sözlükte bol beğeni alma yolları
neşe böcüğü olmak...
devamını gör...
çocukken aşık olunca yapılanlar
daha ilkokula bile başlamamışım 5-6 yaşlarında falanım. bizimkiler tabi beni o yaşta sokağa oynamaya yollamıyor zaten apartmanın çevresinde de oynamaya müsait bi alan da yok. benim dünyayla tek bağım televizyon, radyo (evet o zamanlar radyo vardı), annem, babam ve arada bir bize gelen benden 5-6 yaş büyük annemin amcasının oğulları idi.
bu elemanlar benden büyük oldukları için annem onlarla apartmanın önündeki küçük bahçeye çıkmama izin verirdi, ben tabi bunlarla takılmak için çıldırıyorum, muhabbet edelim, oyun oynayalım diye darlıyorum. bu elemanlar bahçe duvarının üstüne oturuyorlar ben boyumun 1,5 katı duvara götüm götüm tırmanmaya çalışıyorum fırat gibi, ezikliğin sınırlarında çılgın atıyorum.
bi gün işte televizyonda izlediğim bişiyi anlatıyorum ben bunlara, aralarından biri tvde izlediğin insanlar seni görüyo dikkatli ol tadında bişiler söyledi, diğeri de evet doğru söylüyo vs diye destekleyince nohuttan hallice olan beynimle ben buna ciddi şekilde inandım ve benim için çok heyecanlı günler başladı.
o zamanlar icraatın içinden diye bi program vardı başbakan özal çıkıp şunu yaptık, bunu yaptık diye anlatırdı, neyse özal çıkıyo babam pijamalarıyla uzanıyor evde aklım almıyo babama bak be ne taşşaklı adam özal'ın karşısında pijamalarıyla uzanıyo diyorum içimden. bi yandan da özal çıkınca evde çok koşup sağa sola saldırmıyorum uslu durmaya çalışıyorum falan. program bitsin de sağa sola saldırayım diye dakikaları sayıyorum.
bi de o dönem adile naşit'in çocuklara masal anlattığı bir program var, ben adile naşit'in en ateşli fanıyım adile naşit çıkınca böyle gözlerinin içine bakıyorum, elimle öpücük yapıp yolluyorum falan, bizimkiler de demiyo olm mal mısın napıyosun.
işin en can alıcı olan kısmı ve dananın kuyruğunun koptuğu nokta ise, o zamanlar yine trt çocuk korosu var tvde, benim yaşıma yakın çocuklardan oluşan bi koro çıkıp şarkı söylüyolar işte küçük ayşe küçük ayşe neyin var bana söyle vs.
o koroda sarışın bi kız var ama nası var ya yıkılıyo, afet bişi. ben de buna kesiğim hafiften, koro çıkınca ben bu sarıya kitleniyorum başından sonuna kadar. bi yandan da artık kızın beni gördüğünü biliyorum tabi, gün içinde pijamalarıyla, elinde plastik kılıcı ile boyunun iki katı oyuncak pandanın üstünde he man diye koşturan ben tv de koro başlayacağı zaman gidip en güzel kıyafetlerimi giyiyorum saçlarıma su vurup tarıyorum tvnin karşısındaki kanepeye geçip bacak bacak üstüne atıp bi kolumu da koltuğa uzatıyorum (babam öyle oturduğuna göre bu havalı bi oturuş olmalıydı çünkü) koro çıkıyo ben kıza bakıyorum havalı havalı, kamera bazen kıza zoom yapıyo işte ben sanıyorum ki o da bana bakıyo, utanıyorum kafamı çeviriyorum falan böyle delikanlılığı da elden bırakmıyorum ama flört ediyoruz yani belli o da bana karşı boş değil.
bu durum böyle 1 hafta falan sürdü, sonra annem oğlum sen niye giyinip saçını tarıyosun her gün, seni gezmeye mi götüreyim onu mu demek istiyosun vs diye sorunca olay ortaya çıkmıştı. işte ilk o gün anlamıştım ne kadar seversen sev, imkansız aşk diye bişi olduğunu.
bu elemanlar benden büyük oldukları için annem onlarla apartmanın önündeki küçük bahçeye çıkmama izin verirdi, ben tabi bunlarla takılmak için çıldırıyorum, muhabbet edelim, oyun oynayalım diye darlıyorum. bu elemanlar bahçe duvarının üstüne oturuyorlar ben boyumun 1,5 katı duvara götüm götüm tırmanmaya çalışıyorum fırat gibi, ezikliğin sınırlarında çılgın atıyorum.
bi gün işte televizyonda izlediğim bişiyi anlatıyorum ben bunlara, aralarından biri tvde izlediğin insanlar seni görüyo dikkatli ol tadında bişiler söyledi, diğeri de evet doğru söylüyo vs diye destekleyince nohuttan hallice olan beynimle ben buna ciddi şekilde inandım ve benim için çok heyecanlı günler başladı.
o zamanlar icraatın içinden diye bi program vardı başbakan özal çıkıp şunu yaptık, bunu yaptık diye anlatırdı, neyse özal çıkıyo babam pijamalarıyla uzanıyor evde aklım almıyo babama bak be ne taşşaklı adam özal'ın karşısında pijamalarıyla uzanıyo diyorum içimden. bi yandan da özal çıkınca evde çok koşup sağa sola saldırmıyorum uslu durmaya çalışıyorum falan. program bitsin de sağa sola saldırayım diye dakikaları sayıyorum.
bi de o dönem adile naşit'in çocuklara masal anlattığı bir program var, ben adile naşit'in en ateşli fanıyım adile naşit çıkınca böyle gözlerinin içine bakıyorum, elimle öpücük yapıp yolluyorum falan, bizimkiler de demiyo olm mal mısın napıyosun.
işin en can alıcı olan kısmı ve dananın kuyruğunun koptuğu nokta ise, o zamanlar yine trt çocuk korosu var tvde, benim yaşıma yakın çocuklardan oluşan bi koro çıkıp şarkı söylüyolar işte küçük ayşe küçük ayşe neyin var bana söyle vs.
o koroda sarışın bi kız var ama nası var ya yıkılıyo, afet bişi. ben de buna kesiğim hafiften, koro çıkınca ben bu sarıya kitleniyorum başından sonuna kadar. bi yandan da artık kızın beni gördüğünü biliyorum tabi, gün içinde pijamalarıyla, elinde plastik kılıcı ile boyunun iki katı oyuncak pandanın üstünde he man diye koşturan ben tv de koro başlayacağı zaman gidip en güzel kıyafetlerimi giyiyorum saçlarıma su vurup tarıyorum tvnin karşısındaki kanepeye geçip bacak bacak üstüne atıp bi kolumu da koltuğa uzatıyorum (babam öyle oturduğuna göre bu havalı bi oturuş olmalıydı çünkü) koro çıkıyo ben kıza bakıyorum havalı havalı, kamera bazen kıza zoom yapıyo işte ben sanıyorum ki o da bana bakıyo, utanıyorum kafamı çeviriyorum falan böyle delikanlılığı da elden bırakmıyorum ama flört ediyoruz yani belli o da bana karşı boş değil.
bu durum böyle 1 hafta falan sürdü, sonra annem oğlum sen niye giyinip saçını tarıyosun her gün, seni gezmeye mi götüreyim onu mu demek istiyosun vs diye sorunca olay ortaya çıkmıştı. işte ilk o gün anlamıştım ne kadar seversen sev, imkansız aşk diye bişi olduğunu.
devamını gör...
supportgirl
radyo yayını olmasa belki de sözlük ortamında nadiren tanıyacağımız yazar olacaktı, bahtı açık olsun.
devamını gör...
tarihi bir görsel bırak
devamını gör...
bi bitmediniz dedirtenler
trendyol reklamları
devamını gör...
27 yaşında olmak
birkaç ay sonra basacağım yaş. az biraz sıkıntılıyım bu durumdan. 27ler kulübü demeyeceğim. öyle meşhur biri değilim sonuçta. ama 27 yaş bana ilginç geliyor açıkçası. farklı bir şey olacak, seziyorum. çünkü 20 yaşındayken de 27 yaşı düşünüyordum. garip.
devamını gör...
yazarların mutsuzken yaptıkları
sadece battaniye veya yorgana gömülüp yatmak. uyumak değil ama sadece yatmak...
devamını gör...
alternatif et lokantası isimleri
allahım sen aff'et
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydınnnn arkadaşlarım.
devamını gör...
birini gözünde çok büyütmek
birakabilirsin.org.
devamını gör...
hocalı katliamı
1991 yilinda sovyetler birligi'nin dagilmasiyla daglik karabag'in azerbaycan'a bagli ozerk bir bolge icerisinde olmasi gerek ermenistan gerek sovyet birligi icerisinde ciddi bir krize yol acmisti. cunku ermenistan'da o bolgede hak iddia etmekteydi. azerbaycan'in o donemdeki zayifligi, ermenistan'in da kendini cabuk toparlamasi ( bel altindan sovyetler'in destegini almasiyla) azerbaycan'a savas acti. ozellikle bu bolgeye saldirilarla ciddi bir baski olusturulmaya calisildi.aylarca suren baskilarla yollar kapatildi, bolgeye giris cikislar engellendi, elektrik, su dogal gaz kesildi. halk bu turk baskilarla korkutulmaya ve sindirilmeye calisildi. yani bilindigi uzere bir gunde olup biten bir katliam aslinda degildi. bolge halki aylarca suren bir iskenceye tabi tutulmustu. tarih 25 subat ( 1992) gecesinde sovyetlere bagli zirhli araclarla dort koldan ablukaya alip sehri darma duman ettiler. genc, yasli, cocuk, kadin demeden halkin bir bolumunu katlettiler. su anki resmi rakamlara gore 613 azeri vatandasi hayatini kaybetmis, 487'si agir yaralanmis ve yaklasik 150 vatandas da kayip olarak adlandirilmis. bugun itibariyle yaklasik 12 ulke ve amerika'nin 19 eyaleti tarafindan katliam-soykirim olarak taninmaktadir.
azerbaycan – azerbaycan cumhuriyeti millî meclisi hocalı soykırımı'nı tanımaktadır.
meksika – meksika vekiller meclisi dış ilişkiler komitesi 2011 yılında hocalı katliamını tanıdı.
türkiye – türkiye büyük millet meclisi dışişleri komisyonu 2012 yılında hocalı katliamını soykırım olarak nitelendirdi.
pakistan – pakistan senatosu dış ilişkiler komitesi, hocalı katliamını 2012 yılında soykırım olarak nitelendirdi.
kolombiya – kolombiya temsilciler meclisi dış ilişkiler komitesi 2013 yılında hocalı katliamını tanıdı.
çekya – çek parlamentosu dışişleri komitesi 2013 yılında hocalı katliamı'nı insanlığa karşı bir suç olarak kınadı.
honduras – honduras ulusal kongresi 2014 yılında hocalı katliamı'nı soykırım olarak tanıdı.
bosna-hersek – bosna-hersek halklar meclisi 2014 yılında hocalı katliamını insanlığa karşı suç olarak kınayan bir karar aldı.
sudan – sudan millî meclisi dışişleri komitesi 2014 yılında hocalı katliamını tanıdı.
guatemala – guatemala kongresi 2015 yılında hocalı katliamı'nı soykırım olarak nitelendirdi.
cibuti – cibuti millî meclisi 2017 yılında hocalı katliamı'nı bir soykırım eylemi olarak tanıdı.
paraguay – paraguay parlamentosu 2017 yılında hocalı katliamı'nı bir soykırım eylemi olarak tanıdı
alinti icin kaynak
azerbaycan – azerbaycan cumhuriyeti millî meclisi hocalı soykırımı'nı tanımaktadır.
meksika – meksika vekiller meclisi dış ilişkiler komitesi 2011 yılında hocalı katliamını tanıdı.
türkiye – türkiye büyük millet meclisi dışişleri komisyonu 2012 yılında hocalı katliamını soykırım olarak nitelendirdi.
pakistan – pakistan senatosu dış ilişkiler komitesi, hocalı katliamını 2012 yılında soykırım olarak nitelendirdi.
kolombiya – kolombiya temsilciler meclisi dış ilişkiler komitesi 2013 yılında hocalı katliamını tanıdı.
çekya – çek parlamentosu dışişleri komitesi 2013 yılında hocalı katliamı'nı insanlığa karşı bir suç olarak kınadı.
honduras – honduras ulusal kongresi 2014 yılında hocalı katliamı'nı soykırım olarak tanıdı.
bosna-hersek – bosna-hersek halklar meclisi 2014 yılında hocalı katliamını insanlığa karşı suç olarak kınayan bir karar aldı.
sudan – sudan millî meclisi dışişleri komitesi 2014 yılında hocalı katliamını tanıdı.
guatemala – guatemala kongresi 2015 yılında hocalı katliamı'nı soykırım olarak nitelendirdi.
cibuti – cibuti millî meclisi 2017 yılında hocalı katliamı'nı bir soykırım eylemi olarak tanıdı.
paraguay – paraguay parlamentosu 2017 yılında hocalı katliamı'nı bir soykırım eylemi olarak tanıdı
alinti icin kaynak
devamını gör...
sadece ayaklarımı değil kalbimi çaldılar
vicdansızlığın ve merhametsizliğin en somut örneklerinden bir tanesi. nasıl varlık bunu yapar ki? kelimeler bazen bazı şeyleri ifade etmeye yetmiyor.umarım en kısa zamanda geri getirilir ve şahıslara da gereği yapılır.çok üzücü bir durum.
devamını gör...
entropi
fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir.
çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. sembolü s'dir.
çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. sembolü s'dir.
devamını gör...
domestic hıyar
#849144 gibi muazzam özgün tanımlar yazan, şu lanet günlerde git köşede ağla seninle uğraşamam diyen yazar kişisi. ben de sana çok meraklıydım be!
devamını gör...
merdumgiriz_
bugün birilerini engellediği bilgisine hep beraber vakıf olduğumuz yazar.
devamını gör...
kurtarıcı isa heykeli
brezilya'nın rio de janeiro şehrinde bulunan 30 metre boyundaki heykeldir. heykelin yapımına brezilya'nın bağımsızlığın 100. yılı olan 1922 yılında başlanıp, 1931'de açılmıştır. heitor silva costa tarafından tasarlanmıştır. fransız heykeltıraş paul landowski tarafından beş yılda üretilmiştir.
7 temmuz 2007 tarihinde, dünyanın yeni yedi harikası'ndan biri olarak seçilmiştir. yılda bir milyona yakın turist tarafından ziyaret edilmektedir.
devamını gör...
şehir hastanelerinin rezil hali
başlıktaki tanıma sonuna kadar katılmakla birlikte genel anlamda ülkenin sağlık sisteminin bir bütün olarak rezil olmasından kaynaklandığını düşündüğüm durum.
üniversite hastaneleri de dahil olmak üzere, normal devlet hastanelerinin neredeyse tamamında aynı sorunla karşılaşmak mümkün. hatta diğerlerini bilmiyorum ama bulunduğum şehrin üniversite hastanesinin acil servisinde bile sıra bekliyorsunuz.
randevu almanın zorluğundan bahsetmiyorum bile ki başlığı açan saygıdeğer yazar durumu özetlemiş zaten.
tek kelimeyle kepazelik.
a unutmadan, ambulans çağırdığınızda da eğer bir mucize olur da ananız ağlamadan önce gelmeyi başarırsa hapı yuttunuz çünkü durumu belirli bir düzeyde ağır olmayan herkesi sözleşmiş gibi ebesinin şeyindeki şehir hastanelerine* götürüyorlar. sonra taburcu olunca da küfrederek şehir merkezine doğru 637477374 saatlik bir otobüs yolculuğuna çıkıyorsunuz.
küçük bir dipnot: yaşadığım yerdeki şehir hastanesinin mezarlık manzaralı olduğunu söylemiş miydim?*
özetle malum hastanelere yolu düşen herkese geçmiş olsun.*
üniversite hastaneleri de dahil olmak üzere, normal devlet hastanelerinin neredeyse tamamında aynı sorunla karşılaşmak mümkün. hatta diğerlerini bilmiyorum ama bulunduğum şehrin üniversite hastanesinin acil servisinde bile sıra bekliyorsunuz.
randevu almanın zorluğundan bahsetmiyorum bile ki başlığı açan saygıdeğer yazar durumu özetlemiş zaten.
tek kelimeyle kepazelik.
a unutmadan, ambulans çağırdığınızda da eğer bir mucize olur da ananız ağlamadan önce gelmeyi başarırsa hapı yuttunuz çünkü durumu belirli bir düzeyde ağır olmayan herkesi sözleşmiş gibi ebesinin şeyindeki şehir hastanelerine* götürüyorlar. sonra taburcu olunca da küfrederek şehir merkezine doğru 637477374 saatlik bir otobüs yolculuğuna çıkıyorsunuz.
küçük bir dipnot: yaşadığım yerdeki şehir hastanesinin mezarlık manzaralı olduğunu söylemiş miydim?*
özetle malum hastanelere yolu düşen herkese geçmiş olsun.*
devamını gör...
yaşanabilir bölge
bir gezegenin yüzeyinde sıvı su bulunabilmesi için, bu gezegenin yıldızından minimum ya da maksimum ne kadar uzaklıkta olabileceğini söyleyen ifade. goldilocks bölgesi olarak da bilinir.
sıvı su, canlılık için son derece önemli. bu nedenle gezegen öyle bir noktada olmalıdır ki, yıldızından gelen ışınım, gezegenin yüzeyinde bulunan suyu ne dondursun ne buharlaştırsın. eğer gezegen yıldıza çok yakın olursa, yüzeyindeki su aşırı sıcaklık nedeniyle buharlaşır ki merkür, venüs gibi iç gezegenlerin başına gelen de budur. gezegen yıldızından çok uzak olursa, yüzeyindeki su donar ki örneğin mars'ta durum böyledir. venüs, yaşanabilir bölgenin iç sınırının hemen ötesinde yer alırken, mars bölgenin dış sınırına yakındır.
her yıldız için bu sınır farklı uzaklıklar arasında değişir. yıldızın ürettiği enerjiyle ilgili olan bu durum, zamanla yıldızın evre değiştirmesine bağlı olarak da değişir.
sıvı su, canlılık için son derece önemli. bu nedenle gezegen öyle bir noktada olmalıdır ki, yıldızından gelen ışınım, gezegenin yüzeyinde bulunan suyu ne dondursun ne buharlaştırsın. eğer gezegen yıldıza çok yakın olursa, yüzeyindeki su aşırı sıcaklık nedeniyle buharlaşır ki merkür, venüs gibi iç gezegenlerin başına gelen de budur. gezegen yıldızından çok uzak olursa, yüzeyindeki su donar ki örneğin mars'ta durum böyledir. venüs, yaşanabilir bölgenin iç sınırının hemen ötesinde yer alırken, mars bölgenin dış sınırına yakındır.
her yıldız için bu sınır farklı uzaklıklar arasında değişir. yıldızın ürettiği enerjiyle ilgili olan bu durum, zamanla yıldızın evre değiştirmesine bağlı olarak da değişir.
devamını gör...
hayat
hayat annedir.
hayat evlattır.
hayat dosttur.
hayat umuttur.
hayat sevinçtir.
hayat her şeye rağmen güzeldir.
aaa ben rapunzel’dim di mi? bir an kendimi polyanna sandım. pardon...
hayat evlattır.
hayat dosttur.
hayat umuttur.
hayat sevinçtir.
hayat her şeye rağmen güzeldir.
aaa ben rapunzel’dim di mi? bir an kendimi polyanna sandım. pardon...
devamını gör...