ellerin üşümesi
anemik değilim ama ellerim ve ayaklarım kışın hiç ısınmaz. kar botları, içi yünlü eldivenler falan kar etmez. bolca yağ dokusuna da sahibim*, hiç alakası yok. ısı değişimlerine çok duyarlıyımdır. yarım derece farkı anlarım. hareketsizlikten de olduğunu sanmıyorum. ama çok hareket edince ısınıyor durunca da aynı hızla soğuyor. eldivenler ikinci derim.
devamını gör...
yazarların en son okuduğu kitap
engels- ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni
devamını gör...
eskiden moda olan markalar
ilk aklıma gelen nokia.
devamını gör...
mektup arkadaşlığı
ortaokulda ingilizce öğretmenimiz kanada da bir okulla anlaşmıştı. bütün sınıfın kanada da bir mektup arkadaşı vardı artık. mektubu beklemek bile keyifliydi. hala görüşürüz o arkadaşlarla. bir ara urfada çalışmıştım. çok merak edip urfaya bile gelmişlerdi. hey gidi günler.
devamını gör...
klişe youtube yorumları
bu yorumu beğeninde hatırlayıp dinleyeyim.
devamını gör...
z kuşağının normal sözlük'e girişinin yasaklanması gerekliliği
rahat bırakın çocukları. kafalarına göre takılsınlar.
devamını gör...
insanı ağlatan şeyler
nedeni ne olursa olsun bir çok şey ağlamamıza yol açabilir...
bazen bir fotoğraf, bir film, bir kitap ya da bir kare,
bazen kırılan hayaller, yıkılan umutlar,
bazen de dayanılmaz ve bir o kadar da yakıcı bir acı,
yahut;
kavuşma sevinci, sıla özlemi...
yani;
gözü olanın değil, gönlü olanın işi...
bazen bir fotoğraf, bir film, bir kitap ya da bir kare,
bazen kırılan hayaller, yıkılan umutlar,
bazen de dayanılmaz ve bir o kadar da yakıcı bir acı,
yahut;
kavuşma sevinci, sıla özlemi...
yani;
gözü olanın değil, gönlü olanın işi...
devamını gör...
4 nisan bildirisinden darbe mesajı çıkarmak
tam anlamı ile cahilliktir. yine şaşırtmamıştır ki bu cahilliği yapan siyasal islamcılar, bu bildiriden de kendilerine fayda sağlama derdine düşmüşlerdir.
bildiri bir uyarı ve öneri niteliği taşımaktadır. aksini iddia eden bu milletin bir ferdi olamaz.
kanal ve rant peşine düşen kansızlar, soysuzlar, alçaklar. ülkenin temeli niteliği taşıyan uluslararası anlaşmaları tartışmaya açmak ve bu yolla temel değerleri yargılamak istemektedir. bu işi yapmak, değil siyasal islam gibi ucube bir ideolojinin temsilcilerine, hiç kimsenin haddine değildir.
firavun'un boğazın derin sularında boğulması dileğiyle!
bildiri bir uyarı ve öneri niteliği taşımaktadır. aksini iddia eden bu milletin bir ferdi olamaz.
kanal ve rant peşine düşen kansızlar, soysuzlar, alçaklar. ülkenin temeli niteliği taşıyan uluslararası anlaşmaları tartışmaya açmak ve bu yolla temel değerleri yargılamak istemektedir. bu işi yapmak, değil siyasal islam gibi ucube bir ideolojinin temsilcilerine, hiç kimsenin haddine değildir.
firavun'un boğazın derin sularında boğulması dileğiyle!
devamını gör...
yabancı dil bilmeden yabancı müzik dinlemek
müzik bir sezgi meselesi olduğundan anlaşılmasa bile dinlenilmesi haklı bir eylemdir.
devamını gör...
seviyoraaa
grup vitamin'in 2015 yılında çıkan endoplazmik retikulum adlı albümlerinden eğlenceli bir şarkı.
dinle
sözleri
inan seni sevgilim çok seviyoraaa
bilmem niye sana bi türlü yetmiyora
anla diye bin takla atıyora
hey hey
atıyora tutuyora olmuyora
ne olur ne olmaz
telefonu hep açık tutuyora
iş arasında bile
mesajlarına cevap yazıyora
her sorduğunda
nerde kimleyim hesap veriyora
hey hey
daha ne la daha ne la daha ne la
biliyor musun ben
kendime hiç zaman ayıramıyora
arkadaşlarımı hiç göremiyora
benim de bir özel hayatım
hey hey
var ya la var ya la var ya la
sabah akşam yavrum
devamlı didişme nereye ka
manasız manasız kavgalar bitmiyora
çok doldum
yeter artık geldi bak buraya ka
tiiiii
buraya ka buraya ka buraya ka
allah aşkına sus
sevgilim sen ne kadar çok konuşuyora
üstelik konuşup da hiçbir şey demiyora
vallahi bir süre sonra kafam almıyora
ne olur
bir sus ya la bir dur ya la konuşma la la la
sevgilim biz durmadan ayrılıyora
eş dost aramızı yapıyora
üç gün geçmiyor yeniden barışıyora
bu da ne la bu da ne la bu da ne la
yeter artık lütfen
beni delirttin artık bak kızıyora
tepemin tası fena atıyora
korkuyorum elimden bi kaza çıkacak ha
aman ha aman ha aman ha
olur olmaz yerde
bir de bana bebişim diyon ya la
aşkımlı maşkımlı konuşuyora
o an kan beynime sıçrıyora
yapma
o da ne la aşkım ne la bebiş ne la
işin tuhaf yanı
görüyorum ki herkes böyle ya la
sen de onlar gibi konuşuyora
bu bana çok itici geliyora
aşkım
deme bana yapma bana şişiyora
kısacası tatlım
la la la la
vitamin diyor ki;
bu işler böyle gider
sonsuza ka
tadını çıkarmaya bak bitene ka
mühim olan insanlık gerisi
tiiii
şeyime ka şeyime ka şeyime ka
dinle
sözleri
inan seni sevgilim çok seviyoraaa
bilmem niye sana bi türlü yetmiyora
anla diye bin takla atıyora
hey hey
atıyora tutuyora olmuyora
ne olur ne olmaz
telefonu hep açık tutuyora
iş arasında bile
mesajlarına cevap yazıyora
her sorduğunda
nerde kimleyim hesap veriyora
hey hey
daha ne la daha ne la daha ne la
biliyor musun ben
kendime hiç zaman ayıramıyora
arkadaşlarımı hiç göremiyora
benim de bir özel hayatım
hey hey
var ya la var ya la var ya la
sabah akşam yavrum
devamlı didişme nereye ka
manasız manasız kavgalar bitmiyora
çok doldum
yeter artık geldi bak buraya ka
tiiiii
buraya ka buraya ka buraya ka
allah aşkına sus
sevgilim sen ne kadar çok konuşuyora
üstelik konuşup da hiçbir şey demiyora
vallahi bir süre sonra kafam almıyora
ne olur
bir sus ya la bir dur ya la konuşma la la la
sevgilim biz durmadan ayrılıyora
eş dost aramızı yapıyora
üç gün geçmiyor yeniden barışıyora
bu da ne la bu da ne la bu da ne la
yeter artık lütfen
beni delirttin artık bak kızıyora
tepemin tası fena atıyora
korkuyorum elimden bi kaza çıkacak ha
aman ha aman ha aman ha
olur olmaz yerde
bir de bana bebişim diyon ya la
aşkımlı maşkımlı konuşuyora
o an kan beynime sıçrıyora
yapma
o da ne la aşkım ne la bebiş ne la
işin tuhaf yanı
görüyorum ki herkes böyle ya la
sen de onlar gibi konuşuyora
bu bana çok itici geliyora
aşkım
deme bana yapma bana şişiyora
kısacası tatlım
la la la la
vitamin diyor ki;
bu işler böyle gider
sonsuza ka
tadını çıkarmaya bak bitene ka
mühim olan insanlık gerisi
tiiii
şeyime ka şeyime ka şeyime ka
devamını gör...
iron maiden
az önce wasted years şarkısını bir dizide duyduğum, onlara ait olduğunu olduğunu anlayıp, şarkının hangi şarkı olduğunu anlayamadığım efsanevi müzik grubu.
yaşlanıyoruz sanırım şarkıyı bildiğim halde tanıyamadım. eskiden ilk 10 saniyeden bilirdim şarkılarını.
utanıyorum unuttum diye sözlük.
yaşlanıyoruz sanırım şarkıyı bildiğim halde tanıyamadım. eskiden ilk 10 saniyeden bilirdim şarkılarını.
utanıyorum unuttum diye sözlük.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
günler geçiyorsa kalan biz miyiz?
ölünce gittiğim yerdeyim. maddesi rüya olan biriyim. uyanınca derin bir nefes al, o benim.
ölünce gittiğim yerdeyim. maddesi rüya olan biriyim. uyanınca derin bir nefes al, o benim.
devamını gör...
silah taşıyan yazarlar
silah çok tehlikeli bir alettir. en ufak hatanızda asla geri dönülemeyen sonuçlar doğurabilir. silahını temizlerken bile kendisini veya başkasını vuranlar var. bir anlık dalgınlıkta hayatınız kararabilir. silahı övmek bir psikolojik rahatsızlıktır ayrıca.
benim babam polisti, çocukluğumdan beri silah evimizin bir aksesuarıydı. ama asla merak edipte elime almadım, babam artık büyüdüğüme karar verip atış talimi yaptırana kadar.
babam vefat ettikten sonra silahını bana verdiler, ne yapacağım sordu emniyet satarım dedim ve sattım. babam da satın silahımı demişti zaten. çünkü evimde silah bulundurmam, bunun şakası bile olmaz.
benim babam polisti, çocukluğumdan beri silah evimizin bir aksesuarıydı. ama asla merak edipte elime almadım, babam artık büyüdüğüme karar verip atış talimi yaptırana kadar.
babam vefat ettikten sonra silahını bana verdiler, ne yapacağım sordu emniyet satarım dedim ve sattım. babam da satın silahımı demişti zaten. çünkü evimde silah bulundurmam, bunun şakası bile olmaz.
devamını gör...
sözlük kadınlarının fotoğrafları
kafa sözlük diye geldik, inci sözlük çıktı.
devamını gör...
melanin
deri saç kıl ve gözünün rengini belirleyen büyük molekül ağırlıklı protein yapısındaki pigmentdir.
devamını gör...
the americans
izlediğim en iyi diziler arasındadır diyebilirim. benim için ''oz'' ''battlestar galactica'' ve ''six feet under'' tanrı dağının zirvesindeki kutsal üçlüdür. onların arkasından gelen ikinci dalga dizi tercihlerimi sıralamaya başlarsam ''the americans''bu ikinci grubun en başlarında yer alır. evvela dizi anlattığı dönem özelinde ayrıntılara çok dikkat edilerek çekilmiş. bir kaç bölüm sonra yarattığı havanın içine balıklama atlıyorsunuz. soğuk savaş dönemini ve bu dönemde yaşanan tüm politik olayları da özellikle ilk sezonlarında olabildiğince * tarafsız işliyor. dizinin içinde alayına giden süper ajanlar yok. insan ajanlar var. acıları, korkuları, ikilemleri, sıkışmışlıkları, inanmışlıkları, sorgulamaları ve yaşadıkları benzeri duygusal dalgalanmalar ilmek ilmek işlenmiş.
tabi bunda oyunculuklarında inanılmaz önemi var. philip jennings'i canladıran matthew rhys bana göre bu konuda dizinin lokomotifi. dizinin ilk bölümlerinde; ''hay ben senin kalıbına...'' diyerek itina ile gömmek istediğim karakter, ilerleyen her bölümde resmen gözümde büyüdü. elizabeth jennings'i canlandıran keri russell'da ha keza çok başarılı. dizi başlarken philip dönme dolap kıvamındayken, elizabeth tam bir adanmış nefer modunda takılıyor ve yargı dağıtıyordu. sonrasında yaşanan olayların bu ikiliyi her anlamda yakınlaştırdığını gördüğümüzde yaşanan değişim her iki oyuncunun yarattığı sinerjinin ürünü diye düşünüyorum. aslında bu dizi için yazılacak sayfalarca yazı ve tartışılabilecek yüzlerce ayrıntı var lakin izlemeyenler için ipucu vermek istemediğim için oralara hiç girmeden, kenardan köşeden yazmaya çalışıyorum. mesela yine benim en hoşuma giden karakterlerden birisi margo martindale'in canlandırdığı claudia karakteri. kadın, ajanların efendisi gibi bir şey. zamanında tek yüzüğü parmağına takmış ama hüküm dağına varana kadar o yük onu öyle bir yıpratmış ki anlatamam. bilgeliği ve soğukkanlılığı da zaten buradan geliyor artı o karakter için de oyunculuk beş numara on yıldız diyebilirim.
nina krilova ve martha hanson karakterleri de iki taraf açısından kurban karakter olgusunu o kadar güzel veriyor ki, ah ulan deyip hayıflanmadan edemiyorsunuz. * stan beeman karakteri ise benim dizide bir türlü ısınamadığım ve canım sıkıldıkça saydırdığım karakter olma özelliğini gösteriyor. tamam adam feleğin çemberinden geçmiş. sızma görevinde falan bulunmuş lakin kafa attırıcı bir yönü var. gıcık oğlu gıcık. hele ki karşısında philip gibi bir karakter varken 10 bin kere yüz bin kere gıcık. tabi bir de sonradan olay örgüsüne orta yerinden giren bakan oğlu oleg ıgorev var. oda enteresan karakter. onun üzerine da bayağı konuşulur. nevi şahsına münhasır bir arkadaş. gabriel de, claudia'nın yerini tutmasa dahi her ikisi de aynı yolun yolcusu ve daha neler neler...
ez cümle politik gerilim filmlerini/dizilerini seviyorsanız, akıl oyunları ve türlü türlü stratejiler içeren, kısmi anlamda gerçekçi ve oyunculukları sağlam olan bu diziyi izlemenizde fayda var derim. şurada ipucu vermemek için 30 bin takla attım ki bu konuda kendimi tebrik etmem lazım. yoksa şu dizi için freni patlamış kamyon gibi durmadan yazmam lazımdı *
tabi bunda oyunculuklarında inanılmaz önemi var. philip jennings'i canladıran matthew rhys bana göre bu konuda dizinin lokomotifi. dizinin ilk bölümlerinde; ''hay ben senin kalıbına...'' diyerek itina ile gömmek istediğim karakter, ilerleyen her bölümde resmen gözümde büyüdü. elizabeth jennings'i canlandıran keri russell'da ha keza çok başarılı. dizi başlarken philip dönme dolap kıvamındayken, elizabeth tam bir adanmış nefer modunda takılıyor ve yargı dağıtıyordu. sonrasında yaşanan olayların bu ikiliyi her anlamda yakınlaştırdığını gördüğümüzde yaşanan değişim her iki oyuncunun yarattığı sinerjinin ürünü diye düşünüyorum. aslında bu dizi için yazılacak sayfalarca yazı ve tartışılabilecek yüzlerce ayrıntı var lakin izlemeyenler için ipucu vermek istemediğim için oralara hiç girmeden, kenardan köşeden yazmaya çalışıyorum. mesela yine benim en hoşuma giden karakterlerden birisi margo martindale'in canlandırdığı claudia karakteri. kadın, ajanların efendisi gibi bir şey. zamanında tek yüzüğü parmağına takmış ama hüküm dağına varana kadar o yük onu öyle bir yıpratmış ki anlatamam. bilgeliği ve soğukkanlılığı da zaten buradan geliyor artı o karakter için de oyunculuk beş numara on yıldız diyebilirim.
nina krilova ve martha hanson karakterleri de iki taraf açısından kurban karakter olgusunu o kadar güzel veriyor ki, ah ulan deyip hayıflanmadan edemiyorsunuz. * stan beeman karakteri ise benim dizide bir türlü ısınamadığım ve canım sıkıldıkça saydırdığım karakter olma özelliğini gösteriyor. tamam adam feleğin çemberinden geçmiş. sızma görevinde falan bulunmuş lakin kafa attırıcı bir yönü var. gıcık oğlu gıcık. hele ki karşısında philip gibi bir karakter varken 10 bin kere yüz bin kere gıcık. tabi bir de sonradan olay örgüsüne orta yerinden giren bakan oğlu oleg ıgorev var. oda enteresan karakter. onun üzerine da bayağı konuşulur. nevi şahsına münhasır bir arkadaş. gabriel de, claudia'nın yerini tutmasa dahi her ikisi de aynı yolun yolcusu ve daha neler neler...
ez cümle politik gerilim filmlerini/dizilerini seviyorsanız, akıl oyunları ve türlü türlü stratejiler içeren, kısmi anlamda gerçekçi ve oyunculukları sağlam olan bu diziyi izlemenizde fayda var derim. şurada ipucu vermemek için 30 bin takla attım ki bu konuda kendimi tebrik etmem lazım. yoksa şu dizi için freni patlamış kamyon gibi durmadan yazmam lazımdı *
devamını gör...
normal sözlük'te herkesin fakir olması
doğru olmayan önerme. sözlük yazarlarının azımsanmayacak bir kısmı - 30 yaşlarda. hala öğrenci ya da yeni yeni para kazanıyorlar. para kazanmanın semerelerini 30'dan sonra görmeye başlarsınız.
yandaş, dolandırıcı ya da sabancı değilseniz, yirmili yaşlarda, videolarda izlediğimiz o hayatlara ulaşılmaz zaten.
bu durumun fakirlikle ilgisi yok. hayata yeni başlamış ve henüz yeterince birikim kazanamamış olmakla ilgisi var.
*+35, +40'lara da bakıldığında da önerme doğru değil. aşağı yukarı herkes temel ihtiyaçlarını halletmiş, geçmiş. görmüş geçirmiş olduğuklarından alçakgönüllü davranıyor, kendileriyle ilgili olarak davul çalarak reklam yapmıyorlar.
yandaş, dolandırıcı ya da sabancı değilseniz, yirmili yaşlarda, videolarda izlediğimiz o hayatlara ulaşılmaz zaten.
bu durumun fakirlikle ilgisi yok. hayata yeni başlamış ve henüz yeterince birikim kazanamamış olmakla ilgisi var.
*+35, +40'lara da bakıldığında da önerme doğru değil. aşağı yukarı herkes temel ihtiyaçlarını halletmiş, geçmiş. görmüş geçirmiş olduğuklarından alçakgönüllü davranıyor, kendileriyle ilgili olarak davul çalarak reklam yapmıyorlar.
devamını gör...
güne bir söz bırak
bugün yaşamın anlamı dediğin şey, yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba?
(bkz: leyla erbil)
(bkz: leyla erbil)
devamını gör...
metalci gençliğin tarihe karışması
#155880 ile buradayım. belki artık genç değilim ama hala dinliyorum. müziğin hasıdır. enstrüman çalmaya başlayan gençlerin birinci tercihidir. (gitar çalmaya başlayan çocuk drake şarkısı mı çalacak, müzik hep elektronik, cuppa cuppa tarzı oldu.)
devamını gör...