iki türlü de yapılır. iki türlüsü de efsanedir.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1980 yılında kurulmuş olan, en bilindik haliyle dave gahan, martin gore ve andy fletcher isimlerinden meydana gelen elektronik müzik grubu. alan wilder ve grubun kurucularından biri olan vince clarke, farklı dönemlerde gruba dahil olan ve gruptan ayrılan 2 isim.

10'dan fazla stüdyo albümü olan grup, özellikle 80 ve 90'lı yıllarda müzik dünyasını sallamayı başarmıştı. çocukluğumdan beri onların şarkılarını dinleyip dave'in sesine aşık olarak büyüdüm. bu nedenle en sevdiğim grup listesinin başındadır bu grup.

şu sesin güzelliğine bakar mısınız?

edit: başlık ukde olarak bırakılmış ama kimin bıraktığı görünmediğinden onu belirtemedim.

edit2 : @devotee adlı yazar arkadaşımızın ukdesi imiş. geç öğrendim ama öğrendim *
devamını gör...

6. yüzyılda sasani imparatorluğu'na hükümdarlık etmiş kişi. 1. hüsrev ya da âdil enûşirvân gibi isimlerle de anılır.

adaleti hakkındaki meşhur kıssaya geçmeden önce kısaca bilgi vermek gerekirse;
döneminde bilim, sanat, mimari gibi alanlarda bol miktarda yenilik yapmış ve "sasani tarihinin ikinci altın çağı" denilen döneme damgasını vurmuştur.

adaletiyle öylesine ün salmıştır ki, müslüman olmadığı halde, hz. muhammed'in kendisi için "keşke benim ümmetimden olsaydı" dediği rivayet edilir. bu da devlet yönetiminde adaletin her şeyin üzerinde olduğunun bir göstergesidir.

***

onu en iyi, baykuş hikayesinden tanırız.

tahta ilk çıktığı yıllarda halka kök söktürürmüş nûşirevân. keyfine oldukça düşkün bir hükümdarmış ve kendisinden başka da kimseyi düşünmezmiş.

bir gün veziri de yanındayken, bir ava çıkmış maiyetiyle beraber. dinlenmek için bir ağacın altına oturduğunda, 2 baykuşun ötüşlerini duymuş. çok hoşuna gitmiş bu ve vezirine dönerek:

- keşke ne söylediklerini biz de anlasaydık, demiş. vezir zeki bir adam; hemen değerlendirmiş fırsatı:
- ben anlıyorum. izin verirseniz söyleyeyim, demiş. izin çıkınca başlamış anlatmaya:
- efendim, bu baykuşlardan biri diğerinin kızına talip olmuş. kızı olan baykuş diyor ki "başlık olarak senden bir harabe isterim". diğeri de diyor ki "ooo! istediğin harabe olsun! nûşirevân gibi bir hükümdar bu ülkenin başında oldukça, ben sana 1 değil 10 harabe bile veririm".

nûşirevân anlayacağını anlamış bu hikâyeden ve o günden sonra artık halkla olan ilişkisine dikkat etmeye başlamış. adaleti sağlamak için elinden geleni yapmış, insanların fakirlikten kurtulması için çalışmış. öyle ki, döneminin en adil hükümdarı unvanını almış sonunda.
devamını gör...

birisi kendini övüp durup, ego patlaması yaşıyorsa... anında yüzüm gözüm ekşir zaten. asla kimsenin hakkını yemem ama bazıları çok üstten bakıyor.
(bkz: yapman etmen guzum)
devamını gör...

3 buçuk senedir kullandığım emektar telefonum. 2 defa tamire gitti. bir sefer asus yetkili bayiden bir sefer de normal telefoncudan. çok para harcadım. 1700 küsür liraya almıştım, 600 küsür lira da tamirine harcadım. açık konuşayım pek iyi bir telefon değildi. kamerası 1buçuk senedir arızalı, bulanık çekiyor. oysa ki ben fotoğraf çekmeyi çok severim. neyse sonuçta koca 3buçuk sene,hatta yaza kadar 4 seneyi geçecek.

edit: maalesef birçok telefonun yaşadığı gibi bu telefon da kullanılamaz duruma geldi.

en son yine ekranı kırıldı, neden kırıldı diye soracak olursanız söyleyeyim: elektrikli motor sürerken cebim açık kalmış, oradan düştü ve defalarca takla atarak paramparça oldu. üzüldüm tabii ki bu duruma ama yapacak bir şey yoktu, bir daha masraf yapamazdım o telefonun tamiri için, 400 küsür lira para istediler çünkü.

bunu duyan çok sevdiğim bir babamın arkadaşı da bana bir iphone 5 verdi, eski telefonuymuş. sağ olsun bir süredir o telefonu kullanıyorum, memnun muyum hayır değilim çünkü ios 10.3.4 sürümüne sahip yani ne youtube'u ne de instagram'ı indiriyor ama olsun idare edeceğiz, mecbur.

zaten yaz sonuna bir telefon almayı planlıyorum nasipse, yks sınavı geçtikten sonra biraz para kazanmaya başlayacağım.
devamını gör...

(bkz: dingo'nun ahırı)
devamını gör...

herkesin özgür iradesiyle yapmak istediği ve yaptığı iyi veya kötü şeylerden sonra, yapılanların unutulduğu, yapanın da yanına kar kaldığının zannedildiği bir zamanda - yani mahşer zamanı - haklı olanın zerre hakkının kıymet kazanacağı, haksızın da zerre haksızlığının meydana çıkacağı bir terazi kurulacak.
işte bu terazi de en ufak iyilik ve en ufak kötülüğün hiçe sayılmayacağı bu terazide ortaya çıkacak sonuç ilahi adalet olacaktır.
devamını gör...

fransız soylusu hugues de payen tatafından 1119 da 9 şövalyeden kurulmuş kudüsteki hacıları korumak için. kurulduktan 10 yıl sonra da katolik kilisesi tarafından resmi olarak tanınmış. bankacılık olaylarıyla falan hacılara kolaylık sağlamışlar.

haçlı savaşlarından sonra tarikata borcu olan fransız kralı kafirlik ve eşcinsel suçları iddiasıyla papa 5. bilmemneye baskı yapıp tarikatı 1312 de yok etmiş mal varlığına el koymuş. tarikat üyeleri yakılarak öldürülmüş. son olarak da 1314 te jacques de molay ve tarikat üyeleri kazığa bağlanarak yakılıp idam edilmiş.

birinci haçlı seferlerinden sonra birçok hacı kutsal yerlere giderken soyulup öldürüldüler. fransız soylusu ve arkadaşı godfred de bu tarikatı kuruyor. kurarken hacılara yardım amaçlı kurdukları için de kudüs kralından destek istiyolar onlar da zeytin dağında bi tapınak veriyor bunlara. finansal bir gelirleri yok tamamen bağışlara bel bağlamış halde bekliyolar.

bu durum çok uzun sürmüyo kurucu şövalyelerden birinin yeğeni bir konferansta papayla konuşup durumu anlatıyor. papa da yazdığı bir fermanla bu tarikatın vergi vermeden her yerde rahatça hareket etmesini sağlıyor. bu şekilde daha da büyüyen tarikat önemli başarılar elde ediyor. çek sistemi oluşturuyolar. mesela avrupada parayı yatıran bir hacıya şifreli bir mektup veriliyor o da kudüse gidince o kodlarla parasını ordan alabiliyor.

yaklaşık iki yy varlığını sürdümüşler.
devamını gör...

öyle bir an olurdu ki ışınlandığım, etrafta başka bir kara parçasını göremediğim bir tepedeyken ben, güneş çoktan batmış ama ufukta hafif bir kızıllık var olurdu. gökte yıldırlar belirse de denizin maviliği hala seçilebiliyorken, ağaçların ferah kokusu ve akşam serinliği içimdeki olanca gamı kederi temizleyip çok uzaklara götürmüş olurdu. üzerimde etekleri uçuşan basit bir elbise, öylece manzarayı izlerdim önce dakikalarca. ufukta gördüğüm o kızıllık yerini koyu bir maviliğe bıraktığında, uzaklardan bir yerden canlı bir müzik sesi duyardım. akordeon, gitar, ara ara da kıvrak bir keman sesi bana "haydi gel, kuruldu masalar" derdi. kolumdaki şalı omzuma atıp toprak yolda müziğin ahenginde yürürdüm masaların üzerine asılı renkli lambaları görene dek. sonra da kalabalık bir masanın ucuna, sanki kırk yıldır tanıdığım insanlar oturuyormuş gibi ilişir eğlenmeye başlardım gecenin behrine dek.
devamını gör...

bir kavga başlangıcı olarak bakışmak.
devamını gör...

ekşi,tuzlu,tatlı ve acıya ek olarak pek bilinmeyen 5.tattır. 'ağız tadı' olarak da bilinir. daha çok uzakdoğu veya asya'ya ait lezzetler için kullanılır.
devamını gör...

bende tam tersi olan durumdur.

gece olunca yaşama sevincim artıyor resmen. tabii türkiye koşullarında gece vakti çıkıp özgürce dolaşamıyorum ama yine de psikolojik olarak en iyi olduğum zaman dilimi. uyumaktan nefret ediyorum.

keşke insanlarda da güneş enerjisi ile enerji depolama özelliği olsaydı. swh

(bkz: insana güncelleme gelse istenecek özellik)
devamını gör...

belki de muhafaza edecekleri bir sey kalmamistir..
devamını gör...

tarihini yanlış hatırlamıyorsam eğer 2011 yıllarında çekilmiş bobby fischer against the world isimli bir belgesele sahip efsanevi satranç oyuncusu. kendisinin satranç üzerine yazdığı kitaplar bulunmaktadır bildiğim bir kaç tanesini alta not düşeceğim. zamanında ortalığı fırtına gibi yıkıp geçmiş bir efsane fischer, bazı efsaneler toza bazıları ise altına dönüşür ve biz biliyoruz ki bu tozdan kurulmuş bir imparatorluk değil.

(bkz: my 60 memorable games)
(bkz: the games of robert j. fischer)
(bkz: bobby fischer teaches chess)
devamını gör...

kuşadası 4.0 ve 4.1 kandilli söylüyor. buradan
3. deprem menderes 3.4 buradan
iyi miyiz izmir? umarım kimseye bir şey olmamıştır.

hissedenler?
4 üzeri sanırım baya sallandık.

5 dk falan arayla 2.kez sallandık. ne oluyor ya..
devamını gör...

cevabı olmayan bir sorudur.

gün içinde belki de milyonlarca 'an' olduğu için her 'an' farklı bir şeye ihtiyacımız olabilir.
devamını gör...

gotik edebiyatın canı, ciğeri e.t.a. hoffmann romanıdır.

hepimizin korkuları vardır. ve bu korkuların çoğunun kaynağı çocukluğumuzda yaşadığımız anılardır. bu anlar zaman içinde çokça ortaya çıkar ve bize çocukluğumuzun korkularını hatırlatıp içimizin ürpermesine neden olur. ben de bu korkulardan birinden mustarip bir insanım ve içinde hala takip edildiğime dair kötü bir his var.

çok küçük yaşlardayken köye gittiğim zamanlar benden daha güçlü bir hayal gücü olan kardeşimle birlikte elimize fındık dalları alıp “ tepegöz” ü arardık. bu tepegöz dediğimiz yaratık alnının ortasında tek bir göz olan, şekilsiz vücuduyla sarsak bir şekilde yürüyen, beslenmek için ise taze insan eti tüketen bir nevi devdi.

bizim amacımız önce kendi köyümüzü, sonra şehri, elbette ülkeyi ve son olarak da dünyayı bu kötü kalpli canavardan kurtarmaktı. kendimizi bunu yapacak güçte ve cesarette görsek de hep ağaçların arkasına saklanıp izliyorduk tepegöz’ü. silahlarımızın sağlamlığı ve o zamanki teknolojiye ayak uyduracak seviyede olması elbette içimizi rahatlatıyordu ama yine de inceden bir tedirginlik duymuyor da değildik. çok yaklaşmadan defalarca takip ettik tepegöz’ü.

birçok kez yakaladık aslında onu ama her seferinde bir yolunu bulup elimizden kurtuldu. ama biz her küçük çocuğun yapacağı gibi yepyeni maceralara yelken açmak için onu aramaya devam ettik. ama bir süre sonra, yani büyümeye başladıkça tepegöz’ü aramaktan, onunla savaşmaktan vaz geçtik. ama tepegöz bizden hiç vaz geçmedi. rüyalarımıza dadandığı çok gece hatırlarım. şu an elbette tepegöz’ü hayali bir canavar olduğunu biliyorum. ve sizin sandığınız gibi geceleri yalnız başıma yürürken sık sık arkama bakmamın nedeni tepegöz değil. ben artık büyüdüm.

hoffman’ın kum adam’ı da benim tepegöz’üm gibi ama sanki hoffman benden daha çok korkmuş kum adamdan, bu kadar iyi anlattığına göre.
devamını gör...

sırf telefon ekranına çarparken çıt çıt sesler çıkarsın diye yaptığım eylem.
devamını gör...

trakya üniversitesi ilahiyat fakültesi dekanı prof. dr. cevdet kılıç, boğaziçi üniversitesi öğrencilerine hitaben ,


boğaziçili misiniz, boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem, biz eylem falan yapmayız. biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim.


şeklinde bir paylaşım yapmış.

adama sorarlar, hoca sen akademisyen misin, nesin ?

buradan
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim