarz topluluklarda, din adamlarının sosyal ilişkilerde daha önemli bir yeri oluyor. diğer taraftan kalker zemin, daha yoğun, daha dip dibe, daha kentsel yerleşimlere neden oluyor. bu tarz topluluklarda, küçük toprak sahipleri, küçük burjuvazi bulunuyor. onların da kilise ve din adamları ile ilişkileri daha az gelişmiş oluyor ve din, bu tarz toplulukların sosyal ilişkilerinde daha az yer kaplıyor.
devamını gör...

gezi parkı eylemlerinde hayli fazla kullanılmış, insanları esprili bir biçimde alanlara davet eden sözdür.
devamını gör...

tabir-i caizse profesyonel kategorisinde yer alan, seç(il)me hakkının olmadığı ve iş yürüdüğü sürece sizinle aynı yolda yürüyecek arkadaşlardır.

en azından ilk etapta.
devamını gör...

bir dinleyici topluluğu önünde belirli bir konunun birçok konuşmacı veya uzman tarafından çeşitli yönleriyle ele alınıp tartışıldığı ve konu ile ilgili olarak hazırlanmış bildirilerin sunulduğu herkese açık olarak gerçekleştirilen tartışmalı bilimsel toplantıdır.
devamını gör...

başkalarına göstermek için yaşayan insandır. kendine yazık ediyordur.
devamını gör...

uzaydaki cisimlerin kaba tabirle kütlelerine oranla uzay zamanı düzlemini çöküntü şeklinde bükerek oluşturdukları çekim kuvvetidir. en büyük kütle çekimine sahip gök cismi kara deliklerdir devamında nötron yıldızları ve yıldızlar takip eder.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

linkte görüldüğü üzere uzay zaman gök cisimlerinin kütlelerine dağa doğrusu belli hacimde bulunan kütlelerine kısaca yoğunluklarına oranla bükülmektedir.

kütleçekimi bir kuvvet olarak değil, kütle enerjisinin düzensiz dağılıma yol açtığı uzay-zaman eğriliğinin bir sonucu olarak tanımlayan (bkz: genel görelilik teorisi) olarak einstein tarafından açıklanmaktadır.
devamını gör...

akrabaların olması, bu bile yeter nefret etmek için..
devamını gör...

hala daha çalışan bir kurye olarak belirteyim ki çoğu yalan değildir. oturduğu evin adresini bilmeyen adam kalkmış bana yol tarifi veriyor "orada beyaz bi ev var onun hemen üç apartıman altında, sarılı turınculu olan" yaşadığımız fiziksel evrende hangi yön alt tarafa tekamül ediyor onu da dese tamam olacak ama yok.

komşuya gider zili duyarım diye ama duymaz. sorsan biz gelmedik, daire nosu yazmaz zile basmadınız der, ararsın hemen 5 dakikaya geliyordur beklemenizi ister ve daha bu 5 dakikaya geliyorum diyipte gelene rastlamadım ben. kişisel tecrübelerinizi anlatın bence sağdan soldan duyduğunuz tek taraflı bakış açılarını değil.

bir de kuryelerin telefon etme mecburiyeti yoktur. tüm hizmetler gibi telefonla aramakta ücrete tabidir. hem ucuz olsun hem eve gelince arasınlar, evde yoksam beklesinler, tarif ettiğim yere getirsinler. ne len bu, şahsi köleniz mi sanıyorsunuz siz kuryeleri.
devamını gör...

her yiyeceği yerinde yeme taraftarı biri olarak evde de alternatiflerinin üretilebileceğini düşünmüşümdür hep. bunda biraz da hayat felsefesi haline getirdiğim “yıkıcı olma, yapıcı ol ya da en karanlık noktalar için de biçilmiş bir aydınlık olduğu” düşüncesi vardır. konu buraya nasıl geldi bilmiyorum ama canımız çektiğinde evde de yapabileceğimiz bir tarif bırakacağım buraya. mersinli arkadaşlarımıza ayıp olmasın diye adını da “yalancı cezerye” koyacağım. * *

yaptığımda tadına bakan insanlar “ımmmmm dur bi tane daha yiyeyim” der. bir tane bir tane derken hepsi bitmiştir. hatta arkadaşlarla toplaşacaksak * illa canınızın istediği bir şey var mı diye sorduğumda çok sevdiğim arkadaşım “leylimley cezerye yapar mısın?” der. benim için büyük zevktir tabii ki.

neyse bu kadar ön tanımlama, methetmeden sonra gelelim cezeryemizin yapımına.

malzemeler
* 2 paket pötibör bisküvi
* 1 kilo havuç
* 1 su bardağı şeker
* yarım bardak su
* 1 paket vanilya
* 25 gr. tereyağı
* göz kararı kakao. (2 - 3 kaşık koyuyorum sanırım)
* portakal kabuğu rendesi. ( cezeryenin tadını arşı alâya çıkaran detaydır.)
* ceviz, fındık
* hindistan cevizi

yapılışı:
öncelikle havuçlarımızı bir güzel yıkayalım. sebze soyacağı yardımıyla havuçları kabuklarından arındıralım. takıntılı ruh halim her defasında “soyduktan sonra bir kez daha yoka leylimley” der. ben de hiç üzmem yıkarım. soyma, yakana aşamasından sonra sırada bileklere kuvvet rendeleme aşamasına gelelim. rendenin iri tarafını kullanmamızda bir sakınca yoktur.

rendeleme aşaması bitince havuçları ya bir tencereye ya da bir tavaya alalım. (tencereye almanızda yarar var, havuçlar sünene kadar karıştırması biraz zor oluyor. )

havuçların üzerine şekeri ve suyu ekleyelim. harı normal bir ateş üzerinde havuçlar yumuşayana, özündeki suyunu salıp tekrar çekene kadar ara ara karıştırarak pişirelim.

havuçlar pişerken bir yandan bisküvileri rondodan geçirelim. bisküvileri derin bir kaba alalım. vanilyayı, kakaoyu, portakal kabuğu rendesini, tereyağı da bisküvilerin olduğu kaba alalım.

.annemle cevizli bir şey yaparken annem hep “leylimley dişe gelsin, çok ince olmasın” der. bu öğretiyi de düşün dünyama kattığı için cevizleri bıçakla doğrayalım. iri iri olsun. göze, dişe, mideye hitap etsin. *

havuçlar pişince havuçların ilk sıcağı çıkınca havuçları diğer tüm malzemelerin olduğu kaba aktaralım. bundan sonrası bilek gücü. iyice yoğuralım. birazcık elimiz yanacak. ona da güzel cezeryeler aşkına dayanalım.

malzemeler birbiriyle özdeşleştikten sonra cevizden küçük fındıktan büyük yuvarlaklar yapalım ve hindistan cevizine bulayalım.

cezeryeler dinlendikten sonra bir taneyle başlayıp sayamayacağımız kadar çok olacak sayıda yiyelim. deneyeceklere afiyet olsun. bir ara görselle destekleyeceğim. canı çekene sözüm olsun. *

not: telefondan yazdığım için yazım kontrollerini net yapamıyorum. sıkıntılı gördüğüm yerleri düzelteceğim.
devamını gör...

kaslar eskimiyor.
sahibinden sıfır kilometre kas.
devamını gör...

kendine güvenmemek. "bu mal yaptıysa ben de yaparım" mottosunu kendimize her gün hatırlatmamız gerekli.
devamını gör...

bugün denk geldiğim kazalar. çoğul evet. ölümün bir saniyelikte olsa yakınından geçmek, içimi burkuyor.

eve dönerken bir tane çocuk, sen de 9 ben diyim 11 yaşlarında elinde sigara salak salak dans ediyor. kendini havalı sanıyor. sinir oldum ottan dünya düzenine.
devamını gör...

yaşar'ın '96 çıkışlı divane albümünün hit şarkısı.
devamını gör...

bu dünya da zor be kurban olduğum!!!
devamını gör...

insanın ne düşündüğü ile ilgili olan durumdur.
alt tarafı sevişeceksiniz ne düşünüyor olabilirsiniz ki.
ayrıca arkadaşın tanımı çok hoşuma gitti aklıma mıke tyson’ın sözünü getirdi.
suratının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır
devamını gör...

düşünüyor gibiydi hâli. güvercinler ekmek kırıntısı peşinde,
martılar simit, kedilerse iki lokma bir şeyler...
insanlar durmaksızın koşuşturuyordu, kimisi işe kimisi okula kimisi de boşluğa.
birbirinden habersiz insanlar yağmuru düşüyordu yerden. herkesin yapacak bir şeyi vardı.
boşlukta süzülmek de bir iş sayılırdı nihayetinde.
gün akıp giderken ve kendini geceye teslim ederken bile hâlâ düşünüyor gibi bir hâli vardı oturduğu tahta bankta.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir 10 yıl bekleyince duşakabin oluyormuşsun.
devamını gör...

babaların üstün espri yeteneğini sergileme durumudur.
armut sevdiğim için babamın her armut yediğimde “ kızım, armudun iyisini ayılar yermiş.” demesi beni çok kırıyor sözlük swh.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim