yeni başlayanlar için normal sözlük
bir hışımla gelip aklına gelen herşeyi yazmadan önce biraz ortama bakıp sakinleştikten sonra seviyeyi düşürmeden yazmaya başlamanız gereken sözlük.
(bkz: nabza göre şerbet vermek)
(bkz: nabza göre şerbet vermek)
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
(bkz: korna sesleri)
devamını gör...
yazarlardan iç dökmeceler
lütfen yeni şeyler öğrenebileceğiniz birini sevin, beraber öğrenebileceğiniz birini. ne kadar yaş almış olursanız olun* yaşama karşı olan heyecanınıza ortak olacak* birini sevin. sizi ilgiyle dinleyen birini sevin.*. mutluluğunuz için emek veren birini sevin. size özel şeyler: size özel olarak korunsun, ne dostunuzu ne de başkalarını bunlara dahil etmekten kaçının. (özelikle tartışmalarınızı başkalarına açmak, fikir almak gibi bir düşünceye girmeyin, öncelikle kendi aranızda halletmeye çalışın sorunları beraber aşabilin.) size ait bir parkınız olsun mesela; yazını, kışını ve sonbaharını bildiğiniz ağaçlarla çevrili bir park. en büyük sözlerinizi orada verin ona, tabii öncelikle kendinize. hayata dair planlarınızı anlatın ona, saçmalamaktan korkmayın. ancak hayatın gücüne gidecek şeylerden kaçının; onsuz yapamam demeyin; o olursa daha iyisini yaparım, deyin. mutluluğumuzu hiçbir şey bozamaz demeyin; bu mutluluğun devamı için elimden geleni yapacağım, demeyi tercih edin. ve en iyi arkadaşlar olun: ona anlatın; düşüncelerinizi, duygularınızı, sevginizi olduğu kadar nefretinizi anlatın. farklılıklarınızdan (benzerliklerinizden olduğu kadar) mutluluk duyun, onu anlamaya çalışın. bu arkadaşlık ne kadar uzun sürer ya da ne boyuta gelirse gelsin, kişisel sınırlarınızı belirleyin. bir yerde farklı iki birey olduğunuzu unutmayın. yıllarca aynı espriye ilk gün ki gibi gülün. bol film izleyin ve ortak kitaplar okuyun, deneyimleriniz hakkında düşüncelerinizi paylaşın. onu yapıcı şekilde eleştirin; onun da bunu yapmasına izin verin ki gelişebilesiniz. benim için ne kadar zor olsa da; planlarla yaşamayın, hayatın sizin için olan planlarını göz ardı etmeyin. spontane gelişen olaylara kendinizi bırakın... *
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
uzun zamandır mutlu olabilecek sebebim olmadı ve en kötüsü bu sebepsizlikler içinde neden böyleyim diye sebep aramak en can sıkıcı durum benim için.
devamını gör...
normal sözlük t-shirtleri
bir an uykulu gözlerle okumuşum ki ilk tanımı, aha dedim 20 bin harcanabilir karmaya elveda.
ama öyle değilmiş işin aslı.*
ama öyle değilmiş işin aslı.*
devamını gör...
dediğim başlıktır
eyvahlar olsun toy yazarlığımın bir göstergesi varmış dediğim başlıktır. ara ara kullanırım.
(bkz: allahın bildiğini kuldan saklamamak)
(bkz: allahın bildiğini kuldan saklamamak)
devamını gör...
erkeklerin zeki kadın sevmemesi
sevmemesi değildir o, başedemiyordur, yetebilse öyle bir severdi ki.. ama erkeklerin %99,999 unun (hala 0,001 umudum var demekki) fiziksel sisteminde, kadınların sistemiyle uyumlu ilerleyemeyen :) bir beyin-vücut, hız-ritm kontrol problemi var..
çok isterdim bu yazdığım tanımın, resmini yapabilseydim keşke :))
*bu tanıma bile yetemeyenler olmuş,
"kalp ritmiyle ne alakası var" diyor
arkadaş, ritm diyince tek bildiği kalp olan
bir insan, nede cesur.. anlamadığını
anlayan bir insanla tartışmaya giriyor..
açıklamayı açıklamak ne acı..
yazar burada, erkeklerin beyinlerinden
önde koşan bir vücutları olduğunu, ve
bu durumun, daha kontrol aşamasını
beceremediklerinden, kadınlar için
yetersiz olduklarını söylüyor..
*yani %99,999 için bu böyle..
çok isterdim bu yazdığım tanımın, resmini yapabilseydim keşke :))
*bu tanıma bile yetemeyenler olmuş,
"kalp ritmiyle ne alakası var" diyor
arkadaş, ritm diyince tek bildiği kalp olan
bir insan, nede cesur.. anlamadığını
anlayan bir insanla tartışmaya giriyor..
açıklamayı açıklamak ne acı..
yazar burada, erkeklerin beyinlerinden
önde koşan bir vücutları olduğunu, ve
bu durumun, daha kontrol aşamasını
beceremediklerinden, kadınlar için
yetersiz olduklarını söylüyor..
*yani %99,999 için bu böyle..
devamını gör...
eğitim hayatı boyunca en çok zorlanılan ders
(bkz: fizik)
devamını gör...
sivas katliamı
33 aydının diri diri yakıldığı ve dönemin başbakanı tansu çillerin “ vatandaşlarımız zarar görmemiştir” açıklaması yaparak nasıl bir insan olduğunu açıkça beyan ettiği katliamdır.
her 2 temmuzda aklıma hep aynı fotoğraf düşer. behçet aysan, uğur kaynar ve benim için türk dilinin en büyük şairi olan metin altıok’un merdivende ölümü bekledikleri o kare:
türkiye’nin üç büyük şairi o merdivende yakıldı. yazmak bile bu kadar can yakarken, yakmak nasıl bir vicdansızlık gerektirir siz düşünün. bu katliamı savunup ama onlar da şöyle yaptı, böyle yaptı diyen insanların vicdanı da o ateşi tutuşturanlarınki kadardır.
bir ülke şairlerini yakarsa geleceğini karartır elbette. bu günler o yangınlardan miras bize.
orda çıkan dumanlar yüzünden göz gözü görmüyor yalnız ve güzel ülkemde. ülkem elinde kibritle dolaşan adamlara kaldı çünkü.
ama biz biliyoruz ve herkes bilsin istiyoruz ki sizin ateşleriniz bu toprağın türkülerini, şiirlerini yakıp kül etmeye yetmeyecek. biz yine metin abiyi, behçet aysan’ı, uğur kaynar’ı okumaya, canım hasret gültekin’i dinlemeye devam edeceğiz çünkü “ düştüğün yerde, derman sendedir.”
her 2 temmuzda aklıma hep aynı fotoğraf düşer. behçet aysan, uğur kaynar ve benim için türk dilinin en büyük şairi olan metin altıok’un merdivende ölümü bekledikleri o kare:
türkiye’nin üç büyük şairi o merdivende yakıldı. yazmak bile bu kadar can yakarken, yakmak nasıl bir vicdansızlık gerektirir siz düşünün. bu katliamı savunup ama onlar da şöyle yaptı, böyle yaptı diyen insanların vicdanı da o ateşi tutuşturanlarınki kadardır.
bir ülke şairlerini yakarsa geleceğini karartır elbette. bu günler o yangınlardan miras bize.
orda çıkan dumanlar yüzünden göz gözü görmüyor yalnız ve güzel ülkemde. ülkem elinde kibritle dolaşan adamlara kaldı çünkü.
ama biz biliyoruz ve herkes bilsin istiyoruz ki sizin ateşleriniz bu toprağın türkülerini, şiirlerini yakıp kül etmeye yetmeyecek. biz yine metin abiyi, behçet aysan’ı, uğur kaynar’ı okumaya, canım hasret gültekin’i dinlemeye devam edeceğiz çünkü “ düştüğün yerde, derman sendedir.”
devamını gör...
evernevergreen
tanımları mükemmel, kalbi tanımlarından da mükemmel yazarımızdır. bir başlıkta tanımını görünce hemen okumak, düşüncelerini görmek için can atıyorum. gittiğinde beni bir miktar üzse de gelip gönlümü çok güzel bir şekilde aldı. bunda sütlaç'ın etkisini unutmayıp onu benim yerine mıncırmasını talep ediyorum. güzel kalbinin yansıması olan insanlar ile musmutlu ve huzurlu bir ömrü olur umarım. var olsun, hep bizimle olsun.
devamını gör...
lou andreas-salome
çağının fersah fersah ilerisinde, zeki, özgün ve üretken bir kadındır. sadece kendine aşık ettiği erkeklerle hatırlandığını görseydi ağzı alay ve acı içinde yarım bir gülüşle bükülürdü. bu kadar başarılı bir kadının hatırda kalma şekli süründürdüğü erkekler mi olmalı cidden? neden psikanalizme kattıklarından, özgürlük tutkusundan, bilgiye olan aşkından, entelektüel sohbetlerinden, die erotik kitabındaki aşkınlığından bahsetmiyor da nietzscheyi ağlatışından bahsediyoruz yalnızca? kendisini erkeklerle kurduğu ilişkilerden ibaret görmeyenler için: feniçka kitabının otobiyografik özellikler taşıdığını düşünmekteyim, hayata bakışını anlamak için okunabilir. ayrıca nietzsche ile yaptığı sohbetler hakkında şuna benzer bir şey okumuştum: "bütün günü sadece konuşarak geçiriyorduk, birbirimizin zihninin en karanlık dehlizlerinde geziniyorduk, konularımızda sınır yoktu... o an bize kulak misafiri olan biri iki şeytanın yarenlik ettiğini düşünebilirdi..." ikisi hakkında özellikle bu kısmın aklımda kalmasının sebebi benim de kendi nietzschemi bulup buna benzer bir iletişim geliştirmem olabilir. tabii her nietzsche ve salome'un mutlak sonu olduğu şekilde ayrı düştük. yine de böyle bir deneyimi yaşadığım için bile minnettarım... yaşayana kadar eksikliğinin farkında olmadığım bir deneyimdi, garip ve tutkulu bir zihinsel birleşme gibiydi... insan hayatta bu tarz şeyleri sıklıkla deneyimleyemiyor...
devamını gör...
şeyh sait isyanı
dillerine pelesenk ettikleri 'resmi tarihe inandırıldık' gevezelikleriyle, bilerek veya bilmeyerek, okuma yazma bilmez bir toprak ağasını dahi bir kahraman,bir önder gibi gösterdiklerinin farkında olmayan insanları bize gösteren başlık.
uzunca bir süredir, akıllarınca işlerine gelmeyen her tarihi hadiseyi; ''bu resmi tarihtir'', ''bu zırvadır'' minvalinde geveleyerek kendini tarih ve belge okuma uzmanı sanan bilgisizlere sormak gerekir: peki siz nereden okuyorsunuz bu tarihi? ingiliz resmi tarihinden mi? yaşamınız boyunca kaç tarihi vesika okuyup yorumladınız? ya da hepsini bırakın bir tarafa,resmi tarih diye bir şey var mıdır? eğer varsa çıkarırsınız resmi bir belgeyi,bu da yetmez; eksik kalan hususları siyasi ve ideolojik saplantılarınızdan sıyrılarak tarafsızca, tarihçilik metodu çerçevesinde yorumlayıp doğru tarihi ortaya koyarsınız.hoş,bu cenahın tarihçileri genelde mustafa armağan,kadir mısırlıoğlu gibi zevatlar olduğu için bu da pek mümkün görünmemektedir.bir de bu gerizekalılara ve onların tarihçiliğine paralel olarak bölücü terör örgütünün sözde ileri gelenleri bu konuda onları destekleyici yaklaşımlar ve tarihi değerlendirmelerde bulunurlar. bu teröristlerin ağzından ''resmi tarih'', ''kemalist tarih'' kavramlarını sık sık duyarsınız.oysa ki bunların hedeflerine tam olarak neyi koydukları ve karın ağrılarının ne olduğu çok net anlaşılabilir şeylerdir.
şıh sait ya da şeyh sait denilen okuma yazma bilmez bu cahil; yobaz ,gerici ve din kurumunu kullanarak aşiretinin gücüne güç katmış, bu güç ve nüfuzla da yerel bir servet değerindeki hayvanlarını,insanlara karın tokluğuna otlatan tipik bir feodal beyidir.cumhuriyetle birlikte ilerde bu nüfuzunu ve gücünü kaybedeceğini düşünüyordu.kimi yabancı istihbarat örgütlerinin raporlarında saitin ,öteden beri ingiliz istihbaratıyla ortak çalıştığı ve ayrılıkçı kürt hareketinin liderliğini üstlendiği yazsa da bu çapsızın bunu başarabilecek bir kabiliyetinin olmadığı ve bu sebeple doğrudan türkiye cumhuriyeti devleti sınırları içinde sözde bağımsız kürdistan amacıyla başlatılmış bir isyan olmadığı zaten bilinmektedir. söz konusu isyancı zaten mahkeme süreci boyunca bu kalkışmayı bir ''kıyam'' olarak nitelendirmekte ve diğer aşiret önderlerine gönderdiği mektupların çoğunda bunun bir cihat ve dini kurtarma hareketi olduğunu açıkça beyan etmektedir.dönemin bölücü örgütleri 'azadi' ve kürt teali cemiyeti nin planlama safhasında olayın direkt içinde olduğuna dair hiç bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. hatta azadi örgütünün, söz konusu kalkışma neticesinde devletin isyanı bastırmak suretiyle bölgede gücünü artıracağından çekindiği ve ilk aşamada kalkışmaya engel olmak istediği bir çok belge ve delilde mevcuttur.elbette klasik bölücü huyları sonucu sonradan isyanın parçası ve destekleyicisi haline gelmişler ve isyan gerici ve ayrılıkçı bir niteliğe bürünmüştür.yine doğrudan saitin ingiliz istihbaratına çalıştığına dair belge olmamasına rağmen dönemin gizli ve askeri istihbarat servislerinin raporlarında ve bizzat gazi atatürk 'ün değerlendirmelerinde ingilizlerin isyanda parmağı olduğu, hatta bizzat tertipleyicileri olduğu vurgulanmıştır.lozan'da net bir bir çözüme kavuşturulamayan musul sorununun milletler cemiyeti'ne intikal etmesinden kısa bir süre sonra bu isyanın başlaması, sebep sonuç ilişkisi kurabilen azıcık zeka sahibi insan için bile durumu gayet özetler niteliktedir.
tüm bunları bir yana bıraktığımızda insanı hayretler içinde bırakan başka bir şey vardır ki; o da bölücülerle dinden geçinen siyasal anlayışın, cumhuriyete ve onun getirdiği yeni düzene karşı aynı içi boş eleştirel yaklaşımlarda nasıl ağız birliği ettiği ve nasıl bir kenetlenme halinde bulundukları gerçeğidir.bu şaşkınlığı üstümüzden atmak için ise emperyalizm kavramını ve onun kullandığı araçları iyi bilmek yeterli olacaktır.
uzunca bir süredir, akıllarınca işlerine gelmeyen her tarihi hadiseyi; ''bu resmi tarihtir'', ''bu zırvadır'' minvalinde geveleyerek kendini tarih ve belge okuma uzmanı sanan bilgisizlere sormak gerekir: peki siz nereden okuyorsunuz bu tarihi? ingiliz resmi tarihinden mi? yaşamınız boyunca kaç tarihi vesika okuyup yorumladınız? ya da hepsini bırakın bir tarafa,resmi tarih diye bir şey var mıdır? eğer varsa çıkarırsınız resmi bir belgeyi,bu da yetmez; eksik kalan hususları siyasi ve ideolojik saplantılarınızdan sıyrılarak tarafsızca, tarihçilik metodu çerçevesinde yorumlayıp doğru tarihi ortaya koyarsınız.hoş,bu cenahın tarihçileri genelde mustafa armağan,kadir mısırlıoğlu gibi zevatlar olduğu için bu da pek mümkün görünmemektedir.bir de bu gerizekalılara ve onların tarihçiliğine paralel olarak bölücü terör örgütünün sözde ileri gelenleri bu konuda onları destekleyici yaklaşımlar ve tarihi değerlendirmelerde bulunurlar. bu teröristlerin ağzından ''resmi tarih'', ''kemalist tarih'' kavramlarını sık sık duyarsınız.oysa ki bunların hedeflerine tam olarak neyi koydukları ve karın ağrılarının ne olduğu çok net anlaşılabilir şeylerdir.
şıh sait ya da şeyh sait denilen okuma yazma bilmez bu cahil; yobaz ,gerici ve din kurumunu kullanarak aşiretinin gücüne güç katmış, bu güç ve nüfuzla da yerel bir servet değerindeki hayvanlarını,insanlara karın tokluğuna otlatan tipik bir feodal beyidir.cumhuriyetle birlikte ilerde bu nüfuzunu ve gücünü kaybedeceğini düşünüyordu.kimi yabancı istihbarat örgütlerinin raporlarında saitin ,öteden beri ingiliz istihbaratıyla ortak çalıştığı ve ayrılıkçı kürt hareketinin liderliğini üstlendiği yazsa da bu çapsızın bunu başarabilecek bir kabiliyetinin olmadığı ve bu sebeple doğrudan türkiye cumhuriyeti devleti sınırları içinde sözde bağımsız kürdistan amacıyla başlatılmış bir isyan olmadığı zaten bilinmektedir. söz konusu isyancı zaten mahkeme süreci boyunca bu kalkışmayı bir ''kıyam'' olarak nitelendirmekte ve diğer aşiret önderlerine gönderdiği mektupların çoğunda bunun bir cihat ve dini kurtarma hareketi olduğunu açıkça beyan etmektedir.dönemin bölücü örgütleri 'azadi' ve kürt teali cemiyeti nin planlama safhasında olayın direkt içinde olduğuna dair hiç bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. hatta azadi örgütünün, söz konusu kalkışma neticesinde devletin isyanı bastırmak suretiyle bölgede gücünü artıracağından çekindiği ve ilk aşamada kalkışmaya engel olmak istediği bir çok belge ve delilde mevcuttur.elbette klasik bölücü huyları sonucu sonradan isyanın parçası ve destekleyicisi haline gelmişler ve isyan gerici ve ayrılıkçı bir niteliğe bürünmüştür.yine doğrudan saitin ingiliz istihbaratına çalıştığına dair belge olmamasına rağmen dönemin gizli ve askeri istihbarat servislerinin raporlarında ve bizzat gazi atatürk 'ün değerlendirmelerinde ingilizlerin isyanda parmağı olduğu, hatta bizzat tertipleyicileri olduğu vurgulanmıştır.lozan'da net bir bir çözüme kavuşturulamayan musul sorununun milletler cemiyeti'ne intikal etmesinden kısa bir süre sonra bu isyanın başlaması, sebep sonuç ilişkisi kurabilen azıcık zeka sahibi insan için bile durumu gayet özetler niteliktedir.
tüm bunları bir yana bıraktığımızda insanı hayretler içinde bırakan başka bir şey vardır ki; o da bölücülerle dinden geçinen siyasal anlayışın, cumhuriyete ve onun getirdiği yeni düzene karşı aynı içi boş eleştirel yaklaşımlarda nasıl ağız birliği ettiği ve nasıl bir kenetlenme halinde bulundukları gerçeğidir.bu şaşkınlığı üstümüzden atmak için ise emperyalizm kavramını ve onun kullandığı araçları iyi bilmek yeterli olacaktır.
devamını gör...
her kafadan bir ses radyo yayını
orada olup neden bu psikopat mahlası aldığımı açıklayacağım canlı yayındır.
devamını gör...
insanı mutlu eden bedava şeyler
bedava yaşıyoruz, bedava;
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;
otomobillerin dışı,
sinemaların kapısı,
camekanlar bedava;
peynir ekmek değil ama
acı su bedava;
kelle fiyatına hürriyet,
esirlik bedava;
bedava yaşıyoruz, bedava.
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;
otomobillerin dışı,
sinemaların kapısı,
camekanlar bedava;
peynir ekmek değil ama
acı su bedava;
kelle fiyatına hürriyet,
esirlik bedava;
bedava yaşıyoruz, bedava.
devamını gör...
felsefenin amacı soru sormak mı yoksa çözüm bulmak mı sorunsalı
cevabı varsa felsefe diyebilir miyiz? şüpheden doğan düşünce felsefenin tanımı. ben şüphe üzerine düşünce diyorum. feldefeden kastınız bir ideoloji veya ideal değil, düşünmekse, cevabı olmayan üzerine düşünmek daha değerlidir.
devamını gör...
günaydın sözlük
yine çok yorgun olmama rağmen aklimdaki düşünce ve tilkilerden, bacağıma giren kramplardan ayrıca karnıma saplanan bıçaklardan dolayi uyuyamamış olsam da buralarda çoktaaan gün doğdu. günaydınnn dostlar, tüm gününüzün güzel geçmesi dileğiyle.
devamını gör...
sabah kalkınca ilk düşünülen şey
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
artık sözlükte, küçük bir ailenin bazen birbirini mutlu eden, bazen birbiriyle ufak çekişmeler yaşayan üyeleri gibiyiz. bu yüzden bu programı, hiç tanımadığınız insanların profesyonel bir kaydı gibi değil, içinizden birilerinin, dostlarınızın yaptığı ufak bir sohbet gibi keyifle dinleyebileceğinizi umuyoruz ve hepinizi yarı ciddi, yarı sohbet havasındaki bu yayınımızda, agora meyhanesi'nde görmeyi umuyoruz.
ilk yayının günahı olmaz. mutlaka hatalarımız, eksiklerimiz olacaktır. siz hobi olarak yine biraz vurun tabi ama ölümüne de vurmayın ki hayatta kalabilelim ve önümüzdeki yayınlarda eksiklerimizi gidererek sizlere daha keyifli sohbetler dinletebilmek için şansımız olsun. *
ilk yayının günahı olmaz. mutlaka hatalarımız, eksiklerimiz olacaktır. siz hobi olarak yine biraz vurun tabi ama ölümüne de vurmayın ki hayatta kalabilelim ve önümüzdeki yayınlarda eksiklerimizi gidererek sizlere daha keyifli sohbetler dinletebilmek için şansımız olsun. *
devamını gör...
john locke
david hume ile birlikte empirizm akımının temsilcilerindendir.
devamını gör...
köyde yaşamak
ağustos ayında burdan 10 kişiyi alabilirim.
3 öğün yemek veririm. fındıklıkların otunu keseriz önce. sonra fındığı toplarız. kurutur satarız. işler bitene kadar avarelik tembellik istemem. sabah 7 işbaşı akşam 7 paydos.*
köy demek iş demek.
yatmalık olanların adı tatil köyü.
3 öğün yemek veririm. fındıklıkların otunu keseriz önce. sonra fındığı toplarız. kurutur satarız. işler bitene kadar avarelik tembellik istemem. sabah 7 işbaşı akşam 7 paydos.*
köy demek iş demek.
yatmalık olanların adı tatil köyü.
devamını gör...