mutfakta duran sarı bez
benim mutfakta ayda bir başka renk olanını koyduğum, olmazsa ne yapacağımı şaşıracağım, elimin altında olunca huzurlu hissettiğim, mutfaktaki en iyi dostum.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
almancı kuzenim bahisten kazandığı haram para ile bana airpods 2.nesil aldı lan. değişik bir aygıta benziyor.
devamını gör...
aşk
sevmek güzel şey. hele aşık olmak... renklerin daha farklı gözüktüğü, kuşların bile cik cik diye değil de, freddie mercury gibi öttüğüne yemin edebileceğiniz bir anomali aşk. zaten bilim de bunu söylüyor.
ben de aşık oldum. koştum, acıdım, ağladım, güldüm, mutlu etmek için kırk takla attım. inanır mısınız, hiçbir şeyden de pişman değilim. yapın ya. korkmayın. aşkta gurur olmaz. aslında hiçbir şeyde gurur olmaz, hasıl olan onurdur. lakin aşkta daha bir gurur olmaz. aşk strateji kaldırmaz.
öte yandan iyi aşk, sevgili dostlarım, bitmeyi de bilmeli. gitmeyi bilin yani. yenilmek gibi düşünmeyin bunu. eğer yenilmekse de, en güzel yenilmek olarak düşünün. gazi osman paşa'nın plevne kuşatmasını kazandığı için değil, çok iyi kaybettiği için övünçle ve sayfalarca anıldığını da unutmayın.
zaten ne geçmiyor ki? değil mi? her şey yaşanmışlıkla güzeldir dostlarım. her şeyi iyi hatırlamak gerekir. tamam, çok seviyorsunuz. her gün sabahlara kadar aralıksız rüyalarınızda. gözleri aklınızdan çıkmıyor. ama işte... ama işte, o acılar geçiyor dostlarım. yaraların da sadece ufak bir izi kalıyor. önemli olan kalbinizde bir acının olmaması.
saygılarımla.
not:
kendini savcı ve polis olarak tanıtan; taciz etmeyi aşkla açıklayan andavallara inanmayın.
(link:normalsozluk.com/entry/1355203:: ilgili bir anlatı. merak eden olur mu, bilmem.)
ben de aşık oldum. koştum, acıdım, ağladım, güldüm, mutlu etmek için kırk takla attım. inanır mısınız, hiçbir şeyden de pişman değilim. yapın ya. korkmayın. aşkta gurur olmaz. aslında hiçbir şeyde gurur olmaz, hasıl olan onurdur. lakin aşkta daha bir gurur olmaz. aşk strateji kaldırmaz.
öte yandan iyi aşk, sevgili dostlarım, bitmeyi de bilmeli. gitmeyi bilin yani. yenilmek gibi düşünmeyin bunu. eğer yenilmekse de, en güzel yenilmek olarak düşünün. gazi osman paşa'nın plevne kuşatmasını kazandığı için değil, çok iyi kaybettiği için övünçle ve sayfalarca anıldığını da unutmayın.
zaten ne geçmiyor ki? değil mi? her şey yaşanmışlıkla güzeldir dostlarım. her şeyi iyi hatırlamak gerekir. tamam, çok seviyorsunuz. her gün sabahlara kadar aralıksız rüyalarınızda. gözleri aklınızdan çıkmıyor. ama işte... ama işte, o acılar geçiyor dostlarım. yaraların da sadece ufak bir izi kalıyor. önemli olan kalbinizde bir acının olmaması.
saygılarımla.
not:
kendini savcı ve polis olarak tanıtan; taciz etmeyi aşkla açıklayan andavallara inanmayın.
(link:normalsozluk.com/entry/1355203:: ilgili bir anlatı. merak eden olur mu, bilmem.)
devamını gör...
yavaş konuşan insan
ciddiye alamadığım mıymıntı insan.
devamını gör...
şahsiyet
haluk bilginer'in mükemmel bir dizisidir. netflix maratonumuza keşke böyle bir diziyle başlasaydık.
devamını gör...
üniversite mezunu olmayanlar yazar olarak alınmasın kampanyası
asıl burada yalnızca eğitim durumu üniversite seviyesindeki insanlarla bir komün oluşturulmak istense sözlük saman alevi olur.
ayrıca sözlük dediğin toplumun aynası olmalı, bir sürü farklı sosyo-ekonomik durumdan insanı okumak çok daha keyifli. bazen çok fazla streotype sıkıcı gelebiliyor fakat yalnızca üniversite mezunu insanlarla yazmak eminim çok daha kötü olurdu.
itü sözlük, metu sözlük orada duruyor çok istiyorsan oraya git kimse burada silah zoruyla yazmaya zorlanmıyor.
ayrıca sözlük dediğin toplumun aynası olmalı, bir sürü farklı sosyo-ekonomik durumdan insanı okumak çok daha keyifli. bazen çok fazla streotype sıkıcı gelebiliyor fakat yalnızca üniversite mezunu insanlarla yazmak eminim çok daha kötü olurdu.
itü sözlük, metu sözlük orada duruyor çok istiyorsan oraya git kimse burada silah zoruyla yazmaya zorlanmıyor.
devamını gör...
tazmanya canavarı
warner bros.'un looney tunes serisinde bir çizgi film karakteri olarak da canlandırılmış olan, keseli sansargiller familyasından yırtıcı bir hayvan. tazmanya şeytanı olarak da bilinir.
avustralya'da nesli tükendi bu hayvanın. artık sadece tazmanya adası'nda yaşayan bir azınlık kaldı. ağırlığı 12 kg, boyu 30 cm'ye kadar ulaşabiliyor ve bu yüzden de dünyadaki en büyük etobur keseli hayvan olma özelliği taşıyor.
çenesini 80 derece açıya kadar açabilmesiyle ünlü bir hayvan. kuyruğunda yağ depolayabiliyor. nesli tükenmekte olsa da, tek seferde 40 tane yavru yapabiliyor. 1 gün içerisinde, kendi ağırlığının %40'ı kadar besin tüketebiliyor.

avustralya'da nesli tükendi bu hayvanın. artık sadece tazmanya adası'nda yaşayan bir azınlık kaldı. ağırlığı 12 kg, boyu 30 cm'ye kadar ulaşabiliyor ve bu yüzden de dünyadaki en büyük etobur keseli hayvan olma özelliği taşıyor.
çenesini 80 derece açıya kadar açabilmesiyle ünlü bir hayvan. kuyruğunda yağ depolayabiliyor. nesli tükenmekte olsa da, tek seferde 40 tane yavru yapabiliyor. 1 gün içerisinde, kendi ağırlığının %40'ı kadar besin tüketebiliyor.


devamını gör...
dahi olan insanların melankolik olması
bunu belki de bu yönden değil de başka bir taraftan ele almak lazım . şöyle ki travmaların yol açtığı melankolik hava belki de bu insanları dahi olmaya hayattan soyutlayıp kendilerini bilimin kollarına bırakmalarını sebeb oluyor bu travmanın ne yönde kullanıldığına bağlı bence nikola tesla da benim için bu yönde "dahi" olmaya mecbur olmuş biri.
devamını gör...
edip cansever şiirlerinden bir alıntı
olmadı, olmayacak da
işte... kırık taşlar gibi bir anlatım!
üstelik teker teker düşüyorlar yere, kayboluyorlar.
işte... kırık taşlar gibi bir anlatım!
üstelik teker teker düşüyorlar yere, kayboluyorlar.
devamını gör...
yurtiçi kargo
bilinen en rezalet kargo firması olabilir.
aras'da var tabi ki, ama yurt içi başka bir boyut.
kargoyu sektire sektire getirseler yüzümde mimik oynamaz, şaşırmam.
aras'da var tabi ki, ama yurt içi başka bir boyut.
kargoyu sektire sektire getirseler yüzümde mimik oynamaz, şaşırmam.
devamını gör...
doksan sekiz alınca yüz alamadım diye ağlayan öğrenci
çoğunlukla ilköğretim sıralarında görülen öğrencilerdir.
ortaöğretime geçince durum, 70-80 alsam yeter şeklinde bir değişim geçirir ve nihayet üniversitede geçeyim de gerisini zictirede evrilir.*
ortaöğretime geçince durum, 70-80 alsam yeter şeklinde bir değişim geçirir ve nihayet üniversitede geçeyim de gerisini zictirede evrilir.*
devamını gör...
gençlerin evliliği düşünmemesi
herkes evlenmek zorunda değildir, aynı zamanda herkes üreyip kendi soyunu da devam ettirmek zorunda değil. merak etmeyin telef falan olmazsınız.
devamını gör...
sivrisinek
onunla ilgili bir kehanetim olan kan emici.
havalar ısındığı halde, herkesi ısırdığı halde, beni ısırmamamışsa o sene bana hiç uğramıyor, yok eğer herkesle beraber beni de ısırmışsa bana da geçmiş olsun.
havalar ısındığı halde, herkesi ısırdığı halde, beni ısırmamamışsa o sene bana hiç uğramıyor, yok eğer herkesle beraber beni de ısırmışsa bana da geçmiş olsun.
devamını gör...
babam mı babam mı
cem yılmaz’ın hem arog hem de hokkabaz filmlerinde kullandığı repliktir.
genelde cem yılmaz bir filminde kullandığı bir cümleyi başka filmlerinde de kullanma işini çok yapar. mesela herkes komutan logar mı onun ben… diye başlayıp sözlük formatına takılan cümlesinin hem gora’da hem de yahşi batı’da geçtiğini bilir. ya da tahta tabii zoruna mı gitti sözü de hem gora’da hem arog’da geçer.

babam mı sözü ise önce hokkabaz filminde iskender ile maradona, iskender’in babası ile birlikte karavanı da alarak çanakkale’ye doğru giderlerken emekli üsteğmen olan babasının paraşüt ile karavandan atlamasının ardından söylenir. babasının ölüp ölmediğine emin olamayan iskender maradona’ya sorar bu soruyu iki kere.

daha sonra arog filminden arif ışık kaya’nın babasını almak için kuleye çıkıp indiğinde kimin kuleden indiğine bakmak için herkes toplanır. bu sahnede de kaya, karga’ya sorar aynı soruyu, aynı tonlama ile ve yine iki kere.
bu sadece benim aklımda mı kaldı bilmiyorum ama daha önce kimse yazmamış sanırım. bu tanımı kim yazdı, babam mı?
genelde cem yılmaz bir filminde kullandığı bir cümleyi başka filmlerinde de kullanma işini çok yapar. mesela herkes komutan logar mı onun ben… diye başlayıp sözlük formatına takılan cümlesinin hem gora’da hem de yahşi batı’da geçtiğini bilir. ya da tahta tabii zoruna mı gitti sözü de hem gora’da hem arog’da geçer.

babam mı sözü ise önce hokkabaz filminde iskender ile maradona, iskender’in babası ile birlikte karavanı da alarak çanakkale’ye doğru giderlerken emekli üsteğmen olan babasının paraşüt ile karavandan atlamasının ardından söylenir. babasının ölüp ölmediğine emin olamayan iskender maradona’ya sorar bu soruyu iki kere.

daha sonra arog filminden arif ışık kaya’nın babasını almak için kuleye çıkıp indiğinde kimin kuleden indiğine bakmak için herkes toplanır. bu sahnede de kaya, karga’ya sorar aynı soruyu, aynı tonlama ile ve yine iki kere.
bu sadece benim aklımda mı kaldı bilmiyorum ama daha önce kimse yazmamış sanırım. bu tanımı kim yazdı, babam mı?
devamını gör...
malya ovası katliamı
lan bırak konuyu gayet güzel özetlemiş. tabi böyle güzel konuları işleyen yazarlar olunca, insan yazma konusunda şevke geliyor. ha mevzu yine beklenen ilgiyi görmemiş orası ayrı. ama bu tarz başlıkların bu sözlükte yer alması en azından benim adıma sevindirici. böyle böyle sözlüğün, sözlük olma vasfını sağlarsınız. aslına bakarsanız malya ovası katliamı bugünlerimizi de süzebilmek açısından çok önemli bir kilometre taşıdır. hani bazı arkadaşlar burada çok fazla siyaset konuşulmuyor diye gönül koyuyorlar ya işin esası siz tarihi adam gibi konuşamazsanız, tarih üzerine gerekli okumaları ve değerlendirmeleri yapmazsanız, konuştuğunuz her şeyin altı boş kalır. evvela insanların siyaset konulabilmesi için tarihi anlamda bir doygunluğa ulaşmaları gerekir ki, mevzular üzerine adam gibi analizler yapılabilsin. neyse tanımları eyyorlama enstitüsü girizgâhını da yaptığıma göre mevzuya geleyim.
bakın bu olay, türkmenlerin anadolu coğrafyasında yaşadığı elim olayların başlangıç noktası olarak nitelenebilir. farklı ve küçük bazı olaylar olmuştur ancak bu yaşanan katliam ve sonrasında gelişecek olaylar bırakın selçuklunun geleceğini, osmanlı'yı dahi ciddi anlamda etkilemiş ve hatta bugünlerimize dahi sirayet etmiştir. saray entrikaları sadece osmanlı'da yoktu. devşirme sultanlar da öyle. selçuklu sarayın da da varlardı. misal giyaseddin'in annesi bizans tekfurunun kızıdır ve özellikle oğlunun başa geçebilmesi açısından alâeddin'i zehirlediğinden bahsedilir. sonrasında giyaseddin malum olduğu üzere gürcü bir prensesle evlenir. ipler annesinin ve veziri saadettin köpek'in elindedir. türkmenlerin yayıldığı otlaklar ellerinden alınır ve soylu diyebileceğimiz bir takım zevata peşkeş çekilir. sonrasında vergi yükü iyice arttırılır. bu durumlar türkmenler açısından kabul edilebilecek şeyler değildir.
tabi bu arada bir takımın zevatın hayranlıkla yad ettiği mevlana efendide bu düzen içerisinde keyfine bakıp saraya yaltaklanmakla meşguldü. bunu nereden biliyoruz? hacı bektaş'ın bu saray soytarısına karşı yazdığı dizelerden. anadolu halkı inim inim inlerken, bu beyzade hacı bektaş'ın tabiriyle topaç gibi dönmektedir! bundan sonra gelişen olayları lan bırak zaten çok güzel anlatmış, o konuda tekrara düşmek istemiyorum. ama şunun altını çizmekte fayda var. baba ishak'ın cansız bedenini bir bayrak gibi hunharca amasya kalesinin direğine çekenler, moğol kılıçları ile kellelerini kaybettiler. sap döndü keser döndü gün geldi hesap döndü! bu konuyla ilgili geniş bilgi almak isterseniz durali yılmaz hocanın bu mevzu ile ilgili yazdıklarını okuyup, mevzuyu kafanızda netleştirebilirsiniz.
osmanlıyı nasıl etkiledi peki? aslında bu sorunun da cevabı çok basit. hani akif diyor ya; ''tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi''. osmanlı selçuklu'nun yaşadıklarından ibret almamıştır. kendi kuruluşunda temel harç olan türkmenleri ve yörükleri bir zaman sonra elinin tersi ile kenara itmiştir. yahu osmanlının kuruluşunda birilerinin hoşuna gitmese de tengrici türklerin büyük emeği vardır. misal ertuğrul gazi'nin silah arkadaşı isa sofi tengrici bir türktür ve şaman geleneklerine göre yaşayıp, can vermiştir. osmanlı selçuklu'nun düştüğü hatanın birebir aynısına düşmüştür. zaten işin aslına bakarsanız türk devleti olarak nitelenip, türk unsurlara eza çektiren bir yönetim anlayışından bahsediyoruz burada. bakın şimdilerde bazılarının farklı anlamlar yüklediği gevheri'nin ''dağlara gel!'' adlı eseri türkmen katliamları vesilesiyle kaleme alınmıştır. ha keza dadaloğlu ferman padişahınsa dağlar bizimdir diyerek yine türkmenlerin gördüğü zulme tepkisini vermiştir.
türkmenlerin osmanlı için söylediği ;
şalvarı şaltak osmanlı
eğeri kaltak osmanlı
ekende yok biçende yok
yiyende ortak osmanlı!
sözleri de türkmenlerin osmanlıya bakış açısının göstergesidir. ha buradaki kaltak kelimesi bildiğiniz anlamı taşımıyor. onun da altını çizmek lazım. şimdi çıkıp ona da laf etmeye kalkacaklar olur, onun da şerhini önden koyalım. çıplak, püskülsüz, eyer manasında kullanılmış orada. neyse tıpkı selçuklu'da olduğu osmanlı'da da devletin harcı olması gereken türk ve türkmen unsurlar dışlanıp, eziyet gördükçe devlet dinamikliğini ve vermesi gereken aidiyet hissini kaybetmiştir. tabi bugün güneydoğu sorunu için de türkmen tarihine bakmanız yeterli olacaktır. yavuz'un çıkarttığı fetvalar, idrisi bitlisinin anlatıları, katliama uğrayan ve kendi topraklarından zorunlu olarak göç ettirilen türkmenlerin dramını konuşmak kimsenin işine gelmez. tabi anadolu coğrafyası yığınla türkmen isyanı gördü ve geçirdi hepsini ayrı ayrı incelemek ve ele almak gerekir.
ez cümle; anadolu coğrafyasında varlığını sürdüren bir türk devletinin nasıl yönetilmesi veyahut yönetilmemesi gerektiğinin yanıtları türkmen tarihinde ve türkmenlerin yaşadıkları dramlarda saklıdır. yine tarih ders alınmadığı için tekerrür etmektedir. umarız insanımız kendi tarihini okuyup, anlayıp, buna göre reaksiyon verecek bir noktaya gelir. yoksa yandı gülüm keten helva.
bakın bu olay, türkmenlerin anadolu coğrafyasında yaşadığı elim olayların başlangıç noktası olarak nitelenebilir. farklı ve küçük bazı olaylar olmuştur ancak bu yaşanan katliam ve sonrasında gelişecek olaylar bırakın selçuklunun geleceğini, osmanlı'yı dahi ciddi anlamda etkilemiş ve hatta bugünlerimize dahi sirayet etmiştir. saray entrikaları sadece osmanlı'da yoktu. devşirme sultanlar da öyle. selçuklu sarayın da da varlardı. misal giyaseddin'in annesi bizans tekfurunun kızıdır ve özellikle oğlunun başa geçebilmesi açısından alâeddin'i zehirlediğinden bahsedilir. sonrasında giyaseddin malum olduğu üzere gürcü bir prensesle evlenir. ipler annesinin ve veziri saadettin köpek'in elindedir. türkmenlerin yayıldığı otlaklar ellerinden alınır ve soylu diyebileceğimiz bir takım zevata peşkeş çekilir. sonrasında vergi yükü iyice arttırılır. bu durumlar türkmenler açısından kabul edilebilecek şeyler değildir.
tabi bu arada bir takımın zevatın hayranlıkla yad ettiği mevlana efendide bu düzen içerisinde keyfine bakıp saraya yaltaklanmakla meşguldü. bunu nereden biliyoruz? hacı bektaş'ın bu saray soytarısına karşı yazdığı dizelerden. anadolu halkı inim inim inlerken, bu beyzade hacı bektaş'ın tabiriyle topaç gibi dönmektedir! bundan sonra gelişen olayları lan bırak zaten çok güzel anlatmış, o konuda tekrara düşmek istemiyorum. ama şunun altını çizmekte fayda var. baba ishak'ın cansız bedenini bir bayrak gibi hunharca amasya kalesinin direğine çekenler, moğol kılıçları ile kellelerini kaybettiler. sap döndü keser döndü gün geldi hesap döndü! bu konuyla ilgili geniş bilgi almak isterseniz durali yılmaz hocanın bu mevzu ile ilgili yazdıklarını okuyup, mevzuyu kafanızda netleştirebilirsiniz.
osmanlıyı nasıl etkiledi peki? aslında bu sorunun da cevabı çok basit. hani akif diyor ya; ''tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi''. osmanlı selçuklu'nun yaşadıklarından ibret almamıştır. kendi kuruluşunda temel harç olan türkmenleri ve yörükleri bir zaman sonra elinin tersi ile kenara itmiştir. yahu osmanlının kuruluşunda birilerinin hoşuna gitmese de tengrici türklerin büyük emeği vardır. misal ertuğrul gazi'nin silah arkadaşı isa sofi tengrici bir türktür ve şaman geleneklerine göre yaşayıp, can vermiştir. osmanlı selçuklu'nun düştüğü hatanın birebir aynısına düşmüştür. zaten işin aslına bakarsanız türk devleti olarak nitelenip, türk unsurlara eza çektiren bir yönetim anlayışından bahsediyoruz burada. bakın şimdilerde bazılarının farklı anlamlar yüklediği gevheri'nin ''dağlara gel!'' adlı eseri türkmen katliamları vesilesiyle kaleme alınmıştır. ha keza dadaloğlu ferman padişahınsa dağlar bizimdir diyerek yine türkmenlerin gördüğü zulme tepkisini vermiştir.
türkmenlerin osmanlı için söylediği ;
şalvarı şaltak osmanlı
eğeri kaltak osmanlı
ekende yok biçende yok
yiyende ortak osmanlı!
sözleri de türkmenlerin osmanlıya bakış açısının göstergesidir. ha buradaki kaltak kelimesi bildiğiniz anlamı taşımıyor. onun da altını çizmek lazım. şimdi çıkıp ona da laf etmeye kalkacaklar olur, onun da şerhini önden koyalım. çıplak, püskülsüz, eyer manasında kullanılmış orada. neyse tıpkı selçuklu'da olduğu osmanlı'da da devletin harcı olması gereken türk ve türkmen unsurlar dışlanıp, eziyet gördükçe devlet dinamikliğini ve vermesi gereken aidiyet hissini kaybetmiştir. tabi bugün güneydoğu sorunu için de türkmen tarihine bakmanız yeterli olacaktır. yavuz'un çıkarttığı fetvalar, idrisi bitlisinin anlatıları, katliama uğrayan ve kendi topraklarından zorunlu olarak göç ettirilen türkmenlerin dramını konuşmak kimsenin işine gelmez. tabi anadolu coğrafyası yığınla türkmen isyanı gördü ve geçirdi hepsini ayrı ayrı incelemek ve ele almak gerekir.
ez cümle; anadolu coğrafyasında varlığını sürdüren bir türk devletinin nasıl yönetilmesi veyahut yönetilmemesi gerektiğinin yanıtları türkmen tarihinde ve türkmenlerin yaşadıkları dramlarda saklıdır. yine tarih ders alınmadığı için tekerrür etmektedir. umarız insanımız kendi tarihini okuyup, anlayıp, buna göre reaksiyon verecek bir noktaya gelir. yoksa yandı gülüm keten helva.
devamını gör...
rhiannon (yazar)
her tanımında mutlaka kendime dair bir şeyler buldugum çok değerli bir yazarımızdır kendileri. ayrica çok iyi biri. sohbeti ve muhabbeti o kadar güzel ki, otur sabaha kadar sohbet et. şimdi sakince gidin ve bu guzel yazarımızi takip edin dostlar. inanın pişman olmazsınız.
devamını gör...
müzik evrenseldir
/ müzik değil, acılardır evrensel olan. /
* *
* *
devamını gör...
ilişkilerden edinilen tecrübe
bütün sırlarını paylaştığın, her şeyini döktüğün tutuyor düşmanın oluyor. yani kendi düşmanını elinle yetiştirmiş oluyorsun.
devamını gör...
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
aksine, artık yeni insanlad tanımak istiyorum. yeni ve eğlenceli insanlar.
yeni ve eğlenceli kentler, yeni ülkeler, yeni kültürler, yeni yasayislar tanımak istiyorum.
yeni ve eğlenceli kentler, yeni ülkeler, yeni kültürler, yeni yasayislar tanımak istiyorum.
devamını gör...