geçtiğimiz 13 nisanda doğum günü olan rahmetli şairimiz. onun şiirleri hep başkadır ,farklıdır bence . anlatılamayanı anlatmaya çalışan ve oldukça değerli bir şairdi. şiirlerinde süslü olmayı reddetmiş gayet yalın bir anlatım ile duygulara tercüman olmuştur. benim için anlatamıyorum ve istanbul'u dinliyorum şiirlerinin ayrı yeri vardır . huzur içinde uyusun .

ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?

bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.

bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
devamını gör...

öncelikle derdim varsa buradayım ben*. bir gün bile olsa oleyy, bugün içimde çiçekler açtı diyerek yazmadım bu başlığa - sanırım amaç da o'ya neyse- bu yüzden çok miktarda mutsuzluk içeren söz öbekleri var. ya da içim öyle. iki kaşık fıstık ezmesine bahane buldum yüzümde çıkan alerjik döküntüler için. ama içten içe biliyorum. yalnızca bir kez daha bu kadar kötü olmuştum. sanırım yetişkin bana dair en büyük travma idi ve o günden sonra hem ruhumu hem de bedenimi iyileştirmek için her yolu denedim. sanırım oldu. yani iyileşmedim belki ama mental ve fiziksel açıdan inteloransım olan ya da bana zarar veren şeylerden uzak durmayı başardım. azaldı da...

ancak bazen değer versek ya da sevsek de yaramıyor işte. bir karar verdim bir daha buna izin vermeyeceğim diye.
dört yıl geçti. bu kez bambaşka biri, bambaşka bir neden. kalbim çok kırık. çok çaresizim.
artık kemoterapi bile alamıyorum deyip ağlayan arkadaşımın elini tuttum. elini tuttuktan sonra acaba canını yaktım mı diye düşündüm. çünkü her an vücudunda binlerce iğnenin acısını hissettiğini söylüyordu. ben elini tuttum. canını yakarım diye korktuğum için, veda edersem inancımın kalmadığını anlar diye sarılamadım. kalktım. yüzümdeki gülücüğü biraz gözyaşı ile sildim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nasıl 20 yıl geçmiş olabilir bu şarkının üzerinden ya ve ben neler hissettim, neler yaşadım o arada diye kendimi sorguya çektiğim, işin içinden bir şekilde çıktığım* ama duygusundan çıkamadığım 10 şarkılık şebnem ferah albümü ve aynı ismi taşıyan şarkısı.
kadın albümüne daha sonra değineceğim.
şimdi dinleyelim.



sözleri de es geçmeyelim.

bir yanımda dopdolu yaşanmış sayfalar
bir yanımda üst üste okunmamış kitaplar
dünüm yarınım hep burda küçüçük adamda
susadım yoruldum ama aklım hayatta

bir yanda yorgun düşmüş yaşlanmış insanlar
bir yanımda ümitle aşkla uyananlar
dünyanın her hali burda dağınık odamda
çok düştüm yaralandım ama sarıldım hayata

ardımda büyük büyük kocaman ağır yükler
her yerimden çektiler beni beklettiler
dinlendim su içtim aktı dudaklarımdan
her gün güneş doğar yeter ki açık olsun perdeler

bir yanımda durmadan çalışan saatler
bir yanda ağır ağır dipten gelen sesler
düşündüm buldum sandığım yüzyıllık gerçekler
hepsiyle giyindim durdum bazen büyük geldiler

bir yanda hiç susmadan konuşan dudaklar
bir yanda küsüp susmuş sessiz akıllar
dibe vurduysak ne olmuş elbet çıkarız
bir gün var bir gün yokuz kiralıkmış hayatlar

ardımda büyük büyük kocaman ağır yükler
her yerimden çektiler beni beklettiler
dinlendim su içtim aktı dudaklarımdan
her gün güneş doğar yeter ki açık olsun perdeler

ardımda büyük büyük kocaman ağır yükler
her yerimden çektiler beni beklettiler
dinlendim su içtim aktı dudaklarımdan

her gün güneş doğar yeter ki açık olsun perdeler
devamını gör...

sanat ve yardım kulübüne en baştan adımı yazdırmak istiyorum!!! evet çok heyecanlandım.
devamını gör...

insanoğlu anasının karnındayken alnına yazılıyor mutlu mu mutsuz mu olacağı.olabildiğince az şey duyan ya da hiç duymayan kişiye ne mutlu! istediği azıcık şeyi yaşam ona verir.yaşadığını duyan ve bir şeyler isteyense mutsuzdur; hiçbir zaman elindekiyle yetinemez. sözünün sahibi rumenyazar'dır.
devamını gör...

(bkz: sen yine ne saçmalıyorsun)
devamını gör...

insan ve şempanze melezi.
tabi ki böyle bir canlı hiç olmadı. ancak bir çok deney yapıldı. en ünlüsü kuşkusuz 1920'li yıllarda sscb'de yapılandır.

dönemin sscb lideri josef stalin'e yarı insan yarı maymun askerlerden oluşan yenilmez bir ordu yaratarak dünyaya egemen olabileceği fikri çok cazip gelmişti. maymun kadar güçlü, dayanıklı ama insan kadar da akıllı ve itaatkar bir türün hayalini kurmak bile heyecan vericiydi. ünlü sovyet bilim adamı ilya ivanov bu hayalin gerçeğe dönüşebileceğini söyleyerek kremlin sarayı'ndan onay aldı. ortaya çıkarılacak melez ırk sadece asker olmayacak, sanayi ve tarımın ihtiyacını da karşılayabilecek grev yapmayan, şikayet etmeyen süper güçlü işçi sınıfını da oluşturacaktı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
200 bin dolar ödenek alan ivanov ilk olarak maymun spermi ile insanları hamile bırakmayı hedeflemişti. o dönemde insan ve maymunların kromozom yapılarının farklılığı bilinmediğinden başaracağına büyük inanç duyuyordu. afrika kıtasına giderek yerli kadınları bilgilendirme yapmadan şempanze spermleri ile hamile bırakmaya çalışarak projeye başladı. bir çok denemeye rağmen başarısız oldu. farklı yollar da deneyen ivanov bir sefer de orangutan spermi ile rus bir kadını hamile bırakmaya çalıştı. başarılı olamayacağını anlayıp projeden çekilmek istediğinde ise stalin tarafından hayatını da kaybedeceği sibiryaya sürüldü.
kaynak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"mutluyum inan, anladım, bi' şanstı bu
aşkınla dolu bir gün bile
bir ömür yeter bize... "

dolu kadehi ters tut-gitme
devamını gör...

eskilerden kalan, tv ayarlama yöntemi. o zamanlar ortak uydu falan yok tabi. her aile tv’si için aşağıdaki antenden alır, çatıya bayrak gibi dikerdi:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sorun şuydu ki rüzgarlı havalarda anten yer değiştirirdi. haliyle hepi topu 3-4 kanal olan tv.de görüntü bozulmaları başlardı. elimizde çekirdeklerle dona kalırdık öylece.

genelde evin erkeği bu görevi üstlenirdi. bir kahraman edasıyla çatıya çıkardı ve antenin yönünü değiştirirdi. aşağıdaki pencereden biri de malumat verirdi:

-çekiyor mu?
- yok çekmiyor.

cevap ‘çekiyor’ olana dek, anten bir sağa bir sola çevrilirdi.

bu arada her ailede bir anten olduğu için, çatılar da anten tarlasına dönerdi haliyle. bazı uyanık komşular da anten almayıp, bağlantıyı başkalarının antenine yapardı. şimdi devir değişti; o komşuların çocukları şimdilerde wi-fi şifresini kırmaya çalışıyorlar*.

şunu da belirteyim; azımsanmayacak kişi çatıdan düşerek hayatını kaybetmişti o dönem.
devamını gör...

abi beşte uyuyup 9 da 30 tane bücüre ders anlatmak için uyanıyorum. tavsiyem yapmayın. allahın belası bir durum. her şey sıkıntı oluyor.
devamını gör...

karbon salınımı, karbon salımı ya da karbon emisyonu, günümüzde bilim insanlarının üzerinde harıl harıl çalıştığı bir doğa, atmosfer, ekoloji problemidir. karbon salınımını en aza indirmek için bir çok formül üretilmekte ve uygulanmaktadır. karbondioksit ve sera gazı gibi ekolojik sistemler açısından zararlı olan gazlar; doğalgaz, kömür ve petrol gibi fosil yakıtların tüketimleri ile havaya salınmakta ve kirletmektedir. atmosferi kirleten havanın, oksijeni azaltması, ozon tabakasını delmesi vs. durumları hepimizin malumu...

peki esasında nedir karbon salınımı ? elle tutulur bir örnekle gayet basit bir şekilde açıklayayım;

diyelim ki orta segment bir arabaya biniyorsunuz. arabanızın 100 kilometrede 7-8 litre civarında bir benzin tüketimi söz konusu. deponuzu full ettiğinizde ortalama 55 litre civarında yakıt almış oluyorsunuz. 55 litre benzinin ağırlığına gelince; benzin, sudan hafif olduğu için 55 litre benzin aldığınızda ortalama 40 kilogramlık bir yakıt almış oluyorsunuz.

aracı çalıştırıp, motor vasıtasıyla benzini yakmaya başlıyorsunuz. benzin yandığı zaman ne oluyor ? benzindeki karbon, havada bulunan oksijenle birleşiyor. her bir karbon atomuna 2 oksijen atomu yapışıyor. ve bu şekilde co2 molekülü oluşuyor. oksijen atomu ağır olduğundan, karbon atomu ile birleştiği zaman, saf karbonun kendisine göre ortalama 3,6 kat daha ağır bir molekül oluşturmuş oluyor. yani benzinin yanması sonucu ortaya çıkan co2'nin ağırlığı; yanan benzinden çok daha fazla oluyor. kabaca karşılaştıracak olursak eğer; 1 kilogram ağırlığındaki benzine karşılık, ortalama 3,6 kilogram karbondioksit açığa çıkmış oluyor.

deposunu her doldurduğunuzda arabanız, aşağı yukarı 150-170 kg. civarında karbondioksit üretmiş oluyor. depoyu 9 kere doldurduğunuzda neredeyse arabanın ağırlığına eşit miktarda karbondioksit üretmiş oluyorsunuz. bir arabayla bir yılda ortalama 12.000 kilometre yol gittiğinizi varsayarsanız, bu demektir ki her yıl karbondioksitten yapılmış (ağırlık bazında) iki araba tüketmiş oluyorsunuz.

toplum olarak bir çoğumuz belki de bunun farkında değiliz. belki karbondioksiti göremiyoruz ancak bu yazıyı okuduktan sonra artık biliyorsunuz...
devamını gör...

bu şiiri ne zaman okusam ya da duysam, basıyorum küfürü. cemal süreyya'yı ya da şiiri sevmediğimden değil babamı çok sevdiğim için.

neden sonra sakinleşiyorum. kalbime saplanan ok çıkmış oluyor. ne yazmış adam diyorum. nasıl vermiş duyguyu, tam şairliğine şapka çıkarıyorum, bu seferde aklıma şiiri babası ölmeden önce yazdığı geliyor. yine basıyorum küfürü...

bu şiirle aramda sin kaflı ve dalgalı bir ilişki var.
devamını gör...

öyle ki cicero yaşasaydı bu hitabet karşısında tırnaklarını yer, başlarım retoriğine ben yazılım öğrenmeye gidiyorum derdi.
devamını gör...

çok ağrılı bir süreç. yaklaşık 5 gündür geceleri dişlerimi sıkarak uyuduğum için sabahlari müthiş bir baş ağrısı ve çene ağrısı yaşıyorum. sanki yeni bir gün başlamamış da bir kamyon kafamı tekerleğinin altında paramparça etmiş gibi hissediyorum. uyumaya korkar oldum.

psikolojik bir nedeni illaki vardır ama hayatimda degişen hiçbir sey olmadığı halde neden bunu her gece yaşıyorum bilemiyorum sözlük.
devamını gör...

genelde stres altında ortaya çıkan bir semptomdur. insanın bilinçaltında yer etmiş korkular, özellikle de iş hayatı ve ekonomik nedenli stres sonucu böyle rüyalara sebep olur. bu tür rüyalarda genelde kişi almayı unuttuğu bir ders yüzünden ya da notları yanlış olup diploması iptal edildiği için okula geri çağrılır sınavlara falan girer. bazen üniversiteye geri dönmek şeklinde de tezahür etmektedir bu tür rüyalar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öncelikle demans bir hastalık değil hastalıkların sebep olduğu bir sonuçtur. kişinin hali hazırda sahip olduğu hastalık ve yaşlılık demansa yakalanma riskini arttırır. demansdan muzdarip kişilerin yarısına yakınında alzheimer görülmektedir, bunun dışında zihinsel fonksiyonları etkileyebilecek ve demansa sebep olacak 200den fazla kaydedilmiş hastalık bulunmaktadır.

demansın ayırt edici özellikleri alzheimera benzer kişinin problem çözme becerilerini, konum bulma yer-yön becerilerini, öğrenme becerilerini, kendilerini tanıtma becerileri gibi bir çok zihinsel fonksiyonun çalışmasını zayıflatır yada tamamen ortadan kaldırır.

demans tedavisi bazı vakalarda mümkündür. kişinin demansına sebep olan problem tespit edilebilirse bazı hastalarda tedavi edilebilir ancak alzheimerda tamamen tedavi söz konusu değildir ancak semptomların hafifletilmesi ve hastalığın ilerleyiş hızının mümkün mertebe yavaşlaması için bir takım ilaç tedavileri uygulanır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yapmadım. hep söylenen masrafı ve stresinden de ziyade gerçekten istemediğimi fark ettim. herkes bana yapmazsam bir gün çok pişman olacağımı söyleyip durdu. arada düşündüm, pişman olur muyum diye. ben mezuniyet baloma da gitmemiştim, ona da pişman olacağım söylenmişti, olmamıştım. fark ettim ki şatafat yarıştırmanın bir gereklilik olduğu hiçbir etkinlikten zevk alamıyorum. işte mezuniyet balosu olur, düğün olur, herkesin alttan alttan kendi şovunu yapması dikte edilmiş birtakım etkinlikler benim için zulüm. 2 yıl oldu evleneli, hala zerre pişmanlığım olmadığı gibi hayatta verdiğim en iyi karardı diyorum.

gerçekten istemiyorsanız yapmayın. ama ‘gerçekten’ istemiyorsanız. hani istemem ama annemler çok üzülür aşkımcılık oynuyorsanız onu zaten bi geçelim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim