gereksiz abartılan şeyler
(bkz: oreo)
devamını gör...
köpeksiz sokaklar istiyoruz
öncelikle şunu anlamak gerekiyor; köpekler yapay seçilim yoluyla insanlar tarafından kurtlardan ayrıştırılarak günümüze gelmiş hayvanlar. yaban köpeği gibi bazı istisnai türler haricinde doğada bulunmayan ve doğal ortama salındığında ekosistemi mahveden bir tür. kurt sürülerine kuduz bulaştırmak gibi örneğin. yani bu hayvanların doğal ortamı diye bir şey gerçek anlamda pek yok. ya barınaklarda ya da sahipli bir vaziyette yaşamaları hem insanlar hem de ekosistem açısından çok daha iyi ve faydalı. tam da bu nedenle, "siz buralarda yokken o hayvanlar vardı." gibi akıl tutulması ürünü argümanlar geçerli olmadığı gibi aynı zamanda akıl dışı da.
şehirlerin sokakları ise insanların yaşam alanlarının bir parçasını oluşturduğundan dolayı yine, köpeklerin buralarda başıboş bir şekilde dolaşması yetişkin ve sağlıklı insanlar için bile tehlike arz etmekte.
ayrıca sokakta yaşayan köpeklerin ve hatta genel olarak her türlü sokak hayvanının hangi şartlarda yaşadığı ve beslendiği ortada iken bu canlıların sokakta kalmasını istemek hayvanseverlik değil, art niyettir.
yapılması gereken ilk ve en önemli şey, barınakların iyileştirilmesi ve mümkün olduğunca çok hayvanın sahiplendirilmesidir.
ve evet, hem köpeklerin hem de insanların iyiliği için:
"köpeksiz sokaklar istiyoruz."
edit: ayrıca bu başlıkta, "hiçbir sokak köpeği size bıçak çekmez." şeklinde akla ziyan açıklamalar mevcut ki bu bir yönden doğru; köpekler size bıçak çekmez çünkü direkt parçalarlar. bu hayvanlara ne kadar sevgi ve ilgi gösterirseniz gösterin onlar yine de, doğal olarak içgüdüleri ile hareket eder. hayvanları insanlardan ayıran en önemli özellik de budur zaten. anlayın şunu artık.
şehirlerin sokakları ise insanların yaşam alanlarının bir parçasını oluşturduğundan dolayı yine, köpeklerin buralarda başıboş bir şekilde dolaşması yetişkin ve sağlıklı insanlar için bile tehlike arz etmekte.
ayrıca sokakta yaşayan köpeklerin ve hatta genel olarak her türlü sokak hayvanının hangi şartlarda yaşadığı ve beslendiği ortada iken bu canlıların sokakta kalmasını istemek hayvanseverlik değil, art niyettir.
yapılması gereken ilk ve en önemli şey, barınakların iyileştirilmesi ve mümkün olduğunca çok hayvanın sahiplendirilmesidir.
ve evet, hem köpeklerin hem de insanların iyiliği için:
"köpeksiz sokaklar istiyoruz."
edit: ayrıca bu başlıkta, "hiçbir sokak köpeği size bıçak çekmez." şeklinde akla ziyan açıklamalar mevcut ki bu bir yönden doğru; köpekler size bıçak çekmez çünkü direkt parçalarlar. bu hayvanlara ne kadar sevgi ve ilgi gösterirseniz gösterin onlar yine de, doğal olarak içgüdüleri ile hareket eder. hayvanları insanlardan ayıran en önemli özellik de budur zaten. anlayın şunu artık.
devamını gör...
atatürk'ün en sevilen sözü
"eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin."
çünkü bağnazlıkla ona bağlı olmamamızı düşünmemizi istemiş şu anki biri olsa böyle bir söz edebileceğini zannetmiyorum.
çünkü bağnazlıkla ona bağlı olmamamızı düşünmemizi istemiş şu anki biri olsa böyle bir söz edebileceğini zannetmiyorum.
devamını gör...
adnan oktar
kendileri ile tanışmam liseye yeni başladığım döneme dayanır. facebook isimli sosyal medya sitesinde; ''müslüman-ateist tartışma platformu'' gibi grupların olduğu döneme denk gelen zamanlardır.- evet, bir zamanlar insanlar en azından tartışabilecek kadar tahammüle sahipti ama konumuz bu değil- o dönemde yeni yeni teoloji bilimine merak salan ben tartışıyor, okuyor ve anlamlandırmaya çalışıyordum. bu dönem tabi ki yardım isteyebileceğimiz yegane kaynaklarımız ise öğretmenlerimiz oluyor şüphesiz. özellikle kaynak tarama noktasında felsefe öğretmenimiz başta olmak üzere birçok öğretmenimi darladığım bir dönem.
yine aynı dönem dinden çıkacağım korkusuna kapılan çok düşünceli tarih öğretmenim aracı oldu. ilk başlarda harun yahya ismi ile yazdığı(!) protein mucizesi ve evrim aldatmacası kitaplarını getirdi bana.* ilk olarak evrim aldatmacası kitabı ile başladım okumaya; '' ne anlatıyor bu adam?'' diyerek. sonra referans aldığı kaynakları taramaya başladım çünkü; '' kimdi bu adam?''. yaklaşık 2 haftalık araştırmalarımın sonucunda evrim aldatmacası isimli kitabın tamamının ortaçağ kilise metinlerinden alıntı olduğunu gördüm. adamın, bilimsel* kitabının referansı ortaçağ kiliseleri! ''dünya düzdür'' diyen kurumlar yani. içime bir kurt düştü çünkü neden düşmesin? adamın bilimsel* temelli olduğu iddiasının en büyük anti tezi olacak nitelikte siyasi ve politik yaklaşımları dikkatimi çekmeye başladı.- tabi, bu olanları tarih öğretmenim ile konuşuyorum ve onu yine darlıyorum çünkü benimle dalga geçiyor olmalı herhalde yada zekamı küçümsüyor. içten içe bileniyorum adama- ardından kurduğu oluşumun karanlık tarafları içimi ürpertti ve böylece kendisi ile ''evrim aldatmacası'' kitabı üzerinden başlayan hikayem son buldu. ilerleyen zamanlarda çok muhterem tarih öğretmenimin kendilerine yönlendirmeleri bitmeyince bende şahsına münhasır kişiliğim; nanik yapmak sureti ile kaydını farklı bir okula aldırdı. -çünkü 14 yaşındaysanız nanik yapabiliyorsunuz.-
işte bir kedicik olma hikayesi bu şekilde başlamadan bitti.
yine aynı dönem dinden çıkacağım korkusuna kapılan çok düşünceli tarih öğretmenim aracı oldu. ilk başlarda harun yahya ismi ile yazdığı(!) protein mucizesi ve evrim aldatmacası kitaplarını getirdi bana.* ilk olarak evrim aldatmacası kitabı ile başladım okumaya; '' ne anlatıyor bu adam?'' diyerek. sonra referans aldığı kaynakları taramaya başladım çünkü; '' kimdi bu adam?''. yaklaşık 2 haftalık araştırmalarımın sonucunda evrim aldatmacası isimli kitabın tamamının ortaçağ kilise metinlerinden alıntı olduğunu gördüm. adamın, bilimsel* kitabının referansı ortaçağ kiliseleri! ''dünya düzdür'' diyen kurumlar yani. içime bir kurt düştü çünkü neden düşmesin? adamın bilimsel* temelli olduğu iddiasının en büyük anti tezi olacak nitelikte siyasi ve politik yaklaşımları dikkatimi çekmeye başladı.- tabi, bu olanları tarih öğretmenim ile konuşuyorum ve onu yine darlıyorum çünkü benimle dalga geçiyor olmalı herhalde yada zekamı küçümsüyor. içten içe bileniyorum adama- ardından kurduğu oluşumun karanlık tarafları içimi ürpertti ve böylece kendisi ile ''evrim aldatmacası'' kitabı üzerinden başlayan hikayem son buldu. ilerleyen zamanlarda çok muhterem tarih öğretmenimin kendilerine yönlendirmeleri bitmeyince bende şahsına münhasır kişiliğim; nanik yapmak sureti ile kaydını farklı bir okula aldırdı. -çünkü 14 yaşındaysanız nanik yapabiliyorsunuz.-
işte bir kedicik olma hikayesi bu şekilde başlamadan bitti.
devamını gör...
dirty talk
seks sırasında hayallerdeki dirty talk;
"ah, hissediyorum harikasın."
"yeah, bebeğim işte bu."
gerçekte olan dirty talk;
"bana kötü bir şeyler söyle."
"sana haber vermeden urla'daki yazlığı sattım."
"ah, hissediyorum harikasın."
"yeah, bebeğim işte bu."
gerçekte olan dirty talk;
"bana kötü bir şeyler söyle."
"sana haber vermeden urla'daki yazlığı sattım."
devamını gör...
önceliği cinsellik olmayan erkek
bizzat benim de içlerinde bulunduğum erkektir. zor bulunur bu tarz. bizler paylaşıma, iletişime, ruha önem veririz. cinsellik elbette her ilişki için önemlidir fakat bizler için asla öncelikli değildir. cinsellik benim için 4. hatta 5. sıradadır. oturup saatlerce sohbet edemediğim, aynı frekansta olmadığım biriyle açıkçası sevişmek de istemem.
düzenleme:imla.
düzenleme:imla.
devamını gör...
ahmet kaya şarkılarındaki ölümcül cümleler
"ağladım gözyaşlarım düştü ateşe
yine de bu yangını söndüremedim
bağıra bağıra yazdım seni içime
bir kez olsun yüzünü güldüremedim.."
yine de bu yangını söndüremedim
bağıra bağıra yazdım seni içime
bir kez olsun yüzünü güldüremedim.."
devamını gör...
yazarların unutamadığı sözler
yakın zamanda persepolis'i okudum çok güzeldi tavsiye ederim animasyon filmi de var hatta. şu cümleler hep aklımda:
"hayatın boyunca işe yaramayan birçok insanla karşılaşacaksın. eğer seni incitirlerse bunun onların aptallığından kaynaklandığını söyle kendine. bu seni onların acımasızlığına karşılık vermekten alıkoyar. çünkü zalimlik ve intikamdan daha kötü bir şey yoktur... her zaman onurunu koru ve kendine karşı dürüst ol."
bu sözler nasıl aklında kalıyor, nasıl unutmuyorsun diye sormayın lütfen. insan bazen bir şiirden etkilenir ya asla unutamaz aynı öyle işte bu sözler de beni çok etkiledi.
"hayatın boyunca işe yaramayan birçok insanla karşılaşacaksın. eğer seni incitirlerse bunun onların aptallığından kaynaklandığını söyle kendine. bu seni onların acımasızlığına karşılık vermekten alıkoyar. çünkü zalimlik ve intikamdan daha kötü bir şey yoktur... her zaman onurunu koru ve kendine karşı dürüst ol."
bu sözler nasıl aklında kalıyor, nasıl unutmuyorsun diye sormayın lütfen. insan bazen bir şiirden etkilenir ya asla unutamaz aynı öyle işte bu sözler de beni çok etkiledi.
devamını gör...
insanların temel hastalığı
...insanların yaşamasını sağlayacak çok şeyin bulunmasına karşın, uğruna yaşayacakları bir şeyin olmadığı söylenebilir; insanlar araçlara sahip, ama amaçları yok.
insanın anlam arayışı-yayın tarihi 1946
hepimizin içinde mantıktan esinlenmeyen eylemlerle tüketilmesi gereken bir miktar enerji olduğuna inanıyorum; bu enerji, çıkış yolunu, koşullara göre sanatta, tutkulu aşkta veya tutkulu nefrette bulur.
bertrand russel- yayın tarihi 1928
çoğu insan özelliği çağımızın hastalığı değil aslında. ilk insanlardan bugüne kadar devam eden amaçsızlık, özellikle bizim ülkemizde nefret.
insanın anlam arayışı-yayın tarihi 1946
hepimizin içinde mantıktan esinlenmeyen eylemlerle tüketilmesi gereken bir miktar enerji olduğuna inanıyorum; bu enerji, çıkış yolunu, koşullara göre sanatta, tutkulu aşkta veya tutkulu nefrette bulur.
bertrand russel- yayın tarihi 1928
çoğu insan özelliği çağımızın hastalığı değil aslında. ilk insanlardan bugüne kadar devam eden amaçsızlık, özellikle bizim ülkemizde nefret.
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
birşey değil ''bir şey''.
devamını gör...
normal sözlük başlık sembolleri
dizi, film, müzik vs. gibi kategorideki başlıkların başına ilgili kategori ile alakalı simgeler konmaya başlanmış sanırım. test aşamasındayız henüz.
ancak hem parantez içinde ne olduğunu yazıp hem başına böyle bir simge eklemek biraz fazla olmuyor mu sayın yönetim? birinden biri yeter kanımca.
bir süre kullanım sonunda gelen ekleme: hiç hoş olmadı. fikir olarak güzel denebilir ama uygulama olarak gerçekten kötü. başlıkları alt alta okumak oldukça güçleşti. kaldırın gitsin.
ancak hem parantez içinde ne olduğunu yazıp hem başına böyle bir simge eklemek biraz fazla olmuyor mu sayın yönetim? birinden biri yeter kanımca.
bir süre kullanım sonunda gelen ekleme: hiç hoş olmadı. fikir olarak güzel denebilir ama uygulama olarak gerçekten kötü. başlıkları alt alta okumak oldukça güçleşti. kaldırın gitsin.
devamını gör...
normal sözlük 1. ankara zirvesi
neden olmasın, diye katılabileceğim başlık ve zirve.
hele çarşamba olsun.
hele çarşamba olsun.
devamını gör...
yavrum diyen erkek
-timothy sevdiğin kekten yaptım getireyim mi?.
+getir yavrum beraber yeriz.
-senin için yaptım.
+yavrum sen bir başkasın.
-yaaaaa öyle deme hihihi.
+eşin benzerin yok yavru.
-şapşolozsun şapşoloz.
seven bir alfadır, alfa oğlu alfadır.
+getir yavrum beraber yeriz.
-senin için yaptım.
+yavrum sen bir başkasın.
-yaaaaa öyle deme hihihi.
+eşin benzerin yok yavru.
-şapşolozsun şapşoloz.
seven bir alfadır, alfa oğlu alfadır.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük,
mis gibi bir gün olsun inşallah.
bu arada,
hava durumu parçalı bulutlu, ama yağıyor.
hava durumu tahminini yapanlara şu kuş gibi bakıyorum.
(bkz: hava durumunu tahmin etmek ya da edememek)
mis gibi bir gün olsun inşallah.
bu arada,
hava durumu parçalı bulutlu, ama yağıyor.
hava durumu tahminini yapanlara şu kuş gibi bakıyorum.
(bkz: hava durumunu tahmin etmek ya da edememek)

devamını gör...
pingu
ilk kez 1986 yılında yayımlanmış olunan isveç yapımı stop-motion çizgi film.
çizgi filmde kullanılan dile grammerlot deniyor. referans olarak "penguence"nin referans alındı söylendi. buna rağmen internette yaptığım kısa araştırmada insanlar günümüz dillerinden kelimeler de duyduklarını söylemişler. pingunun sürekli söylediği "noot! noot!" sesi ile ünlenmiştir.
ingilizce- brother, mother
türkçe- dikkat et, al*
fransızca- bonjour, monsieur
almanca- photographen
çizgi filmin orjinal serisi 4 sezon sürdü. 2003 yılında bbc'ye satılmasıyla bölüm yayımlanmaya devam etti. en son 2017 yılında japonlara
satıldı ve "pingu şehirde" adlı yapımla seri devam etti. toplamda 156 bölüm çekildi. orijinal seri avrupada birçok ödüle layık görüldü.
çizgi filmde ise günümüz çizgi filmlerinden farklı olarak çocukları topluma hazırlamak, insanlara saygılı olmak gibi konular işlenir. çizgi film 1990'lı yıllarda yapılmıştır. bu da bize o dönemde avrupadaki toplum yapısının nasıl olduğuyla ilgili fikirler veriyor. pingu'nun annesi ev hanımı babası ise postacıdır. çizgi filmin neredeyse %80'ninde pingu'nun annesi ev işleriyle, temizlik, yemek yapma gibi işlerle uğraşır. babası ise işten eve geldiğinde anneye yardım eder. çocuklar yaramazlık yapar. çocukların sürekli yaramazlık yapmasına rağmen anne ve baba çocuklara hiçbir şekilde kızmaz veya şiddet uygulamaz. bunun yerine onları da ev işlerine dahil etmeye çalışırlar.
pingu'nun bir adet de kız kardeşi vardır. üstte bahsettiğim şeylerin neredeyse hepsini beraber yaparlar. pingu bazen kız kardeşini kıskansa da genelde yaptıkları herşeyi beraber yaparlar ve birbirlerine sahip çıkarlar.
ayırca pingu'nun birçok arkadaşı ve bir adet kız arkadaşı vardır. ayırca çizgi filmdeki tek penguen olmayan karakter de pingunun en yakın arkadaşıdır. birçok bölümde beraber gezmeye giderler. kız arkadaşı çok fazla görünmese de pingunun ona ara ara hediye götürdüğünü görürüz. ayrıca pingu'nun bir adet dedesi ve teyzesi de vardır. dedesini ilk kez akordiyon çalmayı öğrendiği bölümde görürüz. teyzesini ise teyzesini ziyaret etmeye gittiği bölümde gördük.
bu atarlı ergen 35 yaşına bastı. kendisine sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum.
çizgi filmde kullanılan dile grammerlot deniyor. referans olarak "penguence"nin referans alındı söylendi. buna rağmen internette yaptığım kısa araştırmada insanlar günümüz dillerinden kelimeler de duyduklarını söylemişler. pingunun sürekli söylediği "noot! noot!" sesi ile ünlenmiştir.
ingilizce- brother, mother
türkçe- dikkat et, al*
fransızca- bonjour, monsieur
almanca- photographen
çizgi filmin orjinal serisi 4 sezon sürdü. 2003 yılında bbc'ye satılmasıyla bölüm yayımlanmaya devam etti. en son 2017 yılında japonlara
satıldı ve "pingu şehirde" adlı yapımla seri devam etti. toplamda 156 bölüm çekildi. orijinal seri avrupada birçok ödüle layık görüldü.
çizgi filmde ise günümüz çizgi filmlerinden farklı olarak çocukları topluma hazırlamak, insanlara saygılı olmak gibi konular işlenir. çizgi film 1990'lı yıllarda yapılmıştır. bu da bize o dönemde avrupadaki toplum yapısının nasıl olduğuyla ilgili fikirler veriyor. pingu'nun annesi ev hanımı babası ise postacıdır. çizgi filmin neredeyse %80'ninde pingu'nun annesi ev işleriyle, temizlik, yemek yapma gibi işlerle uğraşır. babası ise işten eve geldiğinde anneye yardım eder. çocuklar yaramazlık yapar. çocukların sürekli yaramazlık yapmasına rağmen anne ve baba çocuklara hiçbir şekilde kızmaz veya şiddet uygulamaz. bunun yerine onları da ev işlerine dahil etmeye çalışırlar.
pingu'nun bir adet de kız kardeşi vardır. üstte bahsettiğim şeylerin neredeyse hepsini beraber yaparlar. pingu bazen kız kardeşini kıskansa da genelde yaptıkları herşeyi beraber yaparlar ve birbirlerine sahip çıkarlar.
ayırca pingu'nun birçok arkadaşı ve bir adet kız arkadaşı vardır. ayırca çizgi filmdeki tek penguen olmayan karakter de pingunun en yakın arkadaşıdır. birçok bölümde beraber gezmeye giderler. kız arkadaşı çok fazla görünmese de pingunun ona ara ara hediye götürdüğünü görürüz. ayrıca pingu'nun bir adet dedesi ve teyzesi de vardır. dedesini ilk kez akordiyon çalmayı öğrendiği bölümde görürüz. teyzesini ise teyzesini ziyaret etmeye gittiği bölümde gördük.
bu atarlı ergen 35 yaşına bastı. kendisine sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum.
devamını gör...
bir esnaf yalanı
tüm esnaflarımızı aynı kefeye koymuyoruz * elbette fakat benim de rastladığım bir kaç örnek var;
gittiğiniz gün ya kampanyanın son günüdür ya da ertesi gün yeni listeler geçerli olacaktır.
maksat ayağınız alışsındır ya da sana oluru budur, herkese değil sadece sana...
bir de yukarıda başka bir yazar arkadaşım hesap makinesi konusuna değinmiş. o da başka bir evlere şenlik esnaf aksiyonudur. çatara patara hesap yaparlar, ekranı da gözünüze tutarlar. ben o sırada tersten leblebi yazmaya çalıştıklarını düşünüyorum hep eğlenmek için.*
gittiğiniz gün ya kampanyanın son günüdür ya da ertesi gün yeni listeler geçerli olacaktır.
maksat ayağınız alışsındır ya da sana oluru budur, herkese değil sadece sana...
bir de yukarıda başka bir yazar arkadaşım hesap makinesi konusuna değinmiş. o da başka bir evlere şenlik esnaf aksiyonudur. çatara patara hesap yaparlar, ekranı da gözünüze tutarlar. ben o sırada tersten leblebi yazmaya çalıştıklarını düşünüyorum hep eğlenmek için.*
devamını gör...
whatsapp gizlilik ilkesi değişimi
koskoca şirket sizin saçma sapan görüşmelerinizi ne yapacak ne işine yarayacak neden böyle bir riske girsin?
sadece daha güvenli bir iletişim sağlamak amacıyla yapılmış bir şey.
hayır keşke benim çirkin nude fotoğraflarımı alsalar da kullansalar dava açarım paramı alırım.
millet boşu boşuna galeyana geliyor.
sadece daha güvenli bir iletişim sağlamak amacıyla yapılmış bir şey.
hayır keşke benim çirkin nude fotoğraflarımı alsalar da kullansalar dava açarım paramı alırım.
millet boşu boşuna galeyana geliyor.
devamını gör...
merdumlar baskında radyo yayını
gece programlarında yemek konuşmayı yasaklayın lütfen.
devamını gör...
gel zoya
andrey voznesenski'nin meşhur oza'sının xı.bölümü. şiirin dizelerinde öyle ince bir saldırı ve tahribata uğrama hissi var ki dizeler geçip giderken bunun saldırmak istemeyen bir insanın cümleleri olduğu anlaşılıyor ama sanki iğneleri saplamadan da sahiden anlatamayacakmış gibi derdini. voznesenski'nin dizelerindeki o çaresiz ve mecburi keskinlik en çok bu şiirinde hissediliyor bana kalırsa. mücadelenin göksel izlerinden uzak, insancıl bir pes etmişlik...
şiir pek çok şey olabilir; eti oyan bir ustura, sıcak bir ev, insanı boğan kül rengi bir okyanus ve bundan çok daha fazlası. voznesenski ise; insanı onlarca yükün altında bırakan ama aynı zamanda derin bir nefes aldıran bir çaresizliği, kangren'den ötürü kesilmesi gereken bir uzvu ustaca yedirmiş dizelerine. orijinal metin ve mehmet h. doğan çevirisi:
xi
gel zoya, açıkça konuşalım seninle
yollarımız ayrılacak nerdeyse;
farklı yollara uzamasın yollar bir,
inan, sonun başlangıcı geldi demektir.
(знаешь, зоя, теперь - без трепа.
разбегаются наши ропы.
стоит им пойти стороною,
остального не остановишь.)
anımsar mısın dubna’yı, ak kundaklar içinde,
anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen
anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden
nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz
bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde
bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
(помнишь, зоя, - в снега застеленную,
помнишь дубну, и ты играешь.
оборачиваешься от клавиш.
и лицо твое опустело.
что-то в нем приостановилось
и с тех пор невосстановимо.)
çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları
ufuklar kararırdı geçerken adım
ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı
ben bile bıkmış usanmıştım kendimden
ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
(всяко было - и дождь и радуги,
горизонт мне являл немилость.
изменяли друзья злорадно.
сам себе надоел, зараза.
только ты не переменилась.)
anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi?
aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma;
eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana,
gönül borcum da sensin, yüzkaram da
(а концерт мой прощальный помнишь?
ты сквозь рев их мне шла на помощь.
если жив я назло всем слухам,
в том вина твоя иль заслуга.)
acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi,
bir suya atlar gibi daldım riga’ya,
dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni,
ince bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
(когда беды меня окуривали,
я, как в воду, нырял под ригу,
сквозь соломинку белокурую
ты дыхание мне дарила.)
kilometreler ayıramaz insanı, inan,
birleştirir telefon telleri gibi;
ama milimetrelerse ayıran,
bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
(километры не разделяют,
а сближают, как провода,
непростительнее, когда
миллиметры нас раздирают!)
gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi,
istemem kurtulmayı onlardan;
ve diyelim ki sensin, ben değil
dertlerin gerçekte izlediği.
(если боли людей сближают,
то на черта мне жизнь без боли
или, может, беда блуждает
не за мной, а вдруг за тобою)
kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların;
ne çileler, ne üzünçler umurumda,
bil ki tek düşüncem, yarın
koruyabilmek seni kendimden fazla!
(нас спасающие - неспасаемы.
что б ни выпало претерпеть,
для меня важнейшее самое -
как тебя уберечь теперь!)
sen misin değişen,
yoksa ben mi?
bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan,
bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri
hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
(ты ль меняешься? я ль меняюсь?
и из лет
очертанья, что были нами,
опечаленно машут вслед.
горько это, но тем не менее
нам пора... вернемся к поэме.)
şiir pek çok şey olabilir; eti oyan bir ustura, sıcak bir ev, insanı boğan kül rengi bir okyanus ve bundan çok daha fazlası. voznesenski ise; insanı onlarca yükün altında bırakan ama aynı zamanda derin bir nefes aldıran bir çaresizliği, kangren'den ötürü kesilmesi gereken bir uzvu ustaca yedirmiş dizelerine. orijinal metin ve mehmet h. doğan çevirisi:
xi
gel zoya, açıkça konuşalım seninle
yollarımız ayrılacak nerdeyse;
farklı yollara uzamasın yollar bir,
inan, sonun başlangıcı geldi demektir.
(знаешь, зоя, теперь - без трепа.
разбегаются наши ропы.
стоит им пойти стороною,
остального не остановишь.)
anımsar mısın dubna’yı, ak kundaklar içinde,
anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen
anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden
nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz
bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde
bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
(помнишь, зоя, - в снега застеленную,
помнишь дубну, и ты играешь.
оборачиваешься от клавиш.
и лицо твое опустело.
что-то в нем приостановилось
и с тех пор невосстановимо.)
çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları
ufuklar kararırdı geçerken adım
ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı
ben bile bıkmış usanmıştım kendimden
ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
(всяко было - и дождь и радуги,
горизонт мне являл немилость.
изменяли друзья злорадно.
сам себе надоел, зараза.
только ты не переменилась.)
anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi?
aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma;
eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana,
gönül borcum da sensin, yüzkaram da
(а концерт мой прощальный помнишь?
ты сквозь рев их мне шла на помощь.
если жив я назло всем слухам,
в том вина твоя иль заслуга.)
acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi,
bir suya atlar gibi daldım riga’ya,
dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni,
ince bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
(когда беды меня окуривали,
я, как в воду, нырял под ригу,
сквозь соломинку белокурую
ты дыхание мне дарила.)
kilometreler ayıramaz insanı, inan,
birleştirir telefon telleri gibi;
ama milimetrelerse ayıran,
bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
(километры не разделяют,
а сближают, как провода,
непростительнее, когда
миллиметры нас раздирают!)
gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi,
istemem kurtulmayı onlardan;
ve diyelim ki sensin, ben değil
dertlerin gerçekte izlediği.
(если боли людей сближают,
то на черта мне жизнь без боли
или, может, беда блуждает
не за мной, а вдруг за тобою)
kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların;
ne çileler, ne üzünçler umurumda,
bil ki tek düşüncem, yarın
koruyabilmek seni kendimden fazla!
(нас спасающие - неспасаемы.
что б ни выпало претерпеть,
для меня важнейшее самое -
как тебя уберечь теперь!)
sen misin değişen,
yoksa ben mi?
bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan,
bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri
hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
(ты ль меняешься? я ль меняюсь?
и из лет
очертанья, что были нами,
опечаленно машут вслед.
горько это, но тем не менее
нам пора... вернемся к поэме.)
devamını gör...
yazarların sınav anıları
lise zamanında en arka sırada oturuyor telefonuda dizime koymuştum, öndeki arkadaş masasını çekince kopya çektiğim belli olduğunamı yanayım yoksa telefonun çat diye yere düşüp ekranının çatlamasınamı bilemedim.
devamını gör...