bir gidin ya. tamam eşcinselsiniz. tamam çok havalısınız. ya tamam ya.
devamını gör...

şiirde, anlamsal ve biçimsel bütünlük oluşturan iki dizeli bölüme beyit denir. divan şiirinde yaygın olarak kullanılmıştır.

örneğin,

bin atlı akıntılarda çocuklar gibi şendik
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
- yahya kemal beyatlı.

beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı
- fuzuli.

kaynak: türk dili ve edebiyatı notlarıdır. bana ait değildir .
devamını gör...


bir kitap için değerlendirme yazısı yazacak yeteneğim olsaydı, bu kitap için baya baya zaman ayırırdım. şu zamana kadar okuduğum kitaplar içinde tartışmasız edebiyatın zirvesidir.



dostoyevski çok büyük yazar bu tartışmasız. onun için bile karamazov kardeşler çok başka bir seviye.



bu kitap neden bu kadar özel? sorusuna tek bir cevap vermem gerekirse;



kitap baba karamazov, ve çocukları üzerine yazılmış bir roman. ama beni en çok etkileyen karakter kitabın son 50 sayfasında anca dahil olan bir avukattı. bu nasıl bir karakter derinliğidir? bunca ana karakterin, yan karakterin yanında ben kitabın son bölümünde azıcık konuk olan avukata aşık oldum ben . eyvallah dosto baba...
devamını gör...

(bkz: anksiyete)
(bkz: depresyon)
devamını gör...

durum komedisi türünde olan netflix dizisidir.

sitcom sever birisi olarak that 70s show dizisinin oyuncularının oynadığını öğrenince hemen izlemeye başladım. uzun süren bir izlemeden sonra bitirdim. çok memnun kaldım baya özleyeceğim. hem oyuncuları hem atmosferi.

atmosfer demişken birkaç şeyden bahsedeceğim.
giydikleri kıyafetler, yaşadıkları ev, içtikleri alkol, ayakkabılar, müzikler, traktörler hepsi eski ve gerçek hayatla çok uyumluydu. ayakkabıların eski olması, montların yırtık olması, içki içtikleri bardağın basitliği tam bir çiftlik hayatıydı. özellikle kışın geçen bölümlerde mutlu oluyordum içim ısınıyordu. karlı bölümler çok keyifliydi. rahatlıyordum izlerken.
oyuncular atmosferin içine ustalıkla girmişler. senelerdir orada yaşıyorlar gibi ustalıkla oynuyorlar. diyaloglar olurken iş yapıyorlar. bazen çiftlikte olan bir olay ile ilgili acayip şekilde kavga ediyorlar ve kabulleniyorsunuz. çok iyi bir dizi. çok gerçek bir dizi.
o atmosferi sonuna kadar yaşattılar.
hiçbir konu olmasa bile o hayatı izliyorsunuz. yaşadıkları basit ama keyifli hayatı seviyorsunuz.


70s show dizisini çok seviyordum favori iki karakterimin bu dizide oynadığını görmek mutlu etti. *

dizi 8 sezondan oluşuyor ve her sezon 10 bölüm. bölümler ortalama 30 dakika. konu olarak bir çiftlik işleten aileyi konu ediyor. amerika’nın o çiftlik hayatını çok iyi gözlemlemiş oluyorsunuz. amerikalı çiftçiler ve çiftliklerini görüyorsunuz. neler yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını görüyorsunuz. senarist ve yönetmen o ailenin yaşadıklarını çok iyi bir şekilde seyirciye aktarmış. özellikle ilk 5 sezon tam anlamıyla mükemmel ilerledi. mükemmeldi. tadı hep damağımda kalacak.

dizide mizah çok güzel kullanılıyor ama sadece mizahla kalmıyor. bazen dram, bazen hüzün eşlik ediyor. aile olmak ve bir ailenin etrafında olmak anlatılıyor.

her sitcom tanımımda yazarım. eğer bir sitcom yapımı izlerken o atmosferde olmak veya yaşamak istersem o sitcomdan memnun kalıyorum. seviyorum.
izlerken sık sık o çiftlikte yaşamak istedim. bütün gün çalışıp akşam o evde viski içmek istedim. geceleri yorgunluktan ölürken o kasabada bulunan bara gitmek istedim. müthişti.

karakterlere gelirsek hepsi çok başarılıydı. dizinin kaliteli bir oyuncu kadrosu var. ashton kutcher, danny masterson, sam elliot gibi isimler diziyi taşımışlar.
özellikle sam elliot yani beau bennett mükemmeldi. senarist tam olarak bir baba karakteri yaratmış. espriler ve gözlemler çok yerinde. ailesini seven fakat disiplinli bir baba. onları çok sevmesine rağmen çocuklarına sarılmıyor bile çünkü sert yetişmiş. çiftlikte büyümüş iyi bir çiftçi olmuş.

colt bennett ve rooster bennett karakterleri de çok iyiydi. 70s show dizisinde olduğu gibi severek izledim.

bir sitcomda aradığım her şey hemen hemen vardı. severek izlediğim bir dizi olarak kalacak. hatta arada sırada açıp rastgele bir bölüm izleyeceğim. o samimiyet ve ortamı özleyeceğim.

son olarak spoiler veren bölüme geçmeden önce her bölümün sonunda çalan müzikler şahaneydi. bölüm bitince hemen diğer bölüme hiç atlamadım hep dinledim. shazamladım.

dizinini yapımcıları don reo ve jim patterson çok güzel bir iş çıkarmışlar. herkese tavsiye ederim.


dizi ilk 5 sezon süperdi. tam anlamıyla keyiften öldüğüm bir diziydi. ilk 5 sezon sonra danny masterson tecavüz olaylarına karışıp diziden ayrıldıktan sonra eksikliği çok fazla hissedildi. şerefsiz herif neden yaptın lan neden.

o eksikliği dizi bence dolduramadı. yine güzeldi yine izleniyordu ama ilk 5 sezon bir başkaydı. son sezonları açıkçası zor izledim.

ilk sezonlarda olunan çiftçilik mevzusu sonradan bırakıldı gibi oldu. sabah iki kardeş ve bir babanın erken saatte iş yapması beni eğlendiriyordu. özellikle ilk bölümlerde. ah be horoz neden yaptın.

colt karakterinin manitası abby çok gıcık bir karakter. uyuz oluyordum.
colt ve horozun annesi de öyle bir karakterdi. kadın karakterler değişik yaratılmış gibiydi beğenmedim. gıcık karakterler dizide olmalı ama bu kadarı fazlaydı.

son olarak hank karakteri. adam 8 sezon boyunca sadece içti lan. müthiş. arada konuşuyordu haykırıyordum. nefis. harika.




hoşçakal the ranch seni özleyeceğim. çok güzel bir diziydin.
devamını gör...

bence bu zihniyete sahip kafaları o poşete koymak gerekir
devamını gör...

genelde en fazla 3-4 tane oluyor. sanırım çok iyi yazamıyorum. bazen saçmaladığım da doğrudur. ama yine de bildirim ışığını yakanlara teşekkürü bir borç bilirim.
devamını gör...

gerçek adı knud pedersen olup, kimi kitaplarında knud pedersen hamsund takma ismini kullanmıştır, 1885 yılında mark twain için yazdığı bir yazıda matbaacı adını yanlışlıkla knut hamsun olarak yazınca bu yanlışlık hoşuna gitmiş olmalı ki edebiyat hayatında bundan sonra bu ismi kullanmıştır.

henry ford gibi o da nazi destekçisi ünlülerdendir. 1920 de kazandığı nobel edebiyat ödülü nü 1943 yılında hitlere verilmek üzere alman propaganda bakanı joseph goebbels' e yollayacak kadar koyu bir nazidir.

hamsun, ikinci dünya savaşı'nda norveç'i işgali sırasında almanları desteklemiş bu nedenle norveç halkı karşısında itibari yok olmuş, savaştan sonra hain olarak hapsedilmiştir, 1859 doğumlu olduğu için yaşı nedeniyle aleyhindeki suçlamalar düşmüştür. bununla birlikte, almanlarla işbirliği ettiği için mahkum edilmiş ve kendisini mali açıdan bitiren bir para cezası ödemek zorunda kalmıştır.

hamsun’un nazilerle işbirliği, itibarına ciddi şekilde zarar verir, ancak ölümünden sonra eserlerine olan ilgi artar ve dünya çapında eserleri yeni dillere çevrildikçe uluslararası okuyucuların ilgisini çekmeye başlar. 1949'da, 90 yaşındayken, kısmen anı, kısmen kendini savunma niteliğindeki paa gjengrodde stier (on overgrown paths) ile dikkate değer bir edebi geri dönüş yapmıştır,

ancak norveç halkının nazi sempatizanı knut hamsun'a tepkisi çok manalı olmuş, savaş sonrası yazdığı kitaplarını ona hiç tepki vermeden, herhangi bir taşkınlıkta bulunmadan kapısının önüne teker teker bırakmışlardır.

bu norveçlilerde sanıyorum bir şey var, bir de bunların vidkun quisling denen gene ikinci dünya savaşında norveç işgali sırasında almanlarla işbirliği yapan başbakanı var ki soyadı olan quisling kelimesi ingilizcede "düşman işgal gücü ile işbirliği yapan kişi, hain" anlamına gelmektedir, anlayacağınız soyadı ingiliz dili ve edebiyatına geçmiş..

bir başka meşhur nazi sempatizanı için #154424

zaman içinde edit: #1072505 vidkun quisling
devamını gör...

ben 1946 akçaabat doğumluyum. ajda pekkan ile yaşıtım.
devamını gör...

yaşar kemal gibi bir yazar dururken , nobel’i orhan pamuğa vermek gibi bir şeydir.
devamını gör...

''cadı avı'' altında yakılan, diri diri toprağa gömülen kadınların olduğu geçmişe sahip bir tarihte, açılan başlığın nedenlerini saymak zor değildir.

kadınlara okuma yazma bile öğretilmediği, sadece ev işi yapmakla görevlendirildiği zamanlarda kadınlar nasıl filozof olabilir ki, ha olsalar bile kaynaklar, yazdıkları şeyler zaten sabote edilmiştir. erkek filozoflar bile, bile diyorum çünkü o dönemde kadını ''aşağı'' gören bir düşünce var, birçok zorluk çekmişken o dönem zihniyetinin kadınlara zor zaman yaşatmamasının imkanı yoktur. aynı şey kadın bilim insanlarına da yapılmıştır.
devamını gör...

doğurup sokağa atsa daha mı iyi? yasaklanmasina rağmen kürtaj yapılmıyor mu?
devamını gör...

2018 nobel edebiyat ödüllü olga tokarczuk romanı. çevirisini neşe taluy yüce yapmış. *

hayatıma bir sürprizle giren ve beni oldukça mutlu eden ancak karmakarışık bir zamanda olduğum için de hakkını verebilecek sürede okuyamadığım ama okuduğum her anda oldukça keyif aldığım bir roman.
ilk olarak kafamı kurcalayan taraflarından bahsedeyim *. nereye koyacağımı bilemedim ve üzerine de pek araştırma yapmaya fırsatım olmadı. kadimzamanlar fantastik bir ülke, orada zaman farklı ve tanrı var* kötü adam gibi olağanüstü karakterler de var. sonrasında ise büyülü gerçeklik gibi bir zemine de oturtulmuş, tarihsel bir süreç var. ve sanırım türü böyle almalıyız. *

yazar alt metinde öyle çok noktaya dokunuyor ki: aşık olmak, aldatmak-sadakat, tecavüz, savaş-barış, güven - güvensizlik, sevgi (koşullu - koşulsuz)... yani demem o ki tokarczuk'un çok fazla meselesi var.

yarattığı karakterler de insanda hem tip özelliğini hissettiriyor hem de bir yandan çok şahsına münhasır olduklarını düşündürtüyor.
benim favorilerim ise başak ve ruta. ki zaten böyle değil midir hep, kendimize benzeyenler aşina gelir ve onlara daha çok empati beslediğimizden daha çok severiz.

üslubu ise çok sevdim - ki ilk kez tanıştık yazarla- * hem insanı yormayan hem de etkileyen birçok cümle kaldı zihnimde. ve çok fazla satır çiziktirdim böylelikle. kadimzamanlar ve diğer vakitler de altını çizerek okuduğum ilk kitap oldu. daha öncesinde ise sayfanın arasına bir kağıt hatırlatıcı olsun diye bırakır, kitabin bakirliğine dokunmak istemezdim. fark ettim ki derinlemesine yaşamak için iz bırakmak lazım.
son olarak arka kapak alıntısı bırakayım.


dört melek tarafından korunan kadimzamanlar, evrenin kalbidir. burada zaman farklı akar. bu ne hükümetlerin, ne generallerin ne de başkanların tarihidir. kadimzamanlar’ın her sakini kendi zamanının hikâyesini yazar: inancını yitiren toprak sahibi popielski, geçmişinden kopmak istemeyen michał, kendini ormana hapseden kötü adam, savaşla birlikte vicdanını yitiren ıvan mutka, dünyanın karmaşasını emen kahve öğütücüsü, deliliğin sınırlarında dolaşan ve kabul edilmeyen başak, ölümün yaşamı olan mantar miselleri, ağlamayı unutan paweł, değişimlerle çalkalanan insan karşısında hiç değişmez gözüken meyve bahçeleri… peki kim yazmaktadır zamanın kaderini?
devamını gör...

hayatın tadını biliyordur net...
devamını gör...

polonyalı piyanist ve besteci chopin'in güzel bir eseri.anlamı aşk evlilğidir.


edit:(i: mariage d'amour " ( ingilizce : marriage of love), 1979'da paul de senneville tarafından bestelenen ve ilk olarak 1979'da lettre à ma mère albümünden piyanist richard clayderman tarafından icra edilen fransız solo piyano müziğinin bir parçasıdır.
uyaran yazar arkadaşa teşekkürler ,yıllarca bize chopinin diye yutturmuşlar.
devamını gör...

ihtiyaçtır,kelimeleri dile dökmeye gerek kalmaz.vefat etmiş bir sevdiğinize rüyanızda sarılıyorsanız inanılmaz mutlu olursunuz.uyanıp rüyaymış deseniz de o sıcaklık ve huzur içinizde kalır.
devamını gör...

depresyondaysan: geçmişte yaşıyorsun.
endişeliysen: gelecekte yaşıyorsun.
mutluysan: anı yaşıyorsun...

(bkz: lao tzu)
devamını gör...

birbirlerine genelde abla diye hitap ederler,kendilerine şehvetli takma adlar verirler(alev,arzu,tutku,heves vs.) muhabbetlerine doyum olmaz, sevilirler, fal konusunda çok iyi olduklarını da unutmamak lazım, inanılmaz güzel sesleri vardır.
devamını gör...

bitaraf olan bertaraf olur
devamını gör...

norveç doğumlu ünlü doğa fotoğrafçısı kjell sandved'in, uzun yıllar süren çalışmaları sonucu kelebeklerin kanatlarında keşfettiği harikulade alfabe.

zihninizde canlanan her şeyi bir kenara bırakın çünkü fotoğrafını göreceğiniz şey kesinlikle zihninizdekinden çok fazla! doğanın bünyesinde gizlediği güzelliklerin yalnızca bir tanesi olan bu alfabe, latin harflerinin neredeyse tamamını ve 1'den 9'a kadar olan sayıları içeriyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gördüğünüz gibi. kelebek kanadı pulları yan yana gelerek harfleri oluşturmuşlar. sandved, bunu ilk kez 1960 yılında, çalıştığı müzede fark ediyor. elindeki kelebep purosu kutusundan çıkardığı kelebeğin kanadında "f" harfini görüyor, kamerasıyla yakın çekimle görüntülüyor ve heyecanla yanlış görmediğini kanadın üzerinde f harfi olduğunu keşfediyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ardından çalışmalara başlayan sandved, yaklaşık 24 yıl boyunca 20.000 kelebeğin kanadını inceliyor. papua yeni gine, kongo gibi ülkelere gidip fotoğraflar çekiyor. en sonunda dediklerinde haklı çıkıyor; birçok kelebek türünün kanadında bir harf bulunuyor. özellikle bazı harfler (a ve z gibi) yalnızca tek türe özel olarak gözlemleniyor.

her gün karşımıza çıkan birkaç doğa mucizesinden biri ve biz bu mucizelerin farkında bile değiliz.

edit: imla.
edit2: fotoğraf düzenleme.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim