biricik sheldon asalı
the big bang theory dizisinin sheldon cooper karakteri tarafından tanıtılan ve "unique sheldon prime" olarak literatüre giren 73 sayısıdır.
sheldon cooper, 73 sayısının neden en iyi sayı olduğunu şu şekilde açıklıyor:
"en iyi sayı 73’tür; çünkü 21. asaldır ve bu da 7 ve 3 ün çarpımıdır. 73’ün tersten yazılmış hali 37, 12. asaldır ve 21’in tersten yazılmış halidir. 73 aynı zamanda ikilik sistemde 1001001, 21 ise 10101 biçiminde olarak yazılır ve bunların her ikisi de palindrom sayılardır.”
bu sayı, dizinin 73. bölümünde tanıtılıyor ve sheldon cooper karakterini canlandıran jim parsons, 1973 doğumludur.
sheldon cooper, 73 sayısının neden en iyi sayı olduğunu şu şekilde açıklıyor:
"en iyi sayı 73’tür; çünkü 21. asaldır ve bu da 7 ve 3 ün çarpımıdır. 73’ün tersten yazılmış hali 37, 12. asaldır ve 21’in tersten yazılmış halidir. 73 aynı zamanda ikilik sistemde 1001001, 21 ise 10101 biçiminde olarak yazılır ve bunların her ikisi de palindrom sayılardır.”
bu sayı, dizinin 73. bölümünde tanıtılıyor ve sheldon cooper karakterini canlandıran jim parsons, 1973 doğumludur.
devamını gör...
hayranı olunan film müzikleri
selvi boylum al yazmalım
cahit berkay
cahit berkay & grup zan
cahit berkay
cahit berkay & grup zan
devamını gör...
insanı yıpratan şeyler
hayatımızdan bir şekilde gelip geçen bazı insanlar ve anlaşılamayan hareketleri.
devamını gör...
hayat öpücüğü
ilk aklıma gelen murat boz 'un şarkısı oldu.
"...
gece yarıları ecel saatler
başımıza gelen kırık hayaller
hayat öpücüğüm dudaklarında
buna ölünürr."
"...
gece yarıları ecel saatler
başımıza gelen kırık hayaller
hayat öpücüğüm dudaklarında
buna ölünürr."
devamını gör...
iyi geceler sözlük
ben uyumaya gidiyorum sözlük. üstüm açılırsa toprak atarsınız.
devamını gör...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
kuş tüyü. şehrin meydanında oturmuş kavga ederken bir güvercin çok yakından geçmiş “gruuu” sesi çıkarmıştı. durup gülmüştük bu olaya. sonra ne zaman kavga etsek bir taraf “gruuu” der kavgayı bitirirdi.
devamını gör...
ihtisap vergisi
osmanlılarda çarşı ve pazardaki esnaftan alınan vergi türüne verilen isimdi.
devamını gör...
normal sözlük'te tanımlarından nefret ettiğiniz yazarlar
beni çekinmeden yazabileceğiniz başlık, herkes sevmek zorunda değil dimi ? saygıyla bunu da takip ederiz.
devamını gör...
erkekler kadınları neden zor anlıyor sorunsalı
kadınların, duygusal iniş çıkışları çok fazla ve aslında söylemek istediklerini biraz vücut dili, biraz ima ile anlatmaya çalışıp, erkeğin leb demeden leblebiyi çözmesini bekliyorlar.algısı netlik ve açıklık üzerine kurulu olan erkeklerin ise bunu yapması dikkatlerinin çabucak dağılması ve detayları fark edememeleri nedeniyle çok zor.bu biraz da erkeğin bazı şeyleri kadınlar kadar önemsememesinden de kaynaklı olabilir.
devamını gör...
insan
dünya üzerinde yaşayan en tehlikeli hayvan. rekabet, cahillik, zevke düşkünlük ve şeytanlıktan oluşur doğası. bu hastalıklı doğayı kabul etmeyip ona karşı çıkan azınlık, hala iyilik kavramından bahsetmemizi sağlayan unsurlardan biridir.
rekabet, ilkel homo canavarus sapienslerindeki, en güçlü olup diğerlerini sindirerek rahat bir hayat sürmek ve başkalarının kendilerine kulluk etmelerinden aldıkları tarifsiz zevk sonucu ortaya çıkmış bir terimdir. eskiden kabilenin reisi olmak, beğendiği dişiyi elde etmek veya etin en iyi yerini yemek için birbirlerini katleden insanlar, günümüzde varlığını zamana ayak uydurmuş şekilde sürdürmektedir. modern şeytan, bir kızı elde etmek için rekabette öne geçmek adına, kendi düşüncesinden ve özünden vazgeçip yapmacık hareketlerle savaşı kazanmaya çalışır. yeri gelir onun kölesi olur, yeri gelir maddi imkanlarıyla farkını atar. karşı cinsi ise şövalyelerin savaşarak elde etmesi gereken cennetten düşme bir ödüldür. erkeğin bu ilgisiyle şımaran dişi, artan egosuyla tehlikeli bir kişiliğe dönüşürken, bu hastalıktan etkilenmeyen azınlıkta ki kısım naif ve daha bilge bir yolda gider.
günümüzde rekabette, eskiden etin en lezzetli kısmı için birbirini öldüren insanın yerini, daha iyi bir iş pozisyonu için rakiplerini kötüleyen, iftira atan ve galip gelmek için her şeyi yapabilecek bir hale gelmiş insan almıştır. erdem ve ahlak duygusu hak getire bir durumdadır.
kabilenin reisi olma, yani en büyük hastalık olarak adlandırdığımız egoyu tatmin etmek ise günümüzde eline güç geçti mi yoldan çıkan kişilerde görülür. doğrudan benzerlik ilgisi kurarak, devletin veya bir kurumun başına oturup eline güç geçince, bu güç yüzünden sarhoş olup, kendini zamanla ilah sanmaya başlayanları örnek gösterebiliriz.
dolaylı benzerlik ilgisini ise şöyle kurabiliriz ; karşısında ki insandan ilgi ve saygı gördü mü,buna aynı şekilde karşılık vermek yerine karşısındaki insanın bu davranışının aslında doğal olduğunu, kendisine gösterilen bu ilginin zaten gösterilmesi gerektiği için karşılık vermek gerekmediğini düşünür insan. bu şeytanımız, daha fazla ilgi ve saygı ister, artık aç bir örümcektir, anlamaz karşısındakinin bu davranışı kendi temiz kalbinden dolayı herkese karşı gösterdiğini. kahramanımız ise, zamanla burnu havalarda gezmesi sonucu milletin saygısını yitirir, bu durumun sonucunda öfke ve hasetle dolup etrafına zarar vermeye başlar. insan kibirlidir. yine nereye vardık ? ego. birçok hastalığın kaynağı olduğunu tekrar belirtmeye gerek yok. bu yüzdendir ki naif insan iyidir, candır, değeri bilinmelidir.
insana sözlükte karşılık olarak yok edici denmelidir. doğası gereği aklı güzellikleri soldurmaya, kötülük tohumlarının yeşerebilmesi için saflığın ve iyiliğin yetiştiği yerleri yerinden sökmeye çalışır. insan yapıcıyken bile yıkıcıdır. bina yapar doğayı baltalayıp, ağaç katliamı yapar. araba yapar, havayı kirletir. insan sırf yaşamını kolaylaştırmak için dünyaya kalıcı, geri dönüşü olmayacak zararlar verir, gram umursamaz. tek önem verdiği kendisidir, cebinin bolluğu, keyfi ve rahatıdır. insan bencildir, aksini söyleyen yalancıdır. bencil olduğunu reddetme ki en azından dürüstlüğünü kaybetme.
insan sadece kendi yaşamını düşünür, dünyaya verdiği kalıcı zararlar onun derdi değildir ki. kendilerini ilgilendirmeyecek geleceği düşünmezler. kurtuluş savaşındaki insanlar senin için vermedi hayatını, kendi için, kendi bağımsızlığı için savaştı. o savaşta birçok değer için savaşıldı ama kendi neslinden sonraki gelecek bu değerlerden biri değildi. siz şu an diktatörlüğe kendi hayatınızı daha özgür kılmak için karşı koyuyorsunuz, gelecekte ne olacağını siklemiyorsunuz, neden sikleyesiniz ki ?
insandan bahsediyorsak, cehalet de üzerinde durulması gereken konulardandır. cehalet mutluluktur. mottosu vardır. doğrudur, cahil insanın bildiği acı ve düşünüp kafasını yoracağı azdır. kendi küçük dünyasında ufak şeylerle mutlu olarak yaşar. bilge, bunun farkındadır. bilginin beraberinde getirdiği yükü bilir, ama bunu umursamaz. mutlu olmak değildir bilgenin amacı, bu mutluluğun uyuşturucunun verdiği mutluluktan farklı olmadığını bilir.
cahil insan kendine verdiği zararın yanında, eğer cehaleti bir de yobazlık ile destekleniyorsa, çevresinde ki insanlara da zarar verir. bu yobaz kavramı oldukça geniştir ki dincinin, solcunun, sağcının, türkçünün, kemalistin vs, kısaca insan o ideolojiye tutsak olduğu sürece her görüşün yobazı mevcuttur. onlara acımak gerekir, beyinleri esaret altındadır, farklı bir görüşü dinlemeye bile tahammül edemezler. sanki dinleyince bile o görüşü kabul etmiş olacaklardır.
insan hiçbir şey bilmez, işin en vahim kısmı, hiçbir şey bilmediğini de bilmez. başkaları tarafından yazılan yazıları, kitapları referans almayı bırak, sanki orada bahsedilen olayları görmüş ve yaşamış gibi savunur, kan döker uğruna. kendi fikrini oluşturmaktansa başkaları tarafından ortaya atılan fikirlere sığınır, rezildir.
savaş, yıkım, adaletsizlik, güce tapma, cehalet, gericilik ve daha birçok hastalık, insan var oldukça olacaktır, beraber barış içinde yaşayamaz insan. ego temelinde büyüyen herhangi bir şeytani değer, en barışçıl toplumu bile bozar. ne yazık ki erdem pek moda olamamıştır insanlar arasında.
zalimlerin zalimi insan. ilk cümlemde ne demiştim ? insan en tehlikeli hayvandır. aslında az dedim, daha ağır sıfatlar getirebilirsiniz. fakat, google da en tehlikeli hayvan diye ararsanız, karşınıza çıkan aslan, timsah veya diğer yırtıcı hayvanlardan oluşan listeler olacaktır. insan ikiyüzlüdür bir aslan yırtıcıdır, doğru, ama karnını doyurmak, ailesini korumak dışında diğer canlılara dokunmaz. kocaman bir sürüye girip, ihtiyacı olanı alır, gerisini bırakır. insan, o sürüyü alır. hepsini keser, yer, fazlasını dondurur ve satıp para kazanmaya bakar. aslan bir ceylanla doyarken, insan bir sürüyle doymaz. her zaman fazlasını ister. insan açgözlüdür.
zalim olan bu yaratığın diğer masum canlılara eziyeti bu kadarla bitmez. sizi biraz, güle oynaya gidip gezilen hayvanat bahçelerini düşünmeye sevk ediyorum. var mıdır böyle bir orospu çocukluğu ? doğal ortamında sana bir zararı olmadan ormanda özgürce yaşayan hayvanı al, bir kafese kapat, sonra gelen geçen iki ayaklı pezevenkler yanlarından gülüp geçip, dalga geçerek umursamadan gitsinler. bre şerefsiz, bir bak bakalım o hayvanın gözünün içine. o umutsuzluğu, üzüntüyü ve masumiyeti hiç mi görmedin ! her gün aynı kafesin içinde ömrü acılarla solup gitsin hayvanın, ve insan para kazanmaya devam etsin. yazarken bile sinirlenmemek elde değil böyle konularda. özgürlük lan bu ! bırak bundan para kazanma bari haysiyetsiz ! peki ya o sirkler ? bir siktiğimin numarasını öğrenip, karşısında götünü devirmiş elinde yemeğiyle kahkaha ata ata onları izleyen haysiyetsiz, insan denilen canlıyı iki güldürmek için aylarca işkence görüyor lan bu hayvanlar. oysaki izlerken ne kadar tatlı görünüyorlar değil mi ? bir araştır bakalım, nasıl öğretiliyor o numaralar
insan orospu çocuğudur. o azınlıkta olan güzel insanlar sayesindedir varsa bir umudumuz. bu barbarlık hiçbir zaman bitmeyecek, ikiyüzlü insan dönüp arkasına bakıp yanlışını telafi etmeyecek. hayat budur işte, aynı şeyler aynı düzenle olur ve biz izlemeye devam ederiz. sadece izleriz, görmezden geliriz. neden ? çünkü insanlığın çoğu için, erdem sadece sözlükte yer alan bir kelimeden ibarettir
rekabet, ilkel homo canavarus sapienslerindeki, en güçlü olup diğerlerini sindirerek rahat bir hayat sürmek ve başkalarının kendilerine kulluk etmelerinden aldıkları tarifsiz zevk sonucu ortaya çıkmış bir terimdir. eskiden kabilenin reisi olmak, beğendiği dişiyi elde etmek veya etin en iyi yerini yemek için birbirlerini katleden insanlar, günümüzde varlığını zamana ayak uydurmuş şekilde sürdürmektedir. modern şeytan, bir kızı elde etmek için rekabette öne geçmek adına, kendi düşüncesinden ve özünden vazgeçip yapmacık hareketlerle savaşı kazanmaya çalışır. yeri gelir onun kölesi olur, yeri gelir maddi imkanlarıyla farkını atar. karşı cinsi ise şövalyelerin savaşarak elde etmesi gereken cennetten düşme bir ödüldür. erkeğin bu ilgisiyle şımaran dişi, artan egosuyla tehlikeli bir kişiliğe dönüşürken, bu hastalıktan etkilenmeyen azınlıkta ki kısım naif ve daha bilge bir yolda gider.
günümüzde rekabette, eskiden etin en lezzetli kısmı için birbirini öldüren insanın yerini, daha iyi bir iş pozisyonu için rakiplerini kötüleyen, iftira atan ve galip gelmek için her şeyi yapabilecek bir hale gelmiş insan almıştır. erdem ve ahlak duygusu hak getire bir durumdadır.
kabilenin reisi olma, yani en büyük hastalık olarak adlandırdığımız egoyu tatmin etmek ise günümüzde eline güç geçti mi yoldan çıkan kişilerde görülür. doğrudan benzerlik ilgisi kurarak, devletin veya bir kurumun başına oturup eline güç geçince, bu güç yüzünden sarhoş olup, kendini zamanla ilah sanmaya başlayanları örnek gösterebiliriz.
dolaylı benzerlik ilgisini ise şöyle kurabiliriz ; karşısında ki insandan ilgi ve saygı gördü mü,buna aynı şekilde karşılık vermek yerine karşısındaki insanın bu davranışının aslında doğal olduğunu, kendisine gösterilen bu ilginin zaten gösterilmesi gerektiği için karşılık vermek gerekmediğini düşünür insan. bu şeytanımız, daha fazla ilgi ve saygı ister, artık aç bir örümcektir, anlamaz karşısındakinin bu davranışı kendi temiz kalbinden dolayı herkese karşı gösterdiğini. kahramanımız ise, zamanla burnu havalarda gezmesi sonucu milletin saygısını yitirir, bu durumun sonucunda öfke ve hasetle dolup etrafına zarar vermeye başlar. insan kibirlidir. yine nereye vardık ? ego. birçok hastalığın kaynağı olduğunu tekrar belirtmeye gerek yok. bu yüzdendir ki naif insan iyidir, candır, değeri bilinmelidir.
insana sözlükte karşılık olarak yok edici denmelidir. doğası gereği aklı güzellikleri soldurmaya, kötülük tohumlarının yeşerebilmesi için saflığın ve iyiliğin yetiştiği yerleri yerinden sökmeye çalışır. insan yapıcıyken bile yıkıcıdır. bina yapar doğayı baltalayıp, ağaç katliamı yapar. araba yapar, havayı kirletir. insan sırf yaşamını kolaylaştırmak için dünyaya kalıcı, geri dönüşü olmayacak zararlar verir, gram umursamaz. tek önem verdiği kendisidir, cebinin bolluğu, keyfi ve rahatıdır. insan bencildir, aksini söyleyen yalancıdır. bencil olduğunu reddetme ki en azından dürüstlüğünü kaybetme.
insan sadece kendi yaşamını düşünür, dünyaya verdiği kalıcı zararlar onun derdi değildir ki. kendilerini ilgilendirmeyecek geleceği düşünmezler. kurtuluş savaşındaki insanlar senin için vermedi hayatını, kendi için, kendi bağımsızlığı için savaştı. o savaşta birçok değer için savaşıldı ama kendi neslinden sonraki gelecek bu değerlerden biri değildi. siz şu an diktatörlüğe kendi hayatınızı daha özgür kılmak için karşı koyuyorsunuz, gelecekte ne olacağını siklemiyorsunuz, neden sikleyesiniz ki ?
insandan bahsediyorsak, cehalet de üzerinde durulması gereken konulardandır. cehalet mutluluktur. mottosu vardır. doğrudur, cahil insanın bildiği acı ve düşünüp kafasını yoracağı azdır. kendi küçük dünyasında ufak şeylerle mutlu olarak yaşar. bilge, bunun farkındadır. bilginin beraberinde getirdiği yükü bilir, ama bunu umursamaz. mutlu olmak değildir bilgenin amacı, bu mutluluğun uyuşturucunun verdiği mutluluktan farklı olmadığını bilir.
cahil insan kendine verdiği zararın yanında, eğer cehaleti bir de yobazlık ile destekleniyorsa, çevresinde ki insanlara da zarar verir. bu yobaz kavramı oldukça geniştir ki dincinin, solcunun, sağcının, türkçünün, kemalistin vs, kısaca insan o ideolojiye tutsak olduğu sürece her görüşün yobazı mevcuttur. onlara acımak gerekir, beyinleri esaret altındadır, farklı bir görüşü dinlemeye bile tahammül edemezler. sanki dinleyince bile o görüşü kabul etmiş olacaklardır.
insan hiçbir şey bilmez, işin en vahim kısmı, hiçbir şey bilmediğini de bilmez. başkaları tarafından yazılan yazıları, kitapları referans almayı bırak, sanki orada bahsedilen olayları görmüş ve yaşamış gibi savunur, kan döker uğruna. kendi fikrini oluşturmaktansa başkaları tarafından ortaya atılan fikirlere sığınır, rezildir.
savaş, yıkım, adaletsizlik, güce tapma, cehalet, gericilik ve daha birçok hastalık, insan var oldukça olacaktır, beraber barış içinde yaşayamaz insan. ego temelinde büyüyen herhangi bir şeytani değer, en barışçıl toplumu bile bozar. ne yazık ki erdem pek moda olamamıştır insanlar arasında.
zalimlerin zalimi insan. ilk cümlemde ne demiştim ? insan en tehlikeli hayvandır. aslında az dedim, daha ağır sıfatlar getirebilirsiniz. fakat, google da en tehlikeli hayvan diye ararsanız, karşınıza çıkan aslan, timsah veya diğer yırtıcı hayvanlardan oluşan listeler olacaktır. insan ikiyüzlüdür bir aslan yırtıcıdır, doğru, ama karnını doyurmak, ailesini korumak dışında diğer canlılara dokunmaz. kocaman bir sürüye girip, ihtiyacı olanı alır, gerisini bırakır. insan, o sürüyü alır. hepsini keser, yer, fazlasını dondurur ve satıp para kazanmaya bakar. aslan bir ceylanla doyarken, insan bir sürüyle doymaz. her zaman fazlasını ister. insan açgözlüdür.
zalim olan bu yaratığın diğer masum canlılara eziyeti bu kadarla bitmez. sizi biraz, güle oynaya gidip gezilen hayvanat bahçelerini düşünmeye sevk ediyorum. var mıdır böyle bir orospu çocukluğu ? doğal ortamında sana bir zararı olmadan ormanda özgürce yaşayan hayvanı al, bir kafese kapat, sonra gelen geçen iki ayaklı pezevenkler yanlarından gülüp geçip, dalga geçerek umursamadan gitsinler. bre şerefsiz, bir bak bakalım o hayvanın gözünün içine. o umutsuzluğu, üzüntüyü ve masumiyeti hiç mi görmedin ! her gün aynı kafesin içinde ömrü acılarla solup gitsin hayvanın, ve insan para kazanmaya devam etsin. yazarken bile sinirlenmemek elde değil böyle konularda. özgürlük lan bu ! bırak bundan para kazanma bari haysiyetsiz ! peki ya o sirkler ? bir siktiğimin numarasını öğrenip, karşısında götünü devirmiş elinde yemeğiyle kahkaha ata ata onları izleyen haysiyetsiz, insan denilen canlıyı iki güldürmek için aylarca işkence görüyor lan bu hayvanlar. oysaki izlerken ne kadar tatlı görünüyorlar değil mi ? bir araştır bakalım, nasıl öğretiliyor o numaralar
insan orospu çocuğudur. o azınlıkta olan güzel insanlar sayesindedir varsa bir umudumuz. bu barbarlık hiçbir zaman bitmeyecek, ikiyüzlü insan dönüp arkasına bakıp yanlışını telafi etmeyecek. hayat budur işte, aynı şeyler aynı düzenle olur ve biz izlemeye devam ederiz. sadece izleriz, görmezden geliriz. neden ? çünkü insanlığın çoğu için, erdem sadece sözlükte yer alan bir kelimeden ibarettir
devamını gör...
seri oylanınca hissedilenler
valla heyecanlaniyorum.
devamını gör...
vize haftası gelince descartes'a kanka senin felsefen iyiydi not tuttun mu hiç diye soran tip
descartes:
rastgele bir doğruya ulaşmaktansa, yöntemli bir çabayla yanlışa ulaşmayı yeğlerim.
git notunu kendin tut. gerekirse zayıf not al ama bana bir şey sorma.
tip: havalara bak.
descartes:
yani diyeceğim o ki, ister uyanık olalım ister uykuda, hükümlerimizi ancak berrak bir akılla vermek zorundayız.
tip: sana soranda kabahat.*
rastgele bir doğruya ulaşmaktansa, yöntemli bir çabayla yanlışa ulaşmayı yeğlerim.
git notunu kendin tut. gerekirse zayıf not al ama bana bir şey sorma.
tip: havalara bak.
descartes:
yani diyeceğim o ki, ister uyanık olalım ister uykuda, hükümlerimizi ancak berrak bir akılla vermek zorundayız.
tip: sana soranda kabahat.*
devamını gör...
iğrendiren kokular
pencereleri hiç açılmamış ve en az 10 dakikadır içi yolcu dolu seyahat eden belediye otobüsüne binince gelen koku. bak midem yine bir kötü oldu. *
devamını gör...
bütün zamanların en geçersiz bahanesi
elektrikler kesikti örtmenim!
devamını gör...
50 first dates
komediyle romantizmin birbiri içine girdiği izlemekten çook keyif aldığım bir film.
hikayesinde yolda duran bir inekten dolayı yapılan kaza sonucu temporal bölgesinden hasarlanan lucy kısa süreli hafıza kaybından dolayı her gün dün yaşananları hatırlanmayarak tekrar yaşıyor.
her gün o gün babasının doğum günü olduğu için kutluyor, aynı restoranda waffle ile kahvaltı yapıyor
şans eseri karşılaşıp aşık olan henry roth isimli karakter ise her gün onunla vakit geçirmek için türlü türlü uğraşlar sonucu hayatının bir parçası oluyor.
hatta filmin sonunda teknesiyle beraber yola çıkan çift evleniyor, çocuk sahibi uyorlar. tabii uyandığında bunu hatırlatan bir video mevcut
duygulandıran an ise
lucy'nin bunu öğrendiğinde düzgün bir yaşamın olmayacak diyerek anı defterinden o yaprakları silmesi
oldu.
ne kadar gülümsetici, aynı zamanda ara ara kahkaha attıran bir film olmuş.
izlediğim için çok mutluyum, siz de izleyin mutlu olun.
hikayesinde yolda duran bir inekten dolayı yapılan kaza sonucu temporal bölgesinden hasarlanan lucy kısa süreli hafıza kaybından dolayı her gün dün yaşananları hatırlanmayarak tekrar yaşıyor.
her gün o gün babasının doğum günü olduğu için kutluyor, aynı restoranda waffle ile kahvaltı yapıyor
şans eseri karşılaşıp aşık olan henry roth isimli karakter ise her gün onunla vakit geçirmek için türlü türlü uğraşlar sonucu hayatının bir parçası oluyor.
hatta filmin sonunda teknesiyle beraber yola çıkan çift evleniyor, çocuk sahibi uyorlar. tabii uyandığında bunu hatırlatan bir video mevcut
duygulandıran an ise
lucy'nin bunu öğrendiğinde düzgün bir yaşamın olmayacak diyerek anı defterinden o yaprakları silmesi
ne kadar gülümsetici, aynı zamanda ara ara kahkaha attıran bir film olmuş.
izlediğim için çok mutluyum, siz de izleyin mutlu olun.
devamını gör...
kuğulu park
kalben’in yara şarkısında “kuğulu'da, buluşalım” şeklinde geçen, ankara’daki park.
devamını gör...
kitap alıntıları
''belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; ama daha derinlere inin... sonunda, sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. siz, bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil...''
nietzsche ağladığında - irvin d. yalom
nietzsche ağladığında - irvin d. yalom
devamını gör...


