neler olmuş burada.hepinizi seviyorum kıymetli yazar arkadaşlarım.iyi ki tanımışım sizleri.
devamını gör...

küçük ve minik olmakla beraber artık öyle çokta emekli yeri olmayan bir şehirdir. sürekli göç alır. arap ve iran kökenli insanların oldukça yoğun olduğu bir yerdir. doğulu özellikle van, diyarbakır ve muş ağırlıklı bir yapıdadır. hatta içerisinde bir muş mahallesi mevcuttur. şehrin önemli birçok yeri ve işletmesi bu insanların elindedir. tembel yerleri halka nazaran oldukça çalışkan olan bu kesim zamanla yalova’da mal mülk sahibi olmuştur. fiyat performans olarak inanılmaz vasat bir şehirdir. yerlisi oldukça tembel ve yobazdır. oldukça çarpık ilişkilere ev sahipliği yapar. ihanetin başkenti olarak adlandırılır. bu şehrin orta yaşlı erkeklerinin akıl almaz bir genç kız merakı vardır. sugar daddy arayan arkadaşların muhakkak uğraması gereken bir şehirdir. onun dışında olumlu yanlarından bahsedecek olursak çok hoş bir kordona sahiptir. sahil de yürümesi oldukça keyiflidir. balıkçılar lokalinde sıcacık simit ile çayı soba başında mideye indirmek insana motivasyon kaynağı olabilir. biri ile buluşacaksanız en ideal yer kesinlikle koton’dur. son yıllarda barış sokak -yanlış hatırlamıyorsam- açılan mekanlardan ötürü oldukça popüler olmuştur. küçük bir karaköy gibi düşünebiliriz burayı. kahve içmek için tercihim daniel’s coffe idi benim, şimdi ne durumdadır bilemem. yine sahilde sandal balık en nezih restorandı. iki tek atıp bir şeyler atıştırmak için tercih edilebilirdi, mezeleri nefisti. bir de yine sahilde shot bar’ımız vardı... kapattılar sonradan çay bahçesi yaptılar. yalova’nın en güzel yerlerinden biriydi.
şehir içi ulaşım pembe dolmuşlar ile sağlanır. toplam 3 avm vardır ve bu avm’ler sinemalara ev sahipliği yapar. ama her zaman her istediğiniz filmi bulamayabilirsiniz.
her ne kadar olumsuz ve kötü bir tanım olsa da hala içten içe sevip özlediğim bir şehirdir. şehrin her yerinde atatürk’e rastlama ihtimaliniz bu şehri güzel kılar. bu arada bu şehrin suyunu içen bu şehirden gidemez, gitse de hep içinde ukte kalır.
devamını gör...

h.nihal atsız'ın fazla sembolik olay içeren, psikolojik tahlillere yer vermiş olduğu romanıdır. açıkçası önyargılı olduğum bir yazardı fakat ruh adam kitabiyla bu önyargımı kırmakla bırakmayıp hayran da bıraktı. kitabın başlangıcındaki eski hikayeyi de ara ara açıp okuyorum,kesinlikle çok hoş.

--! spoiler !--


burkay ölmekle ıztıraptan kurtulmuş olmadı. her yıl bahar olup çiçekler açtıkça, açığma-kün’ü görüp sevdiği çam ağacının yanında ruhu dolaşıyor. ‘’ıztırap çekiyorum. sen de beni seviyor musun’’ diye inliyor. o günden bu güne kadar bin yıl geçtiği halde burkay her bahar orada ağlıyor. yanında duran açığma-kün ‘’sus sus, ben de ıztırap çekiyorum’’ diye yanıp yakılıyor. fakat ‘’ben de seni seviyorum’’ demiyor.


--! spoiler !--
devamını gör...

eğer kabul ederse 101. kişiye ben hediye etmek istiyorum. içimden geldi.
devamını gör...

mitoz zehiri olarak da bilinen ilaçlardır. metafazda mitozu durdururlar.
devamını gör...

olmayan şey. bu iktidarın safsatasıdır. ancak velev ki doğru olsa bile olaylarda hdp’liler de kanunların çizdiği sınırlar içinde protesto hakkını kullanabilir. eğer içlerinde bozgunculuk yapan varsa protestocular bunları aralarına almamalı. ancak daha önce de dediğim gibi hem evde oturup hiç bir şey yapmayacaksınız hem de protesto edenlerin içinde terörist var diyeceksiniz. içlerine terörist girmesin istiyorsan bizzat katılacaksın protestolara yoksa susacaksın ki iktidara prim vermemiş olasın. sözüm başlığı açan yazar arkadaşa değil muhalif taklidi yapanlara. lgbtliler için yorum yapmayı kendim için zul sayıyorum. türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak cinsel yönelimlerini sapkınlık olarak değerlendiren bir bakan tarafından yönetiliyorlar. onlar hak aramasın da ben mi arayayım?
devamını gör...

her üç yazarıda takip ediyorum ve yazdıklarını okuyorum, beğeniyorum. sözlüğe katkı sağlayan, sık sık tanım giren, okuyan ve beğenen yazarlardır kendileri. her yazarın her yazdığına katılmak veya beğenmek zorunda değiliz. aynı şey benim içinde sizin içinde geçerli. okuruz içlerinden beğendiğimiz veya bize yakın bulduğumuz tanımlarını oylarız daha çok beğendiklerimizi favorileriz. fazla anlam yüklemek yersiz. hepsi bu.
devamını gör...

yahu ne kadar takvimi dolu bir yazarsın. biliyorum gece hayatın çok neşeli geçiyordur ama gel artık.
devamını gör...

araba, mazaallah, bir düşün, delikanlım gibi şarkıları yeniden yorumlayan sanatçı. kendisini mutlu zamanlarımızda ve mutsuz zamanlarımızda severek dinliyoruz.
devamını gör...

tam adı mario baruwah balotelli olan italyan futbolcudur. genellikle saha dışı olayları ile meşhur olan bir kişiliktir. sebebi ise geçirdiği zor çocukluk ve buna bağlı olarak yaşadığı kimlik bunalımları (italya'da maruz kaldığı ırkçılık sorunları bunun bir parçasıdır.) olabilir. evsizlere para dağıtması gibi eylemleri aynı zamanda duyarlı bir kişiliğe sahip olduğunu da göstemektedir. kendisi ile alakalı şöyle bir kare mevcuttur:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bazı insanları anlatmak için kelimeler yetmez, mario balotelli vukuatları ile bunu başaran insanlardan birisidir.

ek not: burada vukuatlarından birisini paylaşmak istiyorum. bu aslında çok bilinen bir hikayedir. mourinho'nun inter'deki bir döneminde balotelli harici bütün santraforları sakatlanmıştı ve o dönem esnasındaki bir maçta devre arasında balotelli'ye bu durumu 14 dakika izah etmeye çalışır. ilk devreden sarı kart gören balotelli'yi kart görmemesi konusunda uyarır. o kadar uyarılara rağmen balotelli ikinci devrenin başlamasından 3 dakika sonra ikinci sarı karttan dolayı kırmızı kart görüp oyundan atılır. tabii ki manchester city'de iken abd'de bir hazırlık maçında yapmış olduğu o lakayt hareketi de unutmamak gerekir.
devamını gör...

bir ömre bedel olsa gerek.
sanki tüm kara bulutların çekilip yerini gökkuşaği gibi bir doğa olayına bırakması gibi..
ya da pasparlak altından güneş ışığının yüzüme geldiğinde hissettiğim rahatlama gibi..
dude ondan başkasına bakmak istmezsin.
gönül bağı mı kalp bağı mı ne o kuruldu işte vay be..
devamını gör...

küfür orucumu bozduracak kişidir. artık ne diyeceğimi şaşırdım lanet bu tiplere......
devamını gör...

özellikle gündüz programlarında bolca yaşanan histir.
(bkz: palu ailesi)
devamını gör...

okumaktan keyif aldığım bir kaç yazar arasındadır kendileri. sözlükte daha fazla bulunması gereken yazardır.
devamını gör...

2013 yapımı komedi filmi.başrolleri şafak sezer,serkan şengül ve meliha aslı pamuk paylaşıyor.yönetmen koltuğunda ise murat aslan var.


istanbul'un eski semtlerinden olan balat'ta yaşayan ve kendi yağlarıyla kavrulan üç kardeş, taksicilikle hayatını kazanan gürkan, pilavcılık yapan orhan ve iflah olmaz biçimde aşık olan duran... herkes gibi yaşam mücadelelerini sürdürürken, sıradan dertlerini de çözmeye çalışan bu üç kardeşin hayatı bir gün başlarına gelen bir kazanın yol açtığı, cinayet, mafya, kız kaçırma üç geniyle allak bullak olur.
devamını gör...

yerinin asla doldurulamadigi yesilcamin mihenk tasi.
devamını gör...

yapılması gerekendir.

bilimsel olarak da kanıtlandığı üzere bir insanın hedeflerini veya yapmak istediklerini başkalarına anlatması beyindeki birtakım mekanizmaları tetikleyerek o hedefi gerçekleştirme tatmini verir ve gerçekleştirmek için gereken motivasyonun azalamasına hatta bazen de sıfırlanmasına sebep olur. böylece bir hedefinizi başkasına anlattığınızda sadece o kişiyi bilgilendirmiş olmakla kalmayıp beyninizde de kurguluyorsunuz ve sanki o hedefinizi gerçekleştirmiş gibi tatmin oluyorsunuz.
devamını gör...

tek başına araba kullanırken en sevdiğim eylem olur kendisi.
devamını gör...

28 mayıs 1996 yılında 12 yaşındaki sabine,kitabının isminde de söylediği gibi bisikletine atlar ve okulun yolunu tutar. sabine, huysuz bir çocuktur, dikbaşlıdır ve ailesinin -özellikle de annesinin- ona diğer kardeşlerinden daha az değer verdiğini düşünür. beyninde bu fikirler sağa sola koştururken kirli perdeleri ve pencereleri kapatan çıkartmalarıyla, iğrenç bir kamyonet yanında durur. içinden kafasını uzatan “iğrenç” adam sabine içeri çeker ve bu adice kaçırma eylemi 80 günlük bir esaretin, erkek egemen toplumlarda -burası avrupa da olsa- kadınlara reva görülen haksızlıkların, siyasi ve hukuki skandalların başlangıcı ve göstergesi olur sabine’in hikayesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir hikayedir. hele türkiye’de tecavüz eden adam “evlenirim” derse, suçunun silinmesini öngören yasa tasarısının tartışıldığı şu dönemlerde. efendim, ağır konuşmak niyetinde değilim, hatta düşününce ne gerek var güllere, yüzüklere, romantik evlenme tekliflerine, çikolatalara, sinemalara, şiirlere… beğendiğiniz bir kadını, tenhada sıkıştırın – ama yaşı en az 14 olsun- yapmanız gerekeni yapıp, “evleneceğim” deyin, bitti gitti. allah bir yastıkta kocatsın. böyle hasta ruhlu beyinler tarafından önerilen bu “hakkaniyetli” formül ne kadar da mantıklı, değil mi? bu bahsettiğim sadece işin bir yanı, dallanıp budaklanabilecek bir konu bu elbette. bir hayat kadınına tecavüz etmek suç mudur? bir kocanın karısına tecavüz etmesi suç mudur? toplu tecavüz indirimi ne demektir? bu soruları sormaya devam eden insanların beyinlerinin yerinde cinsel organ şeklinde tahta parçaları olduğunu hepimiz kabul ederiz sanırım.


benim çemkirmelerimden sonra gelelim sabine’in hikayesine. sabine 80 gün bir evde hapis tutulur. marc dutroux isimli sapık ruhlu caninin ona yaptığı -kendi deyimiyle- “saçmalıklara” katlanır, her günü kurtarılmış bir gün sayar. aslında marc dutroux küçük kızı, onu kurtardığına inandırmıştır. daha sonraları, mahkemede bir “çete” iddiası ortaya atar dutroux, yüksek kademeden insanların da içinde bulunduğu bu çetenin, sadece bir parçası olduğunu söyler ama buna inanan çok sayıda insana rağmen kendini kurtarmayı başaramaz. sabine, küçük bir odada yalnız başına kalır ve akli dengesini yitirmemeye çalışır ve bunda da başarılı olur. sabine dava bittikten sonra bu kitabını yazma cesaretini gösterir ve kendi kendine uyguladığı terapi sayesinde umut dolu bir geleceğe sahip olacağına inanmaktadır.


sabine elbette yalnız değildir, tıpkı dutroux’nun yalnız olmadığı gibi. dutroux’nun karısı -üç çocuk sahibidir- bu sapık adama yardımcı olacak kadar sapık ruhlu bir kadındır ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan dutroux’dan daha hafif bir ceza olan 30 yıla mahkum olur. dutroux daha önce de tecavüzden hapis yatmış ve iyi halden salınmıştır. iyi hal denilen şey sanırım, içeride hiçbir kadına tecavüz etmemiş olmasıdır. ve çıkar çıkmaz da yakalanmamaya yemin ederek ve bu kez küçük kızları seçerek manyakça eylemlerine başlar. yaşları 8 ila 19 arasında değişen 6 kızdır kurbanı, bunlardan biri sabine diğeri ise sabine’le birlikte kurtarılan laetita. bu iki kızın dışında kalan diğer kızların bedenleri toprak altında bulunur, ikisi dutroux’nun eşi yemek vermediği için açlıktan ölmüştür. mahkeme esnasında laetita ve sabine’den özür dilemek isteyen kadına iki kız çok net cevaplar vermişlerdir.

bu kitabı mutlaka okuyun. kadın bedeni bir mülk değildir, erkeklerin keyif nesnesi değildir. kadın, erkeklerin açlıklarını doyurmaya yarayan bir oyuncak değildir. ikinci plan da bırakılacak kinici sınıf insan değildir. böyle düşünülmesinde erkeklerin suçu elbette büyüktür ama kadınlar da kendilerine saygı duymayı ve duyulmasını talep etmeyi öğrenmelidir.
devamını gör...

bu terste bir işlik var. hiçbir şey olmadığıysa bile mutlaka bir şey olmuştur diyebileceğim bir başlık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim