fotoğrafın hikayesi
rus kaşif nikolai machulyak'ın 1976 yılında aç bir kutup ayısı ve yavrularını beslediği anın fotoğrafı. yavrunun machulyak'ın bacağına sarılması da duygu yüklüdür.
kaynak

devamını gör...
türk dizilerinin olmazsa olmazları
zengin çocuk fakir kıza aşık olur. kız biz ayrı dünyaların insanıyız edebiyatı yapar . çocuğun ailesi kızı aşağılar , hor görür , soyadımıza layık değil derler . ve mutlu son evlenirler .
devamını gör...
burcuna göre sevgili seçme
burcumu sorup duraksadiktan sonra"olsun" diyen tipler tanıdım. görende köprü altında bali çekerek bugünlere geldik sanır ne salak tepkilerdir bunlar denilesi cinsten seçmeler.
devamını gör...
sayonara
güle güle veya elveda anlamlarında kullanılan sayonara kelimesi marlon brando’nun oynadığı 4 oscar ödüllü sayonara filmi ile yurdumuzda 1957 yılında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
tepedeki ev filmindeki duygu dolu şarkı sayonara no natsu ile sevgililer arasında sıkça kullanılan bir kelime olmuştur.
gülen yüz emojisi ile kullanılırsa güle güle anlamına gelirken, emoji olmadan kullanılırsa hüzünlü bir elvedadır sayonara.
özel gün sendromu yaşayanlar “sayonara” diye sevgililerine mesaj atarak “benimle son zamanlarda pek ilgilenmiyorsun, hayatında başka biri mi var, seni bırakırım ona göre” imalı trip de atabilirler. *
çikolata, çiçek ve bir hediye ile gönül almak gereklidir...emojisiz “sayonara” mesajı üzerine.
birçok romanda da görürüz sayonarayı...
“geceleyin birbirinin yanından geçen trenlere benziyoruz. merhaba! hoşçakal! bir dahaki sefere! sayonara! a bientot! gözlerim hala seninkilerin içine bakıyor ve orada derinlere dalıyor.
saçlarını dalgalanırken görüyorum ve yazın gökyüzünden hızla gelip geçen bir bulutu andıran gülümsemenle cezbedilmiş bir halde bir bambu ormanında yalnız başıma dolaşıyorum.
senden bin ışık yılı uzakta olsam bile kendimi sana çok yakın hissediyorum…günler uçup gidiyor ve ben her zaman, gittikçe daha güçlü seviyorum seni. ah evet, aşk çok ihtişamlı bir şey “- charles bukowski.
tepedeki ev filmindeki duygu dolu şarkı sayonara no natsu ile sevgililer arasında sıkça kullanılan bir kelime olmuştur.
gülen yüz emojisi ile kullanılırsa güle güle anlamına gelirken, emoji olmadan kullanılırsa hüzünlü bir elvedadır sayonara.
özel gün sendromu yaşayanlar “sayonara” diye sevgililerine mesaj atarak “benimle son zamanlarda pek ilgilenmiyorsun, hayatında başka biri mi var, seni bırakırım ona göre” imalı trip de atabilirler. *
çikolata, çiçek ve bir hediye ile gönül almak gereklidir...emojisiz “sayonara” mesajı üzerine.
birçok romanda da görürüz sayonarayı...
“geceleyin birbirinin yanından geçen trenlere benziyoruz. merhaba! hoşçakal! bir dahaki sefere! sayonara! a bientot! gözlerim hala seninkilerin içine bakıyor ve orada derinlere dalıyor.
saçlarını dalgalanırken görüyorum ve yazın gökyüzünden hızla gelip geçen bir bulutu andıran gülümsemenle cezbedilmiş bir halde bir bambu ormanında yalnız başıma dolaşıyorum.
senden bin ışık yılı uzakta olsam bile kendimi sana çok yakın hissediyorum…günler uçup gidiyor ve ben her zaman, gittikçe daha güçlü seviyorum seni. ah evet, aşk çok ihtişamlı bir şey “- charles bukowski.
devamını gör...
normal sözlük'te erkek olmak
valla ne bilim...
sosyal medya kaleminde kendine yer bulan, sözlük ve benzeri platformları çok fazla ciddiye alıp, günlerini, aylarını aksatmadan burada mesai yapan bir topluluğun günden güne manyaklaşan ruh hali için daha önce envai çeşit entry yazdık, çizdik. sosyal yaraları olan bu topluluğun kendine böylesine geniş hareket etme alanı sunan ortamlarda 'süpermen' edasıyla yazıp çizmesi olağandır. sosyal hayatı başarısızlıklarla dolu bu insanlar için şöyle ortamlar cennet niteliğinde.
sosyal çevresi başarısızlıklarla dolu olan bu düşük profilli heriflerin çoğu eğitilemez, tipler olduğu için, saldırgan tavır sergilemesi çok normal. neticede sosyal yetersizliğini doldurmaya çalıştığı bir platform burası. bu yarım akıllıların anlayamadığı şey ise, anonimliğin kendilerini kurtaramayacağı.
bu yarım akıllıların gün gün 'bir şeyler olabileceğini sanma' dürtüsünün doz şiddeti artar. aylar sonra internet üzerinden büründüğü karakteriyle yaşamaya başlar. çok uzatmaya gerek yok.
bu tipleri gerçekliğe hızlıca döndürmek için bir sözlük zirvesi ayarlanması elzemdi, geç kalındı.
sosyal medya kaleminde kendine yer bulan, sözlük ve benzeri platformları çok fazla ciddiye alıp, günlerini, aylarını aksatmadan burada mesai yapan bir topluluğun günden güne manyaklaşan ruh hali için daha önce envai çeşit entry yazdık, çizdik. sosyal yaraları olan bu topluluğun kendine böylesine geniş hareket etme alanı sunan ortamlarda 'süpermen' edasıyla yazıp çizmesi olağandır. sosyal hayatı başarısızlıklarla dolu bu insanlar için şöyle ortamlar cennet niteliğinde.
sosyal çevresi başarısızlıklarla dolu olan bu düşük profilli heriflerin çoğu eğitilemez, tipler olduğu için, saldırgan tavır sergilemesi çok normal. neticede sosyal yetersizliğini doldurmaya çalıştığı bir platform burası. bu yarım akıllıların anlayamadığı şey ise, anonimliğin kendilerini kurtaramayacağı.
bu yarım akıllıların gün gün 'bir şeyler olabileceğini sanma' dürtüsünün doz şiddeti artar. aylar sonra internet üzerinden büründüğü karakteriyle yaşamaya başlar. çok uzatmaya gerek yok.
bu tipleri gerçekliğe hızlıca döndürmek için bir sözlük zirvesi ayarlanması elzemdi, geç kalındı.
devamını gör...
covid-19 tweeti işte gerçekler
bir "göğüs kalp damar cerrahi uzmanı"nın, viroloji üzerine bol keseden sallaması hadisesi. yani tam olarak, berat albayrak'ın ekonomi bakanı olması gib... lan!
(bkz: komplo teorisi)
---
bir de belirtmeden edemeyeceğim, adam hemen aşağıda "reptile/kabal* bize baskı kurmak için harekete geçti..." falan diye bir şey rt'lemiş ya. artık ciddiye alan varsa, bari ondan anlasaydı bir şeylerin yanlış gittiğini.
ve bir şey daha: başlık tam anlamıyla cem uzan'a hapis şoku kıvamında. bir tek sağdan soldan rengarenk reklamlar fışkırması eksik. sabah sabah türk internet haber sitesi tadını yakaladık. e şahane.
(bkz: komplo teorisi)
---
bir de belirtmeden edemeyeceğim, adam hemen aşağıda "reptile/kabal* bize baskı kurmak için harekete geçti..." falan diye bir şey rt'lemiş ya. artık ciddiye alan varsa, bari ondan anlasaydı bir şeylerin yanlış gittiğini.
ve bir şey daha: başlık tam anlamıyla cem uzan'a hapis şoku kıvamında. bir tek sağdan soldan rengarenk reklamlar fışkırması eksik. sabah sabah türk internet haber sitesi tadını yakaladık. e şahane.
devamını gör...
17 gün kapalı kaldık ama ne oldu sorunsalı
hiç bir şey olmadı dediğim başlıktır.
ülkemiz ailemizle baş başa kalmamız veya kendimizle vakit geçirmemiz için böyle bir imkan verdi bizlere sağ olsunlar.
tam kapanma bitti şimdi normalleşme başlayacak ama normalleşemeyeceğiz tıpkı tam kapanamadığımız gibi.
ülkemiz ailemizle baş başa kalmamız veya kendimizle vakit geçirmemiz için böyle bir imkan verdi bizlere sağ olsunlar.
tam kapanma bitti şimdi normalleşme başlayacak ama normalleşemeyeceğiz tıpkı tam kapanamadığımız gibi.
devamını gör...
islam komplosu
artık başka bir dini eleştirin lütfen ya. dünyada din olarak sadece islam mı var? neden üç başlığın ikisi islam eleştirisi?
başka din mi yok kardeşim? hinduizm'i eleştirin, taoizm'i eleştirin. ne bileyim bulun bir şeyler. sürekli tek din üzerinden felsefe yapınca entel görünmüyorsunuz, bunu da söyleyeyim.
hatta ben size bir malzeme vereyim; hinduizm'de balıkların karaya vurması kötü olaylara işaretmiş. ne kadar mantıklı? hadi araştıralım.
başka din mi yok kardeşim? hinduizm'i eleştirin, taoizm'i eleştirin. ne bileyim bulun bir şeyler. sürekli tek din üzerinden felsefe yapınca entel görünmüyorsunuz, bunu da söyleyeyim.
hatta ben size bir malzeme vereyim; hinduizm'de balıkların karaya vurması kötü olaylara işaretmiş. ne kadar mantıklı? hadi araştıralım.
devamını gör...
kaş
"arkası daş, önü yaş; burası gaş."
kaşlılar böyle anlatırla kaş'ı. hakikaten de arkasında kocaman bir dağ, dağın bittiği yerde ise deniz başlar. aradaki daracık sahil şeridine ise kaş yerleşmiştir. buranın asıl adı kaş değildir aslında. 1930'larda "yer adlarının türkçeleştirilmesi" garabeti sonucunda burası ve çevresindeki pek çok yerleşimin güzelim isimlerinin ırzına geçilmiştir. bu kasabanın en son bilinen ve en uzun süre kullanılmış olan ismi andifli'dir ve bugün hala ilçenin merkez mahallesinin ismi olarak hayattadır.
çok kısaca geçmişten günümüze hangi isimleri kullandığını anlattıktan sonra kaş isminin kökenine gelelim. bilinen en eski ismi (bkz: habesos). likya dilinde* bir isim. zaten kelimenin yapısı anadolu ismi olduğunu bas bas bağırıyor. m.ö. 10 ve 9 yüzyıllarda başlayan yunan kolonizasyonu burada da etkisini hissettiriyor. ve 8. yüzyıldan bu yana buraya antiphellos ismi veriliyor. antiphellos esasen asıl yerleşim yeri değil. kaşın hemen yukarısındaki tepelerin üstünde yer alan ve bugün felen mevkii olarak bilinen yerde kurulu olan ve kayalık yer anlamına gelen phellos kenti savunma, tarım ve hayvancılığa elverişlilik açısından asıl yerleşim yeri olarak kullanılıyor. eski habesos ise "phellos'un karşısı" anlamına gelen antiphellos ismi ile bu ana kentin liman yerleşkesi halini alıyor. yaklaşık 3 bin yıl boyunca yunan, pers, iskender, mısır, roma, bizans, selçuklu, osmanlı ve erken cumhuriyet dönemleri boyunca burası antiphellos ismiyle biliniyor. türk hakimiyeti altındayken ismin söylenişi birazcık yuvarlanarak andifli'ye evriliyor. yukarıda da dediğim gibi bu isim merkez mahallenin ismi olarak günümüzde hala kullanılıyor.
şimdi gelelim en sevdiğim kısma. uydurma hikaye kısmına *.
kaş'ın yerlilerine "buraya niye kaş demişler" diye sorarsanız, size hemen güzel bir hikaye anlatırlar. kaş'tan bir taş atımı uzaklıkta olan meis adası da bu hikayeye suç ortaklığı eder. derler ki ada göze benzediği için ona yunanca güya göz anlamına gelen meis adını vermişler. kaş da bu adayı kuzeyden yay gibi sardığı için buraya da kaş adını vermişler. oysa ki ne ada göze benzer, ne kaş kaşa benzer; ne meis kelimesi yunanca'da göz anlamına gelir, ne de yunanca'da böyle bir kelime vardır. adanın asıl ismi kastellorizo'dur. kastello rizon*, yani "tepenin dibindeki kale" anlamına gelir. bu ismin "kastello rosso"dan* geldiğine dair rivayetler olsa da gerçeği yansıtmaz. buna rağmen, bu yanlış düşünce sebebiyle bir dönem fransızlar "château rouge", türkler ise "kızılhisar" gibi çeviri isimler kullanmışlar. diğer adı ise megisti'dir. yunanca'da "en büyük" anlamına gelir, ki bu bölgedeki irili ufaklı 14 kayalık adacığın en büyüğü olduğu için bu isim kullanılır. meis ise megisti'nin türkçe'de deforme olmuş halidir. bu hikaye yanlış hatırlamıyorsam rum bir şairin meis ve kaşı kaş ve göze benzettiği bir şiirinden doğma. bulursam eklerim buraya.
kaş-göz kaş-meis hikayemiz patladığına göre gelelim kaş'ın asıl kökenine. isim aslında kaş'ın coğrafi yapısından geliyor. kaş modern türkçe'de artık unutulmaya yüz tutsa bile "kıyı, kenar, keskin kenar, sarp yamaç" anlamına gelir. tam da başta verdiğimiz cümleyle uyumlu. bölgedeki türkmenlerin geçmişten bu yana bölgeyi ifade etmek için kullandığı bir isim. hele hele kaş ile kalkan arasındaki yoldan geçerseniz bu ismin neden verildiğini daha da iyi anlarsınız.
burası cumhuriyet dönemine kadar büyük ölçüde rum kasabası olarak kalmış. 1900-1915 arası nüfus kayıtlarına bakılacak olursa andifli kasabasına kayıtlı 200-300 müslüman ya var, ya yok. yaklaşık 1800'den fazla rum buranın ana sakinleri. türkler daha çok yukarıda yaylada yaşıyorlar. fakat 1922 senesinde türklerin kurtuluş savaşında inisiyatifi ele geçirip kazanan taraf olmaları sebebiyle başlayan büyük rum göçü 1923'te türk-yunan nüfus mübadelesine dönüyor ve bölgedeki rum nüfusu sıfıra iniyor. andifli kasabasında rumlardan boşalan yere de yine bölge halkı yerleşiyor. bölge çok uzun yıllar tarım, hayvancılık, balıkçılık ve kaçakçılık ile geçiniyor. yine çok uzun yıllar boyunca türk tarafında cinayet vb. büyük suçlara karışanlar hapse girmemek için meis'e kaçıp orada saklanıyorlar. hatta yılmaz güney'in de yurtdışına kaçmak için kaş-meis hattını kullanması buranın uzun yıllar merkezi otoritenin kontrolünden uzak, rahat rahat geçilebilen bir sınır kasabası olduğunu gösteriyor.
2000'lerin başında popülerleşmeye başlayan kasaba bugün kapasitesinin çok üzerinde misafir sayılarının yükü altında eziliyor ve yerel kültürünü ciddi anlamda yitirme tehdidi altında yaşıyor.
kaşlılar böyle anlatırla kaş'ı. hakikaten de arkasında kocaman bir dağ, dağın bittiği yerde ise deniz başlar. aradaki daracık sahil şeridine ise kaş yerleşmiştir. buranın asıl adı kaş değildir aslında. 1930'larda "yer adlarının türkçeleştirilmesi" garabeti sonucunda burası ve çevresindeki pek çok yerleşimin güzelim isimlerinin ırzına geçilmiştir. bu kasabanın en son bilinen ve en uzun süre kullanılmış olan ismi andifli'dir ve bugün hala ilçenin merkez mahallesinin ismi olarak hayattadır.
çok kısaca geçmişten günümüze hangi isimleri kullandığını anlattıktan sonra kaş isminin kökenine gelelim. bilinen en eski ismi (bkz: habesos). likya dilinde* bir isim. zaten kelimenin yapısı anadolu ismi olduğunu bas bas bağırıyor. m.ö. 10 ve 9 yüzyıllarda başlayan yunan kolonizasyonu burada da etkisini hissettiriyor. ve 8. yüzyıldan bu yana buraya antiphellos ismi veriliyor. antiphellos esasen asıl yerleşim yeri değil. kaşın hemen yukarısındaki tepelerin üstünde yer alan ve bugün felen mevkii olarak bilinen yerde kurulu olan ve kayalık yer anlamına gelen phellos kenti savunma, tarım ve hayvancılığa elverişlilik açısından asıl yerleşim yeri olarak kullanılıyor. eski habesos ise "phellos'un karşısı" anlamına gelen antiphellos ismi ile bu ana kentin liman yerleşkesi halini alıyor. yaklaşık 3 bin yıl boyunca yunan, pers, iskender, mısır, roma, bizans, selçuklu, osmanlı ve erken cumhuriyet dönemleri boyunca burası antiphellos ismiyle biliniyor. türk hakimiyeti altındayken ismin söylenişi birazcık yuvarlanarak andifli'ye evriliyor. yukarıda da dediğim gibi bu isim merkez mahallenin ismi olarak günümüzde hala kullanılıyor.
şimdi gelelim en sevdiğim kısma. uydurma hikaye kısmına *.
kaş'ın yerlilerine "buraya niye kaş demişler" diye sorarsanız, size hemen güzel bir hikaye anlatırlar. kaş'tan bir taş atımı uzaklıkta olan meis adası da bu hikayeye suç ortaklığı eder. derler ki ada göze benzediği için ona yunanca güya göz anlamına gelen meis adını vermişler. kaş da bu adayı kuzeyden yay gibi sardığı için buraya da kaş adını vermişler. oysa ki ne ada göze benzer, ne kaş kaşa benzer; ne meis kelimesi yunanca'da göz anlamına gelir, ne de yunanca'da böyle bir kelime vardır. adanın asıl ismi kastellorizo'dur. kastello rizon*, yani "tepenin dibindeki kale" anlamına gelir. bu ismin "kastello rosso"dan* geldiğine dair rivayetler olsa da gerçeği yansıtmaz. buna rağmen, bu yanlış düşünce sebebiyle bir dönem fransızlar "château rouge", türkler ise "kızılhisar" gibi çeviri isimler kullanmışlar. diğer adı ise megisti'dir. yunanca'da "en büyük" anlamına gelir, ki bu bölgedeki irili ufaklı 14 kayalık adacığın en büyüğü olduğu için bu isim kullanılır. meis ise megisti'nin türkçe'de deforme olmuş halidir. bu hikaye yanlış hatırlamıyorsam rum bir şairin meis ve kaşı kaş ve göze benzettiği bir şiirinden doğma. bulursam eklerim buraya.
kaş-göz kaş-meis hikayemiz patladığına göre gelelim kaş'ın asıl kökenine. isim aslında kaş'ın coğrafi yapısından geliyor. kaş modern türkçe'de artık unutulmaya yüz tutsa bile "kıyı, kenar, keskin kenar, sarp yamaç" anlamına gelir. tam da başta verdiğimiz cümleyle uyumlu. bölgedeki türkmenlerin geçmişten bu yana bölgeyi ifade etmek için kullandığı bir isim. hele hele kaş ile kalkan arasındaki yoldan geçerseniz bu ismin neden verildiğini daha da iyi anlarsınız.
burası cumhuriyet dönemine kadar büyük ölçüde rum kasabası olarak kalmış. 1900-1915 arası nüfus kayıtlarına bakılacak olursa andifli kasabasına kayıtlı 200-300 müslüman ya var, ya yok. yaklaşık 1800'den fazla rum buranın ana sakinleri. türkler daha çok yukarıda yaylada yaşıyorlar. fakat 1922 senesinde türklerin kurtuluş savaşında inisiyatifi ele geçirip kazanan taraf olmaları sebebiyle başlayan büyük rum göçü 1923'te türk-yunan nüfus mübadelesine dönüyor ve bölgedeki rum nüfusu sıfıra iniyor. andifli kasabasında rumlardan boşalan yere de yine bölge halkı yerleşiyor. bölge çok uzun yıllar tarım, hayvancılık, balıkçılık ve kaçakçılık ile geçiniyor. yine çok uzun yıllar boyunca türk tarafında cinayet vb. büyük suçlara karışanlar hapse girmemek için meis'e kaçıp orada saklanıyorlar. hatta yılmaz güney'in de yurtdışına kaçmak için kaş-meis hattını kullanması buranın uzun yıllar merkezi otoritenin kontrolünden uzak, rahat rahat geçilebilen bir sınır kasabası olduğunu gösteriyor.
2000'lerin başında popülerleşmeye başlayan kasaba bugün kapasitesinin çok üzerinde misafir sayılarının yükü altında eziliyor ve yerel kültürünü ciddi anlamda yitirme tehdidi altında yaşıyor.
devamını gör...
yazarların yaşadığı en utanç verici anı
13 yıl önce işten çıkmış eve geliyor yorgunluktan başım düşmüş ağzım açık otobüste uyuyorum. uyandım durakta alelacele indim insan uyuyup uyanınca neredeyim ben oluyor anlık derken otobüsten inip sanki düz yol gibi hızlıca yürürken tam karşımda duran otobüs durağına kafayla öyle bir girdim ki camları aşağı inecekti. çıkan ses gece vakti haliyle.kızılay in en kalabalık yerlerinden olduğu için tabi milletin aklı başından gitti. bakışlar ve fisildaşmalar eşliğinde yürümeye devam ettim.
esasen utanmadim ama niye yazdım bilmiyorum. yüzüm çok acımıştı gerçi.
esasen utanmadim ama niye yazdım bilmiyorum. yüzüm çok acımıştı gerçi.
devamını gör...
fuzzy lee
tiz moderatör yapın diyeceğim kardeş.
sözlükte bana abla diye mesaj yazan ilk yazar. sevdirdi kendini.
sözlükte bana abla diye mesaj yazan ilk yazar. sevdirdi kendini.
devamını gör...
dragan dzajic
dünya futbol tarihinin en iyi sol ayaklarından biridir. basketbol denince ilk akla gelen ülkelerden biri olan ve dünya basketboluna bir çok yıldız isim kazandıran sırbistan’ dan başarılı futbol takımları ve unutulmaz futbolcular da çıkmıştır. bu futbolculardan belki de en ünlüsü olan dragan dzajic, 30 mayıs 1946’ da şimdiki adıyla sırbistan eski adıyla yugoslavya sosyalist federe cumhuriyeti’ nin başkenti belgrad’ ın 60 kilometre güneyinde yer alan ub kasabasında dünyaya gelmiştir.
bazı futbol otoritelerince dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol açığı olarak kabul edilen dragan dzajic, kızılyıldız ve bastia gibi kulüp takımlarının yanısıra, yugoslav milli takımında da yer almıştır. dzajic 18 yaşından 33 yaşına kadar milli formayı 85 kez giyerek yugoslavya için bir rekorun sahibi de olmuştur. dzajic milli forma altında 23 gol kaydetmiştir. 1960’ ların ortalarından 1970’ lerin ortalarına kadar futbol sahalarında fırtına gibi esen dragan dzajic beckenbauer, pele gibi futbol efsaneleriyle karşılıklı da oynamış ve onları kendisine hayran bırakarak övgülerine mazhar olmuştur.
1974 te, kupa galipleri kupasında ingiliz devi liverpool ile eşleşen kızılyıldız, dzajic’ in liverpool defansını darmadağın ettiği her iki maçı da 2-1 kazanmıştı. 1968 avrupa futbol şampiyonasında, yarı finalde bir önceki dünya kupası şampiyonu ingiltere’ yi 1-0 yenerek adını finale yazdıran yugoslavya’ nın tek golü dzajic’ ten gelmişti. breitner ve netzer’in real madrid’ de oynadığı dönemde dzajic’ in real madrid’ e transferi gündeme gelmişti ancak bu transfer bir türlü gerçekleşmemişti. dzajic kendisi de bu konuda hiç açıklama yapmadığı için bu konu hep bir sır olarak kalmıştır.
crvena zvezda yani kızılyıldız’ ın ve yugoslav milli takımının efsane kaptanı, ve dünya futbolunun unutulmaz ismi dragan dzajic, 1978’ de yeşil sahalara veda etmiştir. 1998'de kızılyıldız kulüp başkanlığına getirilen dzajic, 2004' te sağlık problemleri dolayısıyla görevini bırakmıştır.
bazı futbol otoritelerince dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol açığı olarak kabul edilen dragan dzajic, kızılyıldız ve bastia gibi kulüp takımlarının yanısıra, yugoslav milli takımında da yer almıştır. dzajic 18 yaşından 33 yaşına kadar milli formayı 85 kez giyerek yugoslavya için bir rekorun sahibi de olmuştur. dzajic milli forma altında 23 gol kaydetmiştir. 1960’ ların ortalarından 1970’ lerin ortalarına kadar futbol sahalarında fırtına gibi esen dragan dzajic beckenbauer, pele gibi futbol efsaneleriyle karşılıklı da oynamış ve onları kendisine hayran bırakarak övgülerine mazhar olmuştur.
1974 te, kupa galipleri kupasında ingiliz devi liverpool ile eşleşen kızılyıldız, dzajic’ in liverpool defansını darmadağın ettiği her iki maçı da 2-1 kazanmıştı. 1968 avrupa futbol şampiyonasında, yarı finalde bir önceki dünya kupası şampiyonu ingiltere’ yi 1-0 yenerek adını finale yazdıran yugoslavya’ nın tek golü dzajic’ ten gelmişti. breitner ve netzer’in real madrid’ de oynadığı dönemde dzajic’ in real madrid’ e transferi gündeme gelmişti ancak bu transfer bir türlü gerçekleşmemişti. dzajic kendisi de bu konuda hiç açıklama yapmadığı için bu konu hep bir sır olarak kalmıştır.
crvena zvezda yani kızılyıldız’ ın ve yugoslav milli takımının efsane kaptanı, ve dünya futbolunun unutulmaz ismi dragan dzajic, 1978’ de yeşil sahalara veda etmiştir. 1998'de kızılyıldız kulüp başkanlığına getirilen dzajic, 2004' te sağlık problemleri dolayısıyla görevini bırakmıştır.
devamını gör...
spontane radyo yayını
buram buram testosteron koktu ortalık!
sözlükteki premsesler için heidi'yi ne zaman konuşacaksınız acabaa?????
sözlükteki premsesler için heidi'yi ne zaman konuşacaksınız acabaa?????
devamını gör...
şaka maka yazın bitiyor olması
manisa'dan hissedemediğimiz bitiştir.
çölde mahsur kalmış kutup ayısı gibi vantilatöre yapışmış, kışın gelmesini bekliyorum.
göt donduran mübarek kış ayları geldiğinde, bunun şerefine deve kesip ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı düşünüyorum.
çölde mahsur kalmış kutup ayısı gibi vantilatöre yapışmış, kışın gelmesini bekliyorum.
göt donduran mübarek kış ayları geldiğinde, bunun şerefine deve kesip ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı düşünüyorum.
devamını gör...
seramik
ana malzemesi kil olan, tarihi ateşin bulunuşuna kadar uzanan el sanatı.
devamını gör...
sobalı evde büyümek
sabah bi kalkarsınız buz gibi yorganın altından çıkmak istemezsiniz bide sizden önce uyanıp soba yakan yoksa buz gibi suyla elinizi yüzünüzü yıkarsınız geçici yüz felci geçirirsiniz.
devamını gör...
kargo açmak
pandeminin ilk dönemlerinde günlerce balkonda bekletilip heyecanı kalmayan eylemdi. şimdi yine yatağıma oturup orada açıyorum. neden? çünkü normalleştik(!)
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
zaten istanbul sözleşmesinin içerisinde yer almamız formalitedendi. yoksa hangi madde uygulanırken gördünüz ülkede.
ilerde başımız ağrımasın, siz sözleşmeye ters davranıyorsunuz demesinler diye ayrıldık, kafamız rahat bundan sonra.
zaten kadın kesmek serbestti ülkede, bundan sonra amaan pff diyerek kafalarını çevirecekler olaylara.
ilerde başımız ağrımasın, siz sözleşmeye ters davranıyorsunuz demesinler diye ayrıldık, kafamız rahat bundan sonra.
zaten kadın kesmek serbestti ülkede, bundan sonra amaan pff diyerek kafalarını çevirecekler olaylara.
devamını gör...