iyi biri olduğumu söyleyemem , kırılganımdır , zihnimde oluşturduğum mezarda kefensiz yatan ; bazen yeryüzüne çıkan bir ölüyüm.
devamını gör...

az önce aklıma düşen muhteşem ötesi fikir. gerekçelerimi ve düşüncelerimi şöyle bir anlatmama müsaade edin. uzun olsa da bir okuyun, eksileme yok ama beğenmezseniz özel mesajdan küfretme hakkını veriyorum size.*

her ne kadar interaktif sözlükler bir dönem olabildiğince popüler olsalar da, hayatta kalabilen tek bir büyük örneği kaldı: malumunuz, ekşi sözlük. ve gene malumunuz olacağına inanıyorum ki; ekşi'yi bu zamanlarına getiren şey, içinde yıllardır birikegelen, muhteşem bir kolektif üretimin hazinesi olan bilgiler. insanların herhangi bir konuda bilmediği ya da diğer insanların fikirlerine danışabildiği bir mekanizma olarak kalabilmesi. zaten ekşi de bunun farkında olduğundan son zamanlarda sosyal yönünden ziyade, bu referans olanağını ön plana çıkarmaya başladı.

bununla birlikte, çiçeği burnunda kafa sözlük, adeta gıcır gıcır bir günlük havasında. çoğu popüler ya da kuytu köşe kavramın ya da herhangi bir şeyin; başlığı ya açılmış birkaç parça şey var ya da hiç yok. az önce the office başlığını ellerimle açarken içimin bir tuhaf olması üzerine sahipleniverdim zaten fikri. bak dinle.

şunca yazarız, herbirimizin farklı farklı meslekleri, ilgi alanları, takip ettikleri, hobileri, okudukları, dinledikleri, genel anlamda bildikleri var. akılalmaz bir bilgi potansiyeline sahibiz. ve eğer bu platformu okunabilir ve hatırlanabilir kılmak istiyorsak, gerçekten değer görecek tek şeyin, bilginin içeriğini üretmek zorundayız.

o sebepten, işbu muhteşem kampanya aracılığıyla, siz değerli yazarları bildiğimiz herhangi şeyleri yazmaya davet ediyorum. kütüphanemizdeki kitapları, dinlediğimiz şarkıları, izlediğimiz dizi ve filmleri, mesleğimiz gereği bildiğimiz onlarca şeyi ve onlarla ilgili diğer şeyleri de. flood yapmadan, sol frame'i mahvetmeden (sabaha bırak özelliği burada tam olarak nasıl çalışıyor bilmiyorum ama tam da bu sebepten olsa gerek), tertemiz, çiçek gibi, efil efil şeyler yazabiliriz pek tabii. anket başlıklarına zaten yazıyoruz. yapma demiyorum hobi olarak yine yap. nasıl fikir?

ben başlıyorum. ilk taşı günahsız olan atsın.

bu gökten zembille inen gereksiz sahiplenişi ve ciddiyeti de neye borçlu olduğumu bilmiyorum. yoldaş'dan para falan da almadım halbuse. verse alırım ama. keşke verse. eheh. şaka şaka. yoksa?
devamını gör...

şekline şemaline bakarak mekandaki fiyatları gerçeğe çok yakın olarak anlayabileceğiniz mutfak eşyasıdır.
devamını gör...

bir gün konusu geçer diye saçma espriler not ediyorum.
bir espriyi birden fazla yapmadığım için o espriyi yapınca not defterimden siliyorum.
devamını gör...

yettim maçın zor geçeceğini bilmiyordum özür dilerim

summer queen her yerde her zaman!*
devamını gör...

de stijl, 20. yüzyıl’ın başlarında, hollanda’da bir grup sanatçı tarafından başlatılan hareket olup adını, bir dergiden almıştır. ı. dünya savaşı sırasında farklı alanlardan gelen sanatçılar ‘neo plastisizm’ adını verdikleri anti-natüralist ve soyut sanat anlayışlarını, theo van doesburg tarafından kurulan ve ilk kez 1917’de hollanda’da yayınlanmaya başlayan ‘de stijl’ adlı güzel sanatlar dergisinde açıklamaya başlamışlardır.
de stijl, 1917-1928 tarihleri arasında örgütlü bir akım olarak kendini göstermiş; geleneksel simetrinin yerine serbest asimetrik dengeyi geçirmiş ve temel renkleri kullanma biçimini ortaya atmıştır. 1930’a kadar de stijlcilerin eserleri soyut sanat olarak nitelendirilmiş; 1930’da doesburg, ilk kez ‘somut sanat’ kavramını kullanmıştır. doesburg’a göre, soyut olan doğa biçimleridir. doğa somut olsa da resme aktarıldığında soyutlaşmaktadır. çünkü canlının resmi cansızı vermektedir. oysa soyut düşünce (sanatçının düşünme ve oluşturma gücü) resimlerde biçim alarak somutlaşmaktadır.
de stijl’in, mimari olarak diğer akımlarla karşılaştırılmasında
tarihten kopma ve yeni bir başlangıç oluşturma konusunda, art nouveau ile;
soyut gerçeğe ulaşma ve görecelik konusunda, empresyonizm ile;
zamansal hareket ve soyut gerçeği ifade etmede saf geometrileri kullanma konusunda, kübizm ile;
hız ve devinim konularında da fütürizm ile kesiştiği söylenebilir.
de stilj akımı da fonksiyonel yaklaşımı önemsemiş; fakat formun estetiğini arka plana atmamıştır. hatta fonksiyonel düzeni savunmasına karşın, bu yaklaşımla oluşturulan mimari ürünlerin sanatsal ve estetik ağırlıklı olduğu; bu nedenle teorisyenler ile uygulamacılar arasında anlaşmazlığa yol açtığı da belirtilmiştir.
de stijl'e uygun en iyi örnek olarak 'rietveld schröder house ' verilebilir.
hollanda’da inşa edilmiştir. evin temel şekli bir küpe benzese de yatay çıkıntılar ve dikey duvar plakaları, parapet panelleri ve destekler ile bozulmuştur. dinamik olmamakla birlikte bir küpün parçalanması üstüne kurgulanmıştır ki bu parçalanma renk, malzeme ve geometrik formların hem yatayda hem de düşeydeki kombinasyonu ile sağlanmıştır. schröder evi, de stijl’in formal uzaysal ve ikonografik fikirlerini
tüm kapsamıyla içinde barındıran ilk gerçek bina olarak kabul edilmektedir. ileriki tarihlerde de stijl’in bazı yapılarda etkisini
görebiliyoruz, örnek olarak:
1936 da şelale evi frank lloyd wright
1967 de habitat 67 moshe safdie
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir iki mesajlaşmayla bile çok pozitif olduğunu düşündüren, düşündürmekle de kalmayıp bana da pozitif hissettiren gencecik bir yazar. adı neşe olsaymış, tam olurmuş.
umarım neşesi hep daim olur.
devamını gör...

net cheesecake
devamını gör...

japonya'nın güneyinde bir bölgedir. türk-japon dostluğunun en üst seviyede olduğu yerdir ayrıca. buraya gittiğinizde ve türk olduğunuzu söylediğinizde size karşı özel bir ilgi olacaktır. tabii ki bir hikayesi var. ilginizi çekeceğini düşündüğüm bu hikayeyi kısaca özetlemeye çalıştım, umarım beğenirsiniz.

hikaye 1890 yılında geçiyor. japon imparatoru meiji'nin, 2. abdülhamit'e hediyeler göndermesi üzerine osmanlı gelen hediye karşılıksız bırakılmaz anlayışı ile hediye göndermek isterler. bunun üzerine dönemin sahip oldukları en ihtişamlı ama bir okadar da yıpranmış ve eski bir gemi olan ertuğrul fırkateyni 655 mürettebat ile pruvasını japonya'ya çevirir ve yola koyulur. gemi birkaç kez yolda kalıp bakım görse bile en sonunda hedefe varmış ve hediye gönderilmiştir. 3 ay boyunca tokyo'da bekleyen mürettebat tam da japonya için tayfun ayları sayılan eylül, ekim aylarında bir geri gitme kararı alır. japonlar her ne kadar gitmemelerini, denizin bu aylarda tehlikeli olduğunu ısrarla söylemelerine rağmen tahmin edeceğiniz gibi kendi bildiğine yola koyulmuş gemi. aslında dönmekte bu kadar ısrarcı olma nedenleri ise tayfun döneminin bitmesini beklerlerse paralarının bitmesi, mürettebata yemek veremeyecek olmaları ve osmanlı'nın o dönemdeki zayıf parasal kaynaklarıydı. şimdi diyeceksiniz neden bize o kadar hediye gönderen japonya neden mürettebatın ihtiyaçlarını karşılamasın. sebebi bizimkilerin o kadar yol boyu hediye getirip yardım istemenin türk gururuna yakışmayacağını düşünmelerindendi. sonra gemi tokyo limanından ayrıldıktan 4 gün sonra kushimoto açıklarında tayfuna yakalanmış. bunun sonucu gemi pek fazla dayanamaz. gemi su almaya başlar. son anda bir deniz feneri görürler ve tam sürat ulaşıp kurtulmayı hedeflerlerken gemi o an görünmeyen kayalıklara oturur. kushimoto köyündekiler bu durumu görür ve canları pahasına denize atlar ve askerleri kurtarmak için yardım eder. son durumda 69 mürettebat kurtulabilmiş bunun yanında yardıma gelen bazı köylüler ve geri kalan mürettebat maalesef vefat etmişlerdir. bu olay üzerine kushimoto köyüne vefat eden askerler anısına anıt yapılmış ve bir türk müzesi kurulmuştur. ayrıca bu dostluğun bir göstergesi olarak mersin'de bir sokağa kushimoto sokağı adı verilmiş. dostluğun anısına bir başka somut örnek olarak türk hava yolları bir uçağına nostalji boyama yaparak adını kushimoto koymuştur. türk-japon dostluğunun en önemli hikayesidir kushimoto.
devamını gör...

ölmeyi dileyecek durumda olmak.
devamını gör...

sanki kafamızın içinde biri var, 'kitap okuman lazım' diyor.
ya içimden gelmiyorsa?
bu bir görev mi?
yahu kitap, görev olsun diye okunur mu?
içinden gelir, bakayım ne yazmış şurda dersin ve okursun.
birileri sürekli ne yapmamız gerektiğini söylüyor.
problem de burada zaten.
eylem yok, ama emir var.
kitap oku!

t: kitap okumamaktır o.*
devamını gör...

şeker gibi moderatördür.ilk defa tüm sorularıma cevap veren bir moderatör bulmanın şımarıklığı ile biraz fazla darlamiş olabilirim kendisini.
devamını gör...

her sabah olmasa da arada bir içerdim. bıldırcın yumurtası çok tatlı oluyordu ya. hoşuma giderdi.
devamını gör...

neden gerçek "değerlerle" ölçmüyorsunuz herşeyi?

bu özellik de, karma puan da, hediye çekleri de, bunları almak için, saatte yüz işe yaramaz tanım girilip, puan doldurulmasına, aralıksız okumadan sürekli beğeni yapan yazarlara, yazarları önce takibe alıp, takip ettirdikten sonra, takipten çıkan yazarlara, daha aklıma gelmeyen saçma sapan şeylere sebep olmuştur....

neden gerçek rakamlarla ölçmüyorsunuz?

mesela tanımın ilk 2 veya 3 satırını gören okuyucu, devamını okursa, her tanımın, okunması yada görüntülenmesi herneyse, bunlara bakmıyorsunuz, ve bize de göstermiyorsunuz? saniyesi saniyesine herşey görülüyor artık bunu biliyoruz, hangi ülkeden hangi şehirden, hangi cihazdan...

sayın iko belediyesi;
bu beğeniler "gerçek" değil...
gerçek olan, ne kadar okunduğudur,
okunması için yazıyoruz..

bu beğeniler gerçeği yansıtmıyor, ben çok oyuncaklı buldum bu madalya işini..
suistimal edilmeye çok açık ve müsait şeyler yapıyorsunuz..

gerçek değerleri görmek isterim ben şahsen.. yazdığımız tanımı, okuyanın kaydetme özelliği olsun mesela, belki uzun olduğu için sonra okuyacak, ne biliyim aynı kişi ikinci defa okuyunca görüntüleme rakamını etkilemesin, sayı arttırılamasın, gerçek olan etkiler bunlar olmalı, yoksa o onu beğeniyor, oda iadeyi beğeni yapıyor, bin kişiyi takibe alıyor, takipçisi artıyor, bunların işlemediği bir sistem bulmanız gerekiyor bence,

sadece yazmak ve okumak üzerine bir sistem olmalı, gerçekten okunan tanımlar yazanların, bunu bilmeye hakkı var, ve okumak için de sözlüğe girilmesini sağladığı için, bu yazarlar ödüllendirilmeli, madalyamı takıyorsunuz, kupamı veriyorsunuz artık her ne ise, çünkü doğrusu budur, saçma sapan tanımlara, hak edilmeyen beğeniler yapılıyor, bunu söylüyorum çünkü, yazdığımdan daha çok okuyorum sözlüğü,
teşekkürler.
devamını gör...

üç dövmem bir de çocuğum var. bugün anneler günü. babası anneler günümü kutladı. iyi ki!
devamını gör...

hayatımın hiçbir zaman yoluna giremeyeceğini farkettim.
devamını gör...

seni şovmen daddy seni merak edip ilgi duymamızı istiyorsun değil mi.
iki üç güne tekrar buraya gelecektir at artıya bekle.
devamını gör...

yarabbim ne saçma şey tez yazmak ya. hocalar da inatla saçma bir şekilde yardım etmiyor. tez konum '' okul öncesi çocuklarında davranış bozuklukları'' geniş bir başlık ve bir çok şey yazılabilir diye seçtik. kaynak olarak kullandığım bir doktora tezinde geçen cümleleri alıntılayıp kendi tezime yazıyorum, fakat bazı cümlelerin sonundaki kaynakları örn: (erikson,1999) kaynağın kendisini bulamadığım için aktaran kullanmamalıymışım. neden? çok saçma l*n tez bu o da birinden aldı öbürü de birinden derken kaynağın kendisi kim bilir nerede. acilen tez yazmak konusunda kriterler değiştirilmeli. valla insanı geliştiren bir şeyde değil tez yazmak.
devamını gör...

tam ismi göksel demirpençe olan 1971 doğumlu kadın şarkıcı ve şarkı yazarıdır.

ilk albümü* 1997 senesinde yayınlanmıştır. yollar, körebe, söz ver, arka bahçem, ay'da yürüdüm, mektubumu buldun mu?, hayat rüya gibi, bende bi' aşk var* ve sen orda yoksun isimli 9 tane albümü bulunmaktadır.

aklıma gelmişken dinleyeyim diyenler için, depresyondayım
devamını gör...

aksesuar sayfası olan insanların başına gelebilecek bir durumdur. kardeş şu melekli kolye kaç para ?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim