hobaaa3434
"hoşgeldin, böyle daha güzeliz, gitme bir yerlere öyle, eksik kalır sözlük." dediğim sevgili yazar.
devamını gör...
elon musk tesla spacex ve muhteşem geleceğin peşinde
ashlee vance'a ait 2016 yilinda ilk baskisi yayinlanmis elon musk'un hayatini ele alan biyografi kitabi. kitaba baslarken acikcasi olabildigince onyargiliydim, biyografi kitaplarinin miy miy sıkıcı anlatimlarindan nefret ederim cunku. ama bu kitap bir cok turune gore olabildigince ilgi cekici ve akıcıydi. cevirisini de oldukca begendim. kitabin yazilis seruveni oldukca ilginc...yazar elon musk'in hayatina cok ilgilidir. musk'a ulasarak hakkinda bir biyografi kitabi yazmak istedigini dile getirir. elon musk bu teklifi tabii ki reddeder ki birakin teklifi kabul etmesini ona ulasmak bile cok zordur. yazar inat eder aylarca ugrasir, tanidiklari devreye sokarak nihayet elon musk'a kararliligini dile getirir. deyim yerindeyse "ben bu kitabi seninle de yazarim sensiz de" der. musk da, yazara iki secenek sunar, ya yazarin hayatini zehir edecek ya da yazara bu konuda yardim edecek. lakin yardim icin musk'un en buyuk sarti kitabin eklenip cikarilacak kisimlarina bizzat kendisi karar verecek ve kitap basilmadan once kendisinin okuyup onay vermesi gerekecek. yazar bu sarti kabul eder ve boylece bu kitap ortaya cikar. kitap icin sayisiz kere bulusup röportaj yaparlar. kitap duz anlatimla yazilip gecilen bir biyografiden ote, karsilikli yapilmis bir roportaji okuma havasi veriyor. zaten bir cok bolumde musk'un agziyla olaylarin anlatimina denk geleceksiniz. sanirim kitabi bu denli begenmemin nedeni de bu iste... kitabi sadece istanbul metrobuslerinde okuyarak bitirmistim (458 sayfa) ve pdf versiyondu. musk'in hayatini merak ediyorsaniz, biyografi tarzi kitaplari okumayi seviyorsaniz kesinlikle elinizden gecmeli derim.
devamını gör...
apartman boşluğunun yayından kaldırılması hakkında
bence sözlük sahibi bu konulara bulaşmamalı. haklı veya haksız kısmından bağımsız olarak sözlük sahibinin böyle polemiklere bulaşmasına gerek yok. entry'ler aba altından sopa kokuyor. fazla amatörce yaklaşıyorsunuz. haksızlık varsa vardır yoksa yoktur böyle amatörlüklere gerek yok. sözlük sahibi burada her yazardan ve dahi sözlükten de bağımsız olarak profesyonelce yaklaşmalı, işe duygularını karıştırmamalı, herkesin gönlünü hoş tutmak zorunda olmadığı gibi herkese katı da davranmamalı. yazdın zaten bir önceki başlıkta gerekeni boş yere uzatmak ayrıca amatörlük.
ilk entry bambaşka bir amatörlük zaten ona müsaade etmem buna şöyle yaptırmam bir daha kendisiyle çalışmam aramızda şunlar oldu bunlar geçti bu nedir abi? kime kendini kanıtlıyorsun? ayrıca yönetim içi aranızda geçenleri burada anlatmak da ayrıca amatörlük.
not: bahse konu olan yayın sahibini tanımam etmem. objektif yaklaşmaya çalışıyorum ve sözlük yöneticilerinin bu amatör davranışları epey can sıkıcı duruyor. yoldaşı tenzih ederek konuşuyorum, yoldaşı yönetim kadrosundan saymıyorum.
yoldaşa da naçizane tavsiyem kendisinin patron olduğunu unutmaması. patron yöneticileri yönetendir. bu işlere karışırsa ortaya böyle şeyler çıkar işte.
ilk entry bambaşka bir amatörlük zaten ona müsaade etmem buna şöyle yaptırmam bir daha kendisiyle çalışmam aramızda şunlar oldu bunlar geçti bu nedir abi? kime kendini kanıtlıyorsun? ayrıca yönetim içi aranızda geçenleri burada anlatmak da ayrıca amatörlük.
not: bahse konu olan yayın sahibini tanımam etmem. objektif yaklaşmaya çalışıyorum ve sözlük yöneticilerinin bu amatör davranışları epey can sıkıcı duruyor. yoldaşı tenzih ederek konuşuyorum, yoldaşı yönetim kadrosundan saymıyorum.
yoldaşa da naçizane tavsiyem kendisinin patron olduğunu unutmaması. patron yöneticileri yönetendir. bu işlere karışırsa ortaya böyle şeyler çıkar işte.
devamını gör...
türkiye'de vasfı olmayanların bile ünlü olması
hiç bir vasfı olmayanlar 20 senedir ülkeyi yönetiyor. üç beş tane yeteneksizin ünlü olması mı rahatsız etti? bu halka çok normal.. ne demişler: (bkz: öyle saça böyle tarak)
devamını gör...
zamanın rengi
toz pembe olmadığı kesin.
devamını gör...
sözlükteki enteresan sessizlik
evet dostlar arkadaş noluyor diyorum nereye gitti herkes? online listesine bakıyorum ortalık zebellak yazar çaylak gizemli cool şahıslar muhtemelen mit online. fakat sözlüğe baktığımda bir kanı çekilmişlik var. donanımhaber mi burası alooo izlemekle olmaz öyle! bugüne mi özel bilemedim.
devamını gör...
klişe youtube yorumları
beğenenin allah annesine babasına uzun ömürler versin (amin).
devamını gör...
kalender (yazar)
rumuzunu görünce epey bahtiyar olduğum sözlüktaşım. eksikliğini hissettirmişti.
devamını gör...
ellerim böyle boş mu kalacaktı
nesrin sipahi'nin efsane parçasıdır.
bizde mi böyle böyle olacaktık
bu en güzel çağda yas mı tutacaktık
ah be sanki bu zamanları anlatıyor.
bizde mi böyle böyle olacaktık
bu en güzel çağda yas mı tutacaktık
ah be sanki bu zamanları anlatıyor.
devamını gör...
işsiz bırakan bölümler
iibf bölümlerinin hepsi sayılabilir. torpil yoksa iş bulmak çok zor
devamını gör...
sevgili dayım
1977 yapımı zeki ökten filmidir. filmin senaristi türk sinemasında en beğendiğim, en büyük hayranlığı beslediğim ve en saygı duyduğum oyunculardan biri olan süleyman turan’a aittir ve süleyman turan filmde ayyaş hırsız rıza’yı canlandırmaktadır.

filmin başrollerinde ise tarık akan ve hale soygazi oynamaktadır, çocuk oyuncu murat erton’u bu filmde çok beğenmiş olmama rağmen daha sonra hiçbir filmde izlediğimi hatırlamıyorum.
filmin konusu ailede herkesin çok sevdiği ama bir türlü haytalıktan vaz geçmeyen tarık’ın bir şekilde hırsız rıza ile yolunun kesişmesi ile işlerin sarpa sarması hakkındadır.
tarık ile yeğeni murat arasındaki derin ilişki ise filme ismini veren olaydır. birbirleri ile özel selamlaşmaları ıslıkla avaramu çalmak olan ikilinin arasındaki sevgi izlenmeye değerdir.
filmdeki elbette ki benim beklediğim sahneler süleyman turan sahneleri idi ama tarık ve murat arasında neden bu kadar büyük bir sevgi olduğunu gösteren sahneler de hala beni çok etkiler.
özellikle de çuval müdürü mevzusu ile başlayıp devam eden bölümlerde hem üzüldüğüm hem çok güldüğüm anlar olmuştur.
uzatmayalım o zaman. yeşilçam’ın bize sunduğu seyirlik eserlerden biridir efendim. iyi seyirler.

filmin başrollerinde ise tarık akan ve hale soygazi oynamaktadır, çocuk oyuncu murat erton’u bu filmde çok beğenmiş olmama rağmen daha sonra hiçbir filmde izlediğimi hatırlamıyorum.
filmin konusu ailede herkesin çok sevdiği ama bir türlü haytalıktan vaz geçmeyen tarık’ın bir şekilde hırsız rıza ile yolunun kesişmesi ile işlerin sarpa sarması hakkındadır.
tarık ile yeğeni murat arasındaki derin ilişki ise filme ismini veren olaydır. birbirleri ile özel selamlaşmaları ıslıkla avaramu çalmak olan ikilinin arasındaki sevgi izlenmeye değerdir.
filmdeki elbette ki benim beklediğim sahneler süleyman turan sahneleri idi ama tarık ve murat arasında neden bu kadar büyük bir sevgi olduğunu gösteren sahneler de hala beni çok etkiler.
özellikle de çuval müdürü mevzusu ile başlayıp devam eden bölümlerde hem üzüldüğüm hem çok güldüğüm anlar olmuştur.
uzatmayalım o zaman. yeşilçam’ın bize sunduğu seyirlik eserlerden biridir efendim. iyi seyirler.
devamını gör...
nattvardsgasterna
kış ışığı, ingmar bergman'ın oda üçlemesinin ikinci filmi. hayat, tanrı, din gibi konular üzerinde yuvalanan filmde, sınıf öğretmeni martha'nın uzun bir mektup okuma sahnesi var ki karanlıklaşan gözleri söylediklerinden daha çok şey anlatır durumda.
film süresince tanrı'nın sessizliği gösteriyor kendini. bazı sorunların içinden çıkamayan rahip, balıkçıyı ikna etmek durumunda olmasına rağmen bu güçten yoksun. neden intihar etmemesi gerektiğine bir açıklama getirmek isterken rahip kimliğinden sıyrılıp kendi fikirlerini açık ediyor. rahip, martha'yı ölen eşine benzemeye çalışmakla suçlarken martha'nın o kadını tanımadığını bile öğrenince okların yönü değişiveriyor.
ilk kayıtsızlığı, eylem ve fikir uyuşmazlığını nerede gördüm tereddütlüyüm. piyanoyu çalan görevlide mi, inanmadığı bir dinin törenine ısrarla katılan martha'da mı? martha bütün inançsızlığına rağmen duanın ardından kutsamaya koşan ilk kişi. bir sebepten rahibin yanında olması gerektiğine inanıyor ve rahibin yaşayacağı acıları önceden sezdiği fikrini oluşturuyor.
martha'yı hayatından çıkarma girişiminde rahibin sayıp döktüğü nedenlerin hemen ardından bunları bir hamlede süpürüp yerine gerçekleri koyuyor. ona böyle öğrettikleri için söyleyemedikleri ondan beklentileri nedeniyle olduğu rahip kimliği gibi.
son sahnede kilise görevlisi ile konuşmasında terlemiş şakaklarıyla görülen rahibin kendini isa yerine koyup koymadığını bilmek güç. yine de bilinen bir şey varsa, o da tanrı'nın suskunluğu.
film süresince tanrı'nın sessizliği gösteriyor kendini. bazı sorunların içinden çıkamayan rahip, balıkçıyı ikna etmek durumunda olmasına rağmen bu güçten yoksun. neden intihar etmemesi gerektiğine bir açıklama getirmek isterken rahip kimliğinden sıyrılıp kendi fikirlerini açık ediyor. rahip, martha'yı ölen eşine benzemeye çalışmakla suçlarken martha'nın o kadını tanımadığını bile öğrenince okların yönü değişiveriyor.
ilk kayıtsızlığı, eylem ve fikir uyuşmazlığını nerede gördüm tereddütlüyüm. piyanoyu çalan görevlide mi, inanmadığı bir dinin törenine ısrarla katılan martha'da mı? martha bütün inançsızlığına rağmen duanın ardından kutsamaya koşan ilk kişi. bir sebepten rahibin yanında olması gerektiğine inanıyor ve rahibin yaşayacağı acıları önceden sezdiği fikrini oluşturuyor.
martha'yı hayatından çıkarma girişiminde rahibin sayıp döktüğü nedenlerin hemen ardından bunları bir hamlede süpürüp yerine gerçekleri koyuyor. ona böyle öğrettikleri için söyleyemedikleri ondan beklentileri nedeniyle olduğu rahip kimliği gibi.
son sahnede kilise görevlisi ile konuşmasında terlemiş şakaklarıyla görülen rahibin kendini isa yerine koyup koymadığını bilmek güç. yine de bilinen bir şey varsa, o da tanrı'nın suskunluğu.
devamını gör...
ne kadar ekmek o kadar köfte
"ne veriyorsan, karşılığı da tam olarak odur" anlamına gelen, "metrik hesaplar" ve de "profesyonel ilişkiler"e daha çok yakıştığını düşündüren yeni sayılabilecek mecazi atasözlerimizden.
bunu sosyal ve soyut olarak da düşünüp hesap yapan, "kazanır görünümlü kaybeden" insanlar mevcuttur.
***ve aynı zamanda kamçılı orkestra şefi ukdesi.
bunu sosyal ve soyut olarak da düşünüp hesap yapan, "kazanır görünümlü kaybeden" insanlar mevcuttur.
***ve aynı zamanda kamçılı orkestra şefi ukdesi.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
"aşk, karanlık bir ‘şey’dir.
insan bile aşk kadar karanlık değildir,
insanın gecesi olan anılar bile
hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile
öyle masum kalır ki aşkın yanında:
“rain dogs” koyu kahveyle iyi gider
“rain cats” bugünlerde kezzapla
aşkı neyle denersen dene
ölümle iyi gider yalnızca"
buradan
insan bile aşk kadar karanlık değildir,
insanın gecesi olan anılar bile
hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile
öyle masum kalır ki aşkın yanında:
“rain dogs” koyu kahveyle iyi gider
“rain cats” bugünlerde kezzapla
aşkı neyle denersen dene
ölümle iyi gider yalnızca"
buradan
devamını gör...
mantara dahi kültür bahşedip bazı insanları es geçmek
şüphesiz yaratıcının bazı insanlara daha bu dünyada azap çektirme olayıdır.
devamını gör...
endüljans
asıl çıkış noktası şudur, eski cağlarda kişiler suç işlediklerinde cezanın haricinde toplumsal olarak dışlanırdı. gerçekten yaptığı suçtan pişman olan kişi kiliseye gider ve tövbe etmek istediğini söyler belli bir süre dini eğitime ve ibadetlere tabi tutulur. (bunlar gün değil ay bazındadır) bunun sonucunda kilise kişinin gerçekten pişman olduğunu düşünürse artık toplum tarafından dışlanmaya maruz kalmaması için enduljans belgesini verir. asla katolik kilise doktrinini olarak para karşılığı günahların silinmesi gibi bir durum olmamıştır. çoğu şey gibi buda bazı din adamları tarafından suistimal edilmiş ve bu yüzden yine papa tarafından bu uygulamaya önce kısıtlama getirilmiş ardından tamamen kaldırılmıştır.
devamını gör...



