1970 akademi ödüllerinde the great white hope filmi ile en iyi erkek oyuncu akademi ödülüne aday olmuş aktör desem kimse tanımaz, ama darth vader'in sesi desem herkes ohooo günaydın der. sinemanının en karizmatik kötü veya anti hero karakterlerinden darth vader, darth vader olduysa bunun bir kısmınıda bu adamın davudi sesine borçludur.

dart vader'ın sesi olmasının hikayesi:
devamını gör...

(bkz: iskender pala)’nın ocak 2020’de yayımlanan romanı.
bir göbeklitepe romanı…

sevgili yazarımız iskender pala, çok şık ve muhteşem bir hayal gücü ile bizi bugünden alıp taa on iki bin yıl öncesine götürüyor bu kitapla.

on iki bin yıl önce yaşamış insandan, günümüz modern dünyasına evrilişimizi, o günden bugüne süregelen anlam arayışımızı, belki de ilk insanın var oluşunu hikayeleştirerek anlatıyor bu kitapla iskender pala…

yazarın bir çok kitabını okudum.
okuduğum kitaplar arasından da kurgusu en zayıf olan kitap budur bence. ama bunu bir kusur olarak yazmadığımı belirtmeliyim. çünkü kendisinin de kitapta belirttiği üzere o dönemlere ait bilgimiz oldukça sınırlı. bu yüzden bunu kusur olarak değil, tanım olarak algılamanızı rica edeceğim.

kitapla ilgili söylemek istediğim bir çok şey var aslında…
öncelikle kitabı çok beğendim. diğer okuduğum bütün kitapları gibi...
( (bkz:babil de ölüm istanbul’da aşk) hariç. kitapta geçen eski türkçe’ yi çözmek için kitapla birlikte iki kitap daha okudum sayılır, çok yorucu idi…)

kitap özetle göbeklitepe efsanelerinden hareketle ve iç içe geçirilen müthiş kurgu ile avcı-toplayıcılıktan ilk yerleşik düzene geçişi, ilk çiftçiliği, ilk savaşları, ilk ibadeti anlatıyor diyebilirim. üstelik güzel ve ilkel bir aşk hikayesi ekseninde…

sarıca ve çira…
doğduktan sonra lanetli diye kabile tarafından öldürülmesi istenen bir bebek...
bebeğine bağlı bir anne...
ortaya çıkan kasırga, ateş topları…
felaketten sağ salim kurtulan sarıca, çira ve bebek…
sarıca'nın çira ve bebekle beraber bir oba kurabilme hayalleri…
başka kabilelerin olaya dahil olmasıyla başlayan kovalamaca ile birlikte gelişen olaylar…

çok çok sevdiğim bir kitaptır.
hoş, her ne kadar yazdığı kurgular ile tarihi saptırdığı bazı kesimler tarafından iddia edilse de kendisi bas bas bağırıyor kardeşim kurgudur diye, daha ne desin adam…
eski askerdir. askerliği bırakıp bence kalemi eline almakla da çok iyi etmiştir.
iskender pala ne yazsa okurum arkadaş…

tüm kitapları gibi tavsiyemdir..
devamını gör...

kendisini , toplum düzenini bozmakla suçlayan devletin verdiği ölüm cezasından kaçma fırsatı varken onu büyüten ,eğiten şuan ki haline gelmesini sağlayan devlete karşı, vicdanıyla , aklıyla olan sorgulama kısmı beni etkilemiştir. tam metin ve doğru aktarımı olup olmadığı aşikar fakat yalnız o döneme özgü olmayan ufak bir manipülasyonla devletin kurmaya çalıştığı vicdan muhakamesinin bariz anlaşıldığını düşünüyorum.
devamını gör...

içiliyor ama orada da kapalı alanda sigara içme yasağı var maalesef. maalesef dediğime bakmayın, bazı yasak alanlar oluşturup içilen sigaradan alınan zevki maksimuma çıkarmayı amaçlayan bir uygulama bu esasında. lisede kuytu köşede kaçak bir şekilde içilen sigaradan alınan zevkten esinlenilmiş; onu da ayrıca belirteyim. adamlar işi biliyor ya, valla bak.
devamını gör...

gördüğüm en boktan challenge. yirmi yaşındaki halini ne yapayım ablacım senin? kılışdar da katılmış adamın gençken hippi olduğuna kanaat getirdim, saç sakal karışık. onun resmini rt yapıp "ssk'yı batırmadan önce" yazan başörtülü bacılarım var hahahah. twitter mal turnusolü olmaya devam ediyor.
devamını gör...

nazım hikmet ran
devamını gör...

bu başlıkla da biraz öyle yapılmış.

insanlar "bana ne?" demeyi öğrenmeli.
devamını gör...

bu şarkıdaki kadın vokal, deniz tüney aliefendioğlu'dur. bu bilgiyle naparsanız yapın.
devamını gör...

bu deyişte adı geçen sultan süleyman kimdir? bugün tesadüfen bu deyişte kanuni sultan süleyman'dan bahsedildiğini sanan çok fazla kişi olduğunu farkettim. arkadaşlar deyişte bahsedilen kişi süleyman peygamberdir. bu söz, hayvanlarla konuşabildiği, kuşların dilini bildiği, tahtının rüzgarla taşındığı rivayet olunan sultan süleyman'a bile kalmayan dünyayı, mala mülke hiçbir yeteneğe bakmaksızın hepimizin sonunun aynı şekilde ölüm olacağını anlatır.
devamını gör...

sevdiğim eşyalara canlı muamelesi yapıyorum niyeyse. örneğin kendi telefonumun yanına başka bir telefon koyuyorum. canı sıkılmasın diye. yalnız kalırsa üzülürmüş gibi geliyor. benim kafamda çiviler eksik galiba biraz. çatlak falan mıyım acaba?
devamını gör...

kadın-erkek ayırt etmeksizin üzülürüm sonuçta ağlamak bir olumsuzluğun dışarıya atılmasıdır. özellikle bir kadın erkek ağladığında ya da erkek bir kadını ağlarken görüp üzülmesi normaldir ancak herkes düşünceli değildir onun için yadırganır.
devamını gör...

giritadasında bir şehir. "görürsün hanya'yı konya'yı " sözünde bahsi geçen şehirdir.
devamını gör...

moderatörler görev başına!

(bkz: normal sözlükte normal insan olmaması)

düzeltiverin bir zahmet *
devamını gör...

himym barney’nin en yakın arkadaşı ted iken, ted’in en yakın arkadaşının marshall olması durumu örnek verilebilir.
devamını gör...

hiçbir cemaat, örgüt, ocak gibi oluşumlara girmedim. imkanım olsa da çevremi kullanarak torpil ya da kayırma kabul etmedim. gurur duyuyorum.
devamını gör...

yaklaşık bir yıl boyunca uçabilecek olgunluğa erişmek için suda larva olarak gelişimini tamamlamaya çalışan, uçmaya başladığında sivrisinek ve küçük arılarla beslenen,
erkeği sadece birkaç hafta sürecek hayatında neslini devam ettirmek için eş aramakla zamanını geçiren, ilk ve tek çiftleşmesi sonrasında da dişisi tarafından kafası yenmek suretiyle öldürülerek ömrünü tamamlayan bahtsız uçucu böcek.

peygamber devesi böceği ile ortak özellikleri olan bu alışkanlıkları, dilimizde çok kullanılan "başının etini yemek" deyiminin de çıkış noktasıdır.
devamını gör...

itiraf ediyorum..
matematik ile arama mesafeyi koyan matematik öğretmeni handan hoca arabanın lastiklerini ben bıçakladım.

şöyle ki;
ruhsuz kadın şuan hayatta mısın yoksa emekliliğin keyfini mi çıkarıyorsun bilmiyorum ve daha kaç kişiyi matematikten soğuttun bilmiyorum, aradan tam 23 yıl geçti ama hala seni hatırlıyorum ve unutmayacağım.

sorduğun soruya cevap vermediğim için ( ki cevabını biliyordum sadece utanmıştım ) kafama kitapla vurup beni dersten kovmuştun. kantine gidip çaktırmadan aldığım bıçak ile o minik kırmızı arabanın tüm lastiklerini ben bıçakladım.

kapıdaki kulübede oturan hizmetli yakup abi gördü ama adama ne çektirdiysen artık görmemezlikten geldi. hiç pişman olmadım bugüne kadar ama senin yüzünden matematiğe karşı belli bir yaşa kadar hep önyargılıydım.

bunları okuma ihtimalin yok ama belki bir öğretmen okursa yaptıkları davranışların bir insan üzerinde seneler sonra bile nasıl etki bıraktığını görsün istedim yada sadece itiraf edip biraz rahatlamak istedim.
devamını gör...


mahalle mektebi uzak... kış, soğuk, kar... paltom yok...
üşüyorum, ellerim donuyor.
annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana.
kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.
soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.
okul dönüşü eve gelince ellerim sızım sızım sızlar... bir akşam, eve geldim yine, annem: "çantan nerde?" dedi.
eğilip kolumun altına baktım, çanta yok... yolda, soğuktan elim uyuşmuş, parmaklarım duyarlığını yitirmiş, çantanın düştüğünden haberim bile olmamış. dönüp baktım, aradım geçtiğim yolları; çanta yok...

babam bu olayı, sonraları çok başka türlü anlatırdı: "yepyeni bir çanta almıştım... çok pahalı bir çanta... çok güzel bir çanta... sağlam çanta... üç gözü vardı çantanın... hem de kilidi vardı çantanın... o güzelim çantayı taşıdığı ilk gün yolda düşürmemiş mi elleri üşüyüp de... vah benim oğlum... 'çantan nerde?' diye sorup da kolunun altında göremeyince çantayı, başladı ağlamaya... 'ağlama oğlum, ben sana daha iyisini alırım' dedim. daha güzel bir çanta aldım...“
babam böyle anlatırdı; anlata anlata, bu anlattıklarına iyice inanmıştı. babam, içinden geçenleri, dileğini anlatıyordu. dileğini olmuş sanıp, inanarak anlatıyordu. hiç bir zaman: baba öyle değildi diyemedim.

o, gülerek anlatırdı, ben de gülerek dinlerdim.
çoğumuz kendi suçumuzmuş gibi yoksulluğumuzdan utanırız. ben de yıllarca yoksulluk ayıbımdan utandım, taa yazar olana dek... çoğunluğun yoksul olduğu ülkede, yoksulluğun değil, varlıklılığın daha utanılası olduğunu yazarlığa başlayınca anladım.


aziz nesin - böyle gelmiş böyle gitmez

saygı ve özlemle...
devamını gör...

huzurdur.
devamını gör...

adı üstünde haktır. doğru bir eğitim sistemiyle iş bölünmeye varmadan da halledilebilir. herkesin kendi dilini öğrenme, dilinde eğitim görme hakkı olduğuna inanıyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim