sonu olmayan tartışma konuları
sonu olmayan tartışma konuları'dır kesinlikle.
tartışma konuları sonsuz olduğu için sonu olmayan tartışma konularının da sonu yoktur.
tanım: sonu olmayan tartışma konularını paylaştığımız başlık.
tartışma konuları sonsuz olduğu için sonu olmayan tartışma konularının da sonu yoktur.
tanım: sonu olmayan tartışma konularını paylaştığımız başlık.
devamını gör...
okuldan kaçmak
arada sırada yaptığımız iş.
fakat bizimki biraz daha güvenli suda yüzmek şeklindeydi. evleri arar, derslere girmeyeceğimizi söyler, "şurada oluruz" diye yer bildirir, sonra gezer tozardık. yani öyle kimsenin haberi olmadan takılmak şeklinde değildi bizimki. bir nevi izinli kaçış... çok da doğru yapıyormuşuz düşününce. en azından başımıza bir iş gelse nerede arayacağını bilirdi ailelerimiz.
1-2 de anımız var unutamadığım, sabahçı olduğumuz için o saatte kaçmanın anlamsızlığıyla beraber aklıma gelen. karum'un önünde hep duran bir simitçi vardı o zamanlar. sabah sabah gittik, simit alalım diye. baktık adam yok. simitleri alıp parayı bırakalım derken biri geldi "ne kadar simit?" diye bize sordu. ayaküstü simit sattık soran kişiye. o ara gören birkaç kişi daha geldi. simitçi gelene kadar 5-6 simit satmıştık sanırım. adam geldi, durumu anlattık, parayı verdik. teşekkür etti, güle eğlene vedalaştık falan...
diğer anımız da tunalı'daki bir fast food dükkânında geçmişti. okul formalarımıza galatasaray rozeti iliştirirdik arada. o gün de rozetlerimiz yakamızdaydı. soğuk sandviç alalım dedik, sosislisinden... gittik, siparişi verdik, içinde malzemelerin olduğu büfenin önünde duruyoruz. adam da ekmeklerin arasını dolduruyor güzelim mezelerle. rozetlerimizi gördü o sırada "aaa, kızlar galatasaraylı mısınız siz!" dedi ve ekledi "ben de öyleyim. durun size torpilli vereyim o zaman..." ekmekleri kapanmayacak şekilde sosisle doldurup vermişti bize.
güzel günlerdi...
fakat bizimki biraz daha güvenli suda yüzmek şeklindeydi. evleri arar, derslere girmeyeceğimizi söyler, "şurada oluruz" diye yer bildirir, sonra gezer tozardık. yani öyle kimsenin haberi olmadan takılmak şeklinde değildi bizimki. bir nevi izinli kaçış... çok da doğru yapıyormuşuz düşününce. en azından başımıza bir iş gelse nerede arayacağını bilirdi ailelerimiz.
1-2 de anımız var unutamadığım, sabahçı olduğumuz için o saatte kaçmanın anlamsızlığıyla beraber aklıma gelen. karum'un önünde hep duran bir simitçi vardı o zamanlar. sabah sabah gittik, simit alalım diye. baktık adam yok. simitleri alıp parayı bırakalım derken biri geldi "ne kadar simit?" diye bize sordu. ayaküstü simit sattık soran kişiye. o ara gören birkaç kişi daha geldi. simitçi gelene kadar 5-6 simit satmıştık sanırım. adam geldi, durumu anlattık, parayı verdik. teşekkür etti, güle eğlene vedalaştık falan...
diğer anımız da tunalı'daki bir fast food dükkânında geçmişti. okul formalarımıza galatasaray rozeti iliştirirdik arada. o gün de rozetlerimiz yakamızdaydı. soğuk sandviç alalım dedik, sosislisinden... gittik, siparişi verdik, içinde malzemelerin olduğu büfenin önünde duruyoruz. adam da ekmeklerin arasını dolduruyor güzelim mezelerle. rozetlerimizi gördü o sırada "aaa, kızlar galatasaraylı mısınız siz!" dedi ve ekledi "ben de öyleyim. durun size torpilli vereyim o zaman..." ekmekleri kapanmayacak şekilde sosisle doldurup vermişti bize.
güzel günlerdi...
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
ifade özgürlüğünün olmaması yeterli bence.
devamını gör...
biontech aşısını yaparken numarasını veren hemşire
aşıyı yaptıktan sonra alkollü pamukla kolumu da güzelce ovuşturdu ama numarasını vermedi. lazım olursa o beni arar nasılsa, form doldurduk o kadar.
devamını gör...
e vallah şeker alsaydınız iyi olurdu
(bkz: hahahahahahahaha) çok güldüm yaa! dün şeker alan anneme napacan şekeri dediğim için de özrü borç bilirim.
devamını gör...
phi fenomeni
art arda sıralanmış hareketsiz nesnelerin belirli aralıklarla tekrarlanması ile hareketli bir görüntü oluşturmasına denir. fenomen etkisi olarak da bilinir. algı üzerine deneysel çalışmalar yapılarak keşfedilmiştir.
devamını gör...
tansu çiller
tansu çiller'in yıllar sonra ilk kez 15 temmuz sonrası yapılan mitinglerde ortaya çıktığını hatırlıyorum. o zamanlar sebebini anlayamamıştım ama şimdi olan bitene bakınca anlaşılır duruyor. zamanı gelince tansu çiller'in de yargılanması gerekecek deyip burada bırakıyorum.
devamını gör...
yaşamak
kafa sözlük kitap edebiyat kulübüyle birlikte okuduğumuz üçüncü ve kendi adıma çin edebiyatından okuduğum ilk kitaptır kendisi. ayrıca,1993 yılında yayımlanıp hemen ardından yasaklanan bir kitap yaşamak.
yaşamdan vazgeçmek için birçok sebep sunulmuşken önüne, yine de yaşayabildiğin kadar yaşamak.
gençken, anın verdiği coşkuyla, belki de şımarıklıkla elindekilerin kıymetini bilmeden dibine kadar kaybetsen de yaşamak.
her şeye sıfırdan başlayıp yuva kurarak yeniden başlar yaşamak.
açlıkla sınansan, bir avuç pirince muhtaç olsan da yaşamak.
ve tüm sevdiklerini birer birer kaybetsen, hepsini ellerinle toprağa gömsen de yaşamak.
başkarakterimiz fugui'nin öyküsünü okuyoruz kitap boyunca bir anlatıcı olarak. köy köy gezip hikaye toplayan birine tek bir detayı bile atlamadan, sade ama bi' o kadar da içten bir dille anlatıyor hikayesini. defalarca ''nereden bilebilirdim..'' deyişiyle hiç beklemediği acılarına, içinde kalan burukluklarına şahit oluyoruz.
çin'in karanlık tarihinden kültür devrimini; insanlara yaşattırdığı acıları, açlığı, kayıpları okuyoruz.
kısacası yer yer gözlerim dolu olarak, yer yer içimde öfkeyle, umutla okuduğum bir kitaptı yaşamak. çok yüksek beklentilere girilmeden sade ve akıcı diliyle 2-3 saatte okutturdu kendini. bence herkes fugui'nin hikayesine kulak vermeli, en azından 'yaşamak' kavramına derinlik katarak daha farklı bakabilmek adına.
bu arada kitabı okurken bu kadar da olmaz demeyin arkadaşlar oluyormuş..
yaşamdan vazgeçmek için birçok sebep sunulmuşken önüne, yine de yaşayabildiğin kadar yaşamak.
gençken, anın verdiği coşkuyla, belki de şımarıklıkla elindekilerin kıymetini bilmeden dibine kadar kaybetsen de yaşamak.
her şeye sıfırdan başlayıp yuva kurarak yeniden başlar yaşamak.
açlıkla sınansan, bir avuç pirince muhtaç olsan da yaşamak.
ve tüm sevdiklerini birer birer kaybetsen, hepsini ellerinle toprağa gömsen de yaşamak.
başkarakterimiz fugui'nin öyküsünü okuyoruz kitap boyunca bir anlatıcı olarak. köy köy gezip hikaye toplayan birine tek bir detayı bile atlamadan, sade ama bi' o kadar da içten bir dille anlatıyor hikayesini. defalarca ''nereden bilebilirdim..'' deyişiyle hiç beklemediği acılarına, içinde kalan burukluklarına şahit oluyoruz.
çin'in karanlık tarihinden kültür devrimini; insanlara yaşattırdığı acıları, açlığı, kayıpları okuyoruz.
kısacası yer yer gözlerim dolu olarak, yer yer içimde öfkeyle, umutla okuduğum bir kitaptı yaşamak. çok yüksek beklentilere girilmeden sade ve akıcı diliyle 2-3 saatte okutturdu kendini. bence herkes fugui'nin hikayesine kulak vermeli, en azından 'yaşamak' kavramına derinlik katarak daha farklı bakabilmek adına.
bu arada kitabı okurken bu kadar da olmaz demeyin arkadaşlar oluyormuş..
devamını gör...
concerta
hayatınız boyunca dünyanın en güzel filmi dahi olsa 2 saat boyunca pürdikkat bir filmi izleyip bitiremediğiniz oldu mu ?
gezegen üzerinde yazılmış en sürükleyici kitapları bile 10 dakika boyunca ara vermeden, sağa sola bakmadan, etraftaki sesler yüzünden okuyamamak ne demektir bilir misiniz ?
dünyanın en keyif verici eylemlerinden bile sıkıldığınız; hobilerinizden, tüm dürtülerinizden vazgeçtiğiniz oldu mu ?
hiç kimseye güvenmeyen, güvenemeyen ama güvenmek gayesiyle yaşarken ve üstelik darbe üstüne darbe yiyerek, yine de ayakta aklınıza mukayyit olarak yaşamaya çalıştınız mı ?
başarılı olmanın en temel kriteri sayılan "hızlı reflekslere" sahip olduğunuz halde ve yerli / yabancı birçok antrenörden onay alarak sizden güçlü bir rakiple bile ringe çıktığınızda rakibin gözlerine 5 saniyeden fazla bakamadığınız oldu mu ?
telefon elinizdeyken saatlerce evin içinde telefon aradığınız; evde ütü yokken, acaba ütüyü fişte mi unuttum diye defalarca geriye dönüp evi kontrol ettiğiniz oldu mu ?
bırakın boksu, ringi; aşık olduğunuz kadının gözlerine 1 dakika kesintisiz bakamadığınız için kendinizi hırpaladığınız oldu mu ?
bir an dünyanın en mutlu, en pozitif insanıyken; 10 dakika sonra birisini öldüresiye dövdüğünüz ve sonrasında da olayı hatırlamadığınız oldu mu ?
ve benzeri binlerce madde...
her ilaç kadar etken madde olarak metilfenidat içeren ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hastalığında kullanılan diğer tüm ilaçların bağımlılık riski ve yan etki profili yüksek. (bkz: farma) etimolojik olarak zaten zehir demek.
lakin yukarıda saydığım maddeler ve benzerleriyle bir ömür geçirmek mi; yoksa normal bir insan gibi okuduğundan, izlediğinden, baktığından, işittiğinden bir şeyler anlamak mı ?
bir ömür boyu kullanması gereken de var, self terapi ve bitkisel takviyelerle geçiştirmeye çalışanlar da. ve ne yazık ki suistimal edenler de.
ben ise dördüncü grupta olacağım; yani uzun yıllar kullanmak durumunda kaldıktan sonra doktor kontrolünde tamamen bırakması için hazır görülenler kategorisinde. lütfen bazı şeyleri küçümsemeyin; "aman çok yaramaz, çok şımarık." gibi önyargılarla çocuklarınız hakkında kendi başınıza teşhis koymaya çalışmayın. aksi taktirde sahip olduğunuz zeka veya başka meziyetler ne yazık ki kontrolsüz güç tanımına girecek niteliğe bürünebiliyor ve bir ömrü sizlere zehredebiliyor.
hayat ciddiye alınması ve bir o kadar da basit, kuralına uygun yaşanması gereken bir şey.
özet; benden bu kadar dostum*; bir daha görüşmemek üzere.
not : concerta ve benzeri ilaçlar uyuşturucu değil; uyarıcı olmakla beraber ve ne yazık ki öğrenciler tarafından suistimale açık
ilaçlardır. lütfendikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almamış kişiler bu tip ilaçları yasadışı yollarla temin edip, satmak gibi faaliyetlerde bulunup gerçekten ihtiyacı olan insanların tedavilerine devam etmekte zorlanmalarına sebebiyet vermesinler. her şeyden önce suçtur ve ahlaken de dip noktadır; torbacılıktan farkı yoktur.
not 2 : dehb süreci ile ilgili sorusu olan varsa lütfen sormaktan, paylaşmaktan çekinmesin.
gezegen üzerinde yazılmış en sürükleyici kitapları bile 10 dakika boyunca ara vermeden, sağa sola bakmadan, etraftaki sesler yüzünden okuyamamak ne demektir bilir misiniz ?
dünyanın en keyif verici eylemlerinden bile sıkıldığınız; hobilerinizden, tüm dürtülerinizden vazgeçtiğiniz oldu mu ?
hiç kimseye güvenmeyen, güvenemeyen ama güvenmek gayesiyle yaşarken ve üstelik darbe üstüne darbe yiyerek, yine de ayakta aklınıza mukayyit olarak yaşamaya çalıştınız mı ?
başarılı olmanın en temel kriteri sayılan "hızlı reflekslere" sahip olduğunuz halde ve yerli / yabancı birçok antrenörden onay alarak sizden güçlü bir rakiple bile ringe çıktığınızda rakibin gözlerine 5 saniyeden fazla bakamadığınız oldu mu ?
telefon elinizdeyken saatlerce evin içinde telefon aradığınız; evde ütü yokken, acaba ütüyü fişte mi unuttum diye defalarca geriye dönüp evi kontrol ettiğiniz oldu mu ?
bırakın boksu, ringi; aşık olduğunuz kadının gözlerine 1 dakika kesintisiz bakamadığınız için kendinizi hırpaladığınız oldu mu ?
bir an dünyanın en mutlu, en pozitif insanıyken; 10 dakika sonra birisini öldüresiye dövdüğünüz ve sonrasında da olayı hatırlamadığınız oldu mu ?
ve benzeri binlerce madde...
her ilaç kadar etken madde olarak metilfenidat içeren ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hastalığında kullanılan diğer tüm ilaçların bağımlılık riski ve yan etki profili yüksek. (bkz: farma) etimolojik olarak zaten zehir demek.
lakin yukarıda saydığım maddeler ve benzerleriyle bir ömür geçirmek mi; yoksa normal bir insan gibi okuduğundan, izlediğinden, baktığından, işittiğinden bir şeyler anlamak mı ?
bir ömür boyu kullanması gereken de var, self terapi ve bitkisel takviyelerle geçiştirmeye çalışanlar da. ve ne yazık ki suistimal edenler de.
ben ise dördüncü grupta olacağım; yani uzun yıllar kullanmak durumunda kaldıktan sonra doktor kontrolünde tamamen bırakması için hazır görülenler kategorisinde. lütfen bazı şeyleri küçümsemeyin; "aman çok yaramaz, çok şımarık." gibi önyargılarla çocuklarınız hakkında kendi başınıza teşhis koymaya çalışmayın. aksi taktirde sahip olduğunuz zeka veya başka meziyetler ne yazık ki kontrolsüz güç tanımına girecek niteliğe bürünebiliyor ve bir ömrü sizlere zehredebiliyor.
hayat ciddiye alınması ve bir o kadar da basit, kuralına uygun yaşanması gereken bir şey.
özet; benden bu kadar dostum*; bir daha görüşmemek üzere.
not : concerta ve benzeri ilaçlar uyuşturucu değil; uyarıcı olmakla beraber ve ne yazık ki öğrenciler tarafından suistimale açık
ilaçlardır. lütfendikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almamış kişiler bu tip ilaçları yasadışı yollarla temin edip, satmak gibi faaliyetlerde bulunup gerçekten ihtiyacı olan insanların tedavilerine devam etmekte zorlanmalarına sebebiyet vermesinler. her şeyden önce suçtur ve ahlaken de dip noktadır; torbacılıktan farkı yoktur.
not 2 : dehb süreci ile ilgili sorusu olan varsa lütfen sormaktan, paylaşmaktan çekinmesin.
devamını gör...
konu neydi radyo yayını
merhaba kafa sözlük,
adil ve hasan bu akşam sizlere sözlük radyosu üzerinden hijyen kurallarına uygun bir şekilde seslenecek.
orta doğu ve avrupa arasında konuşulan bir takım konuları konuk alacağımız programımıza siz değerli dinleyicilerini davet ediyor, bizleri dinlemek isteyen herkesi saat 21:00’da sözlük radyoya bekliyoruz.
not: gençkan - kendimi kontrol edemiyorum.
adil ve hasan bu akşam sizlere sözlük radyosu üzerinden hijyen kurallarına uygun bir şekilde seslenecek.
orta doğu ve avrupa arasında konuşulan bir takım konuları konuk alacağımız programımıza siz değerli dinleyicilerini davet ediyor, bizleri dinlemek isteyen herkesi saat 21:00’da sözlük radyoya bekliyoruz.
not: gençkan - kendimi kontrol edemiyorum.
devamını gör...
pame radyo yayını
çünkü melankoli en çok ona yakışıyordu... haroula'yla kadehlerin her daim eşzamanlı dolduğu yayın.*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
millet ben geldim. portakal aldım size. hadi bırakın telefonu. çok eğleneceğükk
devamını gör...
bir kadının gönlünde olağanüstü hal ilan etmek
son zamanlarda şahsıma edilmiş en unique iltifat. nereye hoslaşacağımı şaşırdım sevgili sözlük kardeşlerim.
senden dışarı çıkamıyor gönlüm dedi. vay yahu elden ayaktan kesildim.
senden dışarı çıkamıyor gönlüm dedi. vay yahu elden ayaktan kesildim.
devamını gör...
csv
acilimi comma separated values olan dosya tipi. teknik olarak metin dosyasi olsa da, aslinda degerlerin virgulle birbirinden ayrildigi ve her satirin bir veri kaydini olusturdugu basit bir veritabani dosyasidir. ihtiyaca gore ayirac olarak noktali virgul ya da baska karakterler de kullanilabilir. makul boyutta bir csv'yi goruntulemek icin en iyi secenek cogu kullanici icin microsoft excel'dir.
ornegin albumler.csv soyle birsey olabilir:
bonobo, animal magic, downtempo, 2000
khruangbin, the universe smiles upon you, psychedelic - indie, 2015
bicep, bicep, electronic, 2017
siz bu dosyayi excel ile actiginizda her deger ayri bir hucre icinde yer alir, virgulleri gormezsiniz.
ornegin albumler.csv soyle birsey olabilir:
bonobo, animal magic, downtempo, 2000
khruangbin, the universe smiles upon you, psychedelic - indie, 2015
bicep, bicep, electronic, 2017
siz bu dosyayi excel ile actiginizda her deger ayri bir hucre icinde yer alir, virgulleri gormezsiniz.
devamını gör...
6 saatte 1 milyon dolar kazanan genç kadın
dunyadaki insanlardan umudumu kesme sebeplerimden birisi daha. insanlara ne oldu bilemiyorum. artik tum sanat dallari cinsellik uzerine kurulur oldu. yeni yazmaya baslayan, edebiyata yeni atilan insanlarin kurgulari cinsellik uzerine, yeni sarkicilar rap, pop, rnb farketmeksizin -gerek klipleri gerek sozleri- cinsellik uzerine, yeni cekilen ozellikle genc nesle hitap eden diziler/filmler cinsellik ve seks uzerine... bu liste uzar gider.
devamını gör...
yerine sevemem
gökhan kırdar klasiği, 90'lar popunun efsane şarkılarından bir tanesidir.
''içimde bir şey acıyor sen gelince aklıma her şeyim.''
''içimde bir şey acıyor sen gelince aklıma her şeyim.''
devamını gör...
ilk bilgisayar kullanımında yapılan mallıklar
ailemin bilgisayarı başlat > kapat seçeneğinden kapatmamı söylemesine rağmen kendi bildiğimin doğru olduğunu düşünüp ısrarla kasanın düğmesine basıp kapatmam ve azar işitmem.
devamını gör...