küfür içeren cümlelerin yasak olmasına anlam verememek
küfür içeren cümlelerin yasak olmasına anlam verilememesine anlam veremiyorum ben de.
küfürlü konuşmayı övünce okan bayülgen gibi marjinal görünmüyorsunuz arkadaşlar.
basit küfür nedir yahu?
sosyal medyanın her yerinde insanlar artık yerli yersiz her cümlenin sonuna güya komik görünmek için küfür kısaltmaları eklemiyor mu zaten ?
bu alan temiz kalsın işte burda da yazmayıverin küfür falan.
neyin mücadelesi bu?
küfürsüz de gayet güzel ifade edilebilir düşünceler.
tabi yeteri kadar olgun fikirleriniz varsa.
küfürlü konuşmayı övünce okan bayülgen gibi marjinal görünmüyorsunuz arkadaşlar.
basit küfür nedir yahu?
sosyal medyanın her yerinde insanlar artık yerli yersiz her cümlenin sonuna güya komik görünmek için küfür kısaltmaları eklemiyor mu zaten ?
bu alan temiz kalsın işte burda da yazmayıverin küfür falan.
neyin mücadelesi bu?
küfürsüz de gayet güzel ifade edilebilir düşünceler.
tabi yeteri kadar olgun fikirleriniz varsa.
devamını gör...
the lobster
yorgos lanthimos'un ingilizce ilk filmi. yapım yılı 2015.
film, günümüz sorunlarından ve belki de en popüler konularından biri olan modern sevgi'yi işliyor. olmak ya da olmamak.. ''evli olmak, ya da olmamak'' işte bütün mesele bu. eğer evli değilseniz, bir yere götürülüyorsunuz ve 40 gün içinde gerçek(?) aşkı bulup evlenmeniz isteniyor. eğer evlenemezseniz istediğiniz bir hayvana dönüştürülüyorsunuz. yani tam bir distopya.
filmin karamsarlığı renklerle mükemmel dengelenmiş. hatta filmin belki de en ve tek sevdiğim yanı renkleriydi diyebilirim.
fakat filmin sevgiye bakış açısı, iki kişinin ortak özelliklerinin olması gerektiği. bir kişi miyop mu? diğer miyop olan başka biriyle evlenebilir. tabii ki illa miyop biriyle evlenmek zorunda değil lakin muhakkak aralarında ortak bir yön olmalı. ortak yön yoksa sevgi de yok
izlediğim en değişik ve aşırı bir şekilde işlenen, absürt filmdi. o yönüyle etkileyici olsa da ben pek beğenmedim. hatta hiç beğenmedim. ama konusu uzun yıllar aklımda kalır. o yüzden başarısız olduğunu söyleyemem ve izlenmesini öneririm.
film, günümüz sorunlarından ve belki de en popüler konularından biri olan modern sevgi'yi işliyor. olmak ya da olmamak.. ''evli olmak, ya da olmamak'' işte bütün mesele bu. eğer evli değilseniz, bir yere götürülüyorsunuz ve 40 gün içinde gerçek(?) aşkı bulup evlenmeniz isteniyor. eğer evlenemezseniz istediğiniz bir hayvana dönüştürülüyorsunuz. yani tam bir distopya.
filmin karamsarlığı renklerle mükemmel dengelenmiş. hatta filmin belki de en ve tek sevdiğim yanı renkleriydi diyebilirim.
fakat filmin sevgiye bakış açısı, iki kişinin ortak özelliklerinin olması gerektiği. bir kişi miyop mu? diğer miyop olan başka biriyle evlenebilir. tabii ki illa miyop biriyle evlenmek zorunda değil lakin muhakkak aralarında ortak bir yön olmalı. ortak yön yoksa sevgi de yok
izlediğim en değişik ve aşırı bir şekilde işlenen, absürt filmdi. o yönüyle etkileyici olsa da ben pek beğenmedim. hatta hiç beğenmedim. ama konusu uzun yıllar aklımda kalır. o yüzden başarısız olduğunu söyleyemem ve izlenmesini öneririm.
devamını gör...
normal sözlük’te açılan ilk başlık
kendisini merak ettiğim başlıktır. (bkz: buralar eskiden hep tarlaydı)
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
malt - deprem
devamını gör...
teoman şarkılarından bir kuple
"inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için."
devamını gör...
insana umudunu kaybettiren şeyler
herkes çevresindeki insanlardan bahsetmiş ama esas kötü olan insanın kendisinden umudunu kesecek noktaya gelmesidir.
bazen gerçekten bu noktaya geldiğim oluyor. sonra unutup veya üstünü kapatıp devam ediyorum "bir şekilde" ama...
eninde sonunda bir tarafımda patlayacakmış gibi geliyor hep.
tanım: kişinin bakış açısına bağlı olarak hayatı zehir edebilen ve hatta bitirebilen şeylerdir.
bazen gerçekten bu noktaya geldiğim oluyor. sonra unutup veya üstünü kapatıp devam ediyorum "bir şekilde" ama...
eninde sonunda bir tarafımda patlayacakmış gibi geliyor hep.
tanım: kişinin bakış açısına bağlı olarak hayatı zehir edebilen ve hatta bitirebilen şeylerdir.
devamını gör...
edwards sendromu
trizomi 18 olarak da bilinen down sendromu ile benzerlik gösteren ama farklı bazı klinik bulgularla ayrılan bir sendromdur.
bu hastalarda dolikosefali görülür.
hastalık için spesifik olan mahmuz topuk olarak da isimlendirilen topuğun arkaya doğru büyüdüğü rocker-bottom feet görülür.

bir diğer klinik bulgusu da el parmaklarında yapışıklık ve el parmaklarını birbiri üzerine çaprazlamasıdır.
trizomi hastalarından kalp anomalilerin en sık görüldüğü sendromdur en sık olarak da ventriküler septal defekt görülür.
bu hastalarda dolikosefali görülür.
hastalık için spesifik olan mahmuz topuk olarak da isimlendirilen topuğun arkaya doğru büyüdüğü rocker-bottom feet görülür.

bir diğer klinik bulgusu da el parmaklarında yapışıklık ve el parmaklarını birbiri üzerine çaprazlamasıdır.
trizomi hastalarından kalp anomalilerin en sık görüldüğü sendromdur en sık olarak da ventriküler septal defekt görülür.
devamını gör...
kredi borcu ödeyen yazarlar
uzun süre ödemiş ve bitirmiş biri olarak allah kolaylık versin diyorum. kredi pişmanlıktır. çektiysenizde vaktinde ödeyin. avukata düşmeyin.
devamını gör...
haydi gel içelim
arkadaşlarımla beraber olduğum bi kapadokya tatilinde sürekli dinlediğimiz ve bağırarak aşırı eğlenerek söylediğimiz çok sevdiğim bi yüksek sadakat şarkısı.
olur da dinlemek isterseniz
olur da dinlemek isterseniz
devamını gör...
gençlerin hobi sahibi olmayışı
üzücü bir durumdur. ne kadar herkes için geçerli bilemem ama kimle tanışsam "boş vaktinde ne yapmaktan hoşlanırsın?" sorusuna asla doğru dürüst bir cevap alamıyorum. okulda birisine "haftasonu neler yaptın?" diyince suratıma boş boş bakışı cidden beni üzüyor. "ders çalışmazsan hayatın sona erer" öğretisinden dolayı mı yoksa refah veya eğitim ile mi bağlantılı bilemiyorum ama çok üzücü bir durum.
edit: madem başlık tutmuş size mesaj: oturun evinize çıkmayın dışarı iki hafta da şu vaka sayıları bir azalsın.
edit: madem başlık tutmuş size mesaj: oturun evinize çıkmayın dışarı iki hafta da şu vaka sayıları bir azalsın.
devamını gör...
sözlük yazarlarının satın aldıkları son kitap
orhan pamuk - kırmızı saçlı kadın
devamını gör...
lord of the portakals miğfer dibi
artık oscarı kargoyla evine yollamamız gereken mellisho adlı başarılı yazarın son işidir.
tebessüm ederek izledim. özellikle şahsımın denk geldiği yerde tüylerim diken diken oldu.
bu başarılı eserden sonra ısırarak portakal yiyeceğim. kendimi yüzde yüz portakal hissediyorum. kafamda kocaman bir portakal var.
tebessüm ederek izledim. özellikle şahsımın denk geldiği yerde tüylerim diken diken oldu.
bu başarılı eserden sonra ısırarak portakal yiyeceğim. kendimi yüzde yüz portakal hissediyorum. kafamda kocaman bir portakal var.
devamını gör...
türkiye'de islamın çok yanlış yaşanılması
doğru olandır, o kadar yanlış yaşıyoruz ki, kandil geceleri, mevlid, türbeye gidip medet ummak, türbe yaptırmak ya da yerden yüksek mezarlar yapmak, mezarlardan medet ummak, ölüden medet ummak, çaput bağlamak*, mezarlıkta kuran okumak, şeyhten medet ummak, allah dostundan(!) medet ummak, tarikata gitmek vb. islama bakarsanız bunların hepsinin yanlış olduğunu göreceksiniz, türkiyede islam değil geleneksel din yaşanıyor*.
devamını gör...
kadın filozof olmaması
kadın filozof yok değil vardır fakat kadınlara yüklenen misyon bunun görülmesini engellemiştir. bu başlık 'neden az sayıda kadın filozof var' olsa daha doğru olacaktır.
bunun da sebebi kadınların yüzyıllardır köle vasfında görülmesidir. hiyerarşik bir düzen içinde en alt tabakada olduğunuza inandırılmanızdır. düşünün ki ortadoğuda kadın olduğunuz için bile hayata tutunamazken, yaşayamazken nasıl olur da oturup yaşam üzerine düşünebilirsiniz. yahut yine yalnızca erkek bireyin varlığıyla anlam kazanacağına inandırırsanız, refah vermezseniz, sürekli iş üstüne iş yüklerseniz nasıl olur da kadın düşünür, sorgular. zaten ona verilmiş hayat bile yüce kişilerce(!) bağışlanmış hayattır.
bunun da sebebi kadınların yüzyıllardır köle vasfında görülmesidir. hiyerarşik bir düzen içinde en alt tabakada olduğunuza inandırılmanızdır. düşünün ki ortadoğuda kadın olduğunuz için bile hayata tutunamazken, yaşayamazken nasıl olur da oturup yaşam üzerine düşünebilirsiniz. yahut yine yalnızca erkek bireyin varlığıyla anlam kazanacağına inandırırsanız, refah vermezseniz, sürekli iş üstüne iş yüklerseniz nasıl olur da kadın düşünür, sorgular. zaten ona verilmiş hayat bile yüce kişilerce(!) bağışlanmış hayattır.
devamını gör...
yumurtalı ekmek
nedense bir türlü sevemediğim yiyecektir.
ara sıra yerim ama genelde midem bulanır.
ara sıra yerim ama genelde midem bulanır.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
çoğu insan benimle tanıştığında çok soğuk biri olduğumu söylüyor ama gerçek öyle değil aşırı derece utangaç ve çekingen bir insanım.
devamını gör...



