insanın saçını ağartan şeyler
dertler, çözülmeyen sorunlar, işsizlik, belirsizlik, yapılan hatalar, karşılaşılan haksızlıklar vb.
bu yıl herkesin ağaran saçlarında önceki yıllara göre artış olduğunu düşünüyorum.
bu yıl herkesin ağaran saçlarında önceki yıllara göre artış olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
alain badiou
marxist olduğunu kabul etmeyen bir marxist... sanırım özellikle bilimsel marxisme olan alerjisi yüzünden bunu yapıyo. ancak devrimci politikalara olan bağlılığı onu elevermekte.*
konu aydınlanma filozoflarına gelince burun kıvırır. ontoloji-tarih anlayışıyla ''heidegger'e karşıt'' bi felsefe anlayışı vardır. ayrıca hakikat-politika uyumsuzluğunu da merkeze alır. aslında antik yunan yorumları, heidegger yorumlarının tam bir anti-tezidir. ana fark burdan kaynaklanmakta kanımca. mesela badiou platoncu varlık anlayışına taban tabana zıttır. hakikat'in varlıkla ya da modern tabirle ontolojiyle bi ilgisi yoktur ona göre. özne/olay etkileşimidir hakikat dediğin. aynı şekilde felsefeyi de evrensel, genelgeçer bilginin kaynağı bir disiplin olarak görmez. genelgeçer bilgi dışarıdadır ve felsefe bu 'olay' kavramındaki pratiğe uyduğu kadar bu bilgiye yol olabilir. postmodern eleştirisi çok başarılıdır. kardeşim bize abuk subuk seküler bi din pazarlaması yapıyosunuz, almışsınız dini terminolojiyi, orjinal bi şey anlatıyomuş gibi kandırıyosunuz milleti der kısaca. gödel, cantor, cohen genelinde matematik felsefesi değerlendirmeleri de okunmaya değer. zermelo-frankel set kuramı, ontolojisinin dayanağı abimizin. gödel'i bile kendi kılıfına uydurmuştur. çalışmadığı konu yoktur kendisinin. bi bakmışsın hölderlin'in şiirlerindeki lacan'cı imgelemi inceliyo, bi bakmışsın brecht'in epik tiyatrosu'nda sınıf eleştirisine değiniyo. ayrı ayrı her şeyden katıp katışdırdığı için çok zevkli, okunulası bi adam değil. çünkü kolay konumlandırılamıyo. ancak illa bi konumlandırma yapılacaksa, analitikçi argümanlarla kıtacılık yapan bi adamdır. sıkı sıkıya bilime bağlıdır ve postmodernlere bu konuda çok saldırır. kısaca nev-i şahsına münhasır bir neo-marxist kıtacıdır.
konu aydınlanma filozoflarına gelince burun kıvırır. ontoloji-tarih anlayışıyla ''heidegger'e karşıt'' bi felsefe anlayışı vardır. ayrıca hakikat-politika uyumsuzluğunu da merkeze alır. aslında antik yunan yorumları, heidegger yorumlarının tam bir anti-tezidir. ana fark burdan kaynaklanmakta kanımca. mesela badiou platoncu varlık anlayışına taban tabana zıttır. hakikat'in varlıkla ya da modern tabirle ontolojiyle bi ilgisi yoktur ona göre. özne/olay etkileşimidir hakikat dediğin. aynı şekilde felsefeyi de evrensel, genelgeçer bilginin kaynağı bir disiplin olarak görmez. genelgeçer bilgi dışarıdadır ve felsefe bu 'olay' kavramındaki pratiğe uyduğu kadar bu bilgiye yol olabilir. postmodern eleştirisi çok başarılıdır. kardeşim bize abuk subuk seküler bi din pazarlaması yapıyosunuz, almışsınız dini terminolojiyi, orjinal bi şey anlatıyomuş gibi kandırıyosunuz milleti der kısaca. gödel, cantor, cohen genelinde matematik felsefesi değerlendirmeleri de okunmaya değer. zermelo-frankel set kuramı, ontolojisinin dayanağı abimizin. gödel'i bile kendi kılıfına uydurmuştur. çalışmadığı konu yoktur kendisinin. bi bakmışsın hölderlin'in şiirlerindeki lacan'cı imgelemi inceliyo, bi bakmışsın brecht'in epik tiyatrosu'nda sınıf eleştirisine değiniyo. ayrı ayrı her şeyden katıp katışdırdığı için çok zevkli, okunulası bi adam değil. çünkü kolay konumlandırılamıyo. ancak illa bi konumlandırma yapılacaksa, analitikçi argümanlarla kıtacılık yapan bi adamdır. sıkı sıkıya bilime bağlıdır ve postmodernlere bu konuda çok saldırır. kısaca nev-i şahsına münhasır bir neo-marxist kıtacıdır.
devamını gör...
victor hugo'nun hayata dair sözleri
gülmek için mutlu olmаyı beklemeyin belki de gülmeden ölürsünüz.
hayatta kimseye güvenmeyeceksin demek saçmalıktır inan. ama kime 'iki defa güveneceğini' hesaplamalı insan.
hayatta kimseye güvenmeyeceksin demek saçmalıktır inan. ama kime 'iki defa güveneceğini' hesaplamalı insan.
devamını gör...
tuhaf dükkan isimleri
belki döner.
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
dilimizde yanlış yer edinmiş fransızca kökenli kelimelerden biridir ''restoran''.* bu kelime birçok yerde ne yazık ki ''restaurant'' olarak kullanılmaktadır. kökü latince olan ''restaurare'' kelimesine dayanmaktadır; bu kelime, re- “tekrardan” anlamında ön ek ile –staurare “kurmak, yenilemek, onarmak” kökünün birleşimiyle oluşmaktadır. kelimenin tarihine göz atarsak bu yanlış kullanımın önüne geçebiliriz kanısındayım. paris'te, kaynaklardaki bilgiye göre 1765 yılında m. boulanger* mahlaslı biri tarafından çorba hatta daha doğrusu et suyu satılan bir dükkan açılıyor. açmış olduğu dükkanın önüne ise ''boulanger débite des restaurants divins”* yazılı bir tabela asmış. çevirisini not düşmüş olduğum tabeladan da anlaşıldığı üzere o zamanlar restoran kelimesi aslında et suyu çorbalarına deniliyormuş. 18. yüzyıl fransasında ise o dönemler halk tarafından zayıf, zarif ve tabiri caizse çıtkırıldım olmaya özeniliyordu ve bu sebeple de boulanger, bu kişilerin güçlerini yeniden toplamalarına yarayan, onları ''onaran'' et suyu çorbaları satmaya başlamış. bir zaman sonra bu tarz yerler açanlara restoran sahibi denilmeye başlandığından olsa gerek, kelime artık bir ürünün değil mekânın adına dönüşüvermiş. türkçe'de ilk kullanımı ise abdülhak hamid tarafından 1878 yılında kullanıldığı iddia ediliyor. günümüzde türkçe karşılığı ''restoran'' olarak bilinse de aslında ''lokanta'' veya ''aşevi'' daha doğru kullanımlardır.
devamını gör...
kaç yaşıma gelirsem geleyim
kaç yaşına gelirsem geleyim yaşımdan bağımsız hissedeceğim.
devamını gör...
yazarların ilk izlediği yabancı dizi
cnbc-e’de çıkan diziler.
yarım yamalak izliyordum birçoğunu ama şöyle oturup baştan sona izlediğim the vampire diaries sanırım.
yarım yamalak izliyordum birçoğunu ama şöyle oturup baştan sona izlediğim the vampire diaries sanırım.
devamını gör...
ümit özdağ
15 yaşında tanıştığım ve nihayet öğrencisi olduğum siyasetçidir.
yeni kurduğu zafer partisine ilk seçimde oy vereceğim kişidir. siyâset bilimi alanında şuan için piyasadaki en donanımlı siyasetçidir. bu adama ırkçı ya da aşırı gibi ifadeler kullananların ideolojik eğitimi yoktur diyebiliriz.
devlet nedir, milliyetçilik, siyasî kimlik, uluslararası hukuk nedir bilmeyenler adama aşırı diyor. alışmışlar mahallî takım yönetir gibi yönetilen ülkede yaşamaya devletin ne olduğunu unutmuşlar.
yeni kurduğu zafer partisine ilk seçimde oy vereceğim kişidir. siyâset bilimi alanında şuan için piyasadaki en donanımlı siyasetçidir. bu adama ırkçı ya da aşırı gibi ifadeler kullananların ideolojik eğitimi yoktur diyebiliriz.
devlet nedir, milliyetçilik, siyasî kimlik, uluslararası hukuk nedir bilmeyenler adama aşırı diyor. alışmışlar mahallî takım yönetir gibi yönetilen ülkede yaşamaya devletin ne olduğunu unutmuşlar.
devamını gör...
her meyveyi yoğurtla yiyebilmek
ilk duyduğumda çok fazla önyargılı olduğum fakat elmayı remdeleyip yedikten sonra hayranı olduğum eylemdir.
devamını gör...
muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayını
önlerden yerimizi alalım bakalım
benim de şöyle dinleyeceğim yayındır.(bkz: radyoyu dinliyorum gözlerim kapalı)
benim de şöyle dinleyeceğim yayındır.(bkz: radyoyu dinliyorum gözlerim kapalı)

devamını gör...
metarteriyol
arteryel damarın en uç kısmıdır.
prekapiller sfinkterlerle kanın kapillerlere geçişini kontrol ederler.
prekapiller sfinkterlerle kanın kapillerlere geçişini kontrol ederler.
devamını gör...
kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası (yazar)
ne kaymagi sutu tanirim ne digerlerini. konu ne bakmadim bile ama su baslikta pavlov’un bilmemnesi midir nedir, onun yazdigi gibi bir metni son gordugumde sene 1999’du, bulundugum forumun admin’i boyle bir uslupla birini sutlamisti.
adab, usul, erkan, politika bilmiyorsaniz boyle ergence mesajlarla kendinizi komik duruma dusurmeyin lutfen. birini bulun, yerinize adabiyla yazsin, maksat hasil olsun.
uzaklastirilan kisi ne yaparsa yapsin, boyle kulhanbeyi agziyla yazilmis bir metin yayinlanmaz, beceriksizlik ve maksadi asmak bu. atmissin iste, ne gerek var tatavaya, ‘daha da konusmayin’ demeye? sana mi soracak millet ne yazacagini? eksi’nin okuz durumcusu bile bunu yapmiyor. edepli olun yazarlara karsi.
damarima basma, her gun gelir, kaymakli sutlu nuriye guzellemesi yaparim tanimadigim adam icin. en fazla hesabimi silersin, canimi mi alacaksin? bu ne densizlik yahu?
adab, usul, erkan, politika bilmiyorsaniz boyle ergence mesajlarla kendinizi komik duruma dusurmeyin lutfen. birini bulun, yerinize adabiyla yazsin, maksat hasil olsun.
uzaklastirilan kisi ne yaparsa yapsin, boyle kulhanbeyi agziyla yazilmis bir metin yayinlanmaz, beceriksizlik ve maksadi asmak bu. atmissin iste, ne gerek var tatavaya, ‘daha da konusmayin’ demeye? sana mi soracak millet ne yazacagini? eksi’nin okuz durumcusu bile bunu yapmiyor. edepli olun yazarlara karsi.
damarima basma, her gun gelir, kaymakli sutlu nuriye guzellemesi yaparim tanimadigim adam icin. en fazla hesabimi silersin, canimi mi alacaksin? bu ne densizlik yahu?
devamını gör...
anal seks
hak yolu varken bok yoluna gitmemeli demişti birileri
devamını gör...
bir telefonun kullanım ömrü
gittiği yere kadar.
#962608
#962608
devamını gör...
che
(bkz: ernesto che guevara)
devamını gör...
ice tea
mango aromalısıyla aşk yaşadığım soğuk içecek türü.
devamını gör...
kitap okuyan insanı belli eden detaylar
kitabı okuyan değil de okuduğu kitabı anlayan ve içselleştiren insanların özellikleri genelde algılarının açık olması bence. değişime daha yakınlar ve daha kolay empati yapabiliyorlar. yoksa herkes okur bu memlekette sorsan.
devamını gör...
karşı cinste çekici gelen özellikler
küçük çocuk gibi istediği olsun diye zorlamıyorsa,
yani anlayışlıysa, yetişkinse
yeter.
yani anlayışlıysa, yetişkinse
yeter.
devamını gör...
küçük ama panik yaratan durumlar
kızartma yaparken yağın fazla ısınmasından dolayı tencereden deli gibi duman çıkması.
devamını gör...