yazarların itiraf köşesi
her ne kadar burda fabrikatör, zengin taş gibi takılsam da aslında asosyal, tipsiz, ezik ve açlıktan nefesi kokan biriyim. her gece ağlıyorum.
nasıl başlık lan bu böyle. ya da ya da dur dur buldum:
bir 14 yaşındayken 45 yaşında bir adam sana iş vereceğim günlük 100 lira dedi, tamam dedim bende. arabasına bindik ormana doğru gittik orda indik ben bir işkillendim. bu kalktı beni taciz etmeye kalktı elime geçen taşla kafasını kırdım. korkudan bir süre orda durdum taşı da bırakmadım. akşama doğru korka korka eve döndüm. 2 gün sonra yerel gazete de adamın faili meçhul olarak öldüğünü gördüm.*
nasıl başlık lan bu böyle. ya da ya da dur dur buldum:
bir 14 yaşındayken 45 yaşında bir adam sana iş vereceğim günlük 100 lira dedi, tamam dedim bende. arabasına bindik ormana doğru gittik orda indik ben bir işkillendim. bu kalktı beni taciz etmeye kalktı elime geçen taşla kafasını kırdım. korkudan bir süre orda durdum taşı da bırakmadım. akşama doğru korka korka eve döndüm. 2 gün sonra yerel gazete de adamın faili meçhul olarak öldüğünü gördüm.*
devamını gör...
kadınlardan kadınlara tavsiyeler
kadın kadının yurdudur. sizi seviyorum.
devamını gör...
yaşlanma belirtileri
durduk yere uzaklara dalıp gitmek. şaka lan şaka dalıyorsanız aşıksınızdır.
devamlı geçmişten bahsediyorsanız yaşlanıyor olabilirsiniz.
devamlı geçmişten bahsediyorsanız yaşlanıyor olabilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nefret ettikleri huyları
en küçük detayları bile fazla kafama takıyorum ; bu yüzden uykularım kaçıyor, sadece düşünüyorum ve o anı yaşayamıyorum. neden böyle söyledi , birini kırdım mı , beni yanlış mı anladılar , aramız mı bozuk acaba , keşke öyle söylemeseydim vs vs diye kim neyi, neden , nasıl yapmış diye düşün dur. zor iş valla .
devamını gör...
istanbul temalı şarkılar
evin içinde bir oda odada istanbul
odanın içinde bir ayna aynada istanbul
çocuk bir olta atmış denize
oltada istanbul
adam sigarasını yaktı dumanı istanbul
kadın çantasını açtı çantada istanbul.
odanın içinde bir ayna aynada istanbul
çocuk bir olta atmış denize
oltada istanbul
adam sigarasını yaktı dumanı istanbul
kadın çantasını açtı çantada istanbul.
devamını gör...
eski sevgilinin durduk yere mesaj atması
hayra alamet değildir,
sağlıklı bir insan olsaydı kararlı olurdu,
doğru zamanda doğru mesajı alırdı-verirdi,
mesajın ne anlamı olabilirki..
söyleyecek bir şeyi olan insan,
arar konuşur,
"ortaya çıkar"
karşıma çıkar...
sağlıklı bir insan olsaydı kararlı olurdu,
doğru zamanda doğru mesajı alırdı-verirdi,
mesajın ne anlamı olabilirki..
söyleyecek bir şeyi olan insan,
arar konuşur,
"ortaya çıkar"
karşıma çıkar...
devamını gör...
kişilik
bütünleşmiş kişiler birey haline gelir. ama toplum, sizin birey olmamanızı ister. size bireysellik yerine kişilik kazandırır.
kişilik sözcüğünün kökeni, persona’dan gelir. persona, maske demektir. yani toplum, size kim olduğunuza dair sahte bir kimlik verir. bir oyuncak sunar. siz de bu oyuncağa ömrünüz boyunca sarılmayı sürdürürsünüz.
kişilik sözcüğünün kökeni, persona’dan gelir. persona, maske demektir. yani toplum, size kim olduğunuza dair sahte bir kimlik verir. bir oyuncak sunar. siz de bu oyuncağa ömrünüz boyunca sarılmayı sürdürürsünüz.
devamını gör...
oğuz atay
size tutunamayanlardan en sevdiğim göstereceğim:
ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «sözümü kesme. evet, haritalardaki gibi. ülkemiz, bir haritaya benzer.» «kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, hikmet amca?» «sözümü kesme dedim. noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca uzun binalar, çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş bulunan gözetleme kulelerini gösterir. bunlar, üstten bakılınca, haritalara benzer. uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu için, sınırlar, haritalarda kırmızı çizgilerle gösterilir. biz, bu sınırların içinde kalırız. bundan başka, ülkemizin dört bir yanı, köylülerle çevrilidir. köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün yetişir. çeşitli iklimlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesinde maki denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir. sulak bölgelerde ormanlar yetişir, pirinç yetişir. ayrıca, bir de güneşi olan bölgelerde meyva yetişir. ülkemizde, eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. fakat, ülkemizde en çok yetişen, köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir. köylünün yetişmesi için, çok emek vermeğe ihtiyaç yoktur. köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva verir. kendi kendine yetişir, kendi kendine meyva verir. biz köylüleri çok severiz. şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız. satırbaşı. ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır, ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. bu bakış, kuş bakışıdır. ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. satırbaşı. ülkemizde tarım ürünleri yetişir. kuru üzüm ve incir yetişir. önce ıslak yemişler yetişir. onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş yetiştiririz. ingiltere ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. gerçek tohumları gönderirler. biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanı sıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. bu köylüleri, önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye)başka ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler. halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler, aranjman gönderirler. azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler. zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet gönderirler. asker göndeririz; teşekkür gönderirler. binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz; dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği gönderirler. gerçekinsanlarımızı göndeririz; bizeordanmektup gönderirler.
ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «sözümü kesme. evet, haritalardaki gibi. ülkemiz, bir haritaya benzer.» «kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, hikmet amca?» «sözümü kesme dedim. noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca uzun binalar, çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş bulunan gözetleme kulelerini gösterir. bunlar, üstten bakılınca, haritalara benzer. uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu için, sınırlar, haritalarda kırmızı çizgilerle gösterilir. biz, bu sınırların içinde kalırız. bundan başka, ülkemizin dört bir yanı, köylülerle çevrilidir. köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün yetişir. çeşitli iklimlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesinde maki denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir. sulak bölgelerde ormanlar yetişir, pirinç yetişir. ayrıca, bir de güneşi olan bölgelerde meyva yetişir. ülkemizde, eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. fakat, ülkemizde en çok yetişen, köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir. köylünün yetişmesi için, çok emek vermeğe ihtiyaç yoktur. köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva verir. kendi kendine yetişir, kendi kendine meyva verir. biz köylüleri çok severiz. şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız. satırbaşı. ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır, ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. bu bakış, kuş bakışıdır. ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. satırbaşı. ülkemizde tarım ürünleri yetişir. kuru üzüm ve incir yetişir. önce ıslak yemişler yetişir. onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş yetiştiririz. ingiltere ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. gerçek tohumları gönderirler. biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanı sıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. bu köylüleri, önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye)başka ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler. halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler, aranjman gönderirler. azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler. zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet gönderirler. asker göndeririz; teşekkür gönderirler. binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz; dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği gönderirler. gerçekinsanlarımızı göndeririz; bizeordanmektup gönderirler.
devamını gör...
köyde yaşama isteği
pire ısırığının ne demek olduğunu bilmeyen insanların hayalide diyebiliriz.
odadaki soba sabaha karşı uzatmalara oynarken titremenin ne demek olduğunu bilmeyen insandır.
işin özü bırakın efendim romantizmi, elinizdekinin kıymetini bilin.
köy yaşamı öyle sizin zannettiğiniz gibi çok da matah bir şey değil.
odadaki soba sabaha karşı uzatmalara oynarken titremenin ne demek olduğunu bilmeyen insandır.
işin özü bırakın efendim romantizmi, elinizdekinin kıymetini bilin.
köy yaşamı öyle sizin zannettiğiniz gibi çok da matah bir şey değil.
devamını gör...
homofobik
homofobi yapan kişi, yani eşcinsel düşmanlığı.
açıkçası insanların fikirlerini, düşüncelerini önemsemeyen birisi olarak homofobi karşısında aşırı hassasım. çok üzülüyorum. sırf bir yönelim yüzünden benden iğreniyorlar, nefret ediyorlar hatta beni darp etmek öldürmek istiyorlar.
benim ya, sokakta yanından geçerken size gülümseyen, otobüste yanına oturduğunuz, sırada arkasında beklediğiniz, arkadaşınız, ailenizden birisi, en yakınınız...
her yerdeyiz, siz sadece kendinizden uzakta olanı görüyorsunuz.
ve homofobinizi "bana ne ama sevmiyorum" adı altında meşru kılmanıza gerek yok. misal ben de kıvırcık saç sevmem ama gidip birisini kıvırcık saçlı diye dışlamam, ondan nefret etmem.
lakin siz benden nefret ediyorsunuz ve ne yazık ki bu da beni çok üzüyor.
not: kıvırcık saç bence çok süper bir şey.
açıkçası insanların fikirlerini, düşüncelerini önemsemeyen birisi olarak homofobi karşısında aşırı hassasım. çok üzülüyorum. sırf bir yönelim yüzünden benden iğreniyorlar, nefret ediyorlar hatta beni darp etmek öldürmek istiyorlar.
benim ya, sokakta yanından geçerken size gülümseyen, otobüste yanına oturduğunuz, sırada arkasında beklediğiniz, arkadaşınız, ailenizden birisi, en yakınınız...
her yerdeyiz, siz sadece kendinizden uzakta olanı görüyorsunuz.
ve homofobinizi "bana ne ama sevmiyorum" adı altında meşru kılmanıza gerek yok. misal ben de kıvırcık saç sevmem ama gidip birisini kıvırcık saçlı diye dışlamam, ondan nefret etmem.
lakin siz benden nefret ediyorsunuz ve ne yazık ki bu da beni çok üzüyor.
not: kıvırcık saç bence çok süper bir şey.
devamını gör...
siyah bez örtülü küp şeklinde binaya tapmak
bu bir pagan geleneği. tıpkı kurban kesmek gibi. müslümanlar olarak paganizmi hristiyanlardan daha fazla yaşatıyoruz.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
ortamlarda ya malın biri varya napmış biliyo musun, şeklinde cümleler kurmayacaksanız anlatıyorum. birgün kendi telefonumun ışığı ile telefonumu aramıştım. hemde tam 15 dakika. 15 dakika sonra ışığın kaynağı nihayet dikkatimi çekmiş olacak ki ne kadar büyük bir gerizekalılık yaptığımı fark ettim.
devamını gör...
güzel günlerin gelmesini uyuyarak bekleyen insan
pozitif insandır, umut doludur, ee birazcık da hayalperesttir kendisi. hadi inşallah bakalım.
devamını gör...
bepanthol
etken maddesi pro-vitamin b5 olarak da adlandırılan dekspantenol'dür. pro-vitamin demek o vitaminin öncülü (precursor) demektir. yani vücut pro-vitamin b5'i ciltten emerek alır ve vitamin b5 (bkz: pantotenik asit) dönüştürür. vitamin b5 doğada brokoli, mercimek, buğday, yumurta, yeşil yapraklı sebzelerde, patateste, hayvansal et ürünlerinde, mantarda, bakliyatta bulunur ve suda çözünür bir vitamindir. fazlası idrarla atılır. suda çözünen vitaminlerin eksikliği modern hayatta anormal bir durumdur.
pantotenik asit yani b5 vitamini kortizon gibi steroid hormonların üretiminde ve d vitamini sentezinde vücudumuz tarafından kullanılır. bu yönüyle yara iyileşmesini hızlandırır. (bkz: sikatrizan)
ben yaraların hızla iyileşmesi, cildi nemlendirmek ve beslemek için fito krem kullanıyorum. sağlık personelinin yanık tedavisinde kullandığı ve etken maddesi arpa ekstraktı olan bir pomattır. madecassol ise yine aynı tedavi yöntemlerinde kullanılan başka bir etkili pomattır. bütün bu medikal ürünler sikatrizan etkilidir.
pantotenik asit yani b5 vitamini kortizon gibi steroid hormonların üretiminde ve d vitamini sentezinde vücudumuz tarafından kullanılır. bu yönüyle yara iyileşmesini hızlandırır. (bkz: sikatrizan)
ben yaraların hızla iyileşmesi, cildi nemlendirmek ve beslemek için fito krem kullanıyorum. sağlık personelinin yanık tedavisinde kullandığı ve etken maddesi arpa ekstraktı olan bir pomattır. madecassol ise yine aynı tedavi yöntemlerinde kullanılan başka bir etkili pomattır. bütün bu medikal ürünler sikatrizan etkilidir.
devamını gör...
sosyal kıyaslama makinesi.
devamını gör...
kimsenin takmadığı bir sözlükte kimsenin takmadığı bir yazar olmak
böyle diyince bir kötü oldum bak
devamını gör...
selenit-f besiyeri
salmonella ve shigella türü bakterilerin izolasyonunda kullanılan özel zenginleştirilmiş besiyeridir.
devamını gör...
küfreden insan
çok şükür ki sözlüğümüzden uzak duracak olan insandır.gitsin nerede kime nasıl ediyorsa etsin,ama sözlükten uzak dursun dedirten başlık.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın canlarım, şu anda esniyorum.
devamını gör...
nickaltı
birileri bana yazınca çok mutlu oluyorum. sanki kitap hediye etmiş, bana kar küresi almış ya da gülümsemiş gibi oluyor. bende nickaltı yazmayı çok seviyorum. taktir etmek, beğendiğimi belirtmek, bir yazarı desteklemek hoşuma gidiyor. kimseyle rekabet halinde değilim. birilerinin mutlu olmasına sebep olunca bir şeylerim eksilmiyor, kalbim daralmıyor. aksine ben daha da mutlu oluyorum. tanıdık ya da tanımadık birine içinden geldiği için iltifat etmek gibi. karşılık beklemeden sadece o an söylemek istediğin için gibi. nickaltı da öyle işte. mutlu etmek ve mutlu olmak için küçük sebeplerden birisi..
devamını gör...