halkın sokakta sarılan ya da el ele tutuşan genç bir çift görünce cinayetlere bile vermedikleri tepkiyi vermeleri.
devamını gör...

tarımın bitmeyen yerde de yanlıs uygulama var. ılkokulda bizlere konya ovasını tarım ambarı olarak okuttular. bugün torku'nun teşviki ile bugday ,nohut ve arpa yerine, şeker pancarı ve ayçiçeği gibi sulama suyuna ihtiyac duyan ürünler yetiştiriliyor. bu da artezyen kuyularının sayısında patlamaya sebep oluyor.
halihazırda 100 bini kaçak, 35 bini ruhsatlı olmak üzere 135 bin artezyen kuyusu ile bilinçsiz sulama yapılıyor. zemin kireçtaşı olduğu için yeraltı suları azaldıkça yeni obruklar oluşmuş . eskiden sayısı 100'ü bulmazken son yıllarda artan yanlış sulama sonucu sayıları 360'a ulaşmış durumda. bu akıllandırmış mi? tabi ki hayır.
günün birinde "konya çökmüş" derlerse şaşırmayın.
devamını gör...

sıklıkla el ve ayakların küçük kemiklerini tutan,hyalin kıkırdak üreten benign tümörlerdir.
intraosseoz(kemik içi) kıkırdak tümörlerinden en sık görülen tümördür.
multipl enkondromla karakterize rahatsızlıklara ollier hastalığı ve mafucci sendromu örnek olarak verilebilir.
devamını gör...

(bkz: o ney gardaş yarısını bana ver)
devamını gör...

kendini seven, kedyleri seven, yemeyi seven, japon yapıştırıcısı hayranı olmasının yanı sıra boş gevgev’i zerre sevmeyen yazar kişisi.

tüm bunlar bir kenara, denizden babası çıksa yermiş. o derece seviyor yani deniz mahsüllerini. deniz atları üzgün. karidesler yasta.

tüm şunlar da bir kenara, iyi yazıyor. hep yazsın.
devamını gör...

bunu söyleyen adam maldır. kısa ve net. bakın hiç tarih bilgisine, kitaplara, atarükü tanımasına vs. girmiyorum. kısa ve net. “mal”.
devamını gör...

günaydın sözlükçüm,

yakındaysan atla gel yaptığım krepleri yiyelim? işte öyle güzel bir sabah!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zaman
devamını gör...

hiçbir alışkanlığım hayat kalitemi yükseltmiyor.
alışkanlıklar sadece sizi değiştirir.
hayat aynı
hamam aynı
tas aynı.
devamını gör...

genelde üzgün olduğumda biriyle dertleşirken yaptığım hata. hatta aptallık da diyebiliriz.
devamını gör...

asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
devamını gör...

kendine ait bir oda kitabıyla tanıştığım yazardır. burada son derece akıcı ve açıklayıcı bir üslupla kadının toplumda neden ikinci planda bırakıldığını ve toplumsal cinsiyet meselesini çok güzel anlatır. diğer kitaplarının genel teması da budur ancak romanlarındaki dili daha karmaşıktır ve kolay okunan eserler değildir. fakat roman bittiğinde iyi ki okumuşum hissi yaşatır.
devamını gör...

benimdir.
yazarlığım 8 ay önce onaylandı.
devamını gör...

18 milyon yıl önce, öğrenci yurdunda kaldığım dönemler yurt odasını lokal bir bilgisayar tamircisine çevirmişim, her yer kablo, her yer data, her yer 5 volt elektrik dolu. o zamanlar dahi data kutsalım. gençler bilmez, mp3 arşivi diye bir şey var, -dı. elime geçen her bilgisayarın harddiskinden müzikleri toplayıp kendi bilgisayarıma alıyorum. spotify haftalık keşif yerine hardcore shuffle’a tapıyorum. ne şarkılar gelip geçiyor böyle*.

dönemin linux neferi olan şahsım bilgisayarında clementine diye bir müzik çalma uygulaması var. arama kutusuna ilkay akkaya - gidemem dinlemek istediğim için “gid” yazıyorum. çalıyorum şarkıyı. sonra unutuyorum arama kutusunu silmeyi, devam ediyor gitmeli şarkılar. bir, iki, üç derken bu şarkı geliyor. allahım nasıl güzel bir şarkı. nasıl basit ve güzel bir şarkı.

böyle şarkılar var, sözlerine bakıyorsun dümdüz sözler, ne metafor var ne betimleme var ne başka bir şey. düz, net, bam, güm. barış pirhasan yazmış sözlerini. şairinin başka şiirini bilmem, bilsem sever miyim onu da bilmem. ama kazım koyuncu’nun sesinde bir büyü var hocam. adam lazca söylese bile* kendini dinletip hüzünlendiyor, çok acayip.

bak mesela;

gerdiğin tel, kalbimde kırılmadı
gönülkuşu, şarkıdan yorulmadı
bana kimse sen gibi sarılmadı
ışığımız sönmeden, gidiyorum


dümdüz sözler. ama kazım söyleyince bi acayip bişi oluyor. anlamıyorum.
devamını gör...

az kaldı, tüm kriterleri karşılayacağım*
devamını gör...

köyün tek öğretmeni olan babam; sabah erkenden kalkar ,okula gider,sobayı yakar ,okulun kapısında öğrencileri beklerdi.o zamanlar üç dört yaşlarında olan ben ve kardeşim de uyanır uyanmaz okula koşar babamla birlikte öğrencileri beklemeye koyulurduk.zira lojmanda kalıyorduk, evimiz okulun bahçesindeydi ve o okul en çok bizimdi.

birazdan ellerinde yakacak odunlarla öğrenciler görünürdü bahçe kapısında.mavinin her tonunda önlükleriyle köy çocukları.kimisinin küçülmüş,kimisinin solmuş,kimisinin güneş'ten mora çalan önlükleri vardı üzerlerinde.coğunun önlüğünün sağında solunda soba yanığı izler ...son ana bırakılan kurutma telaşı ya da ısınma çabası neticesinde ateşe yenik düşmüş gazi önlüklerdi bunlar.

babam günaydın'a,iyi aksamlar'a falan çok önem verirdi.o yüzden sınıf kapısında parola söyler gibi 'günaydın' der öyle geçerdi çocuklar içeri.

okulda tek sınıf vardı.tüm öğrenciler aynı yerde eğitim görürdü.

babam "birler şu fişi yazsın,ikiler resim cizsin,üçler sessiz okuma çalışması yapsın,dörtler şiiri defterine yazsın, beşler problemleri çözsün "şeklinde ders işlerdi.kardeşim ve ben de sınıfta dolaşır, çoğu kardeş ya da akraba olan çocuklar arasında silgi taşırdık ondan ona.ben küçülen tebeşirlerle tahtanın köşesine çiçekler çizmeye bayılırdım.

bu şekilde geçen bir kaç yılın ardından benim de birlerin sırasına oturma vaktim gelmişti.kardeşimin ise daha iki yılı vardı.ben sıkıcı fişleri deftere geçirirken çaktırmadan ortalıkta dolaşan kardeşimi izler, içimden okumak hiç eğlenceli değilmiş diye geçirirdim.ama akşam eve gidince kardeşime uyuyana kadar birinci sınıfın nasıl güzel,nasıl keyifli olduğunu anlatırdım.nasıl abartarak anlattıysam çocuk altı yaşında okula başladı.

o günleri düşündüğümde aklıma diğer öğrencilerden babamı kıskandığım,babamın ilgisini kazanmak için çok emek sarf ettiğim,sadece kendi sınıfımı değil diğer sınıfları da dinleyerek en iyi olmaya çalıştığım ve çok uğraşmama /içimden defalarca tekrar etmeme rağmen babama "öğretmenim"diyemeyişim gelir.

şimdi ise artık emekli olmuş babama baktıkça onun ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu hatırlarım ama hala bütün "öğretmenim"ler "baba"sözcüğünün içinde saklı.
devamını gör...

onu biliyorum.*
başka bir şey söyle.
devamını gör...

tensel uyum yoksa hiç boşuna uğraşmayın..
devamını gör...

böyle atılmamalı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu sabah rusyada bulunan perm devlet üniversitesinde 18 yaşındaki timur bekmansurov katliam yaptı. ölü sayısının en az 6 olduğu söyleniliyor. okuldaki sınıf arkadaşları, perm tetikçisinin bir gün bir öğretmene "bir gün bir silah alacağım ve hepinizi vuracağım" dediğini söyledi. soruşturma komitesi, bugün 6 kişinin öldüğünü ve 28 kişinin yaralandığını bildirdi. (8 kurbanla ilgili önceki bilgiler yanlıştır)

failin okul fotoğrafı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

27 ağustos tarihinde 105 mermi alırken
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


tetikçinin üniversiteye gidiş anı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

katliamdan sonra fail, polisler tarafından vurulurken
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim