tip 1 diyabetli bir çocuk olmak
yasak kardeşim yasak!
bu sözün bir çocuğun hayatına entegre edilmiş halidir, tip 1 diyabetli bir çocuk olmak.
o yasak, bu yasak. peki her şey yasaksa ne serbest? bir tek yutkunmak mı serbest?
"bunlar serbest" denilenlerin çoğunlukla çocuklukla alakası yoktur. her gün vurulan iğneler serbest ama niye yasak ki o çikolata, elma şekeri, pamuk şeker, makarna hatta kızartma ve poğaça bile?
baban cebinden 3 çikolata çıkarır. gözlerinin önünde bir bir uzatır verir kardeşlerine...
o ceketin cebinden 4. çikolata hiçbir zaman çıkmaz. gözler dolar tam da o an, annen kızar;
-'koca ablasın sen! hala mı çikolata bekliyorsun?!'
sekiz yaş kocaman olmak için yeterlidir. büyüyüverirsin bir anda. bedenine karşı savaşmak büyütür seni. istemesen de büyürsün.
hatta zorla büyürsün.
yara bere içindeki çocuk ruhun, batan o iğnelere dayansa da okula gidemediğin zamanlara dayanmak zordur.
derslerden geri kalırsın. öğretmenin ve arkadaşların seni geri zekalı sanar. üç haftadır hastane odasında, vahiy getiren meleğin su koyvermesi yüzünden dersleri öğrenmediğini bu sebeple geri kaldığını anlamazlar.
......
yalnız bir şey var ki; kelebekler. rengarenk narin kelebekler...
bu sırrı öğrendiğim zaman 5 yaşındaydım. artık yeri gelmişken anlatsam iyi olur kanısındayım.
bir gece kolumda yine serum takılı, bu ikinci serum bitse de kurtulsam diye beklerken babam serum şişesindeki kabarcıkları göstererek:
- elma kurdu bu baloncuklar aslında ne biliyor musun?
+ ne baba?
-aslında onlar kelebek yumurtaları.
+nasıl kelebek yumurtaları?
-şimdi bu serum şisesindeki baloncuklar patladığı zaman, bir yaprağın altında kelebek yumurtası oluşuyor. her baloncuk bir kelebek yumurtası. aslında tüm kelebekleri çocukların serum şişeleri yapıyor.
+kelebekleeeer! benim kelebeklerim beyaz olsun baba!
-sen ne istersen o olur kızım.
+ kelebekleeer! benim kelebeklerim onlaaar!
işte böyle, yıllardır hastane odalarında nice çocuklar serum şişelerinde dünyaya rengarenk kelebek yaptık. hala da kelebek yapmaya devam ediyorlar.
kelebekleri çocuklar değil de, anne ve baba kelebeklerin yaptığı günleri görmek dileği ile...
bu sözün bir çocuğun hayatına entegre edilmiş halidir, tip 1 diyabetli bir çocuk olmak.
o yasak, bu yasak. peki her şey yasaksa ne serbest? bir tek yutkunmak mı serbest?
"bunlar serbest" denilenlerin çoğunlukla çocuklukla alakası yoktur. her gün vurulan iğneler serbest ama niye yasak ki o çikolata, elma şekeri, pamuk şeker, makarna hatta kızartma ve poğaça bile?
baban cebinden 3 çikolata çıkarır. gözlerinin önünde bir bir uzatır verir kardeşlerine...
o ceketin cebinden 4. çikolata hiçbir zaman çıkmaz. gözler dolar tam da o an, annen kızar;
-'koca ablasın sen! hala mı çikolata bekliyorsun?!'
sekiz yaş kocaman olmak için yeterlidir. büyüyüverirsin bir anda. bedenine karşı savaşmak büyütür seni. istemesen de büyürsün.
hatta zorla büyürsün.
yara bere içindeki çocuk ruhun, batan o iğnelere dayansa da okula gidemediğin zamanlara dayanmak zordur.
derslerden geri kalırsın. öğretmenin ve arkadaşların seni geri zekalı sanar. üç haftadır hastane odasında, vahiy getiren meleğin su koyvermesi yüzünden dersleri öğrenmediğini bu sebeple geri kaldığını anlamazlar.
......
yalnız bir şey var ki; kelebekler. rengarenk narin kelebekler...
bu sırrı öğrendiğim zaman 5 yaşındaydım. artık yeri gelmişken anlatsam iyi olur kanısındayım.
bir gece kolumda yine serum takılı, bu ikinci serum bitse de kurtulsam diye beklerken babam serum şişesindeki kabarcıkları göstererek:
- elma kurdu bu baloncuklar aslında ne biliyor musun?
+ ne baba?
-aslında onlar kelebek yumurtaları.
+nasıl kelebek yumurtaları?
-şimdi bu serum şisesindeki baloncuklar patladığı zaman, bir yaprağın altında kelebek yumurtası oluşuyor. her baloncuk bir kelebek yumurtası. aslında tüm kelebekleri çocukların serum şişeleri yapıyor.
+kelebekleeeer! benim kelebeklerim beyaz olsun baba!
-sen ne istersen o olur kızım.
+ kelebekleeer! benim kelebeklerim onlaaar!
işte böyle, yıllardır hastane odalarında nice çocuklar serum şişelerinde dünyaya rengarenk kelebek yaptık. hala da kelebek yapmaya devam ediyorlar.
kelebekleri çocuklar değil de, anne ve baba kelebeklerin yaptığı günleri görmek dileği ile...
devamını gör...
yazarların yedikleri yiyecek olmayan şeyler
(bkz: dost kazığı)
devamını gör...
çamaşır asmak
şu hayatta yapmaktan hiç hoşlanmadığım eylem.
balkon ipinin sayısına göre çamaşırları asma düzeni kurulur. içeri taraftaki ipe iç çamaşırı,atlet asılır. 2. orta ipe tişört, kazak, gömlek alt kısımdan bol bir bir şekilde asılır. yaka kısmından asınca mandal izi oluyor. en dışa ve herkesin gördüğü kısma pantolon asılır. bel kısmı yere bakacak şekilde asılır. geriye ne kaldı? çoraplar, iç çamaşırların bir kısmı. heh işte onlar da çamaşır leğenin üstüne atılır.
ince ve uğraş gerektiren bir iştir çamaşır asmak. adabı vardır çamaşır asmanın yeğeeen. kıskanç ve haset komşu görürse laf eder altın gününde. "hatçee çamaşırları yanlış asmış, beyaz çamaşırları güneşte kalmış pimapen sarısına dönmüş" der, eğlenir kendince.
gevşemiş mandallara güven duyulmaz. bazen 3 tane mandal takarsın. boşluğuna gelir. mandal düşer bilmem kaçıncı kattan aşağıya. üşendiğinden gidip almazsın. peki ya çamaşır düşerse? evin en küçüğünü gönderip aldırırsin. hadi oğlum/kızım ben balkondan bakacağım sana, git al babanın donunu dersin.
alt tarafı çamaşır asmak. neyin destanı bu.
balkon ipinin sayısına göre çamaşırları asma düzeni kurulur. içeri taraftaki ipe iç çamaşırı,atlet asılır. 2. orta ipe tişört, kazak, gömlek alt kısımdan bol bir bir şekilde asılır. yaka kısmından asınca mandal izi oluyor. en dışa ve herkesin gördüğü kısma pantolon asılır. bel kısmı yere bakacak şekilde asılır. geriye ne kaldı? çoraplar, iç çamaşırların bir kısmı. heh işte onlar da çamaşır leğenin üstüne atılır.
ince ve uğraş gerektiren bir iştir çamaşır asmak. adabı vardır çamaşır asmanın yeğeeen. kıskanç ve haset komşu görürse laf eder altın gününde. "hatçee çamaşırları yanlış asmış, beyaz çamaşırları güneşte kalmış pimapen sarısına dönmüş" der, eğlenir kendince.
gevşemiş mandallara güven duyulmaz. bazen 3 tane mandal takarsın. boşluğuna gelir. mandal düşer bilmem kaçıncı kattan aşağıya. üşendiğinden gidip almazsın. peki ya çamaşır düşerse? evin en küçüğünü gönderip aldırırsin. hadi oğlum/kızım ben balkondan bakacağım sana, git al babanın donunu dersin.
alt tarafı çamaşır asmak. neyin destanı bu.
devamını gör...
doğru eşi bulma yöntemi
hormonlarınızı takip edin ama her hormonu değil üreme hormonları başınıza bela açacak gibi dursa bile aslında işin temelinde biraz bu hormonlar var onun harici mutluluk hormonları olan serotonin, endorfin, adrenalin sizi zaten doğru insana yönlendirecektir yalnız adrenalin hormonuna pek kulak asmayın yanlış kişilere yönlendirirse olay bdsm, mazoşizm gibi fetişlere kayabilir.
erkekler, siz bişey denemeyin zaten biz seçici değil seçileniz zalım atalar kadın kısmına dinazor falan öldürdüğü için farkında olmadan bizi seçilenler yaptı.
erkekler, siz bişey denemeyin zaten biz seçici değil seçileniz zalım atalar kadın kısmına dinazor falan öldürdüğü için farkında olmadan bizi seçilenler yaptı.
devamını gör...
icat
eş anlamlısı buluş olan, daha önce var olmayan cansız bir şeyin ilk defa sıfırdan var edilmesi işidir.
örneğin, telefonun icadını yapan graham bell gibi.
örneğin, telefonun icadını yapan graham bell gibi.
devamını gör...
bir gün sağcı bir gün solcu bir gün feminist bir gün komünist olan sözlük
(bkz: sen bir de ekşiyi gör)
devamını gör...
tsk'de din işleri subaylığı için kadro açılması
ben kuleli de öğrenciyken (90' lı yıllar) zaten fetöcü subaylar "onlardan" olmadığımız için canımıza ot tıkamıştı.
asker dediğinin dini,ideolojisi olmaz asker askerdir bize öğretilen buydu. 25 yılda orduyu ne hale getirdiler...
şimdi birileri başlayacak şanlı türk ordusu diye. bir ordunun gücü caydırıcılığından gelir tarihinden gelmez. en güçlü ordu hiç savaşmadan bürokrasi tarafından sopa olarak kullanabilen ordudur. eğer ordu sahaya inmek zorunda kalıyorsa bürokrasin dolayısı ile ordun da caydırıcı değildir.
edit: kuleliden atıldım. asker falan değilim yani.
asker dediğinin dini,ideolojisi olmaz asker askerdir bize öğretilen buydu. 25 yılda orduyu ne hale getirdiler...
şimdi birileri başlayacak şanlı türk ordusu diye. bir ordunun gücü caydırıcılığından gelir tarihinden gelmez. en güçlü ordu hiç savaşmadan bürokrasi tarafından sopa olarak kullanabilen ordudur. eğer ordu sahaya inmek zorunda kalıyorsa bürokrasin dolayısı ile ordun da caydırıcı değildir.
edit: kuleliden atıldım. asker falan değilim yani.
devamını gör...
kişilik doğuştan mı gelir çevreden mi edinilir sorunsalı
psikolojide böyle bir soru geçerli değildir. kişiliğimizi hem çevre hem de kalıtım şekillendirir.
devamını gör...
norveç deyince akla gelenler
black metal tabi aga sonra da kuzey ışıkları. ve o ülkenin fantastik güzelliği. aşırı derecede muhteşem bir ülke. türkiye’den ileride gitmeye kalksam muhakkak gideceğim ülke norveç olur. o black metal konserlerine gitmek en büyük hayalim yemin olsun ki.
devamını gör...
artı oy aldıkça gaza gelen yazar
yuh artık böyle başlık mı olur bir de mahlasımı verseydin!
devamını gör...
ölen kişinin arkasından en çok üzülen ve ağlayan kişi
ölen genç ise eski eşi bile çok ağlıyor onu biliyorum.
ölüm çok acı bir şey.
iyi bakın kendinize.
hasta olunca ilaç kullanın, psikolojiyi sağlam tutun, güzel beslenin.
ölüm çok acı bir şey.
iyi bakın kendinize.
hasta olunca ilaç kullanın, psikolojiyi sağlam tutun, güzel beslenin.
devamını gör...
18 mart 2021 normal sözlük instagram rezaleti
çok büyük rezalettir, hatta felakettir.
(bkz: püh)
canlar, kafa sözlük özel günleri 19.00-21.00 arasındaki kuşak saatinde kutlar.
tünel akışında geriye doğru gidip, daha önceki "anma" postlarımıza bakabilirsiniz.
(bkz: püh)
canlar, kafa sözlük özel günleri 19.00-21.00 arasındaki kuşak saatinde kutlar.
tünel akışında geriye doğru gidip, daha önceki "anma" postlarımıza bakabilirsiniz.
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
isimlerin dillerde farklı hallerde karşımıza çıkması.
ali-ally-eli
mikail-michael-michel
cdbrail-gabriel
davud(t)-david
ibrahim-abraham
yusuf-jose-josef-joseph-guiseppe
yakup-jacop
leyla-laila
meryem-myriam-maria-mary
havva-eva-eve
adem-adam
yunus-jones-johannes
ilyas-elias-elijah
isa-yesu-jesus
süleyman-salamon
ishak-izak-isaac
harun-aaron
zekeriya-zacheria
bünyamin-benjamin
iskender-alexender
ismail-samuel
feride-frida
aklıma ilk gelenler , belki ilerde güncellerim.
ali-ally-eli
mikail-michael-michel
cdbrail-gabriel
davud(t)-david
ibrahim-abraham
yusuf-jose-josef-joseph-guiseppe
yakup-jacop
leyla-laila
meryem-myriam-maria-mary
havva-eva-eve
adem-adam
yunus-jones-johannes
ilyas-elias-elijah
isa-yesu-jesus
süleyman-salamon
ishak-izak-isaac
harun-aaron
zekeriya-zacheria
bünyamin-benjamin
iskender-alexender
ismail-samuel
feride-frida
aklıma ilk gelenler , belki ilerde güncellerim.
devamını gör...
dune
uzun uzun bu seri ile tanışmamı ve nasıl hayranı olduğumu anlatmak istiyorum. yazacaklarımı okuyacak olanlara teşekkür eder, başarılar dilerim.
tarih ve bilim kitapları dışında en sevdiğim tür olan bilimkurgu kitaplarını okur ve filmlerini izlerim. (bkz: geekyapar) isimli youtube kanalı ve diğer bazı kanallardan kitap ve sinema dünyasını olabildiğince takip etmeye çalışırım. geekyapar'da sinema günlükleri isimli bir seri yapmaya başlayacakları ve bilimkurgu sineması için bir mihenk taşı ve kült olan bir film ile başlamanın doğru olacağını söylediler. isterseniz filmi izleyin böylece konuşulan konuyu daha rahat izlersiniz demişlerdi bende öyle yaptım. seçtikleri film ise (bkz: blade runner) isimli bilimkurgu sinemasının baş şaheseriydi. bu öyle bir film ki gördüğünüz bütün bilimkurgu film ve oyunlarında bu filme kesinlikle bir atıfta bulunulmakta olup yarattığı bir sürü fikir diğer filmlerde hala kullanılmakdadır. eğer kendinizi bilimkurgu aşığı yada kült filmleri izleyen biri olarak düşünüyorsanız bu filmi kesinlikle ama kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. altta linkini vereceğim videodan da film incelemesini dinlemenizi tavsiye ederim. bu videodan bir yıl sonra (bkz: denis villeneuve) isimli bir yönetmenin en sevdiği film olan blade runner'ın devam filmini çekmek istediği ve stüdyolar ile görüşmelere başladığı duydum. bu yönetmen o zamana kadar (bkz: arrival),(bkz: sicario) gibi filmleri çekip iyi bir yönetmen olduğu ispatlamıştı. biraz erken olsada (bkz: christopher nolan)'dan sonra en iyi yönetmen bile olabilir deniyordu. bu blade runner gibi kült filmin ikincisini düzgün ve güzel bir biçimde çekebileceğine dair beni heyecanlandırdı. 2017 yılında film çıkınca inanılmaz bir olay oldu. genelde film serilerinde ilk film sonrası ikinci ve üçüncü filmler giderek kötüleşirken bu filmde tam tersi olmuş ve neredeyse ilk kült filmi geçecek kadar iyi olan blade runner 2049 isimli film bilimkurgu sinemasına bomba gibi düştü. denis abi tekrardan böyle yüksek kaliteli bir başyapıt yapabildi. blade runner 2049 filmi için ilk şaheseri izledikten sonra izlemenizi tavsiye ederim. pandemi zamanı bir sürü boş vaktim oluştu ve daha fazla bilimkurgu kitabı okumaya fırsatım oldu. (bkz: ithaki yayınevi) tarafından halka hizmet gibi hizmet olarak sunulan bilimkurgu klasikleri serisini okumaya başladım. bu sırada denis villeneuve abimiz bir diğer hayali olan (bkz: dune) serisini filmleştirmek için stüdyolar ile anlaşmış. ithaki bilimkurgu klasikleri setini bir yandan okuyup bir yandan toplarken dune kitabını başta fazla önemsememiş ve çöllü möllü diye en son alır okurum düye düşünmüştüm ama denis villeneuve bu seriyi seçtiğine göre çok önemli bir şey olduğu düşündüm ve aldım. kitabın ilk 250 sayfası bir arkadaşım tarafından oldukça yavaş ve sıkıcı bulundu. ben yavaş akışlı kitapları ve filmleri sıkılmadan tüketebilen biri olduğumdan ve koskoca bir serinin böyle olmayacağını düşündüğümden devam ettim. kitap sonraları öyle bir açılıyor ve sizi öyle bir evrene götürüyor ki anlatamam. okumadan ölmeyin derim. (bkz: arthur c. clarke) bile dune serisi ile sadece (bkz: yüzüklerin efendisi) serisi kıyaslanabilir demiştir. dune kitabı okuduğum en iyi bilimkurgu kitabıdır. felsefe, siyaset, sosyoloji, din, güç, bilim, teknoloji ve daha bir sürü konu hakkında inanılmaz fikirler ve olaylarla sizi düşündürüyor. (bkz: frank herbert) 1965 yılında bu kitabı yazarken etkilendiği ve esinlendiği bir sürü yer olmuş. mısır'da gazeteci olarak çalışmış ve orada ortadoğu, islamiyet, güç için mücadele, petrolün yaşattığı acılardan ve din savaşlarından etkilenmiştir. sonra amerikaya giderek yeni başladığı düşünülen (bkz: kürüsel ısınma) ve çölleşme üzerine bilimsel çalışmalarda yer almıştır. bu fikirler ve olaylar kendisinde derin düşüncelere yol açmış ve bu konularda roman yazmak istemiştir. meraklısına söyleyeyim kitabında bir sürü islami terim kullanılmıştır. tarafsız olarak yansıtmış. (bkz: isaac asimov) gibi yapay zeka konularına da değinmiştir.
yeni çıkan filmine gelecek olursak çok başarılı buldum ve devam filmini sabırsızlık ile bekliyorum.
blade runner üzerine 90 dakika inceleme
blade runner 2049 üzerine 60 dakika inceleme
dune kitabı incelemesi - geekyapar
dune kitabı incelemesi - legendarium türkiye
dune film ve kitabı inceleme - (bkz: barış özcan)
dune film incelemesi - son adam ve (bkz: murat sönmez)
tarih ve bilim kitapları dışında en sevdiğim tür olan bilimkurgu kitaplarını okur ve filmlerini izlerim. (bkz: geekyapar) isimli youtube kanalı ve diğer bazı kanallardan kitap ve sinema dünyasını olabildiğince takip etmeye çalışırım. geekyapar'da sinema günlükleri isimli bir seri yapmaya başlayacakları ve bilimkurgu sineması için bir mihenk taşı ve kült olan bir film ile başlamanın doğru olacağını söylediler. isterseniz filmi izleyin böylece konuşulan konuyu daha rahat izlersiniz demişlerdi bende öyle yaptım. seçtikleri film ise (bkz: blade runner) isimli bilimkurgu sinemasının baş şaheseriydi. bu öyle bir film ki gördüğünüz bütün bilimkurgu film ve oyunlarında bu filme kesinlikle bir atıfta bulunulmakta olup yarattığı bir sürü fikir diğer filmlerde hala kullanılmakdadır. eğer kendinizi bilimkurgu aşığı yada kült filmleri izleyen biri olarak düşünüyorsanız bu filmi kesinlikle ama kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. altta linkini vereceğim videodan da film incelemesini dinlemenizi tavsiye ederim. bu videodan bir yıl sonra (bkz: denis villeneuve) isimli bir yönetmenin en sevdiği film olan blade runner'ın devam filmini çekmek istediği ve stüdyolar ile görüşmelere başladığı duydum. bu yönetmen o zamana kadar (bkz: arrival),(bkz: sicario) gibi filmleri çekip iyi bir yönetmen olduğu ispatlamıştı. biraz erken olsada (bkz: christopher nolan)'dan sonra en iyi yönetmen bile olabilir deniyordu. bu blade runner gibi kült filmin ikincisini düzgün ve güzel bir biçimde çekebileceğine dair beni heyecanlandırdı. 2017 yılında film çıkınca inanılmaz bir olay oldu. genelde film serilerinde ilk film sonrası ikinci ve üçüncü filmler giderek kötüleşirken bu filmde tam tersi olmuş ve neredeyse ilk kült filmi geçecek kadar iyi olan blade runner 2049 isimli film bilimkurgu sinemasına bomba gibi düştü. denis abi tekrardan böyle yüksek kaliteli bir başyapıt yapabildi. blade runner 2049 filmi için ilk şaheseri izledikten sonra izlemenizi tavsiye ederim. pandemi zamanı bir sürü boş vaktim oluştu ve daha fazla bilimkurgu kitabı okumaya fırsatım oldu. (bkz: ithaki yayınevi) tarafından halka hizmet gibi hizmet olarak sunulan bilimkurgu klasikleri serisini okumaya başladım. bu sırada denis villeneuve abimiz bir diğer hayali olan (bkz: dune) serisini filmleştirmek için stüdyolar ile anlaşmış. ithaki bilimkurgu klasikleri setini bir yandan okuyup bir yandan toplarken dune kitabını başta fazla önemsememiş ve çöllü möllü diye en son alır okurum düye düşünmüştüm ama denis villeneuve bu seriyi seçtiğine göre çok önemli bir şey olduğu düşündüm ve aldım. kitabın ilk 250 sayfası bir arkadaşım tarafından oldukça yavaş ve sıkıcı bulundu. ben yavaş akışlı kitapları ve filmleri sıkılmadan tüketebilen biri olduğumdan ve koskoca bir serinin böyle olmayacağını düşündüğümden devam ettim. kitap sonraları öyle bir açılıyor ve sizi öyle bir evrene götürüyor ki anlatamam. okumadan ölmeyin derim. (bkz: arthur c. clarke) bile dune serisi ile sadece (bkz: yüzüklerin efendisi) serisi kıyaslanabilir demiştir. dune kitabı okuduğum en iyi bilimkurgu kitabıdır. felsefe, siyaset, sosyoloji, din, güç, bilim, teknoloji ve daha bir sürü konu hakkında inanılmaz fikirler ve olaylarla sizi düşündürüyor. (bkz: frank herbert) 1965 yılında bu kitabı yazarken etkilendiği ve esinlendiği bir sürü yer olmuş. mısır'da gazeteci olarak çalışmış ve orada ortadoğu, islamiyet, güç için mücadele, petrolün yaşattığı acılardan ve din savaşlarından etkilenmiştir. sonra amerikaya giderek yeni başladığı düşünülen (bkz: kürüsel ısınma) ve çölleşme üzerine bilimsel çalışmalarda yer almıştır. bu fikirler ve olaylar kendisinde derin düşüncelere yol açmış ve bu konularda roman yazmak istemiştir. meraklısına söyleyeyim kitabında bir sürü islami terim kullanılmıştır. tarafsız olarak yansıtmış. (bkz: isaac asimov) gibi yapay zeka konularına da değinmiştir.
yeni çıkan filmine gelecek olursak çok başarılı buldum ve devam filmini sabırsızlık ile bekliyorum.
blade runner üzerine 90 dakika inceleme
blade runner 2049 üzerine 60 dakika inceleme
dune kitabı incelemesi - geekyapar
dune kitabı incelemesi - legendarium türkiye
dune film ve kitabı inceleme - (bkz: barış özcan)
dune film incelemesi - son adam ve (bkz: murat sönmez)
devamını gör...
sonradan gelen devlet devlet değildir
yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz anlamındaki atasözü.
çünkü zengin, varlıklı olmanın tadı ancak gençlikte çıkarılır.
bu yüzden para hayatımızın amacı değil amaca yönelik araç olmalıdır.
(bkz: birdaha mı geleceğiz bu dünyaya)
çünkü zengin, varlıklı olmanın tadı ancak gençlikte çıkarılır.
bu yüzden para hayatımızın amacı değil amaca yönelik araç olmalıdır.
(bkz: birdaha mı geleceğiz bu dünyaya)
devamını gör...
ne zombisi onu ben uydurdum
biraz önce televizyonda rastladığım manşetlerden biridir.
dünyada pandemi hala devam ederken insanlar sanki dünya üzerinde yeterince ayrım yokmuş gibi aşı taraftarları ve aşı karşıtları olarak da ikiye ayrılmış durumda.
ben iki tarafa da hak veriyorum. iki taraf da kendince mantıklı önermeler sunuyorlar. aşılılar sürmekte olan salgının aşısızların salgını olduğunu iddia ederken, aşısızlar da aşının uzun vadede nasıl etkileri olduğunu bilmedikleri için aşı olmak istemediklerini söylüyor. ki buraya kadar benim için her şey normal.
ancak bazı aşı karşıtlarının i am legend filminden sahneler alarak aşının insanları zombiye çevireceğini söylemeleri gerçekten aklın sınırlarını zorluyor. robert neville’in muhteşem romanını filme uyarlanması için senaryolaştıran akiva goldsman da bu duruma başlıktaki cümleyi kurarak tepki göstermiş. filmde aşı olduktan sonra zombilere dönüşen insanlar anlatılmakta.
aşı olmayacağını söyleyenleri anlayabilirim ama kimse aşı olmasın diye uğraşanlara anlam veremiyorum. iki aşısını da olmuş biri olarak eğer zombi olacaksam da bu benim sorunum değil. mis gibi zombi olurum, öldürseler umrumda olmaz. ama yakalarsam da dalak böbrek patlatırım.
dünyada pandemi hala devam ederken insanlar sanki dünya üzerinde yeterince ayrım yokmuş gibi aşı taraftarları ve aşı karşıtları olarak da ikiye ayrılmış durumda.
ben iki tarafa da hak veriyorum. iki taraf da kendince mantıklı önermeler sunuyorlar. aşılılar sürmekte olan salgının aşısızların salgını olduğunu iddia ederken, aşısızlar da aşının uzun vadede nasıl etkileri olduğunu bilmedikleri için aşı olmak istemediklerini söylüyor. ki buraya kadar benim için her şey normal.
ancak bazı aşı karşıtlarının i am legend filminden sahneler alarak aşının insanları zombiye çevireceğini söylemeleri gerçekten aklın sınırlarını zorluyor. robert neville’in muhteşem romanını filme uyarlanması için senaryolaştıran akiva goldsman da bu duruma başlıktaki cümleyi kurarak tepki göstermiş. filmde aşı olduktan sonra zombilere dönüşen insanlar anlatılmakta.
aşı olmayacağını söyleyenleri anlayabilirim ama kimse aşı olmasın diye uğraşanlara anlam veremiyorum. iki aşısını da olmuş biri olarak eğer zombi olacaksam da bu benim sorunum değil. mis gibi zombi olurum, öldürseler umrumda olmaz. ama yakalarsam da dalak böbrek patlatırım.
devamını gör...
yazarların uğraştığı sanat dalları
bana emanet edilen minicik 7 yaşları 4 yıl boyunca şekillendirmeye çalışıyorum. sonra onlar büyüyüp meslek sahibi oluyorlar.hatta bazıları ilk maaşlarıyla bir şekilde çalıştığım kurumu bulup çiçek gönderiyorlar ve ben başarılarına her tanık oluşumda şükrediyorum mesleğime.
devamını gör...