sıkılan normal sözlük yazarına tavsiyeler
mahalle arasında ara sokaklarda bir yürüyüş ardından evde günleri sıraya koyup, temizlik, yemek gibi işleri yavaş yavaş, hobi tadında yapılabilir.
online oyunlar ile eglenilebilir, interneti sadece eğlence için değil de bilgi edinme amacıyla da kullanılabilir.
bu gibi uğraşlar vaktin nasıl geçtiğini anlamamanızı sağlar.
online oyunlar ile eglenilebilir, interneti sadece eğlence için değil de bilgi edinme amacıyla da kullanılabilir.
bu gibi uğraşlar vaktin nasıl geçtiğini anlamamanızı sağlar.
devamını gör...
armullah
sözlüğün en eski atanamamış trolü.
2750 adet tanım girmiş, beni de görün, ben de buradayım diye bağırmış, yırtınmış ancak olmamış, üzücü.
2750 adet tanım girmiş, beni de görün, ben de buradayım diye bağırmış, yırtınmış ancak olmamış, üzücü.
devamını gör...
çift olarak birbiriyle uyumlu olabilecek meslek grupları
emlakçı - müteahhit.
devamını gör...
amor fati
amor fati iyi ve kötü başa gelen her şeyin kabul edilmesi ve geçmişe takılıp kalmadan hataların ve başarıların tamamını, gelişime katkı sağlaması için sevmektir. nietzsche'nin kullandığı bir terim olup kaderini sev anlamındadır.
yapsa mıydım yapmasa mıydım, söylesem mi iyiydi söylemesem mi gibi uzayıp gidecek kararsızlaklarla uğraşmak yerine her şekilde olanları kabullenmektir bir nevi.
yapsa mıydım yapmasa mıydım, söylesem mi iyiydi söylemesem mi gibi uzayıp gidecek kararsızlaklarla uğraşmak yerine her şekilde olanları kabullenmektir bir nevi.
devamını gör...
yazarların sevdiği ön yargıları
türk dizileri kötüdür ve kötü kalacaklardır.
devamını gör...
bibliyoterapi
kitaplarla tedavi anlamına gelen bir sözcüktür.
çok romantik, çok eski moda, çok çağdışı gelebilecek bir fikir savunmak üzere olduğumu belirterek “en son ilkokulda cin ali okumuştum” , “ hala kitap okuyan var mı?”, “ filmi varken romanı okuyan tipler” gibi cümleler kuran ya da kuranlara hak veren arkadaşların okumayı bir an önce bırakmasını salık veririm.
kitaplar bir tedavi aracı olarak kullanılabilir ve aslında kullanılmalıdır da. hele de içinde yaşadığımız ve bizi bir kemirgen gibi yiyip bitirmeye yeminli bu vahşi ve doymak bilmez çağda.
insanlar yalnızlaşmaya başladı. bu açıkça görünen bir gerçek ama bu yalnızlık sadece fiziksel bir tek başınalık hali değil. yabancılaşmayı da beraberinde getiren kalabalıklar arasında yoksun hissetme hali.
kimse kimseye derdini açamıyor, kimse sorunlarını konuşup sadece kendisini dinleyecek insanlar bulamıyor. ya da anlattığında kendine akıl verilmesini, acınmasını, sırtının sıvazlanmasını istemiyor. insanların derdi anlaşılarak yalnızlıktan kurtulmak.
herkes sahibi olduğun derdin, sorunun, hastalığın, takıntının kendinden başka kimsede olmadığını zannederek kendi kişisel cehennemini inşa ediyor. kimse kendine benzeyen insanlar bulamıyor içini rahatlatmak için. işte burda kitaplar devreye girebilir.
hiç karşılaşmadığınız ama size benzeyen insanları görebilirsiniz o kağıt yığınları içinde. yalnız olmadığınızı, gözünüzde büyüttüğünüz sorunların birçok insan tarafından deneyimlendiğini anlamanın rahatlığını yaşayabilirsiniz.
kitaplar hayat kurtarır. iş; doğru kitapları bulabilmekte. kitaplar insanları birbirine bağlar ve yalnızlık duygusunu yok edemese de azaltır.
michael jackson öldüğü zaman yanlış hatırlamıyorsam uykusuz dergisi eci vokke öldü diye bir kapak hazırlamıştı. o başlığı görünce o kadar mutlu olmuştum ki. herkesin tıpkı benim gibi o şarkıyı ecci vokke diye okuduğunu öğrenince bir ingilizce öğretmeni olarak kendimden utanmaktan vazgeçmiştim.
okuyun hanımlar beyler. bu bir iyileşme yöntemidir.
çok romantik, çok eski moda, çok çağdışı gelebilecek bir fikir savunmak üzere olduğumu belirterek “en son ilkokulda cin ali okumuştum” , “ hala kitap okuyan var mı?”, “ filmi varken romanı okuyan tipler” gibi cümleler kuran ya da kuranlara hak veren arkadaşların okumayı bir an önce bırakmasını salık veririm.
kitaplar bir tedavi aracı olarak kullanılabilir ve aslında kullanılmalıdır da. hele de içinde yaşadığımız ve bizi bir kemirgen gibi yiyip bitirmeye yeminli bu vahşi ve doymak bilmez çağda.
insanlar yalnızlaşmaya başladı. bu açıkça görünen bir gerçek ama bu yalnızlık sadece fiziksel bir tek başınalık hali değil. yabancılaşmayı da beraberinde getiren kalabalıklar arasında yoksun hissetme hali.
kimse kimseye derdini açamıyor, kimse sorunlarını konuşup sadece kendisini dinleyecek insanlar bulamıyor. ya da anlattığında kendine akıl verilmesini, acınmasını, sırtının sıvazlanmasını istemiyor. insanların derdi anlaşılarak yalnızlıktan kurtulmak.
herkes sahibi olduğun derdin, sorunun, hastalığın, takıntının kendinden başka kimsede olmadığını zannederek kendi kişisel cehennemini inşa ediyor. kimse kendine benzeyen insanlar bulamıyor içini rahatlatmak için. işte burda kitaplar devreye girebilir.
hiç karşılaşmadığınız ama size benzeyen insanları görebilirsiniz o kağıt yığınları içinde. yalnız olmadığınızı, gözünüzde büyüttüğünüz sorunların birçok insan tarafından deneyimlendiğini anlamanın rahatlığını yaşayabilirsiniz.
kitaplar hayat kurtarır. iş; doğru kitapları bulabilmekte. kitaplar insanları birbirine bağlar ve yalnızlık duygusunu yok edemese de azaltır.
michael jackson öldüğü zaman yanlış hatırlamıyorsam uykusuz dergisi eci vokke öldü diye bir kapak hazırlamıştı. o başlığı görünce o kadar mutlu olmuştum ki. herkesin tıpkı benim gibi o şarkıyı ecci vokke diye okuduğunu öğrenince bir ingilizce öğretmeni olarak kendimden utanmaktan vazgeçmiştim.
okuyun hanımlar beyler. bu bir iyileşme yöntemidir.
devamını gör...
sheldon cooper
the big bang theory dizisinin en zeki kurgusal karakteridir.
devamını gör...
keşke konserine gidebilseydim denilen sanatçılar
devamını gör...
daddy (yazar)
güzel yazıyor, yazıyor da.*
ama cumartesi günü ya ben onu, ya da o beni çıldırtacak.
ama cumartesi günü ya ben onu, ya da o beni çıldırtacak.
devamını gör...
kafamıza göre radyo yayını
dinlerken kendimi düğünde hissettiğim yayındır.
dışarıda geniş bir alandayım. hoparlörden şarkılar çalıyor. herkes plastik sandalyelere oturmuş. orta kısımda oynayanlar. ben kimseyi tanımıyorum ve bu sırada hafiften kız kesiyorum. insanlar birbirleriyle konuşuyorlar, gülüşmeler, kahkahalar, abartı makyajlar, taşlı elbiseler, takımlar, kunduralar, topuklu ayakkabılar, ortada koşuşturan çocuklar, arada sırada para saçmak için ortaya çıkan dayılar...
az önce plastik tabakta ikram geldi. yanında fanta var.
arka tarafta içiçi ekip oturuyor. anason kokusu geliyor.
en köşede ihtiyarlar heyeti oturmuşlar, birbirleriyle konuşup oynayanları izliyorlar. hafiften de ikramları tırtıklıyorlar.
bu kimin kızı, kimin oğlu...
sülalede kimsenin sevmediği p*ç akraba birilerini kolundan çekiştirerek ortaya götürüyor. oynatıyor.
ben sıkılmışım. ne zaman bitecek diye bekliyorum ama müzikler de güzel geliyor. ortamın atmosferi güzel.
üstümü başımı düzeltip kendimi tripten tribe sokup etrafı kesmeye devam ediyorum...
dışarıda geniş bir alandayım. hoparlörden şarkılar çalıyor. herkes plastik sandalyelere oturmuş. orta kısımda oynayanlar. ben kimseyi tanımıyorum ve bu sırada hafiften kız kesiyorum. insanlar birbirleriyle konuşuyorlar, gülüşmeler, kahkahalar, abartı makyajlar, taşlı elbiseler, takımlar, kunduralar, topuklu ayakkabılar, ortada koşuşturan çocuklar, arada sırada para saçmak için ortaya çıkan dayılar...
az önce plastik tabakta ikram geldi. yanında fanta var.
arka tarafta içiçi ekip oturuyor. anason kokusu geliyor.
en köşede ihtiyarlar heyeti oturmuşlar, birbirleriyle konuşup oynayanları izliyorlar. hafiften de ikramları tırtıklıyorlar.
bu kimin kızı, kimin oğlu...
sülalede kimsenin sevmediği p*ç akraba birilerini kolundan çekiştirerek ortaya götürüyor. oynatıyor.
ben sıkılmışım. ne zaman bitecek diye bekliyorum ama müzikler de güzel geliyor. ortamın atmosferi güzel.
üstümü başımı düzeltip kendimi tripten tribe sokup etrafı kesmeye devam ediyorum...
devamını gör...
zenginlik belirtileri
cüzdanında kaç para olduğunu, cüzdanın içine bakmadan söyleyememektir.
zira benim gibi fakirler 3'ün 5in hesabını yaptığı için asla cüzdanın içine bakma gereği duymaz.
hangi banknottan kaç tane olduğunu bile ezbere söyleyebilirim.
zira benim gibi fakirler 3'ün 5in hesabını yaptığı için asla cüzdanın içine bakma gereği duymaz.
hangi banknottan kaç tane olduğunu bile ezbere söyleyebilirim.
devamını gör...
shutter island
gerilim filmi.
izlerken korkak bir tip iseniz benim gibi tek izlemeyin yoksa korkudan filmi takip edemeyebilirsiniz.
film 2010 yılı yapımı. yeni bir film olsa da 1954 yılında yaşanan olaylar anlatılmaktadır.
bir ada düşünün içinde sadece suçlu akıl hastalarının denek olarak kullanıldığı bir hastane var. adada yalnızca hastalar, doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar ve güvenlik görevlileri var. bir hasta kaçar ve hastane yönetimi bulunması için federal ajanları çağırır ve olaylar gelişir.
izlerken korkak bir tip iseniz benim gibi tek izlemeyin yoksa korkudan filmi takip edemeyebilirsiniz.
film 2010 yılı yapımı. yeni bir film olsa da 1954 yılında yaşanan olaylar anlatılmaktadır.
bir ada düşünün içinde sadece suçlu akıl hastalarının denek olarak kullanıldığı bir hastane var. adada yalnızca hastalar, doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar ve güvenlik görevlileri var. bir hasta kaçar ve hastane yönetimi bulunması için federal ajanları çağırır ve olaylar gelişir.
devamını gör...
tuhaf takıntılar
takıntı, kişinin isteği dışında akla gelen, istem dışı ve tekrarlanan durumlardır.
mesela oturduğum bir odada kapı açıksa, bu durum benim gerim gerim gerilmeme sebep olur, hemen kapatırım. açık kapı takıntım var.
mesela oturduğum bir odada kapı açıksa, bu durum benim gerim gerim gerilmeme sebep olur, hemen kapatırım. açık kapı takıntım var.
devamını gör...
yeni milli eğitim bakanı'nın bir mühendis olması sorunsalı
hocaya sormuşlar hiç mühendisten meb bakanı olur mu? diye, hoca bu durur mu, yapıştırmış cevabı:
üniversite diplomasız başkan olmasına şaşırmıyorsun da buna mı şaşırıyorsun?
üniversite diplomasız başkan olmasına şaşırmıyorsun da buna mı şaşırıyorsun?
devamını gör...
ateistlerin islamı hedef alması
dünyanın her yerinde var olan ateistler hangi coğrafi bölge ya da ülkede ise o bölge ya da ülkedeki en yaygın dini ele alarak yanlışları eleştirir/sorgular. türkiyedeki en yaygın dini inanç islam olduğundan mütevellit ateistler islamı eleştirir ve sorgular.
özetle; eleştirilen tek din islamiyet değildir.
özetle; eleştirilen tek din islamiyet değildir.
devamını gör...
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
dert yarıştırması, derdimi küçümsemesi.
ben orada seni yakın bulup anlatmışım yaşadığım şeyi. sen gelip bana “seninki de dert mi, en azından şuna sahipsin” veya “ben bunları yaşıyorum çok daha ağır” diyeceksen neden yakınsın ki bana?
ben orada seni yakın bulup anlatmışım yaşadığım şeyi. sen gelip bana “seninki de dert mi, en azından şuna sahipsin” veya “ben bunları yaşıyorum çok daha ağır” diyeceksen neden yakınsın ki bana?
devamını gör...
efsanevi yeşilçam replikleri
nayir nolamaz!!
devamını gör...
kaldırımda karşıdan gelen insanla sağ sol oynamak
yüz yüze gelip kitlenme durumlarında başlayan ve çiftleşme danslarına benzeyen ritüel.
senkronize olup, aynı anda, aynı yönlere hamle yaparak iyice işin içinden çıkılmaz hale geldiği görülmüştür. rekorum, 4 kere aynı yöne hamle yapmaktır. en sonunda "sen bi sabit dur istersen" diyerek kurtulabilmiştim.
senkronize olup, aynı anda, aynı yönlere hamle yaparak iyice işin içinden çıkılmaz hale geldiği görülmüştür. rekorum, 4 kere aynı yöne hamle yapmaktır. en sonunda "sen bi sabit dur istersen" diyerek kurtulabilmiştim.
devamını gör...
normal sözlük ilgi kulübü
devamını gör...
ismini vermek istemeyen yazarların ismini vermek istememe sebepleri
aşmıştır hocam. farklı bi boyuta geçmiştir. siz benim ismimi online listesinde göremezsiniz,
beni stalklayamazsınız demekte ve büyük resmi her daim görmektedir.
hikmetinden sual olunmaz böylelerin. merak etmeyin yani böyle sebepleri.*
beni stalklayamazsınız demekte ve büyük resmi her daim görmektedir.
hikmetinden sual olunmaz böylelerin. merak etmeyin yani böyle sebepleri.*
devamını gör...