zaman tüneli

adını görünce nedense olumsuz bir çağrışım yaptı. kendi kapsama alanında belki çok önemli atılımlar yapmış olabilir.
ancak hayattayken de önem verdiğim bir kişilik olmadı. her hangi bir araştırma konusunda feyz alınacak yazıları, yol gösterici eylemleri hiç karşıma çıkmadı.
demek ki ayrı dünyaların insanlarıydık. şurada adını görmesem belki 10 yıl hiç hatırlamayabilirdim.

alişan'ın 2017 yılında çıkardığı albümünde yer alan şarkısıdır.

özgürlüğü tutsak etmek. ejderhaya tasma takıp onu evcil bir köpeğe dönüştürmek gibi..
insanın hür iradesine santral kurup elektrik üretmek gibi..

günün birinde tacirler krallar olmaya karar verdiler. sıradan insanlarla yani köleler ve köylüler ile, onları öldürmek zorunda kalmadan nasıl sevişebiliriz sorusunun cevabını bulduklarını düşünmüşler..

hani bal vardır ya doğada serbest olarak. işte eğitim kültür balı kovanı gibi bir şeydir. cümle aleme tecavüz edebilecek kadar çok metafor köpürtülebilir.

1979 doğumlu türkiye güzeli, eski manken ve oyuncu.
cennet mahallesi dizisi sultan rolü ile bilinir.
iki çocuk annesidir, fox tv'de sunuculuk yapmaya devam etmektedir.

neden ben johnson da sen johnson değil?

hemşehricilik yapanlar. dün oğlumu futbol antrenmanına götürdüm, orada gruba yeni katılan bir çocuğun annesi* ile tanıştık. ilk sorusu "nerelisiniz?" oldu. bu, yabancı olduğum bir durum değil zira, hayatımın belli evrelerinde hep bu tarz insanlarla karşılaşmışlığım var. "trakyalıyım." dedim. "senin oğlan şu sarışın olan değil mi, belli zaten." dedi. o yetmedi, "hocalar nereli?" diye sordu. ben de "bilmiyorum. hiç sormadım." dedim. demez olaydım. "nasıl yani nereli olduğunu bunca zaman merak etmediniz mi? ben bayburtluyum. biz karadenizliler şöyleyiz, böyleyizdir. ben anadolu kadınıyım. örf, adet, geleneklerimize bağlıyız biz." falan dedi. "ne güzel maşallah ama istanbul gibi bir yerde nereli olduğumuzun, örf ve adetlerin de pek önemi kalmıyor açıkçası." dedim. "ya olur mu öyle şey." bıdı bıdı birkaç şey daha dedi neyse konuşmamız orada bitti. aradan birkaç dakika geçti, çocuklarını anlatmaya başladı, burun bükerek "benim gelin sinoplu. damadım da kayserili." dedi. "çocuklar artık kendi eşini buluyor, elinden tutup getiriyor. anne babaya sadece evet demek düşüyor. örf adet falan bitmiş." dedi. "öyle valla" dedim.* biraz zaman sonra formasının arkasında 29 yazan bir çocuk gördü. bana döndü ve "bak bu çocuk kesin gümüşhaneli, 29 gümüşhanenin plakası ya kendine memleketinin plakasıyla forma yaptırmış." dedi. "olabilir." dedi. antrenman bitti, çocuğa gidip "gümüşhaneli misin?" diye sordu. çocuk şaşırdı, "yok abla vanlıyım." deyince şok oldu. yalnız ben o arada kendimi kahkaha atmamak için zor tuttum. ne acayip insanlar var yahu, şaka gibi.*

kardeşini yitirdikten sonra çektiği acıyı gözlerinden görebildiğimiz, yeğenlerine kol kanat geren, iyi bir baba ve iyi bir insan.
oyunculuğu da iyidir fikrimce, cennet mahallesi dizisinde oynadığı duygusal sahnelerde duygulandığımı bilirim.

t/1976 doğumlu türk şarkıcı, oyuncu, sunucu.

yönetici sınıfı ve üreticiyi yetiştirmek. sadece bilinçsiz tüketici olması istenen ülkelerde eğitim sürekli bozulma halindedir.

gönül her zaman sahibini bulamıyor. sevgiyle uzanan eller de boş kalabilir.
bir de sever gibi görünene denk gelindiyse, ayıkla pirincin taşını. en zor kısmı ayırdına varmak, sonra hazmetmesi ve kabullenmesi gelir.

hayatta kötü sonuçlara hazırlıklı olmakta fayda var. sevmiyorsa seveni bulacaksın. zamanla sever fikri pek çalışan bir kurgu değil.

1 senede fiyatı 4 kat artan sokak lezzeti.

memleketimizin doğal bir meditasyon tekniğidir, aracıyı ortadan kaldırıp direk ona ulaşmanızı sağlar

ölmeden önce unutulmuştu. derdinden ölmüş olabilir.

aman be ismail abi sende bu adam öldü kıymetlendi mi yani yaşarken unuttuğuma adamı ölünce asla anmam. hiç sevmezdim kel ölünce badem gözlü olmaz benim kitabımda. yaşarken yaptıkları yetiyor nasıl biri olduğunu anlamaya.

klasik oyunların varlığı, güzel ve kalıcı dostukların kurulamadığı, benzer içeriklerin yer aldığı, hikâyesinin bile varolmadığı, maceranın yer almadığı, heyecanın iliklerimize kadar işlenemediği, heyecanlı vakitlerin yaşatılmadığı ve zamanımızı alan ve onun karşılığını vermeyen oyunlarının sonunun geldiğinin haberini sizlerle paylaşıyorum.
benim gibi onlarcası yok,on bin yüz bin hatta milyonlarca kişi var; savaşmaya ve oyunun tadını çıkarmaya aç ve bir o kadar da sabırsız.hem reel hem oyun hayatının birleştirildiği ve imparatorluklar ve gezegenler arası savaşların varolduğu tek gerçek projenin varlığından ben de haberdarım.
buyurun hikâyesi ve diğerleri için sypheononline bizleri bekliyor...
https://t.me/sypheononline
https://t.me/SypheonOnline
https://x.com/sypheononline?t=cckıo6r0onezfjo9ooa-bq&s=09

(bkz: demagoji)

milli ve yerli ata sporu icra eden insandır.

ağlatmak.

annem laz, babam yörük... melezim ben.

o yüzden; yüzüm güleçtir benim

ejderha.

kuran'ın skandal ayetlerinden birisi olan ahzab suresi, ayetleriyle birlikte yine tuhaf ve absürt bir anlatıma sahip oluyor. ahzab suresi'nin 56. ayetinde açıkça "allah'ın peygamberine salat ettiği" söyleniyor. salât, arapça'da "namaz sırasındayken secde etmek" anlamına gelir. "salât=namaz" yani.
dine göre en üstün varlık tanrı'dır(allah), beşer(insan) değil. bu bağlamda insan, tanrı'ya secde eder; tanrı, insana değil. (bkz: kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri) (bkz: kuran’ın insan yapısı olduğu gerçeği)
yine aynı şekilde tanrı, herhangi bir şeyin üstüne yemin de etmez çünkü yemin, insana özgüdür. yemin eden, yemin edilenden çok daha güçsüzdür ve özellik bakımından aşağıdır. (bkz: allah'ın yemin etmesi)
ahzab 56: "gerçekten allah ve melekleri, peygambere salât ederler. ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin." elmalılı hamdi yazır meali
kaynak: kuranmeali.com