aşık olunan kişi reddederse alınacak pozisyon
çocuk deĝilim. artık cenin pozisyonu olmadan da ağlayabilirim.
devamını gör...
once upon a time in hollywood
filmin başarılı olduğu tek konu sadece bizi bir zaman makinesine atlatıp altmışlara geri dönmüş hissiyatı vermesi... bunun dışında nasıl bir film olduğunu kendi açımdan yorumlamak istiyorum; efsane milan kadrosu gibi bir oyuncu kadrosuna sahip olduğu, harika müziklerin eşlik edebildiği halde 2 saat 41 dakikalık bir hayal kırıklığı, başka hiçbir şey değil.
bir kere şunu söylemek istiyorum, elbette tarantino'nun filmlerinde belirli bir hikaye yoktur kısmı bir yana dursun, en azından o hikaye olmayan filmleri bir şekilde eski filmlerinde doldurabiliyordu, bu filmde ne yazık ki öyle bir şey söz konusu dahi olamaz!
manson çetesinin sharon tate'in öldürülme sürecine kadar giden o tuhaf zaman dilimini anlatmak istemiş de sanki o kısmı anlatmak isterken aradaki boşlukları leonardo di caprio ve brad pitt ile doldurmayı denemiş ama bunu da pek becerememiş gibi *kaldı ki brad pitt de, leonardo di caprio da olağanüstü oyunculuk sergilemesine rağmen!*
sevgili tarantino bu filmde hippilere olan nefretini öyle pis bir biçimde kusmuş ki, benim gibi "çiçek insanları pek samimi bulamıyorum" diyen insan bile rahatsız oldu düşünün artık. ama şu kadarını söyleyebilirim, hippileri bu kadar aptalca ve bu kadar saçma bir biçimde kim beyaz perdeye aktarır diye soracak olsanız, ya j.j. abrams ya da quentin tarantino derdim, hollywood'un yahudi lobisini her filmde pohpohlayıp kendilerine yer edinmeye çalışmış torpilli yağcıları sizi...
daha önemli bir detay daha eklemek istiyorum, polanski'nin tecavüz kısmı var ya hani bilirsiniz, filmde pussycat karakteri ile bu kısmı irdeleyip resmen kendince mesajlar vermeyi denemiş.
kısacası 2 saat 41 dakikama yazık etmiş bir film. ama konu tarantino olunca şaşırtmıyor bu yazık etme kısmı.
bir kere şunu söylemek istiyorum, elbette tarantino'nun filmlerinde belirli bir hikaye yoktur kısmı bir yana dursun, en azından o hikaye olmayan filmleri bir şekilde eski filmlerinde doldurabiliyordu, bu filmde ne yazık ki öyle bir şey söz konusu dahi olamaz!
manson çetesinin sharon tate'in öldürülme sürecine kadar giden o tuhaf zaman dilimini anlatmak istemiş de sanki o kısmı anlatmak isterken aradaki boşlukları leonardo di caprio ve brad pitt ile doldurmayı denemiş ama bunu da pek becerememiş gibi *kaldı ki brad pitt de, leonardo di caprio da olağanüstü oyunculuk sergilemesine rağmen!*
sevgili tarantino bu filmde hippilere olan nefretini öyle pis bir biçimde kusmuş ki, benim gibi "çiçek insanları pek samimi bulamıyorum" diyen insan bile rahatsız oldu düşünün artık. ama şu kadarını söyleyebilirim, hippileri bu kadar aptalca ve bu kadar saçma bir biçimde kim beyaz perdeye aktarır diye soracak olsanız, ya j.j. abrams ya da quentin tarantino derdim, hollywood'un yahudi lobisini her filmde pohpohlayıp kendilerine yer edinmeye çalışmış torpilli yağcıları sizi...
daha önemli bir detay daha eklemek istiyorum, polanski'nin tecavüz kısmı var ya hani bilirsiniz, filmde pussycat karakteri ile bu kısmı irdeleyip resmen kendince mesajlar vermeyi denemiş.
kısacası 2 saat 41 dakikama yazık etmiş bir film. ama konu tarantino olunca şaşırtmıyor bu yazık etme kısmı.
devamını gör...
kürk mantolu madonna
bu kitap ve okuduğum zamanki lokasyon kesinlikle ironikti. neresi olduğundan şimdilik bahsetmeyeceğim fakat o debdebe ortamında bana hissettirdiği duyguları esirgemek, bu şaheserin kendisine kabalık olur diye düşünüyorum. benim için bu kitabın orijinine dönelim. kürk mantolu madonna kitabını, pop sanatçısı madonna'nın biyografisi olduğunu sananlarla aynı zihniyete sahip olduğunu düşündüğüm insanlar, kullandıkları sosyal platformlarda bir masa, kahve, atıştırmalık ve bu kitap ile -kendilerince- entellektüel bir caka satma peşindeydiler. onca paylaşımlar içinde boğulurken bir diğer yandan oldukça ön yargılı davranıyordum. iyi ki de öyle düşünmüşüm. nice şeylerde olduğu gibi bunda da hazır olmadığımın farkına vardım. bu kitabı okumanın zamanı değildi diye düşündüm. taa ki, polis okulunun intibak zamanlarında bu kitapla karşılaşıncaya değin. bir abi bana bu kitabı getirmişti. burnum havada elime aldım. iki sayfadan sonra köşeye atacağım bir kitapmış gibi düşündüm. ve yine yanıldım. onca antremandan, sunumlardan, eğitimlerden sonra bir köşeye çekilip göğsümde sakladığım bu kitabı okuyordum. hayret ediyordum. acaba devamında ne olacak? sonu nasıl bitecek? maria puder'a ne oldu? minvalinde sorular soruyordum sürekli. son yaprağına geldiğim zaman yanaklarımın ıslandığını fark ettim. emile zola'nın meyhane kitabından sonra büyük bir vurgun yedim. cidden meyhane'den sonra beni bu kadar etkileyebilir miydi, bir kitap? daha sonrasında polis okulundan istifamı verdim ve eve geldiğim ilk gün bu kitabı tekrardan okudum. bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlayarak.
şimdilerde ise filminin neden çekilmediğini düşünmekteyim. gerçi türk filmleri biraz bayıyor. acaba netflix ve türevi platformlar bu konuda ne yapabilir diye düşünüyorum. benim için bu eser; sabahattin ali'nin bedeninden çıkıp manevi içtenliği ile yazdığı bir romantik eserdir. henüz üstüne bir eser tanımadım...
teşekkürler, sabahattin ali.
şimdilerde ise filminin neden çekilmediğini düşünmekteyim. gerçi türk filmleri biraz bayıyor. acaba netflix ve türevi platformlar bu konuda ne yapabilir diye düşünüyorum. benim için bu eser; sabahattin ali'nin bedeninden çıkıp manevi içtenliği ile yazdığı bir romantik eserdir. henüz üstüne bir eser tanımadım...
teşekkürler, sabahattin ali.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarına ne oluyor sorunsalı
günde neredeyse 17-18 saat buradayım, bunlardan hiç haberim yok. söylesene ilhami abi ben başka sözlükte mi dolandım, başka sözlükte mi cahil kaldım?
devamını gör...
başıboşlar
türk yapımı netflix dizisi sanıp girdiğim başlık.
tanımları okudukça bastım kahkakayı. yönetimin "alın size öyle tanımlara böyle kategori" dediğini işitir gibiyim.
(bkz: başıboşlar ama başlı başına boşlar)
kategoriden sorumlu moderatörün yanında ne yazacak şimdiden çok merak ediyorum.
başıboş moderatör , başıboşlar yöneticisi , moderatör ama başıboş değil *
tanımları okudukça bastım kahkakayı. yönetimin "alın size öyle tanımlara böyle kategori" dediğini işitir gibiyim.
(bkz: başıboşlar ama başlı başına boşlar)
kategoriden sorumlu moderatörün yanında ne yazacak şimdiden çok merak ediyorum.
başıboş moderatör , başıboşlar yöneticisi , moderatör ama başıboş değil *
devamını gör...
2002 yılındaymış gibi yazmak
yeni doğdum yazamam.
devamını gör...
mümkün olan en aptalca eylem
maddi ve manevi kisiye zarar verici her turlu eylemdir.
-sagliksiz beslenme,
-asiri alkol tuketimi,
-sigara, uyusturucu ve kimyasal turevlerin kullanimi,
-paranin ve zamanin ziyan edilmesi,
-yanlis kisilerle muhattap olunmasi...
-sagliksiz beslenme,
-asiri alkol tuketimi,
-sigara, uyusturucu ve kimyasal turevlerin kullanimi,
-paranin ve zamanin ziyan edilmesi,
-yanlis kisilerle muhattap olunmasi...
devamını gör...
tuz ekmek
homeros'un ilyada'sında tuzlu ekmeğin adak olarak sunulduğundan söz edilir. bazı kültürlerde tuz ve ekmek, misafire sunulacak her yemeğin simgesi olmuştur. doğu avrupa ülkelerinde eve gelen konuğa, önce ekmek ve tuz sunulur. ortadoğu toplumlarında birine tuz ve ekmek yediren kişi, sonuna kadar saygı görür. bazen de bağlılık sembolü olarak kabul edilir. o yüzden dolayı da o kültürlerde tuz-ekmek haini diye kavram vardır, tuz ekmek hakkını çiğneyen kişiye böyle denir.
devamını gör...
daft punk
veridis quo * şarkısıyla en ufak bir söz söylemeden, enstrümantal olarak beni çökertebilen, dünyanın en güzel elektronik müzik grubudur. her yaptıkları albüm bir klasik haline dönüşmektektedir. *
devamını gör...
en sevdiğiniz organel
enerji ürettiğinden mütevellit mitokondridir efendim.
enerjimiz de olmasa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? iyi ki vardır kendisi.
enerjimiz de olmasa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? iyi ki vardır kendisi.
devamını gör...
geceye ismet özel şiirlerinden bir dize bırak
uzak nedir?
kendisinin bile ücrasında yaşayan biri için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
kendisinin bile ücrasında yaşayan biri için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
devamını gör...
sözelcilerin sayısalcıları kıskandığı gerçeği
lisede sırf sayısal daha havalı diye düşünüp sayısalı seçen arkadaşım vardı benim. ancak edebiyat öğretmenlerine de hep bir hayranlığım olmuştur.
(bkz: ülkede herkesin kendisini en zeki görmesi)
(bkz: ülkede herkesin kendisini en zeki görmesi)
devamını gör...
lyrica
pfizer firmasını ayakta tutan iki ilaçtan biridir. nörolog ve ortapedistlerin yazabildikleri belirli hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç fakat ülkemizde uzun yıllardır suistimali gündemde. resmen karaborsa da tane ile satıldığını duyup, her gün operasyonlarda yakalandıklarını izliyoruz. acilen ve kat-i suretle yasaklanması gerekiyor zannımca,kullanımı aşırı artmış durumda ve tehlikeli boyutlara ulaştı.
devamını gör...
birini azarladıktan sonra çekilen yoğun vicdan azabı
bir an için öfkeye hakim olunamyıp insanlara kem sözler söylendikten, esilip gürlendikten sonra empati yapıp son derece pişman olmak ve acı çelmek. pis bir his.
devamını gör...
eğer seni sevseydi
eğer seni sevseydi
her gece yastığa kafanı rahat koyardın
hiç dert tasan kalmazdı belki
sadece mutlu olurdun
sadece mutlu
eğer seni sevseydi
bilirdin her şeyin gelip geçici olduğunu
ama onun olmadığını
belki de tüm gün etrafına mutluluk saçardın
çok ama çok pozitif olurdun
ağzından çıkan her sözcük için
insanların sana minnettar oluşunu izlerdin
her gördüğünde onu
tekrardan uçuşurdu içinde o kelebekler
bilirdin
50 yıl geçse bile hala aynı kalacağını
belki de kendini suçlardın
ona layık olup olamadığını sorgulardın
tekrardan dert sahibi olurdu dertsiz başın
için içini yerdi
ama bilirdin
onun yanı en güzel yerdi
hatta edip cansevermişçesine derdin ki
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
evet
büyütürdünüz o sevdayı
çocuklarınız olurdu
aynı sizin kopyanız
ya da sezai karakoçmuşçasına mesajlar atardın
zaman ne de çabuk geçiyor mona
saat on ikidir söndü lambalar
uyu da turnalar girsin rüyana
o uyuduktan sonra sen de uyurdun
yeni bir güne birlikte başlardınız
ne de güzel olurdu değil mi?
ama olmuyor ki böyle her zaman
bazen sadece hayallerini süslüyor
bazense en nefret ettiğin kişi oluveriyor
işte hayat bu kadar acımasız da olabiliyor..
her gece yastığa kafanı rahat koyardın
hiç dert tasan kalmazdı belki
sadece mutlu olurdun
sadece mutlu
eğer seni sevseydi
bilirdin her şeyin gelip geçici olduğunu
ama onun olmadığını
belki de tüm gün etrafına mutluluk saçardın
çok ama çok pozitif olurdun
ağzından çıkan her sözcük için
insanların sana minnettar oluşunu izlerdin
her gördüğünde onu
tekrardan uçuşurdu içinde o kelebekler
bilirdin
50 yıl geçse bile hala aynı kalacağını
belki de kendini suçlardın
ona layık olup olamadığını sorgulardın
tekrardan dert sahibi olurdu dertsiz başın
için içini yerdi
ama bilirdin
onun yanı en güzel yerdi
hatta edip cansevermişçesine derdin ki
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
evet
büyütürdünüz o sevdayı
çocuklarınız olurdu
aynı sizin kopyanız
ya da sezai karakoçmuşçasına mesajlar atardın
zaman ne de çabuk geçiyor mona
saat on ikidir söndü lambalar
uyu da turnalar girsin rüyana
o uyuduktan sonra sen de uyurdun
yeni bir güne birlikte başlardınız
ne de güzel olurdu değil mi?
ama olmuyor ki böyle her zaman
bazen sadece hayallerini süslüyor
bazense en nefret ettiğin kişi oluveriyor
işte hayat bu kadar acımasız da olabiliyor..
devamını gör...
musicbuddy
zeytin ağaçları...
devamını gör...
en sevilen ressam ve eseri
caravaggio- goliath
eser ve hikayesi
eser ve hikayesi
devamını gör...
hz. ali'den hikmetler
"iki şeyi hiç hatırlama;
başkasına yaptığın iyilik ve başkasından gördüğün kötülük."
başkasına yaptığın iyilik ve başkasından gördüğün kötülük."
devamını gör...
nickaltına entry girmeden önce yapılması gerekenler
saygı çerçevesinde o yazar hakkında düşündüğünüz şeyleri dilediğiniz gibi yazabilirsiniz. eleştiri ya da iyi dilek farketmez. nickaltına hep iyi şeyler yazılır diye bir kural yok eleştire de bilirsiniz.
bazı yazarlar eleştiri gelince çok hırçınlaşıyor ya da sildiriyor bunun olmaması taraftarıyım. sonuçta hakkımızda hep iyi şeyler düşünülecek hep sevilecek değiliz bunun bilincinde olması lazım herkesin.
bazı yazarlar eleştiri gelince çok hırçınlaşıyor ya da sildiriyor bunun olmaması taraftarıyım. sonuçta hakkımızda hep iyi şeyler düşünülecek hep sevilecek değiliz bunun bilincinde olması lazım herkesin.
devamını gör...
1 mayıs 2021 normal sözlük mobil görünümünün güncellenmesi
ankara belediyesi misali devamlı çalışıyor iko. ellerinize aklınıza sağlık, güzel olmuş bence.
devamını gör...