(bkz: vargit çiçeği) doğu karadenizde yaz sonunda çıkan artık yaylanın sonunun geldiği anlamına gelen çiçektir.
yaylacılar bu çiçeği görünce evlerini kapatır yayladan inerler.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türk dil kurumu sözlüğüne göre kurbağa;
kurbağalardan, yumurta ile üreyen, yavruları gelişimlerini durgun sularda tamamladıktan sonra kuyruğu ve solungacı körelerek karada yaşayabilen, sıçrayarak yürüyen ve suda iyi yüzen küçük hayvan.

türk dil kurumu sözlüğüne göre sanatsal;
sanatla ilgili, sanata dair.

kurbağalar ilginç hayvanlardır. bir amfibik canlı olarak bu kadar ilginç bir görüntüye sahip olmaları beklenen bir şeydir ancak bu kadar tuhaf görünümlü olup bir de üstüne hem sevimli hem rahatsız edici olmayı başarmaları araştırmalara konu edilmelidir. isviçreli bilimadamlarının meydanlara ve havaalanlarına davet ediyorum.

yukarıda bahsettiğim bu özellikleri sanatın çeşitli dallarının da ilgilisini çekmiş olacak ki bolca kurbağaya rastlarız ve biz bunlara sanatsal kurbağalar diyeceğiz.

bu kurbağalardan biri karşımıza kurbağa prens masalında çıkar. öpülmek için bir derede çaresizce bekleyen bu prens bir büyü sonucu kurbağaya çevrilmiştir ve güzel bir prensesin çaresiz busesi için bekler. ben bu masalda her zaman prensesi daha çaresiz bulurum. bir kurbağayı öpüp kendine eş olarak kabul edebilecek bir prensesin çok zor zamanlar geçiriyor olması gerekir. ve merak ettiğim şey prensesin amfibik eşi ile sonrasında nasıl bir hayat sürdüğüdür.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
diğer bir sanatsal kurbağa karşımıza osman şahin’in eserinden şerif gören tarafından 1985 yılında sinemaya aktarılan kurbağalar isimli filmde çıkar. filmde hülya koçyiğit ve talat bulut gerçekten çok iyi performanslar sergilemiştir. ancak filmi küçükken izlediğimde beni çok olumsuz etkilediğini hatırlıyorum. kurbağa toplayarak geçimini sağlamaya çalışan dul bir kadının barındığı yerde sürekli bir taciz altında yaşamasının anlatıldığı filmde kurbağalar herkesten çok başroldedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir diğer sanatsal kurbağamız ise kurbağa kermit. 1955 yılında jim henson tarafından yaratılan kermit dünyanın en ünlü kurbağalarından biridir. the muppet show’un da baş karakterlerinden biri olan kurbağa kermit susam sokağında da yer almıştır. oldukça fırlama bir kurbağa olduğunu söyleyebileceğimiz kermit aynı zamanda da iş bitirici ve harika yöneticilik özelliklerine sahip -bence- sevimsiz bir kurbağadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
başka bir sanatsal kurbağa da avusturyalı büyük yazar ve şair erich fried’in bir şiirinde çıkar karşımıza:

oğlanlar şakadan taşlıyor kurbağaları, kurbağalar cidden ölüyor.

benim için ezberimden hiç düşmeyen cümledir bu. her şeyin ifadesidir belki de dünyada olup biten. bana nedense hep sabahattin ali’nin ayran isimli öyküsünü hatırlatır. biz öylesine yaparız bazı şeyleri. o öylesine yapılan bazı şeyler başkalarının ömrünü törpüler.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ball state üniversitesinin kampüsünde bir havuzun içinde bulunan frog baby çeşmesi ise başka tür bir sanatsal kurbağadır. edith barretto stevens parson tarafından yapılan ve bence mükemmel bir sanatsallığa sahip olan bu heykelin işi şans getirdiğine inanılır ve insanlar için bir buluşma noktası kabul edilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
son olarak da barış bıçakçı, behçet çelik ve ayhan geçgin’in e-mail aracılığıyla yaptıkları edebiyat sohbetinin kitaplaşmış halinin adından geçer bir sanatsal kurbağa. ben bu kitabı okurken sanki bu üç yazarlar üsküdar’da bir çay bahçesinde ya da ankara’da bir parkta oturup sohbet etmiş gibi hissetim. müthiş samimi ve akıcı bir kitaptı ve bu kitabın adı benim bu tanımımın da noktası olsun:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kurbağalara inanıyorum.
devamını gör...

interdisipliner yaklaşım sistemiyle yürütülen, psikolojinin psikolojik süreçlerini fizyolojik temelleri ile inceleyen bilim dalıdır. zihinsel ve ruhsal süreçler ile fiziksel süreçler arasında ki ilişkiyi ele alır. daha türkçesi davranışlarımızın arkasında yatan nedenleri araştırır.

psikofizyolojik bozukluklar, hastalık oluşumuna sebebiyet veren duygusal durumlar olan kaygı, stres ve korku sonucunda otonom sinir sisteminin uyarılmasıyla oluşan fiziksel belirtilerdir. bu dal duygularımızı yönetebilmemizin vücudumuz için ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

'her hastalık evvela ruhta başlayıp sonra vücuda sirayet etmiş bir isyandır.'*

psikolojik sistem vücudumuzda ki hislerden oluşur ve duygular fiziksel acılarla doğrudan alakalıdır. farklı kişilerin maruz kaldığı aynı duygusal durum sonucunda kişiler farklı şekilde etkilenebilir. birisinde fiziksel rahatsızlıklara neden olabilirken diğerinde hiç bir etki göstermeyebilir. endişeli olduğunuzda başınızın ya da karnınızın ağrıması, sinirden midenize kramplar girmesi veya gözünüzün seğirmesi psikofizyolojik bir durumdur.

'bedenimizde görülen bazı hastalıklar, ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır.'*

psikofizyolojik bozukluklar ruhsal bozukluklar değildirler. ancak uzun süren olumsuzluklar sonucunda fiziksel rahatsızlıkların yanında ruhsal sıkıntılar da çıkarmaya başlamaktadır. astım, peptik ülser, yüksek tansiyon, gastrit ve kalp damar rahatsızlıkları bazı sebeplerinden dolayı psikofizyolojik bozukluk sayılabilmektedir. bu bozuklukların olumsuz duygu durum değişiklikleri ile direkt bağlantısı olduğu kanıtlanmıştır. bu zihnimizin ve düşündüklerimizin beden sağlığımızı her daim bozabileceğinin kanıtıdır.

'bedenimizi hasta eden, ruhumuzun baskısıdır.'*

bunlarla mücadelede kaygı, stres ve korku yönetimi ilk önemli husustur.
'stres, kişinin aşırı olarak algıladığı çeşitli durumları uzun süre boyunca fazla aktive edilmiş bir hal içerisinde deneyimlenmesidir. kişinin kurabildiği kontrolün ve ona verilen sosyal desteğin az olduğu durumlarda ortaya çıkar.'* tanımdan da anlaşılacağı üzere ikinci en önemli husus etrafımızdaki pozitif insan*ların varlığıdır..

'eğer senden öfke çıkıyorsa bu içeride hasta olduğunu gösterir; eğer senden kin çıkıyorsa bu senin içeride bütün olmadığını gösterir; eğer senden sevgi, merhamet ve ışık çıkıyorsa bu bütünselliğe ulaşıldığını gösterir.'*
devamını gör...

zaman yönetiminin önem arz ettiği final döneminde, içli köfte yapan biri olarak soruyorum: sizinle niçin sevgili olalım?
devamını gör...

ne demiş ömer hayyam:
ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
devamını gör...

kahin tanrı.
pro-metheus önceden öğrenen anlamında olup math yani öğrenmekten gelir ki matematik de bu kökenden gelir. prometheus geleceği gördüğü için zeus ondan korkar çünkü akıl gücü kaba güçten üstündür.prometheusun ateşi(bilgiyi) insanlara vermesini bahane eden zeus onu zincire bağlamış bu nedenle de prometheus desmotes adıyla anılmıştır . zeus bir kartala prometheusun karaciğerini deşip yemesini emreder ve her gün yeniden büyüyen karaciğeri tekrar tekrar sökülür.

edit: olimpiyat meşalesinin de kökeni prometheusun ateşi zeustan çalıp insanlara vermesine dayanır.
devamını gör...

silüetler-summer wine.
devamını gör...

yazıklar olsun. bunu artık gericilik ile de açıklayamayız. bildiğin kötülük ve kötü niyetli olmak.
ayrıca ferhan şensoy ile rasim öztekinin 40 yıllık dostlukları düşünülünce üstadın yazdığı mektup duygulandırmıştır.
devamını gör...

paulo coelho’nun 1998 yılında yayımlanan kitabıdır. çok zaman oldu bu kitabı okuyalı ama aklımda kaldı ziyadesiyle çünkü o dönem çok tuhaf bir şey oldu. üniversite hayatımın ilk senesini tamamen kendime ayırmaya karar vererek gittim okula. ve o sene bolca kitap ve kitaptan daha çok filmle geçti. filmden kastım sinemaya giderek film izlemektir. o dönem türkiye’de sinemalarda gösterime giren bütün filmleri izledim. veronika’yı okuyup bitirdiğim gün yine bir sinemada film izlemek için çıktım kafeden ve ne zaman görsem sinema değilmiş de içeride başka karanlık işler dönüyormuş hissi uyandırdığı için daha önce hiç girmediğim bir sinemanın önünde bir afiş gördüm: “ wilbur ölmek istiyor”. daha önce adını bile duymamıştım filmin. hemen cesaretimi toplayıp girdim ve beni çok etkileyen bir film izledim. üç nedenden etkilendim filmden: 1. güzel bir filmdi. 2. veronika yeni bitmişti. 3. o sinemada dönen karanlık işler meğer sanat filmleri, festival filmleri göstermekmiş.

veronika ile böyle bir hikayemiz var bizim. veronika ölmek isteyip başaramayan ve bunu haber alan tanrı tarafından işi kolaylaştırılan bir kadının hikayesi. eduar ise tamamen bir son dilek hakkı veronika için.

okunası bir kitaptır.
devamını gör...

yani kişisel tercihlerinize saygı duyuyorum ama ilişkilerde herkesin özel bir alanı olması gerektiğini düşündüğüm başlıktır. kadın ya da erkek birbirinden bağımsız olduğu halde birbirine sadakat gösteriyorsa bu gerçek bir ilişkidir ama böyle sürekli dip dipe, hesap ortak tarzı bir ilişkide karşınızdakinim sadakatinden hiç bir zaman emin olamazsınız..
devamını gör...

terbiyesizliktir. saygısızlıktır. hayır yani anonim olmasan ne olacak? burda seni tanıyan eş dost çıksa ne olacak? o kadar önemli misin sanki? koy şöyle bir fotoğraf ortalık şenlensin. yazarlar kalkınsın. mis gibi aile ortamı. yazarlar kimi oyladığını, konuştuğunu bilsin. hiç doğru bulmuyorum bu yazarları. acilen uçurulsunlar. bulundugu ortama yani sözlüğe güvenmeyip fotoğrafını koymayan yazarlar acilen uçurulsun. güven yoksa yazarlık da yok.
hadsizler.

deli yazardan ironiler
devamını gör...

düşünsenize her şeyi konuşuyorsunuz, ağzınızda bakla ıslanmıyor, her şeye muhalefetsiniz, ortalarda küçük bir arabaya milyonlar biçebilirsiniz, sövebilirsiniz olur olmadık. sevmediğiniz birini görüp 'senin babanı da sevmezdim' diyebilirsiniz. bakkallara, ezcalara paldır küldür dalıp avanakça gülebilirsiniz... derdiniz, derdinizi bilmemek mesela... amaaaan allahııım
devamını gör...

bizim sınıfa gergedan girmişti.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kirli pencere.
takılıyorum böyle şeylere. manzara ve ortam ne kadar güzel olursa olsun, hiç farketmez, pencere veya başka bir şey kirliyse sinirlerim bozulur. fotoğrafını da çektim belki bir yerlere şikayet ederim diye.*eldiven verseler elime silerdim de.

kamu spotu: pencereler tertemiz olsun. kirli pencereleri silelim, önümüzü pasparlak görelim.
hijyen takıntım genetiktir, anneden gelen özellikler.. fotoğraf da silsen silinmiyor. *
ne acayip.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fotoğraf kaynağı: afet inan, atatürk hakkında hatıralar ve belgeler, iş bankası yayınları, 2007, s. 46

24 mayıs 1918 tarihinde, yakın arkadaşı ruşen eşref ünaydın'a imzaladığı fotoğraf. (1918)

fotoğrafın üzerine gazi mustafa kemal atatürk tarafından, ''her şeye rağmen, muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.'' notu yazılmıştır.
devamını gör...

artık kalkması gereken bir adettir. bu devirde evlilik için yapılan her harcama ortak olmalıdır. aileler gereksiz yere burnunu sokmamalıdır.
devamını gör...

aynı atomdaki aynı türden iki fermiyonun, kuantum sayısı özelliklerinin tamamının aynı olamayacağını söyleyen ilke. pauli dışlama ilkesi olarak da karşınıza çıkabilir. avusturyalı fizikçi wolfgang pauli'ya ait bir çalışmadır.

***

elektron üzerinden örnek vereyim. aynı atomda bulunan 2 elektronumuz olsun. bu elektronların ikisinin de baş kuantum sayısı, açısal momentum kuantum sayısı ve manyetik kuantum sayısı aynı olsun. geriye kalan son özellik olan spin kuantum sayısı mutlaka her iki elektron için de farklı olacaktır. yani birinin spini +1/2 iken diğerininki mutlaka -1/2 olmak zorundadır. ikisi de aynı olamaz.

eğer spin kuantum sayıları aynı ise, bu kez diğer kuantum sayılarından en az biri mutlaka farklı olacaktır.

bu kural fermiyonlar gibi yarım spinli parçacıklar için geçerlidir. diğer parçacıklar bundan etkilenmez.
devamını gör...

bir cesare pavese kitabıdır.

roma’da belli başarılar elde edip doğduğu ve çocukluğunun geçtiği torino’ya dönen yalnız bir kadının hikayesini anlatıyor roman. yalnız ama çok meşgul. yalnız ve çok kalabalık. yalnız ama kendi gibi yalnız kadınlarla birlikte.

roma’daki lüks bir moda evinin şubesini açmaya geldiği torino’da çocukluğunun izlerini ve dünya savaşı sonrası fakirliği yaşadığı gençlik dönemlerini hatırlayan kadın kendini bir kasırganın içinde bulur.

yeni açacağı moda evinin daha açılmadan müdavimi olan kendisi gibi yalnız kadınlar arasında partiden partiye, bardan bara ve eğlenceden eğlenceye koşan cleila aslında hayattan keyif almaktan çoktan umudunu kesmiştir.

sorunun daha da büyümesine neden olan şey ise en az onun kadar mutlu görünen, en az onu kadar eğleniyor görünen, en az onun kadar özgür görünen kadınların tümünün aslına depresif bir hiperaktiflik içinde olmalarıdır.

hiçbir şey göründüğü gibi değildir bu dünyada. yalnız kadınlar arasında kalan yalnız bir kadın bütün şatafatın ve ışıltının içinde karanlık bir hayat sürüyor olabilir. ve bunu kimseye belli etmemek için güzelliğinin arkasına saklanabilir.

yalnız kadınlar arasındayız.
devamını gör...

(bkz: up)
devamını gör...

sokratesin savunmasından esinlenmiş avukattır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim