zaman tüneli
nvdu
nvdu, tıpkı kurt* ve salı sallanır gibi veryansın tv'nin serilerindendir. nvdu'nun açılımı ne varsa dilimizin ucunda'dır.
ilgili link: www.youtube.com/playlist?li...
ilgili link: www.youtube.com/playlist?li...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının mobbing hikayeleri
benim yok.
bizde karşılıklı oluyor her şey.
ben de toksik olabilirim. karşı taraf da scare beni mobing eyledi diyebilir, belli olmaz :d.
o da haksızlığa uğramış hissetmeyi seven bi çılgın çünkü :d.
bizde karşılıklı oluyor her şey.
ben de toksik olabilirim. karşı taraf da scare beni mobing eyledi diyebilir, belli olmaz :d.
o da haksızlığa uğramış hissetmeyi seven bi çılgın çünkü :d.
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
kahve fotoğraflarının bir numaralı adresi, geri dönmüş tekrardan hoş gelmiş... *
devamını gör...
doğduğun yer mi yoksa doyduğun yer mi memleketindir ikilemi
doyduğun yer diye cevaplayabileceğim ikilem. kişi doğduğu yeri seçemediği için kendini o yere ait hissetmeyebilir, bazen aslen oralı bile olmayıp hatta doğduğu yerde hiç yaşamamış bile olabilir, ancak doyduğu yani ömrünün geçtiği, uzun süre yaşadığı, en iyi bildiği ve sevdiği, kendini ait hissettiği yer kişinin asıl memleketi gibidir.
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
(bkz: alaniaris (yazar)) i balkonda beklete beklete sözlüğe küstüren yazar.
püüü yazıklar olsundu sana, vicdansız seni…
püüü yazıklar olsundu sana, vicdansız seni…
devamını gör...
küfürsüz sözlük
ay ben sıkılırım o neymiş öyle tatsız, tutsuz, yavan bi şi…
azcık ucundan, altından, kenarından olacak. ben küfürsüz, kendimi yeterince( yani tam istediğim gibi layıkıyla) ifade edemiyorum ama bu benim suçum değil.
azcık ucundan, altından, kenarından olacak. ben küfürsüz, kendimi yeterince( yani tam istediğim gibi layıkıyla) ifade edemiyorum ama bu benim suçum değil.
devamını gör...
doğduğun şehri ismini vermeden anlat
boğaz köprüsü desem yeterli olur herhalde. *
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının mobbing hikayeleri
karıdan gizli salonda bira içiyorum. daha ötesi var mı? mobbingin tillahi. birayi açarken öksürmek zorunda kalmanın ne demek olduğunu anlayamazsınız.
devamını gör...
supernatural
15 sezon süren eğlenceli, gerilimli, fantastik ve daha sayamadığım birçok şey olan dizi. ilk bölümünde bile aşırı korktum hiç bana göre değil dedim ama diğer sezonlardan birkaç bölüm izleyince tölore edebilirim dedim. groundhog day filmine gönderme yaptığı bölümü favorim :)
devamını gör...
yazarların hayalindeki dünya
ben vizyonu dar bir adamım. düz adam da diyebilirsiniz. benim en fazla hayalimdeki ev olur mahalle falan olur. lokal hayaller yani.
devamını gör...
doğduğun şehri ismini vermeden anlat
sıcak. çok sıcak. daha da sıcak olacak.
devamını gör...
okan bayülgen
ayyyy ayyyy ayyyyyyyy ayyyyyyyy ayyyyyyyy ayyyyyyyy! beyler bayanlar hoş geldinizzzzzzzzzz! eh eh eh eh eh eh eh eh eh yavvvvv! yalnız ne kadar muhteşem konuklarımız var bugün diymiii? hakikaten muhteşem!
devamını gör...
1 aralık 2025 fenerbahçe galatasaray maçı
gs’de eğer önemli sakatlıklar olursa fener alır olmazsa gs alır.
devamını gör...
çözüm süreci
süreçten beklenen terörün bitmesi mi ?
bu bir dönem tsk operasyonları, jitem ile başarıldı. üstüne daha da gidilse idi öcalan'ın infazı gibi terör örgütü dağılır ve tümden biterdi.
demek ki mesele bitmesi değil. mesele ülke bütünlüğüne ve atatürk'ün kurduğu devlet temeline emperyalistler için saldırmak.
terörün bitmesini isteyecek siyasi irade bunu masaya oturmadan da yapabilirdi.
önce öcalan'ı infaz edersin ardından sokağa çıkacak sempatizanlara terörist muamelesini yapar silahlı şekilde başlarını ezersin. ardından rusların çeçen liderlere yaptığı gibi fedai suikastleri yapar örgütün kemikleşmiş çatı yapısını eşzamanlı yok edersin. tüm bunlara mukabil trt şeş gibi tüm kürtçe yayın organlarını kaldırır, kürtçe düğünleri bile yasaklarsın bir süre, asayişi sağlamak için. evet bunlar daha da tahrik edecektir ama at izini it izinden ayırmak için bu adım da şart. sonrasında tüm dem parti mensuplarını anayasal düzende yargılar gereken cezayı verirsin.
sosyolojik bazda sorunu çözmek daha radikal adımlar gerektiriyor. sahil şeridinde mafyalaşmış kürt işletmelere %10 kotası getirir bölge ticaretini reorganize edersin. güneydoğuda korucu kanunu ile gelen yasadışı silahlanmayı polis baskınlarıyla kontrol altına alırsın. terör örgütü üyesi olmuş kişilerin 2. derece akrabalarına kadar sınırdışı edersin. sorunu temelden çözmek ve kürtçülüğün önüne geçmek için de kültürel asimilasyonu politika haline getirirsin.
kaçakçılık, suç şebekeleri vs bunlarin hepsi devletin sert yumruğu ile çözülecek şeyler ki ortada artık devlet de yok enteresan bir şekilde.
ölü doğmuş bu süreç yine başarısızlıkla bitecek. ama halk yine zarar görmüş bir şekilde.
ve size ilginç bir şeyden bahsedeyim. doğudan yani urfa-diyarbakir-konya-izmir hattında uzun namlulu silahların getirilmesinde artış var son iki senedir. g..den sıkmıyorum. geçen yıl doğuda temiz bir kalaşnikof 90-110k bandında iken izmir ve manisa'da 300-350k bandındaydı. son duyduğuma göre fiyatları ortalama 50k düşmüş.
yani bir de bu süreçten sonra ne olacak diye düşünmek gerekiyor. tabii ki ben sade bir vatandaşım. büyüklerimiz varken ben bir şey yapamam.
bu bir dönem tsk operasyonları, jitem ile başarıldı. üstüne daha da gidilse idi öcalan'ın infazı gibi terör örgütü dağılır ve tümden biterdi.
demek ki mesele bitmesi değil. mesele ülke bütünlüğüne ve atatürk'ün kurduğu devlet temeline emperyalistler için saldırmak.
terörün bitmesini isteyecek siyasi irade bunu masaya oturmadan da yapabilirdi.
önce öcalan'ı infaz edersin ardından sokağa çıkacak sempatizanlara terörist muamelesini yapar silahlı şekilde başlarını ezersin. ardından rusların çeçen liderlere yaptığı gibi fedai suikastleri yapar örgütün kemikleşmiş çatı yapısını eşzamanlı yok edersin. tüm bunlara mukabil trt şeş gibi tüm kürtçe yayın organlarını kaldırır, kürtçe düğünleri bile yasaklarsın bir süre, asayişi sağlamak için. evet bunlar daha da tahrik edecektir ama at izini it izinden ayırmak için bu adım da şart. sonrasında tüm dem parti mensuplarını anayasal düzende yargılar gereken cezayı verirsin.
sosyolojik bazda sorunu çözmek daha radikal adımlar gerektiriyor. sahil şeridinde mafyalaşmış kürt işletmelere %10 kotası getirir bölge ticaretini reorganize edersin. güneydoğuda korucu kanunu ile gelen yasadışı silahlanmayı polis baskınlarıyla kontrol altına alırsın. terör örgütü üyesi olmuş kişilerin 2. derece akrabalarına kadar sınırdışı edersin. sorunu temelden çözmek ve kürtçülüğün önüne geçmek için de kültürel asimilasyonu politika haline getirirsin.
kaçakçılık, suç şebekeleri vs bunlarin hepsi devletin sert yumruğu ile çözülecek şeyler ki ortada artık devlet de yok enteresan bir şekilde.
ölü doğmuş bu süreç yine başarısızlıkla bitecek. ama halk yine zarar görmüş bir şekilde.
ve size ilginç bir şeyden bahsedeyim. doğudan yani urfa-diyarbakir-konya-izmir hattında uzun namlulu silahların getirilmesinde artış var son iki senedir. g..den sıkmıyorum. geçen yıl doğuda temiz bir kalaşnikof 90-110k bandında iken izmir ve manisa'da 300-350k bandındaydı. son duyduğuma göre fiyatları ortalama 50k düşmüş.
yani bir de bu süreçten sonra ne olacak diye düşünmek gerekiyor. tabii ki ben sade bir vatandaşım. büyüklerimiz varken ben bir şey yapamam.
devamını gör...
doğduğun şehri ismini vermeden anlat
kaç tabela söküldü takıldı minnoş şehrimdeeee
bir türlü kendimi avutamadımmmm
bir türlü kendimi avutamadımmmm
devamını gör...
scaremongering
#3781433
muhteşem bir kurallar manzumesi varmış gerçekten. özellikle “gündem, futbol ve radyo başlıklarına birden fazla olarak girilen tanımlar flood kuralına tabi değildir.” hükmü beni benden aldı.
kural koyup istisna belirliyorsun, istisnalardan bir kısmını talepli denetime tabi tutmazken, bir kısmında dilekçeli başvuru talep ediyorsun.
1. hikaye yazarken yönetime danışıyorsun! başvurunun da ötesinde, üst akıldan icazet alıyorsun.
2. gündem, futbol, radyoda alabildiğine hürriyet: kritersiz istisna.
3. spesifik konu belirlediğinde ise yönetim işlem yapabilir: istisnaya dair istisna yok gibi ama kuralı tatbik eder miyiz, etmez miyiz, orası hiç belli değil. diğer yandan hemen bir cümle sonra ‘yönetime danışılırsa bakarız’: hikaye yazarken üst akıldan icazet alma kati şarttı, burada şart gibi ama danışmazsan da keyfime bağlı. aynı metinde bir cümle arayla istisnanın istisnası bir gidip bir geliyor! 1 ve 3’ü gerek mana gerekse icra bağlamında farklı kılanın ne olduğuna dair fikri olan yok muhtemelen.
istisnalarda objektif kriter ne peki?
“ıvır zıvır mevzuları çok kısıtlarsak millet darlanır” endişesinden daha derin bir şey yok gibi duruyor ki, 3-4 kelimelik basit bir kategorizasyonda bile “gündem” gibi subjektif bir kriter var!
idare hukukçularının gözü yaşlı.
idari bir düzenleme için acınası derecede berbat bir deneme olduğu aşikardır herhalde. hadi istisnaları üst akıla danışma şartına bağlı olmaksızın sıralayıp moderasyona mer’i hükmü yorumlama yetkisi versen neyse; bunların kafası basmamış, iç tutarsızlık, der geçeriz.
ama işte o da ayrı problem olduğundan, muhtemel yorumlama beceriksizliğini (ki ben olsam ben de bu zekaya güvenmezdim) “icazet aldın mı, almadın mı”yla bağlam dışına paslamak mümkün hale geliyor olsa gerek.
bilemiyorum. şu vasatlığın işleyişine ve maksadına dair çıkarım yapmaya çalışmak bile aşırı yorucu.
netleşen tek şey, kuralı koyanla tatbik edenin şu bağlamda aynı dertten mustarip olduğu. şahsen ikisiyle de yüzgöz olmak istemem. olduğu kadarıyla kalsın.
muhteşem bir kurallar manzumesi varmış gerçekten. özellikle “gündem, futbol ve radyo başlıklarına birden fazla olarak girilen tanımlar flood kuralına tabi değildir.” hükmü beni benden aldı.
kural koyup istisna belirliyorsun, istisnalardan bir kısmını talepli denetime tabi tutmazken, bir kısmında dilekçeli başvuru talep ediyorsun.
1. hikaye yazarken yönetime danışıyorsun! başvurunun da ötesinde, üst akıldan icazet alıyorsun.
2. gündem, futbol, radyoda alabildiğine hürriyet: kritersiz istisna.
3. spesifik konu belirlediğinde ise yönetim işlem yapabilir: istisnaya dair istisna yok gibi ama kuralı tatbik eder miyiz, etmez miyiz, orası hiç belli değil. diğer yandan hemen bir cümle sonra ‘yönetime danışılırsa bakarız’: hikaye yazarken üst akıldan icazet alma kati şarttı, burada şart gibi ama danışmazsan da keyfime bağlı. aynı metinde bir cümle arayla istisnanın istisnası bir gidip bir geliyor! 1 ve 3’ü gerek mana gerekse icra bağlamında farklı kılanın ne olduğuna dair fikri olan yok muhtemelen.
istisnalarda objektif kriter ne peki?
“ıvır zıvır mevzuları çok kısıtlarsak millet darlanır” endişesinden daha derin bir şey yok gibi duruyor ki, 3-4 kelimelik basit bir kategorizasyonda bile “gündem” gibi subjektif bir kriter var!
idare hukukçularının gözü yaşlı.
idari bir düzenleme için acınası derecede berbat bir deneme olduğu aşikardır herhalde. hadi istisnaları üst akıla danışma şartına bağlı olmaksızın sıralayıp moderasyona mer’i hükmü yorumlama yetkisi versen neyse; bunların kafası basmamış, iç tutarsızlık, der geçeriz.
ama işte o da ayrı problem olduğundan, muhtemel yorumlama beceriksizliğini (ki ben olsam ben de bu zekaya güvenmezdim) “icazet aldın mı, almadın mı”yla bağlam dışına paslamak mümkün hale geliyor olsa gerek.
bilemiyorum. şu vasatlığın işleyişine ve maksadına dair çıkarım yapmaya çalışmak bile aşırı yorucu.
netleşen tek şey, kuralı koyanla tatbik edenin şu bağlamda aynı dertten mustarip olduğu. şahsen ikisiyle de yüzgöz olmak istemem. olduğu kadarıyla kalsın.
devamını gör...
yazarların hayalindeki dünya
anlayamazsınız.
devamını gör...


