zaman tüneli

(bkz: sen şimdi kızıl elmayı yemedin mi)

yani simdi bir donumluk arazi icin kardesin kardesi katlettigi bir duzenekte koca koca devletlerin kisisel cikarlarini, diplamatik anlasmalarini bir kenara birakip kardeslik gutmesini beklemek de ne bileyim, bir miktar duysalliktan kaynaklanan bilincsizlik sanirim. bir iki hafta once de ilham aliyev’in “turkiye azerbaycan'in dostudur” lafina epey icerlenmisti. ne diyecekti acaba israil’e racon kesip o benim gardasim, ayagini denk al mi denilecekti?
bizim bu milletin her olaya hatta artik siyaset gibi mantik ve akil dogrultusunda yurutulmesi gereken bir alana dahi duygularini karistirarak karar alinmasini beklemesi dumur ediyor gercekten. neredeyse 300 kusur senedir rusya’nin hem esareti hem asimilasyon politikalariyla sekil degistirmis devletlerden türkiye’nin cikarlarini kollamasini beklemesin kimse.
bize gelince, kendimize de sunu bir soralim bence; bir türk devleti olarak dogu turkistan’i savunabildik mi hic?
devamını gör...

ülke gündemine dair her şey.
kendi gündemime dair her şey.
genel olarak herhangi bir gündemdeki her şey canımı çok sıkıyor birkaç aydır.

hangi birini düşüneceğimi düşünürken bile yoruluyorum.
sonra hepsi bir olup beynimin içinden geçiyorlar. o anlarda yok olmak istesem de yok olma olayını hâlâ başarabilmiş değilim.

bazen gerçekten düşünmekten kafayı kırmamak için kafamı komple bir kenara bırakasım geliyor.
bunu da hâlâ başaramadım.

*
neyse ya halledeceğim.
devamını gör...

milletin yatak odasından sonra, doğumhaneye de girenlerin direttiği doğum yöntemidir.
vay alleminnnyum.

çok iyi oldu, çok güzel iyi oldu taam mı? şimdi meselamı türban olayını çok karıştıdılar,
ha aralarında bir fark kaldı, o farkınan da çok güzel oldu.
herkesin hayatına kimse karışamaz, ha nasıl karısamaz? ben bu şekil geyinirim bu bayan şu şekil geyinir şu şekil geyinir, ha hiç kimseyin hiç kimsee karışmaya bir hakkı yok.
özgürlügü bidir.
ha başörtüsü, kurban olduğum yaresulllahtan gelebilir ama lakin ki öyle değil.
devamını gör...

karismamasi gereken seylere ozellikle erkekler karisinca dogru bile olsa yapasim gelmiyor. bu her seyde ama her seyde boyle benim icin. su ara vajinal sezaryen dogum diye bir sey dolaniyor ya hani ortalikta. inadimdan simdi sezaryen dogum yapicam. o seviyedeyim. ama bir sey eksik tabi. evet.
devamını gör...

toksik maskülenite pazarlayan instagram sayfası sözü gibi. hiç adam akıllı ilişki yaşamadınız mı ya?
devamını gör...

okul disiplinlerinin ne şiş yansın ne kebap politikasıyla o akranları okuldan atmadığı için ve daha önce de dediğim gibi emniyet hakimliğin aksine okul disiplinin kim haklı kim haksız demeden her iki öğrenciye de ceza verildiği için ve çoğu kişi de zorbalığa sessiz kaldığı için artıyor günümüzde.
devamını gör...

kendileri vücutlarından bir bebek çıkarma yolunda evrim geçirene kadar bu konularda konuşmaması gereken bazı erkek kişilerinden gelen bir tez. normalse sen doğur kardeşim derler insana. ne gereksiz gündemlerle uğraşıyoruz, türkiye'nin en çok nüfusa sahip şehrinin seçilmiş belediye başkanı tutuklu biz doğum tartışıyoruz. bence de 3.kez cumhurbaşkanlığına aday olmak doğal değil. (aaa bakın anayasa da böyle söylüyor hem de bir futbol takımı değil.)
devamını gör...

ben neyim, ben bir karadelik miyim?
ben bir kek miyim, ben bir iki miyim?
ben bir ismail miyim, ben bir hiç miyim?
ben bir hiçliğin ortasında yüzen bir adam mıyım?
ben bir hiçbir şey miyim yoksa bunlar bir yalan mı?

belki bir şey olabilirim.
kek o dediğinizi duyar gibiyim
yoksa bunlar bi yalan mııı:
devamını gör...

buluttan nem kapma potansiyeli olan bir sevgilinin bakış açısıyla bakacak olursak;

bir tür soğuk savaşa davettir, 'yüzüne kapıyı çarpmanın' whatsapp versiyonudur. sen onu aslında hiç sevmemişsindir falan fıstık.

şimdi olaya bir de epikürcü bakış açısıyla bakalım:

epikür’e göre mutluluk, hazza ulaşmak ve acıdan kaçınmakla mümkündür. dolayısıyla ilişkilerde de amaç, karşılıklı duygusal konforu sağlamak olmalıdır. bu bağlamda, ‘iyi geceler’ mesajı küçük ama haz verici bir detaydır. karşı tarafın iç huzurunu besler, terk edilme ya da unutulma korkularının önüne geçer.

ancak epikür, aynı zamanda gereksiz kaygılardan arınmayı da önerir. dolayısıyla bu mesajın gelmemesi karşı tarafın içinde büyük fırtınalar yaratıyorsa, belki de birey fazla bağlanmıştır; bu da acıya sebebiyet verebilir. o yüzden ideal olan, mesajın varlığıyla mutlu olmak ama yokluğunda da sinir krizlerine girip acı çekmeyecek olgunluğa ulaşmaktır.

sokrates'in bakış açısıyla da yazacaktım da üşendim. o da şunlara benzer bir sürü soru sorup kafa yakardı muhtemelen:

iyi geceler mesajı nedir ve neden önemlidir? bu mesajla neyi ifade etmeyi amaçlıyoruz? gerçekten karşımızdakinin geceyi iyi geçirmesini mi diliyoruz, yoksa kendi varlığımızı onaylatmak mı istiyoruz? ayrıca, sevgili sevgiyi bir lütuf gibi dağıtmak için değil sevgisini her koşulda göstermek için o mevkiye getirilir.
devamını gör...

ayaklarım ve burnum hala ısınmadı, bence devam ediyor ya.
devamını gör...

adalet adalet diye ortalığı ayağa kaldıranlar sus pus.

iddia: 17 yaşındaki batın barlasçeki'nin ölümüne neden olan zehra kınık, aileye para teklif etmiş!

buradan
devamını gör...

gerçek bir *ruh. her yola gelen adam.( şair,oyuncu,senarist,yapımcı vs vs vs)idol. evimde tablosu olan nadir kişilik. mahlasımın ilhamı. seviyoruz. siz de sevin.p
devamını gör...

gözümden yaş getiren tek şey.
devamını gör...

bugün sonu gelmiştir. umarım uzun süre görüşmeyiz at kafası.
devamını gör...

hayatta yeterince pratikle yapamayacağınız şey yoktur. size şöyle kısaca kendimden bahsedeyim, belki ilham olurum falan… aynen kardeşim çok büyük işler başardın o yüzden ilham olacaksın.
yemek konusundan başlayacağım, kendimi bildim bileli yemek yaparım. anam da yemek yapardı benim.
anam da ölçüsüz yapar. yapa yapa, yapa yapa o ayarı gözünüzle ve elinizle tutturuyorsunuz.
şöyle küçük bir not düşeyim kendimle alakalı (lan tanım zaten başlı başına senin boktan başarı hikayenle alakalı) ben mesela tuzu avuçlarımla atmadan tutturamam asla.
elimin girdiği bir kavanoz olmalı, öyle değilse de avuçlarıma alır öyle dökerim tuzu. kaşıkla, tuzlukla falan asla dökemem.
peki melting, yeterince pratikle başaramayacağınız şey yok demiştin, bunu biraz açar mısın?
tabii ki açarım ama ikinci paragrafta.

pastacılığa ilk başladığım dönemlerde her şey ama her şey o kadar zor geliyordu ki.
milim milim ilerledim. önceleri çok basit bir şey olan, çembere yağlı kağıt sıkıştırma mevzusu beni o kadar geriyordu ki… sıra bana geldiğinde hocama yaptırıyordum.
sonra o yağlı kağıdın üzerine de alüminyum folyo sarmak vardı bu da inanılmaz zordu.
kademe kademe gittim şaka değil. çemberi sardın, pandispanyan pişti. şimdi işin yoksa o çemberden pandispanyayı spatulayla sıfıra sıfır çıkar… bunlar benim kabusumdu.

yapa yapa, tekrar ede ede bunları aştım. sıra geldi pastayı katlandırmaya. içine doğru miktarda krema koymak, meyve çikolata cart curt her neyse koymak ve düzgün bir katlandırma yapmak. akmayan krema, cortlamayan pasta…
bunu da aştık ama ne zorluklarla.
peki sıvama? of işte bu beni mahvetti gerçek anlamda. hiçbir zaman keskin kenar yapamıyordum, keskin kenarı bırak tandır gibi oluyordu yuvarlak pasta.
nerelere krema/şanti yedireceğimi bilemiyordum. sıvıyorum sıvıyorum olmuyor yani. sonraa pürüzsüz sıvamalar yapmaya başladım. bitti mi? bitmez? üçüncü paragrafa lütfen.

pastacılık biraz şov işidir. görüntü ister. ince işçiliklere elimin yatkın olmadığını düşündüm hep. şeker hamurundan figürler yapmak kabusumdu. hatta bir ayı yapmak için ki bu genelde en kolay seviyedir ve ayıdan başlanır figür yapımına. video izleyerek 2 saatte bir ayı yapabildim çok afedersiniz tarak gibi oldu.
yapa yapa tekrar ede ede, şu an elimden kaçan figür yok.
bu arada insan dahil her figürün kalıbı bulunuyor. bir bebek poposu kalıpları var bayılırsınız ama ben hiçbir zaman kolaya kaçmak istemedim.
götümden terler akıta akıta o figürleri eliminen yaptım dayı eliminen.
bu arada bu işe uygun olmadığımı düşündüğüm çok zaman oldu.
daha sıvama evresinde pes ediyordum ama hocam beni hep tetikledi “inanılmaz iyi sıvıyorsun” dedi.
biraz o biraz ben ittire ittire buralara geldik…. buralara gelmiş miş sanki bana mişelin yıldızını şey yaptı ahahahahaha.
iyiyiz işte anasını. kendi hakkımı yemeyeyim. buraya kadar okuduysan. helal sana.
devamını gör...

ilginçtir, taksici milleti, sıradan insanlara yaşattıkları travmalarla skeçlere konu olacak pervasızlıkta sınır tanımıyor, oralı bile olmuyorlar.. ancak ne zamanki kendileri mağdur veya kurban seçiliyorlar, anında her biri ponçik ve masum bir meleğe dönüşüyor.. ( biz şimdi onlara 'yok ben karşının yazarıyım, değişim saati..' vb vb bahane uyduruyor muyuz. bulun pek sevdiğiniz bi arap dertleşin desek ayıp olmaz mı.. dimi ama ponçik taksici kardeşlerim benim..)
devamını gör...

gene erko kişisi konuşmuş kolaysa siz doğurun da görelim
sizi zerre etkilemeyen ve ilgilendirmeyen şeyler hakkında fikir belirtmeyin mümkünse
hamile kalan kadın taşıyan kadın ama nasıl doğurması gerektiğini bile başkaları söylüyor
pırıl pırıl kafalar
devamını gör...

en güzeli (bkz: uyuyunca bir daha uyanamayan insan)dır.
devamını gör...

belkide hızlı olan kazanır turden bir sey yasanir bilemezsiniz. denemeden bilemezsiniz. denemek istememek ha o ayri
devamını gör...

1946 doğumlu türk şair ahmet telli imzalı eser; 1994 yılında yayınlanmıştır.

sayfa sayısı yayınevlerine göre değişiyor olsa da pdf baskısı 119 sayfaydı, o yüzden bitirmek fazla vakit almayacaktır.

ahmet telli şiir kitaplarının bazılarını bir dönem okumuş olsam da yeniden okuyorum.

ahmet telli hakkında duygu ve düşüncelerimi geçen yazdığım belki yine gelirim adlı kitap tanıtımı yazımda belirtmiştim, büyük bir şair ve öldüğünde inanılmaz eksileceğim, çünkü o zaman bir daha kitap yazma şansı olmayacak.

ona uzun ömür dileyerek şimdi kitabımız hakkında konuşmaya geçelim;

okuduğum diğer kitaplarındaki bazı şiirler de bu kitabına eklenmişti, ezbere bildiğim şiirleri yeniden görmek iyi geldi, eski bir dostu görmüş gibi oldum.

ahmet telli'nin şiir dünyasını hangi yazı temsil edebilir, tam olarak yansıtabilir veya o duyguyu aktarabilir, emin değilim, her okurun metinden aldığı şeyler bambaşkadır, görecelidir.

bu kitabındaki şiirlerinde yine aşkı ve sevdayı kendine özgü şiir formuyla yansıtıyor, aşkı, aşkı bulmayı ve aşkı bulduktan sonra dünyanın aşktan ibâret oluşunu, her yerde yitirileni aramayı, gittikçe yalnızlaşıyor olmayı, zamanın her şeyi sildiği gibi aşkın izlerini de siliyor ve silecek olmasını, özgürlüğüne olan düşkünlüğünü, birini sevdikten sonra artık her şeyi onunla düşünmeyi, artık iki kişilik yaşamayı anlatıyor büyük usta.

kesinlikle iyi bir şiir kitabı olduğunu söylemem mümkün olacaktır.

seçmiş olduğum birkaç dizeyi bırakarak burada bir son veriyorum.
kalbim unut bu şiiri...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

unutulmaya geldim işte onarılmaya değil
kov beni kabilenden
ama bekliyorum demek bu.

kopup gitmeliyim
dağlara yazmalıyım aşkı ve ayrılıkları
boynu kırılan bir oyuncaksam.

yoruldum yoruldum yoruldum
gereklilik kipinde yaşamaktan...

bütün sığınaklarda seni arıyorum nerdesin?

mağlubuz.
durmadan kazanan bu hayat
basit bir üçkâğıtçı sadece, bir sahtekâr.


gittikçe yalnızlaşıyorum, bir sen varsın.

nasıl yazılmalı ki silinip gitmesin?

kimseler beklemezken bekle beni

k.simonov kitapta verilen bir söz.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim