seksek oyunu
cizgilere basmadan, tasi gedigine oturtarak oynanmaya calisilan; simdi olsa yine oynasak, birlikte sac bas dagitsak denilesi cocukluk oyunu.
tek tek basaraktan, bade suzerekten ziplaya ziplaya az oynamadik. zeki bir tavsan oldugum icin hep ben yenerdim*, oynamak isteyen elime mum diksin?
tek tek basaraktan, bade suzerekten ziplaya ziplaya az oynamadik. zeki bir tavsan oldugum icin hep ben yenerdim*, oynamak isteyen elime mum diksin?
devamını gör...
dinamo teorisi
gök cisimlerinin manyetik alan üretim mekanizmasını açıklamaya çalışan teori.
plazma dediğimiz iyonize olmuş madde, yıldızların çok büyük bir bölümünü oluşturur. bu madde yapısı gereği elektrik yüklüdür. bazı gezegenlerin akışkan çekirdekleri olabilir. bu çekirdeklerin yapısı yıldızların yapısına benzer. yıldızlar ve gezegenler hareketli cisimler olduğundan, içlerinde bulunan yüklü parçacıklar da hareket halindedir.
bir yerde, hareket eden yüklü parçacıklar varsa, orada elektrik alanın da var olduğunu söyleyebiliriz ve bir yerde, hareket eden yüklü parçacıkların neden olduğu elektrik alan varsa, orada manyetik alanın da var olduğunu söyleyebiliriz.
dinamo adını verdiğimiz aletler, hareket enerjisini elektik enerjisine dönüştürürler. bu da dolaylı olarak bir manyetik alana neden olur ve işin matematiksel kısmına girmeden kısaca şunu söyleyebilirim ki; gök cisimlerinin manyetik alan üretim biçimi basitçe dinamoların çalışma prensibine benzetildiğinden bu isimle anılır.
plazma dediğimiz iyonize olmuş madde, yıldızların çok büyük bir bölümünü oluşturur. bu madde yapısı gereği elektrik yüklüdür. bazı gezegenlerin akışkan çekirdekleri olabilir. bu çekirdeklerin yapısı yıldızların yapısına benzer. yıldızlar ve gezegenler hareketli cisimler olduğundan, içlerinde bulunan yüklü parçacıklar da hareket halindedir.
bir yerde, hareket eden yüklü parçacıklar varsa, orada elektrik alanın da var olduğunu söyleyebiliriz ve bir yerde, hareket eden yüklü parçacıkların neden olduğu elektrik alan varsa, orada manyetik alanın da var olduğunu söyleyebiliriz.
dinamo adını verdiğimiz aletler, hareket enerjisini elektik enerjisine dönüştürürler. bu da dolaylı olarak bir manyetik alana neden olur ve işin matematiksel kısmına girmeden kısaca şunu söyleyebilirim ki; gök cisimlerinin manyetik alan üretim biçimi basitçe dinamoların çalışma prensibine benzetildiğinden bu isimle anılır.
devamını gör...
yazarların kendine yakıştırmadığı bir hareket
en ufak hatalarinda anında insanları çıkarıyorum hayatımdan.
bi anlasam bi dinlesem belki hayatimda insan kalacak ama yok illa tek tabanca takılacagim.
hata mi yaptı? canımı mı sıktı? üzdü ve değer mi vermedi? sinan çetin misali kapatıyorum kapıları yüzlerine. mal gibi kalıyorlar öyle.
sonra yapayalnız kalıyorum tabi. insanların yüzüne kapattığım kapiyi açıyorum ve zile basıp kaçıyorum bazen, bazen ise kapiyi çalıp kendimi içeri buyur ediyorum falan. anlayacaginiz yalnızlık zor iş. hayatımda insan barındırmayı öğrenmem lazım.
bi anlasam bi dinlesem belki hayatimda insan kalacak ama yok illa tek tabanca takılacagim.
hata mi yaptı? canımı mı sıktı? üzdü ve değer mi vermedi? sinan çetin misali kapatıyorum kapıları yüzlerine. mal gibi kalıyorlar öyle.
sonra yapayalnız kalıyorum tabi. insanların yüzüne kapattığım kapiyi açıyorum ve zile basıp kaçıyorum bazen, bazen ise kapiyi çalıp kendimi içeri buyur ediyorum falan. anlayacaginiz yalnızlık zor iş. hayatımda insan barındırmayı öğrenmem lazım.
devamını gör...
70'lerde çocuk olmak
yaz gecesi kızartma kokularıyla dolan sokaklardan eve girmeyen,
televizyon denilen aleti anca 70 yılların ortalarında görmeye/tanımaya başlayan, eve televizyon alındığında telesafir denilen bir tanıma tanışan,
karaborsa nedir bilen, bakkallarda hemen hemen hiçbir şeyin satılmadığına şahit olan,
radyodan maç yayını dinleyen, başkasını da bilmeyen,
herkesin birbirinin çocuğuna sahip çıktığı, herkesin birbirini tanıdığı mahallelerde yaşayan,
orta/2. yarısında siyasi kimlik bunalımının ülkenin her yerinde ön plana çıktığını bilen,
eğer şanslıysa, tüpçülerden tüp bulup oflaya puflaya evine götüren,
makaralı teypleri, lambalı radyoları hatırlayan,
tüketim çılgınlığını bilmeyen ebeveynlere sahip olan,
oynayacak arsa bulan, deli gibi sokakta oyun oynayan,
biraz daha şanslı olanları bahçeli evler büyüyen,
üniversite/liseye giden abi/ablalarını "acaba eve sağ salim dönebilecek mi ?" kaygıları ile bekleyen anne babaya sahip olan,
bakkallardaki bisküvilerin kare / cam kapaklı kutularda satıldığını hatırlayan,
yazın hemen hemen her gece "yazlık" sinemalara giden, eve dönüş yolunda ya baba/abinin omzunda yarı uykulu, yarı mutlu sırıtan,
denizin tüm sahillerimizde temiz olduğunu bilen, denize girecek temiz yer aramayan,
pazar günleri radyodaki eğlence programlarını dinleyen,
"okul radyosu", radyo tiyatrosu" ile hayal gücünü geliştiren,
oyuncak namına eline ne geçerse onunla oynayan,
meşin topu ancak zengin çocuklarının elinde gören..
büyüyen;
ve sonrasında çirkinleşerek "büyük insan" olmanın ne kadar b.ktan olduğunu yaşayarak öğrenmektir.
televizyon denilen aleti anca 70 yılların ortalarında görmeye/tanımaya başlayan, eve televizyon alındığında telesafir denilen bir tanıma tanışan,
karaborsa nedir bilen, bakkallarda hemen hemen hiçbir şeyin satılmadığına şahit olan,
radyodan maç yayını dinleyen, başkasını da bilmeyen,
herkesin birbirinin çocuğuna sahip çıktığı, herkesin birbirini tanıdığı mahallelerde yaşayan,
orta/2. yarısında siyasi kimlik bunalımının ülkenin her yerinde ön plana çıktığını bilen,
eğer şanslıysa, tüpçülerden tüp bulup oflaya puflaya evine götüren,
makaralı teypleri, lambalı radyoları hatırlayan,
tüketim çılgınlığını bilmeyen ebeveynlere sahip olan,
oynayacak arsa bulan, deli gibi sokakta oyun oynayan,
biraz daha şanslı olanları bahçeli evler büyüyen,
üniversite/liseye giden abi/ablalarını "acaba eve sağ salim dönebilecek mi ?" kaygıları ile bekleyen anne babaya sahip olan,
bakkallardaki bisküvilerin kare / cam kapaklı kutularda satıldığını hatırlayan,
yazın hemen hemen her gece "yazlık" sinemalara giden, eve dönüş yolunda ya baba/abinin omzunda yarı uykulu, yarı mutlu sırıtan,
denizin tüm sahillerimizde temiz olduğunu bilen, denize girecek temiz yer aramayan,
pazar günleri radyodaki eğlence programlarını dinleyen,
"okul radyosu", radyo tiyatrosu" ile hayal gücünü geliştiren,
oyuncak namına eline ne geçerse onunla oynayan,
meşin topu ancak zengin çocuklarının elinde gören..
büyüyen;
ve sonrasında çirkinleşerek "büyük insan" olmanın ne kadar b.ktan olduğunu yaşayarak öğrenmektir.
devamını gör...
atlantik
sözlüğe yeni gelmiş ama iyi ki gelmiş*dediğim, henüz çok az tanımı olmasına rağmen hepsini severek okuduğum ve elimden geldiğince de oylamaya çalıştığım tanımlara sahip çok ama çok tatlı bi yazarımız. daha kendisiyle tanışma şansım olmadı ama çizim yeteneğine ve tanımlarına hayran kaldım gerçekten de. en kısa zamanda keşfedilmesi dileğiyle*.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
yüksek sadakat - belki üstümüzden bir kuş geçer
nickimin esin kaynağı olan şarkı.
nickimin esin kaynağı olan şarkı.
devamını gör...
sözlük kulüpleri
kafa sözlük sevişme kulübü olarak yerimizi alıyoruz.
devamını gör...
mesaj alan yazar şaşkınlığı
genelde yaptığım ironiye ithafen mesaj alıyorum ve çok şaşırıyorum. neden tanrım diyerek.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
“eğer yumurtalar kırıldıysa çoktan, onlardan çok güzel bir omlet yapmalı.”
nerede duyduğumu hatırlamıyorum ama beni çok etkilemişti.
-yumurtaları hep kırdığım için sanırım*-
nerede duyduğumu hatırlamıyorum ama beni çok etkilemişti.
-yumurtaları hep kırdığım için sanırım*-
devamını gör...
tahtakuşlar etnografya müzesi
balıkesir'in edremit ilçesine bağlı tahtakuşlar köyü içerisinde yer alan müze.
emekli öğretmen alibey kudar tarafından 1991 yılında açılan müzede başta şaman kültürü ile ilgili olmak üzere pek çok farklı eser ve oldukça büyük deri sırtlı deniz kaplumbağası sergileniyor.
emekli öğretmen alibey kudar tarafından 1991 yılında açılan müzede başta şaman kültürü ile ilgili olmak üzere pek çok farklı eser ve oldukça büyük deri sırtlı deniz kaplumbağası sergileniyor.
devamını gör...
darı vs mısır
darı, güney ve güneydoğu anadolu'da mısır için kullanılan bir sözcüktür ama darının doğru anlamı gerçekte taneleri olan tüm hububat için söylenen bir sözcüktür. yalnızca mısırı kast eden sözcük değil ama bazı illerimizde öyle söylenegelmiş.
devamını gör...
lgbt'li ve hdp'li tayfanın haklı olan her muhalif hareketi baltalaması
yahu ben şeyi merak ediyorum, siz sanıyor musunuz ki sadece türk bayrağı elinize alıp tek tip giyinseniz, a haber izleyen adam size destek olacak. "vay vadan hayınları fedoncular, vur polisim vur elin dert görmesin. ortalıgı coh garıstırdılar yine tayyibe verecem" diyecek yine. çünkü medya seni istediği gibi gösterebilir. istediği gibi algı yaratabilir.
ama küçük bir şansınız olsun istiyorsanız bence şöyle yapın. alın elinize defleri, giyin takkeleri cübbeleri, ilahi söyleye söyleye gidin protesto edin. polislere de esans ikram edersiniz. halka şirin gözükürsünüz. müthiş fikir bence de. *
ama küçük bir şansınız olsun istiyorsanız bence şöyle yapın. alın elinize defleri, giyin takkeleri cübbeleri, ilahi söyleye söyleye gidin protesto edin. polislere de esans ikram edersiniz. halka şirin gözükürsünüz. müthiş fikir bence de. *
devamını gör...
28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi
gençler bir boktan anlamaz, hiç bir şeyle ilgilenmez diyenlerin gezi parkında günlerce inanılmaz zorluklarla onlar için direnen o gençlere terörist dediği direniş. o son başkaldırıydı bir şeyleri düzeltebilecek olan, bir daha isteseniz de çıkmam. alın sizin olsun istediğiniz gibi sömürün..
devamını gör...
muhammed 4. ayet
hz ali ye, haricilerin; "hüküm, yalnız allah ındır" ayetini düstur edindikleri hakkında sorulunca, şöyle buyurdu;
"bu, sapkın bir kavmin ağzındaki, hakikat bir sözdür."
acaba, hz ali ne demek istemişti?
ayetin nüzul sebebine bakılmaksızın, hüküm çıkarmaya çalışan, savaş ayetini alıp, sanki bu hüküm, genel bir hükümmüş gibi uygulamaya çalışan zihniyet, islama kafirlerden daha çok zarar veriyor.
küfür," gerçeğin üzerini kapatmak, gerçeği gizlemek" anlamına geliyor. şimdi; bu ayeti genel bir hüküm gibi cımbızlayıp, bu ayetten hüküm çıkarmaya çalışmak, küfür değil midir?
"bu, sapkın bir kavmin ağzındaki, hakikat bir sözdür."
acaba, hz ali ne demek istemişti?
ayetin nüzul sebebine bakılmaksızın, hüküm çıkarmaya çalışan, savaş ayetini alıp, sanki bu hüküm, genel bir hükümmüş gibi uygulamaya çalışan zihniyet, islama kafirlerden daha çok zarar veriyor.
küfür," gerçeğin üzerini kapatmak, gerçeği gizlemek" anlamına geliyor. şimdi; bu ayeti genel bir hüküm gibi cımbızlayıp, bu ayetten hüküm çıkarmaya çalışmak, küfür değil midir?
devamını gör...
kadını döven erkek
ilk başta insan sonrada erkek olmayan dünya dışı yaratıklardır.
devamını gör...
dünyanınbütünmeşhurlarınıntraşolurkenkullandığıjilet
sırf geri dönmem için yönetimin istediğim iki rozeti getirip nolur gel demelerine dayanamayarak geri geldim. iyi bakın bana.
devamını gör...
erkekler neye aşık olur sorunsalı
özgür ruhlu kadınlar. toplumun ona dayattığı şeyleri reddeden kadınları hoş buluyorum açıkçası.
(bkz: catherine tramell)
(bkz: catherine tramell)
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
attila ilhan'ın "kesik birer kol gibi yalnızdık" cümlesidir.
devamını gör...
the veils
yeni zelandalı müzisyen finn andrews* tarafından 2000'li yıllarda londrada kurulan, indie rock ve alternatif müzik yapan gruptur.
2004 yılında çıkardıkları ilk albümleri the runaway found* içerisindeki 3. parça olan lavinia ile kısa sürede adlarını duyurmuşlardır.
2004 yılında çıkardıkları ilk albümleri the runaway found* içerisindeki 3. parça olan lavinia ile kısa sürede adlarını duyurmuşlardır.
devamını gör...