türkçe bilmeyen biriyle arkadaş olmak
dil bariyerinden ve kültür farkından ötürü ilginç ve eğlenceli olabiliyor. iki taraf da ingilizce biliyorsa bir süre sonra anlaşmakta sorun yaşamıyorsunuz.
devamını gör...
kadın erkek eşitliği
burada eşitlikten kastedilen 'gender quality' denilen durum yani fırsat eşitliği. yoksa her insan bir noktada birbirinden farklı önemli olan eşit fırsatlara erişebilmek. eldeki verilere baktığımız zaman bunun olmadığını görüyoruz. ortalama olarak kadın çocuklar çok daha zor şartlarda yaşıyor. daha fazla şiddete maruz kalıyorlar, daha az eğitim gibi haklara ulaşabiliyorlar vs.
devamını gör...
bipolar duygudurum bozukluğu
yukarıda zaten ne olduğunun tanımı girilmiş. tekrara düşmeden başlayayım.
günümüzde gerçeklikten uzak,net bağımlısı, hayatı herhangi bir şekilde sadece havaya bağlı yaşamak sanan bir kitlenin ufak ve tam anlam teşkil etmeyen bazı göz gedirmeleri sonucu benimsemek için can attıkları hastalıklardan biri.
aynı zamanda benim içinde yıllardır çırpındığım,çırpındıkça daha da battığım güzide hastalık.
teşhis konmadan önce karakterimin gel-gitli olduğuna inanıyordum. ki insanın kendini bile tanıyamayacağı fikrindeki ben için çok fazla üzerinde durulmayacak bir olaydı. böyleydim,böyleyim.
iki ayrı uçurum arasında sonsuz başka koordinat değişikliğini de barındırır içinde. atak döneminde atağın şiddetine de bağlı olarak hafızanın neredeyse tamamen silinmesine ramak bırakır. gündelik hafızama da ket vurması bana yaptığı ufak(!) sürprizlerden ki her şeyi neredeyse saati saatine hatırlayan ben çoğu kez kendi evimin yolunu unutup paniğe düşücek hale geldim.
balataları yaktırmayan kısmı o mükemmel iyiliğin eninde sonunda geleceğini-bazen dehşet derece zor - bilmek galiba.
dibin dibini bulmakla nirvana arası bir hayat. ne öldürüyor ne yaşatıyor. omurganı kaybedip kadrolu bir sürünme haliyle belirsiz bir boşlukta can çekişiyorsun. evinden daha fazla benliğine katmak zorunda olduğun hastane koridorları,hapishaneden farkı olmayan her yanı demir parmaklıklı lanet hastane odaları,çok arada da olsa maruz kaldığın o yoğun bakımın kelimelere gelmeyecek kadar berbat havası ( sanırım kendini kaybetmenin en önemli eşiği. hani azıcık bilincin olsa hayatta kalma ihtimalin yok ya da o eşiğe gelme durumun), hayatının tek düzeni olan her gün o bir avuç ilaç,...
bilmiyorum,kelimelere gelmeyecek sonsuz şey. yaşayan bilir. delirmenin garip bir eşiği. ve asla havalı olmayan üstelik insana soluyacak hava da bırakmayan bir girdap.
***üstelik bu benliğe +okb ve ileri derece anksiyete.(hayata dair bir kalite kalmıyor zaten. kalan sana bile ait olmayıp kendi ateşinle sevdiğin ne varsa yakıp yıktığın kocaman bir cehennem.)
günümüzde gerçeklikten uzak,net bağımlısı, hayatı herhangi bir şekilde sadece havaya bağlı yaşamak sanan bir kitlenin ufak ve tam anlam teşkil etmeyen bazı göz gedirmeleri sonucu benimsemek için can attıkları hastalıklardan biri.
aynı zamanda benim içinde yıllardır çırpındığım,çırpındıkça daha da battığım güzide hastalık.
teşhis konmadan önce karakterimin gel-gitli olduğuna inanıyordum. ki insanın kendini bile tanıyamayacağı fikrindeki ben için çok fazla üzerinde durulmayacak bir olaydı. böyleydim,böyleyim.
iki ayrı uçurum arasında sonsuz başka koordinat değişikliğini de barındırır içinde. atak döneminde atağın şiddetine de bağlı olarak hafızanın neredeyse tamamen silinmesine ramak bırakır. gündelik hafızama da ket vurması bana yaptığı ufak(!) sürprizlerden ki her şeyi neredeyse saati saatine hatırlayan ben çoğu kez kendi evimin yolunu unutup paniğe düşücek hale geldim.
balataları yaktırmayan kısmı o mükemmel iyiliğin eninde sonunda geleceğini-bazen dehşet derece zor - bilmek galiba.
dibin dibini bulmakla nirvana arası bir hayat. ne öldürüyor ne yaşatıyor. omurganı kaybedip kadrolu bir sürünme haliyle belirsiz bir boşlukta can çekişiyorsun. evinden daha fazla benliğine katmak zorunda olduğun hastane koridorları,hapishaneden farkı olmayan her yanı demir parmaklıklı lanet hastane odaları,çok arada da olsa maruz kaldığın o yoğun bakımın kelimelere gelmeyecek kadar berbat havası ( sanırım kendini kaybetmenin en önemli eşiği. hani azıcık bilincin olsa hayatta kalma ihtimalin yok ya da o eşiğe gelme durumun), hayatının tek düzeni olan her gün o bir avuç ilaç,...
bilmiyorum,kelimelere gelmeyecek sonsuz şey. yaşayan bilir. delirmenin garip bir eşiği. ve asla havalı olmayan üstelik insana soluyacak hava da bırakmayan bir girdap.
***üstelik bu benliğe +okb ve ileri derece anksiyete.(hayata dair bir kalite kalmıyor zaten. kalan sana bile ait olmayıp kendi ateşinle sevdiğin ne varsa yakıp yıktığın kocaman bir cehennem.)
devamını gör...
kadınlar olarak bıyıklarımızı almak istemiyoruz
ben öyle bir şeye onay vermedim. kendi adınıza konuşun.
devamını gör...
kendinden büyük kadınlara aşık olmak
kendinden 20 yaş küçük kadınla evlenen zengine şaşırılmayan ülkemde kendinden büyük kadına aşık olana şaşırılan, doğru bulunmayan durumdur.
devamını gör...
işleve takılma
işleve takılma, nesneleri üretildikleri amaç ile sınırlayarak, bir nesneyi sadece bir görev için belirleme ve kullanma olarak tanımlanan psikolojik yanılsamadır. örneğin, bir vidayı sökmek için bıçak kullanmayı reddedip illa ki tornavida aramak işleve takılmadır. ya da ders çalışırken, saçı toplamak için kalem kullanmak gibi bir çözüm düşünmek, toka aramak yerine kalemi kullanmak işleve takılmamadır. benzer şekilde çay tabağını kül tablası olarak kullanmak da işleve takılmamadır.
işleve takılma yaratıcılığı olumsuz etkileyen bir durumdur. örneğin bir sobayı, çamaşır kurutmak, kestane pişirmek, ekmek kızartmak gibi bir sürü nostaljik ve etkili durum için kullanmak, sobayı sadece bir ısıtıcı olarak görmeyip işleve takılmama sonucudur.
işleve takılmanın bir sebebi mükemmeliyetçiliktir. çünkü, esas ihtiyaç duyulan alet yerine durumu kurtaran bir alet kullanmak esas alet kadar etkili bir sonuç vermeyecektir, bu da kişileri işleve takılmaya itmektedir. örneğin, hiç bir kalem bir toka kadar iyi saç toplayamayacak veya bir bıçak tornavida kadar etkili bir şekilde vida sökemeyecektir.
naçizane görüşüm, türk milletinin (özellikle öğrenci evlerinde) işleve takılmama konusunda çok başarılı olduğu yönündedir. yoksa kettlelar makarna tenceresi, ütüler saç düzleştirici olur muydu hiç?
işleve takılma yaratıcılığı olumsuz etkileyen bir durumdur. örneğin bir sobayı, çamaşır kurutmak, kestane pişirmek, ekmek kızartmak gibi bir sürü nostaljik ve etkili durum için kullanmak, sobayı sadece bir ısıtıcı olarak görmeyip işleve takılmama sonucudur.
işleve takılmanın bir sebebi mükemmeliyetçiliktir. çünkü, esas ihtiyaç duyulan alet yerine durumu kurtaran bir alet kullanmak esas alet kadar etkili bir sonuç vermeyecektir, bu da kişileri işleve takılmaya itmektedir. örneğin, hiç bir kalem bir toka kadar iyi saç toplayamayacak veya bir bıçak tornavida kadar etkili bir şekilde vida sökemeyecektir.
naçizane görüşüm, türk milletinin (özellikle öğrenci evlerinde) işleve takılmama konusunda çok başarılı olduğu yönündedir. yoksa kettlelar makarna tenceresi, ütüler saç düzleştirici olur muydu hiç?
devamını gör...
ingiltere denince akla gelen
ölene kadar kraliçe.
ya da o bizi gömene kadar.
ya da o bizi gömene kadar.
devamını gör...
başı kapanan öğrencinin beyni çalışır
anladığım kadarıyla hoca erkekler için de tesettür talebinde bulunmuş. aksi taktirde kadınların beyni ideal çalışırken, erkeklerin geri zekalı kalmasını hoca dahil kimse istemez diye düşünüyorum.
devamını gör...
tarihte bugün
dünya (bkz: down sendromu) farkındalık günüdür.
devamını gör...
kopya çekerken yaşanan talihsizlikler
ortaokuldayken elime ilk defa kopya yazmıştım, tabi şans bu ya hocalar da bi anda herkes ellerini kollarını açsın, sıranın altında hiçbir şey kalmasın diye bağırıp operasyona gelmişlerdi, daha önce yapmamışlardı halbuki böyle bir şey. neyse bizim hocayla başka bi hoca girdi içeri, bana diğer hoca denk geldi, tabi elimdeki yazıyı gördü hemen ama kalbim nasıl atıyor ağzımdan çıkacak nerdeyse, ”hocam bi baksana bu kızın elinde bi şeyler yazıyor” dedi, canım hocam da o yapmaz öyle şey kopya değildir o diyip önemsememişti.
o an cidden yerin dibine girmiştim, adamcağız bana bu kadar güvenirken yaptığım şeye bak diyip sınav boyu utanmıştım.
özür dilerim hüseyin hocam, kaç yıl oldu hala utanıyorum.
o an cidden yerin dibine girmiştim, adamcağız bana bu kadar güvenirken yaptığım şeye bak diyip sınav boyu utanmıştım.
özür dilerim hüseyin hocam, kaç yıl oldu hala utanıyorum.
devamını gör...
louvre müzesi'nin eserlerinin sanal ortama açılması
dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olarak geç bile kalmışlar, british museum 4,5 milyon eserini geçen sene sanal ortama taşıdı. güzel haber.
devamını gör...
öpüşürken sevgilinin geğirmesi
senin açacağın başlığa (bkz: şöyle koyayım böyle koyayım).
devamını gör...
kahvaltıda portakal suyu içmek
bu fakir gibi davranıp bardağın tamamını bitirmemeniz gerekir sadece 1 yudum hadi bilemedin maksimum 2 yudum alıp bırakmanız gerekir.
devamını gör...
yazarların en sevdiği çizgi filmler
bugs bunny.
sponge bob.
adventure time.
regular show.
kaç yaşıma gelirsem geleyim bunları izlemekten bıkmayacağım.
sponge bob.
adventure time.
regular show.
kaç yaşıma gelirsem geleyim bunları izlemekten bıkmayacağım.
devamını gör...
bir yazarı tanımadan hakkında gereksizce ithamlarda bulunmak
üzerime alındığım bir konuya değinmek istiyorum.
bugün futbol üzerine başlıklar açmamdan dolayı, ön yargılı yazar(lar)ın "ekşici fanatiklerde geldi, aktrollerden sonra" gibi çirkince güzellemelerine maruz kalma durumudur. bir insanın hakkında bilginiz yoksa fikriniz de olmamalıdır. ben burada saygı çerçevesinde kimsenin inancına, değerlerine hakaret etmeden sözlüğün "küfürsüz sözlük" mottosuna uyarak da fikirlerimi özgürce yazıyor ve ifade ediyorum. başlıklarıma ve entryleme saygı çerçevesinde cevaben yazdığınız entryleri okumaktan mutluluk duyuyorum. insanlar birbirlerinin fikrilerini kabul etmek zorunda değildir ama saygı anlayışı daima kendini korumalıdır.
sevgilerimle; kalender.
bugün futbol üzerine başlıklar açmamdan dolayı, ön yargılı yazar(lar)ın "ekşici fanatiklerde geldi, aktrollerden sonra" gibi çirkince güzellemelerine maruz kalma durumudur. bir insanın hakkında bilginiz yoksa fikriniz de olmamalıdır. ben burada saygı çerçevesinde kimsenin inancına, değerlerine hakaret etmeden sözlüğün "küfürsüz sözlük" mottosuna uyarak da fikirlerimi özgürce yazıyor ve ifade ediyorum. başlıklarıma ve entryleme saygı çerçevesinde cevaben yazdığınız entryleri okumaktan mutluluk duyuyorum. insanlar birbirlerinin fikrilerini kabul etmek zorunda değildir ama saygı anlayışı daima kendini korumalıdır.
sevgilerimle; kalender.
devamını gör...
bir telefonun kullanım ömrü
biz fukaralar için artık çalışmayana kadar.
devamını gör...
7 şubat 2021 beyza buldağ'ın tutuklanması
denilecek söz kalmadı. ifade özgürlüğünü bu denli kışkırtmak artık tahammül edilcek seviyede değil. gencecik çocuklara göz dağı vererek korkutma çabaları... yazıklar olsun sessiz kalan herkese.
kaynak 1
kaynak 2
tutuklanma sebebi ise telefon numarasının sonunun 12 ile bitmesi. inanılır gibi değil.
buradan
kaynak 1
kaynak 2
tutuklanma sebebi ise telefon numarasının sonunun 12 ile bitmesi. inanılır gibi değil.
buradan
devamını gör...
sahip olunan ilk araba
1999 model volkswagen polo.2009 yılında almıştım.otomatik vites,1.6 motor,sunrooflu,tüplü.11.000 tl ye almıştım.değişeni ya da kaza kaydı da yoktu çok temiz arabaydı.şimdi ****en alınmaz.
devamını gör...
çocukken aşık olunca yapılanlar
çocukken hoşlandığım kızın karşısında utanırdım, azıcıkta korkardım aslında. ilk hoşlandığım hanımefendiyle hiç konuşmamış bile olabilirim.
devamını gör...