sabahları çorba içmek bana hep rahmetli dedemi hatırlatıyor.

dedem her sabah saat 6 gibi uyanır, bir güzel tıraşını olur ve anneannemin ona çorba pişirmesini beklerdi. bu dediğim yaklaşık 18 sene evvel oluyor tabii, ben de küçük olduğum için onlarla birlikte uyanırdım, oturup karşılıklı çorba içerdik. karşılıklı dediysem de yere otururduk.

tıraşını olurken onu izlemeyi çok severdim. yere gazete serip bir tane minderin üzerine otururdu. tıraş sabunu vardı bir tane, arko idi sanırım markası ama belki de başkadır, anımsayamıyorum şimdi. metal bir tas vardı, içine sıcak suyunu anneannem çaydanlıkla getirip doldururdu. küçük bir aynanın karşısına oturup güzel güzel tıraş olurdu. tıraş bittikten sonra o gazete toplanır, yerine yer sofrası serilir ve metal kaselerin içinde çorbalar gelirdi. öyle severdim ki onlarla birlikte sabahın köründe çorba ile kahvaltı yapmayı. zaman çok hızlı geçiyor gerçekten.
devamını gör...

"bir yerde okumuştum" cümlesini konuşmanın gidişatını belirlemek için kullanırım. "nerede okumuştun?" diye sorulursa belirtir, daha çok detay veririm. sorulmazsa, pek de ilgisini çekmediğini anlar konuşmamı daha kısa tutarım.
devamını gör...

sonu "izm" ile biten her şeyin b*k olması gibi bu da b*ktur.
ciddiye almıyorum bu kişileri.
devamını gör...

elin avusturyalısının bile vatana millete bunlardan daha çok hayrı var alüminyum.
devamını gör...

sadece telle sınırlı değil elbette, neler neler var. sadece yemek yerken çıkarabileceğiniz lastikler mi verilmez, çenenizi genişletmek için aparatlar mı takılmaz.
uzun süren, acılı, sonunda inci dişlere kavuşacağınız, benim hala sonuna varamadığım ortodontik müdahale.
devamını gör...

antik yunan'da erzakların ve şarapların satıldıkları dükkanlara verilen isim lakin daha sonrasında bir dönem sadece zeytin yağı satılmış orada, bunu öğrenmiş günümüz insanları d o dönemi yaşatırasına zeytin yağı markasının ismini kapelion koymuşlar
devamını gör...

dininiz islam olmayabilir allaha da inanamıyor olabilirsiniz bu sizin iradenizdir iradeyi kula veren allahtır ve bundan ötürü size ancak saygı duyarız. ama sırf inanmadığınız için insanların kutsallarını alaya alma gibi bi hakkınız asla olamaz . bu çirkin dalga geçmeler kör kütük cahillik ve yobazlıktan başka bi şey değildir.
devamını gör...

sözlüğün önünü kesen bir isim olmuş. aynı durmuş nakliyat gibi dersem ne dediğimi anlarsınız.
devamını gör...

ben uyuyamıyorum, sürekli düşünmekten.
gerçekten çok üzüldüm, saf hissiyatlarım bunlar. bomboş bir hayal kırıklığı.
insan hakları için önemli olan bir sözleşmeyi bugün feshettiler.
kadına karşı şiddeti önlemek ve onu korumak için alınan bir sözleşmeyi feshettiler.
neden?
anıt sayaç bu da katledilen kadınlar için oluşturulmuş bir site. evet o kadar çok kadın cinayeti var ki böyle bir site oluşturulma gereği duyulmuş 2008den beri.
sadece ek bir bilgi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu minik artık benimle, günümü güzelleştiren..
devamını gör...

bambaşka bir halin vardı:

idealizasyon sonrası love bombing, aynalama ve türlü manipülasyonlarla istismara uğrayanın gözünde bambaşka ve muhteşem biri olunur.


fark etmeden beni sardı:

istismara uğrayan kişinin etrafı splitting ve manipülasyonlarla bir örümcek ağı gibi sarılır; hem günden güne suçlu ve değersiz hissetmeye hem de sosyopata daha da bağlanmaya ve sevgi duymaya devam eder kişi. yavaş yavaş ruhsal ölüm yaklaşmaktadır. ama bu sadece bir kere mi olacak, orası muammadır. bir insan bir insanı onlarca kere öldürebilir.

benliğimi benden aldı:

kaçınılmaz son. son tahlilde kesin bir ayrılık veya terk ediliş olur. kişinin özsaygısı, özsevgisi ve özgüveni neredeyse tamamen tükenmiş, kendilik parçalara bölünmüş ve travma sonrası stres bozukluğuna düşülmüştür. şimdi vakit migren tipi korkunç ağrılarla, zayıflayan bağışıklık sisteminin getirdiği türlü pislik hastalıklarla ve sağaltılması gereken onlarca toksik duyguyla uğraşma vaktidir. kişi kendisinden fena halde şüphe içindedir. aklını kaybettiğini düşünebilir ya da gercekten psikotik belirtiler gösterebilir.

bu kalp seni unutur mu:

travmatik bağlanma, stockholm sendromu, tssb, kin.
devamını gör...

bu da mı dert olmuş?

bu arada; bildirim biriktirmekle ilgisi yok onun her zaman. biriktiren vardır belki, bilemem. bu kadar zararsız bir eylemden keyif alıyorsa bir insan, bırakın alsın. şu ülkede keyif alabilen varsa hâlâ bir şeylerden, bozmayın moralini.

ben biriktirmiyorum. aksine rahatsız oluyorum turuncu turuncu durunca, bakıyorum hemen.

3 ay girmedim, döndüğümde manzara buydu ve evet bu kadarına ben de şaşırdığım için ss almıştım:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kıssadan hisse; bir süre sözlüğe girmediğinizde istemeseniz de birikiyor.

bunun dışında sabahları baktığımda en fazla 20-30 arası bildirim olur ama gün içinde 10'u pek geçmez sayısı. * fakat bundan keyif alıp almadığım üzerinde hiç düşünmedim. bildirim işte yahu! kapatınca hiç gelmiyor. ne yapacağız o zaman, kendimizi bir yerden mi atacağız?

bak ama, uzun yazıları okuyup oylayan olunca mutlu oluyorum yazdıklarım boşa gitmediği için. o ayrı...
devamını gör...

melih gökçek bey'in psikiyatristler tarafından araştırılması gerektiğine inanıyorum. belki psikiyatri dünyasına dinazor sendromu gibi bir şey kazandırabiliriz.
devamını gör...

malaika arora.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu ne sıcak arkadaş.
devamını gör...

şu an nickaltı duvarında bulunduğum kıymetli yazar arkadaşıma #1007349iletisinden sonra iade-i ziyaret yapacağımı söylememe rağmen ,inatla nickaltımın pencerelerine taş şeklinde ileti #1058341 atmak suretiyle kırma çabaları içinde olmasına istinaden bu iletiyi girmek zorunda hissettim.

siz camı pencereyi indirene kadar, içinde bulunduğum durumu ve ortamı anlatayım

kıymetli yazar arkadaşım.
açmışım sertab erener'i son ses, evimde uzanmışım şezlong gibi koltuğuma, tv den sahil videosu açmışım ayaklarımı uzatmışım sanki tatildeymişim gibi ayak ve kitap özçekimi paylaşıyorum.ayrıca şu sözleri kafamda tekrarlıyorum.
"uzanmışım kumsala, güneş damlar yüzüme"




peki sonra ne oluyorr bir ses duyuyorum evin ortasında kocaman bir taş.hayır sizden önce başka bir arkadaşıma söyledim bu durumumu ne güzel anlayışla karşıladı ama siz hemen taş atın camı indirin. efendim kibarlıkta bir yere kadar aaa. artık gerçek hikayenizi paylaşma zamanımız geldi de geçiyor.

öncelikle "sen hayırdır kızım aloo" durumunu açıklayayım.

o zamanlar 20'li yaşlardayım üniversitenin 3.senesindeyim.* troll avcılığı bölümü okuyorum.sizin anlayacağınız hızlı olduğumuz dönemler.erasmus ile far far away krallığı enstitüsüne gitmeye hak kazanmışım.nasıl mutluyum nasıl mutluyum havalarda uçuyorum kanatsız bir şekilde. ah gitmez olaydım oraya, sizi kurtarmaz olaydım o kuleden de bugünleri görmez olaydım.neyse öncelikle krallığı tanıtan bir iki resim bırakıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


böyle güzel bir krallıkta her gün bir köşeyi geziyorum,farklı türden yaratıklar ve büyülü şeylerle tanışıyorum. çok tatlı arkadaşlar edinmişim ki sormayın onlarla birlikte olduğumuz bir resim karesini şuraya bırakıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir gün krallıktan haber geldi enstitüdeki tüm avcıları kral çağırıyormuş.

haydaa koskoca kral çağırıyor gitmesen atar vallahi krallıktan.oflayıp puflayıp
krallığa gittik arkadaşlarla. yok efendim bir kızları varmış dünya güzeliymiş, kulede uyuyormuş ,ejderhaa koruyormuş. dedim ben bu kızı tanıyorum adı "aurora" mı ? yok dediler prensesimizin ismi fiona banu. o nasıl isim ? böyle prenses ismi mi olur dedim.kral ben koydum oldu itirazın mı var diyince kellem vücuduma ağır gelmediği için ses çıkaramadım.

toplandık pikniğe gider gibi elimizi kolumuzu sallaya sallaya prensesi kurtarmaya gidiyoruz.karşımıza şöyle bir manzara çıktı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

takımın yarısının korkudan kapleri durdu.içinde bulunduğum diğer yarısından ise ben ve iki arkadaşım kaldı.claire,toby ve ben jimbo. claire bir gölge geçit açtı ejderha durumu anlamadan kuleye girmiş olduk. ne görelim efendim prenses horul horul uyuyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

o sırada karşımıza prensesin evcil sevimli dostu çıktı.uyandırmayalım diye önce biraz dil döktü, "olmaz dedim", tırnaklarını gösterdi yine "olmaz dedim" en son şöyle bir bakış attı ki neredeyse bizi kandırıyordu yine "olmaz dedim".

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



dürtüyorum uyanmıyor, bağırıyorum uyanmıyor, türlü türlü şeyler denedik yok efendim uyanmıyorum sanki ölüm uykusuna yatmış. oturdum kara kara düşünüyorum nasıl uyandırsam diye. aklıma annemden kalma taktikler geldi. çok kibar biri olduğum için istemeden bunu yapmak zorunda kaldım.

"sen hayırdır kızım aloo, kalk yerine yat bak sırtın tutulacak orada" dediğim gibi bunun gözler bir anda açılmasın mı? meğer anne tarafından hemşehriymişiz tabi bunu sonradan öğrendik.efendim uyandı ama karşıma adeta bir seda sayan çıktı.bir atarlı giderli konuşmalar işte efendim yok prens gelecekmiş yok öpecekmiş bir ton hikaye saydı. dedim bana değil hanımefendi kral olacak babanıza anlatın bunları.

efendim krallığa dönene kadar dır dır dır bir susmadı.kendi kendimde şunu dedim
"keşke erasmusla öğrenci olmaz olaydım ,susmayıpta o kuleye inmez olaydım"


hayır gündüz başka gece başka biri çıkmasın mı bir de.hanımefendi görünür ama içinden bir başka prenses çıkabilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


efendim geleyim çamur olayına. kendisi geceleri bir acayip hallere girdiği için shrek kardeşimi evinden kovdurmuş yerine geçmiş ve bataklıkta çamur banyoları yapar olmuş. yetmezmiş gibi beni çağırıyor çay içelim çamurdan kale yaparız. ya efendim diyorum ben anlamam çamur işlerinden sonra nasıl temizlerim üstümü başımı. bu zırh öyle kolay kolay temizlenmez masrafı çoktur diyorum
dinletemiyorum. babamın parası çok temizletiriz diyor. baba parasıyla övünmesine çok kızdım ve hemen yanından ayrıldım.

hayır ben memlekete geri döndüm arkamdan atıp tutuyormuş. "sen bana hayır dedin kala kala bu shrek devine kaldım seninle şöyle olabilirdik zalımın oğlu"

neyse hikayemiz böyleydi kusura bakma ama siz zorladınız efendim. o kadar yolu tepmiş gelmişsiniz sırf nickaltı penceremi kırmak için.

şimdi gelelim asıl fiona'yı tanıtmaya.

silivri'nin soğukluğundan korkmadan alttan alttan sağlam muhafelet yapan,kedilerini canı kadar seven, goy goy ise goy goy, siyaset ise siyaset, gitar ise gitar ne ararsanız azar azar ama her şeyden var.tam bir şoför nebahat abladır.isterse en tatlı hanımefendi olur isterse eli maşalı bir kavgacı.adeta bir mevsim salata gibidir. iletilerinden ne kadar samimi olduğunu zaten anlayacaksınız.kedili kadın olduğu için tanımlarını okurken genelde ekranıma kedi tüyleri gelir. karikatür paylaşmayı ve onlardan alıntılar yapmayı çok sever.bu paylaşımları ve alıntıları ile beni çok güldürür. bir ara kendisinden ters yapma eğitimi alacağımı bilmektedir.iletilerinden tersinin nasıl olduğunu çok net anlayabilirsiniz ki her an nickaltınıza bir levye ile saldırabilecek izlenimi vermektedir. ayrıca fırsatı olsa sözlükte kayıtlı her yazara nickaltı iletisi yazabilecek kadar sevgi dolu bir kalbe sahiptir. hepsi mutlu olsun yazmaya hevesli olsunlar diye defalarca nickaltı iletisi girebilir. keşke camları indirmese ama ne yapalım o da böyle biri.efendim beni tehdit ediyor ama bu kadar sevimli şekilde tehditte edilmez ki insan. kedilerini üstüme salmadan ben kaçayım artık. ziyaretim yeterlidir diye düşünüyorum. esen kalın efendim. elinize, ruhunuza, aklınıza sağlık.


takipteyiz şoför nebahat abla.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1976 doğumlu yunan asıllı müzisyendir. genç yaşlarından itibaren müzik ile ilgili olan nikos vertis, her sene verdiği röportajlarda artık evlenip çocuk çocuğa karışmak istediğini de ifade ediyor. * pop müzik türünün son kalan nitelikli isimlerindendir kendisi.

albümleri şuraya ekleyeyim;
poli apotoma vradiazei (2003)
pame psichi mou (2004)
pos perno ta vradia monos (2005)
mono gia sena (2007)
ola einai edo (2009)
eimai mazi sou (2011)
protaseis (2013)
nikos vertis live tour – 10 chronia (2014)
nikos vertis (2015)
erotevmenos (2017)

an eisai ena asteri hatta bu şarkı israil asıllı müzisyen eyal golan ile ibranice-yunanca olarak düette yapılmıştı eyal golan-nikos vertis versiyonu

''αν είσαι ένα αστέρι
που φως θα φέρει στην άδεια μου ζωή
ποτέ μη σβήσεις ποτέ να μη μ'αφήσεις
ποτέ να μη χαθεί η αγάπη αυτά''

edit: şarkıyı 325. dinleyişimde düşündüm girişimi daha etkiliyor beni yoksa nakaratımı sanırım bu kısmı, duygulandım.
devamını gör...

odanın haram olduğunu öğrendiğim başlık. bundan sonra salonda yatacağım. teşekkürler şeriatçılar.
devamını gör...

paşabahçe ,mudo , metro, ikea.
devamını gör...

tek yolu yalan söylemek veya kendinden soğutmaktır. çok acı bir süreç olur ama sonuçta ayrılık hasar vermeden gerçekleşir.
ama dilerim, kimseler bu duruma düşmesin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim