tutunamayanlar.
hayat enerjimi alıp götürdü yaşama tutunmakta zorlanınca bu kararı aldım.
devamını gör...

“ruhum,
hayatımdan yoruldu.”*
devamını gör...

sokağa çıkma yasağından muzdarip olan ve çoğunlukta olan grupta olduğum ankettir.
devamını gör...

hey gidi özgürüm! anlatamadık şu sabi sübyanlara
mesele değildir... taç, saltanat veyahut da tırmanmak tahtlara
hem ben de özgürüm! olmadım hiç el ayak krallara
el pençe divan dursunlar şimdi, hakikati yazanlara
devamını gör...

hayır adama şey diyemezsin “onda bulup bende bulamadığın ne?” onda olan sende yok sende olan onda yok. tansiyonum düştü.
devamını gör...

kaybettik diye üzüldüğümüz insanların gidişi kurtuluşumuz oluyor.
devamını gör...

(bkz: o ney gardaş yarısını bana ver)
devamını gör...

kırlangıç: küçük ve tatlı, bana nedense özgürlüğü hissettiren bir kuş türü.

kırlangıçlar;
gökyüzünün süsleri.
ne de güzel uçuşuyorlar,
sanki özgürlük timsali.
dedim onlara:
oradan nasıl gözüküyor insanoğlu ?
hep bir ağızdan: kibir dolu, nefret dolu.
dedim: yok mu bunu bir hâl çaresi ?
hep bir ağızdan: sevgi, sevgi ...
devamını gör...

türkiye'de inançsızların oranı hala küçük bir yüzde olsa da konda'nın araştırmalara göre bu oran geometrik olarak büyüyor gibi görünüyor. ateistlerin oranı 1'den 3'e çıkarken dindar muhafazakarların oranı korkunç derecede azalmış durumda. internetin, şehirleşmenin ve eğitim seviyesinin artması, köyden kente geçen ailelerin ikinci ve üçüncü nesilde tamamen şehirleşmesiyle bu oran daha da artacaktır.

20 yıllık akp iktidarı da müthiş bir katalizör görevi gördü. milli görüşçülere normalde oy vermeyen merkez sağ seçmen, 2001 krizinin ve yolsuzlukların da etkisiyle "bunlar çalmaz" diyerek akp'de konsolide oldu fakat gelinen nokta çalma konusunda doktora yapmış bir suç ve mafya şebekesi. bu işin süsü ise hep "allah, kitap, muhammed" oldu. medya ile bunu ne kadar kontrol etmeye çalışsalar da insanlar ilk elden hergün tecrübe ediyor. "alnı secdeye giden adam çalmaz" diye oy veren ebeveynlerinin aksine gençlerin günümüzde hiçbir ümidi yok. en basitinden memuriyet için dahi yandaş olmaları ya da torpil bulmaları gerekiyor. sonuç olarak iş bulamayan, karnını doyuramayan, evlenemeyen kitleler var ortada ve öfkeliler. aptal değiller. "allah-kitap-muhammed" üçgeniyle kafalandıklarının farkındalar. medya manipülasyonuna son derece açık olan ebeveynlerinin aksine kanmıyorlar. deist ve ateist oluyorlar. en kötü ihtimalle dini ritüelleri bırakıyorlar.

demografik yapı değişiyor, bundan kaçış yok. iktidarın ülkeyi zorla islamlaştırma çabası da bundan ileri geliyor. fakat görülüyor ki o da geri tepiyor. bu işler her yerde böyle. bugün iran'da molla rejimi çökse bir tane kapalı kadın kalmaz.
devamını gör...

o zaman şöyle bir nostalji yapalım *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zaman zaman bende farklı kitapları birlikte okuma ihtiyacı duyuyorum. her kitaba farklı duygularla ayrı pencereden bakmanın vermiş olduğu duyguyu çoğaltmak mutlu ediyor.
devamını gör...

sözlüğü pek seven, sevdiğini hissettiren izmir sevdalısı japon yazarımız.
iyi ki var.
devamını gör...

yetim olarak dibine kadar yaşıyorum
devamını gör...

bir ayıcık(oyuncak) var ki öyle tatlı öyle güzel, bi de benimmm. sarılmaya, öpmeye doyamıyorsun. beni çok mutlu etti ve mutluluktan yorulup uyuyup kalmışım. anladım ki ben en çok hudutsuzca sarılmayı seviyorum, ara ara öpmeyi seviyorum. hayalimde hediyeyi alan kişi ile de öyle sarılıp kalmak istiyorum ve çok mutlu olacağım o mutluluk ile de ölmek istiyorum. (ağladım.)
devamını gör...

“işte gidiyorum çeşmi siyahım”

asıl adı şerif cırık olan halk ozanı 17 kasım 1939 yılında kahramanmaraş’ın afşin ilçesine bağlı berçenek köyünde doğmuştur. 17 mayıs 2002 almanya köln’de hayattan ayrılmış mıdır?

hayatı hakkında kısa kısa bilgiler vereceğim ama daha detaylı okumak isteyenlere aşağıya linki bırakıyorum.

bu dünyaya bir mahzuni geldi demek doğrudur ancak geçti demek benim için yanlış olur. türkülerini farklı yorumculardan, filmlerden, dizilerden dinlemeye devam ediyoruz. söylenecek sözü olmayanlar, bugün yaşasalar bile bana göre, gerçek ölülerdir. mahzuni yaşıyor.

-1959 yılında astsubay okulunu bitirmiş. kuleli askeri okuluna maddi imkansızlıklar yüzünden devam edememiştir.

-mahzuni şerif, 60'lı yıllarda ankara’da fikret oytam ile tanışır. aralarındaki ilişki baba oğul gibidir.

-hakkında davalar da açıldı, ödüller de aldı. 453 plak, 58 albüm, 8 kitap, hakkında 2 belgesel.

-aşık mahzuni şerif, 1989-1991 yılları arasında halk ozanları federasyonu tarafından dünyanın en büyük 3 ozanı arasında gösterildi.

öyle ki, öldüğünde hakkında açılan davada, dönemin en iğrenç mahkemeleri olan dgm’nin kararı bile sonuçlanmamıştı. hayatı, hapis cezaları ve aldığı ödüllerle dolu bir ozan.

çok sevdiğim türküsü “dargın mahkum” aşığın hapishane günlerindendir.

eserlerini dinlemeye devam ediyoruz dedim. birkaç örnek vereyim;

- cem karaca “nem kaldı”
- edip akbayram “garip”
- hayko cepkin “sarhoşum dünyada”
- teoman “boşu boşuna”
- kardeş türküler “dargın mahkum”
- ahmet kaya “ben beni”
- ceylan ertem “zalim”
- mehmet erdem “han sarhoş”
- selda mabel matiz “yuh yuh”

liste uzayıp gidiyor. bu yazıyı bir fotoğraf ve benim çok sevdiğim bir türkü ile bitirelim. yazının başlangıç cümlesini ilkay akkaya’dan dinleyelim.

fotoğraf, aşık veysel ile mahzuni şerif’i birlikte bizlere gösterir. sihay beyaz olan fotoğraf, sonradan renklendirilmiştir. hasta yatağında veysel, hemen baş ucunda mahzuni’yi görürüz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çeşmi siyahım
kaynak
devamını gör...

bazen dusunceler kafama agir geldiginde buraya yazarak rahatlatiyorum kendimi.. iyiki de buraya gelmişim..
devamını gör...

neler oluyor la bugün ? takipçi sayım 1 günde 60 kişiden 75 e çıktı. adamlar yağmur oldu yağdı bugün resmen. hepsine de mesaj attım konuştum. birbirinden kaliteli insanlarsınız seviliyorsunuz *
devamını gör...

karl marx'ın fransız üçlemesinin ikinci kitabı olan der 18te brumaire des louis napoleon aslında isim konusunda oldukça kafa karıştırıcı bir eser çünkü aynı zamanda der 18te brumaire des louis bonaparte olarak da biliniyor ve dilimize de louis bonaparte'ın 18 brumaire'i olarak çevrilmiştir. kitap isminde içeriğini açıkça belli eden bir ironiye de sahiptir aynı zamanda. fransız devrimini bitirdiği düşünülen 18 brumaire darbesi napoléon bonaparte'ı iktidara taşıyan bir olaydı ve oldukça kısa olan bu eserin içeriği de amcasının yolundan giden iii.napoleon veya bilinen adıyla louis bonaparte'ın kendini imparator ilan etmesi ve cumhuriyeti yıkması üzerine napoléon bonaparte ve louis bonaparte'ın yaptığı bu iki darbenin kıyaslanması üzerinedir. döneminin fransası hakkında oldukça güçlü analizlerin bulunduğu bir eser ve kendi adıma fazla gözardı edildiğini düşünüyorum. ilk başta dergide yayımlanmış olan bu eser şu meşhur cümle ile başlıyor:

"hegel bemerkt irgendwo, daß alle großen weltgeschichtlichen thatsachen und personen sich so zu sagen zweimal ereignen. er hat vergessen hinzuzufügen: das eine mal als große tragödie, das andre mal als lumpige farce" (hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. hegel eklemeyi unutmuş: birinci kez trajedi olarak, ikinci kez komedi olarak.)


"aber die revolution ist gründlich. sie ist noch auf der reise durch das fegefeuer begriffen. sie vollbringt ihr geschäft mit methode. bis zum 2. dezember 1851 [anm. staatsstreich louis napoleons] hatte sie die eine hälfte ihrer vorbereitung absolviert, sie absolviert jetzt die andre. sie vollendete erst die parlamentarische gewalt, um sie stürzen zu können. jetzt, wo sie dies erreicht, vollendet sie die exekutivgewalt, reduziert sie auf ihren reinsten ausdruck, isoliert sie, stellt sie sich als einzigen vorwurf gegenüber, um alle ihre kräfte der zerstörung gegen sie zu konzentrieren. und wenn sie diese zweite hälfte ihrer vorarbeit vollbracht hat, wird europa von seinem sitze aufspringen und jubeln: "brav gewühlt, alter maulwurf!“

ama devrim, işi, sonuna kadar götürür. o, araftan (purgatoire) ancak henüz geçiyor. işini yöntemle yürütüyor. 2 aralık 1851’e kadar hazırlıklarının ancak yarısını tamamladı, şimdi de öteki yarısını tamamlıyor. onu devirebilmek için önce parlamenter iktidarı yetkinleştiriyor. bir kez bu ereğe varıldıktan sonra, yürütme gücünü yetkinleştiriyor, onu en yalın ifadesine indirgiyor, onu tecrit ediyor,bütün tahrip kuvvetlerini onun üzerine toplayabilmek için bütün kendi kusurlarını ona yöneltiyor, ve, o, hazırlık çalışmasının ikinci yarısını tamamladığı zaman, avrupa yerinden sıçrayacak ve bayram edecek: “iyi kavramışsın ihtiyar köstebek"
devamını gör...

bir müddet kamuflajlarımı giyinip ortalıkta dolanmıştım. ortama baktım neresi burası kim var kim yok? sevdiğim bir yazardan mesaj geldi o ara. ya kusura bakma bak yanlışta anlama bir tek senin cinsiyeti çözemedik.* (kötü niyetli bir soru değildi çok saygılı bir yazar)sonra ben koştur koştur christian bale ile ilgili bir tanım girdim hastasıyım gibilerinden. hem burayıda çözdüm. aa ne bu gizem? istediğim başlığa özgürce yazmalıyım. bu yüzden buradayım. işin özü yazıp beynimin kurtlarını dökmek..
bir erkek yazarın kızlar bana yürüyor nickimi değiştireceğim yakarışınada şahit oldum. kadın ile ilgili başlıklarda yazanları pusuda bekleyenleride. kim kadın kim erkek anlasan ne farkedecek? ne geçecek eline? fikirlere bak sen ne dönüyor o alemlerde.onu anlamak mühim mesele.
devamını gör...

yarım saattir kendimi arıyorum. meğerse yokmuşum. neyse;
hincime : hircine - vahşi avın daedric prensi (the elder scrolls serisi)
isimler birbirine benzediği için tam olarak böyle canlanıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim