bir insanın boş biri olduğunu anlama yöntemi
haddinden fazla özgüvene sahip,
sormadan tavsiye ve eleştiride bulunmaya kalkan, düşünmeden konuşan,
her konuda fikri olup sürekli biliyorum diyen,
sadece menfaati olduğu insana saygı gösteren ikiyüzlü kişiler, kesinlikle boş ve zehirlidirler.
sormadan tavsiye ve eleştiride bulunmaya kalkan, düşünmeden konuşan,
her konuda fikri olup sürekli biliyorum diyen,
sadece menfaati olduğu insana saygı gösteren ikiyüzlü kişiler, kesinlikle boş ve zehirlidirler.
devamını gör...
sivas katliamı
birde benden dinleyin!!!
sivas katliamı örgütlenmiş ve uygulanmış bir kontgerilla eylemidir. yazının sonunda bana hak vereceksiniz.
katliam göz göre göre geldi ve skandal kararlarla sonuçlandı. saldırıdan 2 gün önce radikal islamcıların halka dağıttıkları bildiri katliamın habercisi niteliğinde olmasına rağmen önlem alınmadı yada alınmak istenmedi. olay günü ise toplanan kalabalığa müdahale edilmedi. çünkü edilmemesi için devrin
cumhurbaşkanı süleyman demirel
''halkla [oteli kuşatanları kastediyor] polisi karşı karşıya getirmeyin..olayda ağır tahrik var. çatışma yok.'' başbakan yardımcısı olan erdal inönü,
''merak etmeyin, gereken yapılacak!.kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacak''
demesine rağmen otel ateşe verilir.
otelin alevler içinde kalmasını salyaları akarak seyredenler tıpkı kerbela’da kazanan muaviye oğlu yezit gibi; ehli beyt evladını zehirleyen; onların ciğerlerinin çiğ çiğ yiyen mervan gibi zaferlerini kutluyorlardı.

madımak oteli’nin ateşe verilmesi sonucu 33 aydın ve 2 otel görevlisi hayatını kaybetmişti. ama skandallar hala devam ediyordu.insan yakma eyleminden dönen müslümanların! yaptığı ikinci eylem; atatürk’ün büstünü kaidesinden söküp, boynuna ip bağlayarak sokaklarda sürümek oldu.bunlar olurken devletin, kamunun bütün kurum ve kadroları çağdaşlık örtüsü altında gericilik yapıyorlardı.
katliamdan sonra devletin önde gelenlerinin skandal açıklamaları devam etti,
dönemin muhalefet lideri mesut yılmaz.
“olayın büyütülmesini doğru bulmuyorum…bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi.” demişti.
ama asıl skandal söz dönemin başbakan tansu çiller den geldi:
çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!.halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir.”
dava skandallarla devam etti. örneğin davanın 1 numaralı sanığı refah partisi’nin sivas belediye meclisi üyesi cafer erçakmak hiçbir zaman yakalanamadı. erçakmak 2011 yılında öldü. bu kişi aranırken bile sivas’ta yaşamaya devam etti. 22 mayıs 1999’da evlendi, 22 mayıs 1997’de askere gitti, çocuğunu nüfusa kayıt etti, 2000 yılında ehliyet aldı ama devlet kırmızı bülten ile aranan bu adamı bulmadı.
sanıkların avukatları 2002 yılında iktidara gelen akp’den milletvekili seçildi.

2012 de görülen son davadan sonra sivas katliamından tutuklu kimse kalmadı.
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada zulüm,
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
– demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
sivas katliamı örgütlenmiş ve uygulanmış bir kontgerilla eylemidir. yazının sonunda bana hak vereceksiniz.
katliam göz göre göre geldi ve skandal kararlarla sonuçlandı. saldırıdan 2 gün önce radikal islamcıların halka dağıttıkları bildiri katliamın habercisi niteliğinde olmasına rağmen önlem alınmadı yada alınmak istenmedi. olay günü ise toplanan kalabalığa müdahale edilmedi. çünkü edilmemesi için devrin
cumhurbaşkanı süleyman demirel
''halkla [oteli kuşatanları kastediyor] polisi karşı karşıya getirmeyin..olayda ağır tahrik var. çatışma yok.'' başbakan yardımcısı olan erdal inönü,
''merak etmeyin, gereken yapılacak!.kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacak''
demesine rağmen otel ateşe verilir.
otelin alevler içinde kalmasını salyaları akarak seyredenler tıpkı kerbela’da kazanan muaviye oğlu yezit gibi; ehli beyt evladını zehirleyen; onların ciğerlerinin çiğ çiğ yiyen mervan gibi zaferlerini kutluyorlardı.

madımak oteli’nin ateşe verilmesi sonucu 33 aydın ve 2 otel görevlisi hayatını kaybetmişti. ama skandallar hala devam ediyordu.insan yakma eyleminden dönen müslümanların! yaptığı ikinci eylem; atatürk’ün büstünü kaidesinden söküp, boynuna ip bağlayarak sokaklarda sürümek oldu.bunlar olurken devletin, kamunun bütün kurum ve kadroları çağdaşlık örtüsü altında gericilik yapıyorlardı.
katliamdan sonra devletin önde gelenlerinin skandal açıklamaları devam etti,
dönemin muhalefet lideri mesut yılmaz.
“olayın büyütülmesini doğru bulmuyorum…bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi.” demişti.
ama asıl skandal söz dönemin başbakan tansu çiller den geldi:
çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!.halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir.”
dava skandallarla devam etti. örneğin davanın 1 numaralı sanığı refah partisi’nin sivas belediye meclisi üyesi cafer erçakmak hiçbir zaman yakalanamadı. erçakmak 2011 yılında öldü. bu kişi aranırken bile sivas’ta yaşamaya devam etti. 22 mayıs 1999’da evlendi, 22 mayıs 1997’de askere gitti, çocuğunu nüfusa kayıt etti, 2000 yılında ehliyet aldı ama devlet kırmızı bülten ile aranan bu adamı bulmadı.
sanıkların avukatları 2002 yılında iktidara gelen akp’den milletvekili seçildi.

2012 de görülen son davadan sonra sivas katliamından tutuklu kimse kalmadı.
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada zulüm,
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
– demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
devamını gör...
swann'ların tarafı
marcel proust'un, kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabıdır. kitabı okuyan, okumayıp da proust okumak isteyenler için kısa bir analiz yapacağım.
öncelikle swann'ların tarafı romanının en dikkat çeken noktası uzun, bitmek tükenmek bilmeyen betimlemeleridir. burada biz bizeyiz, balzac'ın vadideki zambak romanını betimlemelerden okuyamadığını söyleyenlerin hiç başlamaması gereken bir romandır. (bunu söylememin sebebi, vadideki zambak gibi kaymak gibi akan bir kitabı yarıda bırakan insanları anlayamamamdır. gerçekten anlamıyorum; vadideki zambak okumak ne kadar zor olabilir yav) proust, bu romanda çocukluğunu, yaşadığı evi, ailesini, memleketi(combray) anlatır uzun uzun.
kitabın adı, proust'un çocukluğunu geçirdiği evden çıktığınız zaman, combray çevresinde gezinti yapabileceğiniz iki taraftan biri olmasından gelir. bunlar birbirine o kadar zıt taraftadırlar ki ikisi için iki ayrı kapıdan çıkarsınuz. bunlardan biri guermantes tarafı, diğeri de meseglise-la-vineuse tarafıdır. bu tarafta swann'lar yaşadığı için de proust buraya swann'ların tarafı der. bu yolları, nehirleri, çiçekleri anlatır uzun uzun. onlara insani duyguları atfeder ve adeta onları canlandırır.
m.swann, bir aile dostudur. yüksek sosyeteden çokça ahbabı bulunur. guermantes prensi, parma prensesi, fransa cumhurbaşkanı, diplomatlar, sanatçılar vs. her kesimden üst düzey insanlarla görüşen, saygın bir insandır. proust, o dönemi, dönemin fransa'sını, toplumsal sorunları, sınıfları anlatmak, eleştirmek, ara ara yaşamdan dersler çıkarmak için m.swann'ın hayatını kullanır. ilk sayfalardaki uzun betimlemeler, yaklaşık 160 sayfa sonunda swann ve onun aşk hayatına ayrılarak daha kolay okunabilir bir hal alır. swann'ın aşkını, tutkularını, yalpanışını anlatır proust. aslında fiziksel olarak beğenmediği bir kadına korkunç bir tutkuyla aşık oluşunu aşama aşama anlatır. bu süreçteki reddedişi, swann'ın kurtulmaya çalışmasını, bağımlılığın çaresizliğini size hissettirir.
bu kitabın, çok uzun analizi yapılmalı aslında ancak ben de siz de yorulmayın, zaten üç beş kişi anca okur. kitabı okumalısınız. herkese saygım sonsuzdur ancak proust okumak bir insanın hayatında kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biridir. ona ayıracağınız zaman size kat kat geri dönecekir. size anlattığı olaylar içinde müthiş hayat dersleri verir. adam acayip bir usta, kelimelerle resmen dans ediyor; okudukça okuyasınız geliyor, not edesiniz geliyor, düşünesiniz geliyor. şiddetle tavsiye ederim.
proust'un çocukluğunu geçirdiği yeri ve dönemi anlattığı bu romanı, m.swann'ın kızını görmesiyle biter. ergenliğini, artık tiyatrolara(berma) gittiği, swann ailesini, aşkını da serinin ikinci kitabı, içerisinde muhteşem çözümlemeler olan, serinin muhtemelen en sağlam kitabında (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde) anlatacaktır.
öncelikle swann'ların tarafı romanının en dikkat çeken noktası uzun, bitmek tükenmek bilmeyen betimlemeleridir. burada biz bizeyiz, balzac'ın vadideki zambak romanını betimlemelerden okuyamadığını söyleyenlerin hiç başlamaması gereken bir romandır. (bunu söylememin sebebi, vadideki zambak gibi kaymak gibi akan bir kitabı yarıda bırakan insanları anlayamamamdır. gerçekten anlamıyorum; vadideki zambak okumak ne kadar zor olabilir yav) proust, bu romanda çocukluğunu, yaşadığı evi, ailesini, memleketi(combray) anlatır uzun uzun.
kitabın adı, proust'un çocukluğunu geçirdiği evden çıktığınız zaman, combray çevresinde gezinti yapabileceğiniz iki taraftan biri olmasından gelir. bunlar birbirine o kadar zıt taraftadırlar ki ikisi için iki ayrı kapıdan çıkarsınuz. bunlardan biri guermantes tarafı, diğeri de meseglise-la-vineuse tarafıdır. bu tarafta swann'lar yaşadığı için de proust buraya swann'ların tarafı der. bu yolları, nehirleri, çiçekleri anlatır uzun uzun. onlara insani duyguları atfeder ve adeta onları canlandırır.
m.swann, bir aile dostudur. yüksek sosyeteden çokça ahbabı bulunur. guermantes prensi, parma prensesi, fransa cumhurbaşkanı, diplomatlar, sanatçılar vs. her kesimden üst düzey insanlarla görüşen, saygın bir insandır. proust, o dönemi, dönemin fransa'sını, toplumsal sorunları, sınıfları anlatmak, eleştirmek, ara ara yaşamdan dersler çıkarmak için m.swann'ın hayatını kullanır. ilk sayfalardaki uzun betimlemeler, yaklaşık 160 sayfa sonunda swann ve onun aşk hayatına ayrılarak daha kolay okunabilir bir hal alır. swann'ın aşkını, tutkularını, yalpanışını anlatır proust. aslında fiziksel olarak beğenmediği bir kadına korkunç bir tutkuyla aşık oluşunu aşama aşama anlatır. bu süreçteki reddedişi, swann'ın kurtulmaya çalışmasını, bağımlılığın çaresizliğini size hissettirir.
bu kitabın, çok uzun analizi yapılmalı aslında ancak ben de siz de yorulmayın, zaten üç beş kişi anca okur. kitabı okumalısınız. herkese saygım sonsuzdur ancak proust okumak bir insanın hayatında kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biridir. ona ayıracağınız zaman size kat kat geri dönecekir. size anlattığı olaylar içinde müthiş hayat dersleri verir. adam acayip bir usta, kelimelerle resmen dans ediyor; okudukça okuyasınız geliyor, not edesiniz geliyor, düşünesiniz geliyor. şiddetle tavsiye ederim.
proust'un çocukluğunu geçirdiği yeri ve dönemi anlattığı bu romanı, m.swann'ın kızını görmesiyle biter. ergenliğini, artık tiyatrolara(berma) gittiği, swann ailesini, aşkını da serinin ikinci kitabı, içerisinde muhteşem çözümlemeler olan, serinin muhtemelen en sağlam kitabında (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde) anlatacaktır.
devamını gör...
passat süren kız çekiciliği
passat'tandır o, yoksa duramazsın*.
t: kızın ilgi çekiyor olmasının sebebinin passat kullanması olduğunu ifade eden başlık.
t: kızın ilgi çekiyor olmasının sebebinin passat kullanması olduğunu ifade eden başlık.
devamını gör...
bilinçaltı
doğduğumuz günden itibaren beynimizde kaydı tutulan, ancak bilinçli olarak çağırıp hatırlayamadığımız, bazı durumlarda kendiliğinden yüzeye çıkan anı ya da hisleri ifade eden terim.
bazı doktorlar tarafından çok da doğru bulunmayan bir kelime.
--- alıntı ---
bilincimizde yalnızca şu an hatırlayabildiğimiz şeyler yer alır; bilinçaltımızda ise doğum öncesinden itibaren şu ana kadar duygu, düşünce, davranış, anı vs. olmak üzere her şey tutulur. bilincimizi üzerinde yaşadığımız dünya olarak düşünürsek bilinçaltımız tüm evrendir.
...
nasıl ki uzay yani tüm evren dünyamızın altında diyemezsek bilinçaltımız da bilincimizin altında değildir. bu nedenle, bilincin dışında kalan her şey anlamını taşıyan bilinçdışı kavramı bilinçaltı kavramından daha doğrudur.
...
bilinçdışımız bizim için arşiv niteliği taşır. biz farkında olmasak da gün içerisinde yolda gördüğümüz tüm kişiler, aklımıza gelen tüm düşünceler, sadece çok az bir kısmını hatırladığımız çocukluğumuz vs. bilinçdışında yer alır. ayrıca toplum tarafından kabul edilmeyen, kendimizin de kabul etmeyeceği duygu ve düşünceler de oradadır. bunların bilinçdışı yerine bilincimizde olması sosyal ilişkilerimizde yıkıcı bir etkiye sebep olur.
(doktortakvimi. com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
bazı doktorlar tarafından çok da doğru bulunmayan bir kelime.
--- alıntı ---
bilincimizde yalnızca şu an hatırlayabildiğimiz şeyler yer alır; bilinçaltımızda ise doğum öncesinden itibaren şu ana kadar duygu, düşünce, davranış, anı vs. olmak üzere her şey tutulur. bilincimizi üzerinde yaşadığımız dünya olarak düşünürsek bilinçaltımız tüm evrendir.
...
nasıl ki uzay yani tüm evren dünyamızın altında diyemezsek bilinçaltımız da bilincimizin altında değildir. bu nedenle, bilincin dışında kalan her şey anlamını taşıyan bilinçdışı kavramı bilinçaltı kavramından daha doğrudur.
...
bilinçdışımız bizim için arşiv niteliği taşır. biz farkında olmasak da gün içerisinde yolda gördüğümüz tüm kişiler, aklımıza gelen tüm düşünceler, sadece çok az bir kısmını hatırladığımız çocukluğumuz vs. bilinçdışında yer alır. ayrıca toplum tarafından kabul edilmeyen, kendimizin de kabul etmeyeceği duygu ve düşünceler de oradadır. bunların bilinçdışı yerine bilincimizde olması sosyal ilişkilerimizde yıkıcı bir etkiye sebep olur.
(doktortakvimi. com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
"bilgisiz karanlıklarda solar giderim"
dizelerini yazan miko'nun şiirinin okunduğu yayındır. emeğinize sağlık sayın yazarımız.
yayın için de vaktini ayıran heeerkese teşekkürler teşekkürler. çizim yaparken 10 numara gidiyor*.
ekleme düzenlemesi: lütfen ama lütfen ozi'nin şarkısını pazarı pazartesiye bağlayan her gece marş olarak sözlük radyosunda çalalım. yapar mısın bu iyiliği bize gomercan?
dizelerini yazan miko'nun şiirinin okunduğu yayındır. emeğinize sağlık sayın yazarımız.
yayın için de vaktini ayıran heeerkese teşekkürler teşekkürler. çizim yaparken 10 numara gidiyor*.
ekleme düzenlemesi: lütfen ama lütfen ozi'nin şarkısını pazarı pazartesiye bağlayan her gece marş olarak sözlük radyosunda çalalım. yapar mısın bu iyiliği bize gomercan?
devamını gör...
beğenilen entryi oylamayı unutmak
daha dikkatli olduğum, beğenilerimi dağıtmayı hatırlatan durum.
devamını gör...
annelerin erkek çocuklarına ev işi yaptırmaması
cinsiyet eşitsizliğinin ailede başladığının ve bu durumda kadınların da azımsanmayacak derecede payının olduğunun göstergesidir.
devamını gör...
normal sözlük'te tanışıp arkadaş olmak
ohoo burda neler dönüyor neler sadece arkadaş olsalar iyi, dedigim başlık.
devamını gör...
bir hayvan olsaydın
penguen olmak isterdim. hem çok sevimliler hem de erkekleri insanlardam daha sadık. hem de etrafta insan yok. daha nolsum.
devamını gör...
kartlı telefon
özellikle sıcak havalarda ahizeleri buram buram nefes ve ter kokan nostalji.
devamını gör...
iş sağlığı ve güvenliği
kapıların dışarı açılması gerekiyor deyip içeri açılan kapılara bakakalmak.
devamını gör...
orpheus ve eurydice
orpheus ve eurydice'nin hüzünlü hikayesini anlatan mit.
eski yunan mitolojisinde esin perisi kalliope ve ırmak tanrısı oiagros'un (veya apollon'un) oğlu olan orpheus, trakyalı bir ozandı. hermes'in icad ettiği liri en güzel çalan kişi olarak ün yapmıştı. öylesine güzel çalar ve şarkı söylermiş ki onu duyan tüm hayvanlar dans etmeye başlar, ağaçlar ve kayalar kıpırdarmış. mitolojiye göre, orpheus'un karısı eurydike, yılan sokması sonucu ölünce, orpheus onu tekrar hayata döndürmek için yeraltındaki ölüler diyarı'na gitmiş. sesi ve müziğinden büyülenen ölüler diyarı'nın tanrısı hades, eurydike'nin tekrar yeryüzüne çıkıp hayata dönmesine izin vermiş. ancak bir şartı varmış: orpheus, eşi eurydike'yi yeryüzüne çıkarırken arkasına dönüp bakmayacakmış. fakat orpheus, tam yeryüzüne adım atacakken dalgınlıkla arkasına dönüp eşine bakmış ve işte o sırada eşi eurydike onun kollarından sıyrılıp tekrar ölüler diyarı'na kayıp gitmiş.
oğuz tekin, eski yunan ve roma tarihine giriş, s. 148
bu hikayeyi resmeden bir çok sanatçı var, ben bir kaç sanat eseri paylaşayım isterim.
mite göre orpheus'un ölen eşini kurtarabilmesinin tek şartı yerüstüne çıkana kadar ona dönüp bir kez bile bakmamasıydı. örneğin auguste rodin'in 1893'te tamamladığı ''orpheus and eurydice'' heykelinde, orpheus'un yerüstüne çıkmadan hemen önce, merak ettiği için dönüp eşine bakmadan hemen önceki tereddüt halini görüyoruz. hikayeye göre orpheus bakmaması gerektiği halde dönüp bakmış ve eurydice'yi sonsuza dek kaybetmiştir. kaynak
frederic leighton tarafından yapılmış 1864 tarihli ''orpheus and eurydice'' tablosunda da orpheus'un bakmamak için çaba sarfettiğini görüyoruz. ama burada orpheus ona baktıktan hemen sonraki an resmedilmiş, yani eurydice'nin yeraltına çekilmeden önceki son anı. orpheus hatayı çoktan yapmış olmasına rağmen ona tekrar bakmayı reddediyor ama eurydice kaderine razı olarak eşine sarılmak istiyor. kaynak
john william waterhouse tarafından 1900 yılında tamamlanan "nymphs finding the head of orpheus" tablosunda da orpheus'un hazin sonunu, parçalanıp denize atılmış kafasının nymph'ler tarafından bulunduğunu görüyoruz. kaynak
konuyla ilgili bir çok sanat eseri görmek için buradan
konuyu anlatan güzel bir kaynak
eski yunan mitolojisinde esin perisi kalliope ve ırmak tanrısı oiagros'un (veya apollon'un) oğlu olan orpheus, trakyalı bir ozandı. hermes'in icad ettiği liri en güzel çalan kişi olarak ün yapmıştı. öylesine güzel çalar ve şarkı söylermiş ki onu duyan tüm hayvanlar dans etmeye başlar, ağaçlar ve kayalar kıpırdarmış. mitolojiye göre, orpheus'un karısı eurydike, yılan sokması sonucu ölünce, orpheus onu tekrar hayata döndürmek için yeraltındaki ölüler diyarı'na gitmiş. sesi ve müziğinden büyülenen ölüler diyarı'nın tanrısı hades, eurydike'nin tekrar yeryüzüne çıkıp hayata dönmesine izin vermiş. ancak bir şartı varmış: orpheus, eşi eurydike'yi yeryüzüne çıkarırken arkasına dönüp bakmayacakmış. fakat orpheus, tam yeryüzüne adım atacakken dalgınlıkla arkasına dönüp eşine bakmış ve işte o sırada eşi eurydike onun kollarından sıyrılıp tekrar ölüler diyarı'na kayıp gitmiş.
bu hikayeyi resmeden bir çok sanatçı var, ben bir kaç sanat eseri paylaşayım isterim.



konuyla ilgili bir çok sanat eseri görmek için buradan
konuyu anlatan güzel bir kaynak
devamını gör...
yazarların yazar takip etme kriterleri
kimseyi takip etmek için bir ölçüt koymam. bugün yazdığı çok hoşuma gider, yarın yazdıkları sinirlerimi hoplatabilir. bu gayet normal ve sırf bu yüzden değerlendirme yapmam. tanımadığım, görmediğim, üç oturup beş kalkmadığım bir yazarı sırf okumak için kriter koymak ne kadar da komik geldi bana. insanlar her şeyi kategorize etme merakı içindeler. maslow'un kankası çoğu. bir grafik, bir piramit, bir hiyerarşi olsun bunlara. sen şusun, bu budur, şu da şundan aparmış, bu da bundan koparmış, bu aslında bunu yapmıştı. aynen benim şimdi yaptığım gibi, üzgünüm. ama şunu itiraf etmeliyim bak. niklerinin altına "şahane yazıyor tebrik etmeliyim" yazısını görünce kendinden geçip orgazm olan tipler var. sırf o yazıyı görebilmek için bir günde yüz entry girebilecek duruma gelebiliyorlar bunlar. benden uzak dursunlar.
devamını gör...
kitapların pahalı olduğu gerçeği
bazı kitapların pahalı olduğu bir gerçek evet ama bu okumayacağımız anlamına gelmemeli. okumaya değer nice kitap için alternatif aramalı ve bütçe kısıtlaması ile az da olsa bu aşktan vazgeçmemeli.
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisi
sadakatle birbirine bağlı kişilerin becerebileceği bir şeydir.
devamını gör...
neden yapıldığı anlaşılamayan şeyler
yalan söylemek.
her yalan en nihayetinde ortaya çıkıyor.
beni kandırıyorsun, kendini kandırıyorsun.
bunu neden yaparsın, e be karşımdaki kişi?
her yalan en nihayetinde ortaya çıkıyor.
beni kandırıyorsun, kendini kandırıyorsun.
bunu neden yaparsın, e be karşımdaki kişi?
devamını gör...
orhan veli dizeleri
mükemmel bir şiir. aşağıya bırakıyorum.
uludağ'da karı düşünüyorum karı
donları çözülmüş karı
masamda buz gibi biram
hani ya rakım
herkesin elinde ski kayıyor
benimki kırık
benim adım orhan veli kanık
yüreği yanık...
uludağ'da karı düşünüyorum karı
donları çözülmüş karı
masamda buz gibi biram
hani ya rakım
herkesin elinde ski kayıyor
benimki kırık
benim adım orhan veli kanık
yüreği yanık...
devamını gör...
normal sözlük - yedikule hayvan barınağı yardım kampanyası
çok güzel insanlarsınız. iyi ki varsınız.*
devamını gör...