zaman tüneli
qarabağ fk
25 milyonluk kadro değerine rağmen galatasaray'a 4 atabilecek olan takım.
galatasaraylıyım, gerçekler acıdır.
galatasaraylıyım, gerçekler acıdır.
devamını gör...
türkiye'ye şeriat gelse olacaklar
türkiye'deki yaşanan hukuksuzluğun, adaletsizliğin aslında fiilen uygulanmakta olan islam rejimiyle doğrudan ilişkisi vardır. postmodernizm denen hastalıklı akımın etkisiyle insanlar, tüm insanların ve kültürlerin eşitliğine totaliter bir zorlamayla inandırıldı, zihinleri karman çorman edildi... köksüzleştirildi, tarihsellikten ve nedensellikten kopartıldı.
şu aşağıdaki örnek, uygulanmakta olan islam hukukuyla, şerat ile ilgilidir. batı medeniyetine göre hukuki değildir elbette:
türkiye’ye getirilen ukraynalı yetimlere yönelik ihmal ve istismar zinciri
rusya'nın ukrayna'yı işgali sırasında 510 yetim çocuk "savaşsız çocukluk projesi" kapsamında antalya'ya getirildi. ancak ukraynalı 11 yetkilinin imzasının bulunduğu rapora göre, yetim çocuklar ihmal edildi, psikolojik ve cinsel istismara maruz kaldı ve iki kız çocuğu otel çalışanları tarafından hamile bırakıldı.
link
ukraynalı yetimlere istismar: soruşturma “rıza var” denilerek kapatılmış
ukrayna'daki savaştan çıkarılarak türkiye'ye getirilen ukraynalı çocuklardan ikisinin hamile kalıp doğum yapmasına dair soruşturmanın, kız çocuklarının "rızası olduğu" gerekçesiyle kapatıldığı ortaya çıktı. edinilen bilgiye göre, kovuşturmaya yer olmadığına karar veren türkiye’deki savcılık makamları kız çocuklarının ifadesine başvurmadı.
link
islam tam olarak uygulansaydı, bu anasını babasını kaybetmiş ukraynalı çocuklar, müslüman türkler tarafından tecavüze uğrayıp hamile kaldıkları için, zina yaptıkları gerekçesiyle hapis cezası alabilirlerdi hatta idam bile edilebilirlerdi.
***
bağğğzı minnoş yürekli insanlar arada bir "siz dindarsınız, müslümansınız, neden böyle davranıyorsunuz, kul hakkı yiyorsunuz?" diyorlar. tam olarak müslüman oldukları için böyle davranıyorlar zaten. henüz anlaşılmış değil. düzgün bir insan olmanın müslüman olmakla zerre ilgisi yok, batılı olmakla ilgisi var.
şu örnek de fiili şeriat ile ilgili:
"istanbul'da bir fuar alanında heykelde yer alan 4 başlı canavar tasviri ile dini değerlere alçak saldırıda bulunuldu.
istanbul cumhuriyet başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada 2 şüpheli halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik veya aşağılama suçundan tutuklandı."
link
şu aşağıdaki örnek, uygulanmakta olan islam hukukuyla, şerat ile ilgilidir. batı medeniyetine göre hukuki değildir elbette:
türkiye’ye getirilen ukraynalı yetimlere yönelik ihmal ve istismar zinciri
rusya'nın ukrayna'yı işgali sırasında 510 yetim çocuk "savaşsız çocukluk projesi" kapsamında antalya'ya getirildi. ancak ukraynalı 11 yetkilinin imzasının bulunduğu rapora göre, yetim çocuklar ihmal edildi, psikolojik ve cinsel istismara maruz kaldı ve iki kız çocuğu otel çalışanları tarafından hamile bırakıldı.
link
ukraynalı yetimlere istismar: soruşturma “rıza var” denilerek kapatılmış
ukrayna'daki savaştan çıkarılarak türkiye'ye getirilen ukraynalı çocuklardan ikisinin hamile kalıp doğum yapmasına dair soruşturmanın, kız çocuklarının "rızası olduğu" gerekçesiyle kapatıldığı ortaya çıktı. edinilen bilgiye göre, kovuşturmaya yer olmadığına karar veren türkiye’deki savcılık makamları kız çocuklarının ifadesine başvurmadı.
link
islam tam olarak uygulansaydı, bu anasını babasını kaybetmiş ukraynalı çocuklar, müslüman türkler tarafından tecavüze uğrayıp hamile kaldıkları için, zina yaptıkları gerekçesiyle hapis cezası alabilirlerdi hatta idam bile edilebilirlerdi.
***
bağğğzı minnoş yürekli insanlar arada bir "siz dindarsınız, müslümansınız, neden böyle davranıyorsunuz, kul hakkı yiyorsunuz?" diyorlar. tam olarak müslüman oldukları için böyle davranıyorlar zaten. henüz anlaşılmış değil. düzgün bir insan olmanın müslüman olmakla zerre ilgisi yok, batılı olmakla ilgisi var.
şu örnek de fiili şeriat ile ilgili:
"istanbul'da bir fuar alanında heykelde yer alan 4 başlı canavar tasviri ile dini değerlere alçak saldırıda bulunuldu.
istanbul cumhuriyet başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada 2 şüpheli halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik veya aşağılama suçundan tutuklandı."
link
devamını gör...
gökçe
bi gece bi rüya gördüm. minicik bi kız çocuğu var kucağımda, emziriyorum.
rüyadan aylar önce hekim, sağlık problemimden dolayı çocuk sahibi olma ihtimalimin olmadığını söylemişti ama ben imkansıza inanmadım ve o son gece gördüğüm rüyaya inanmayı tercih ettim. sevinçle uyandım, "anca rüyamda görürüm" demedim, karnıma dokundum "orda olduğunu biliyorum kızım." dedim.
ertesi gün olunca 3 haftadır benimle birlikte olduğunu öğrendim.
11 sene önce bugün bu saatlerde rüyam gerçekleşti. kucağıma aldım, her zerresini inceledim. rüya mı gerçek mi, hayal mi suret mi idrak edemedim. büyülenmiş gibiydim güzelliğinden başım döndü, ağlaya ağlaya emzirdim. mutluluktandı, dakikalarca ağladım. hiç deneyimlemediğim, büyüklüğünü tarif edemeyeceğim ve adını koyamadığım bir sürü duyguyla ona bağlandım.
doğumu benim için milat oldu, eskiye dair tüm olumsuzlukları o an geride bıraktım, onunla açtığım o sayfa benim için de yeniden doğmak fırsatıydı.
kucağımdayken bir an annemi düşündüm. demek ki beni bir zamanlar 'delice' seven biri vardı. düşününce çok hoşuma gitti 'delice bi sevgi' delilik bu evlat işi. tanışmalarını çok isterdim, pamuk gibi bir anneanne olurdu. kızının kızı, kulağa çok güzel geliyor.
keşke olsaydı.
bunca senede tatlı acı, güzel çirkin pek çok anı paylaştık. güldük, ağladık, sarıldık, kızdık ama hep birbirimize sığındık.
şimdiler ve sonrası için en büyük temennim güzel anılar biriktirebilmek ve geçmişe döndüğümüzde tüm zamanlarımızı huzurla yâd edebilmek.
bundan sonrası için hayattan istediklerim belli: gökçe'm hep mutlu olsun, hep sağlıklı, hep keyifli, hep neşeli, hep öz'gür...
istediği zamana kadar hep benimle olsun ve ben olsam da olmasam da hep onun yanında olduğumu bilsin. kimse yoksa annem var diyebilsin.
iyi ki doğdun.
seni çok seviyorum gökçe kızım.
rüyadan aylar önce hekim, sağlık problemimden dolayı çocuk sahibi olma ihtimalimin olmadığını söylemişti ama ben imkansıza inanmadım ve o son gece gördüğüm rüyaya inanmayı tercih ettim. sevinçle uyandım, "anca rüyamda görürüm" demedim, karnıma dokundum "orda olduğunu biliyorum kızım." dedim.
ertesi gün olunca 3 haftadır benimle birlikte olduğunu öğrendim.
11 sene önce bugün bu saatlerde rüyam gerçekleşti. kucağıma aldım, her zerresini inceledim. rüya mı gerçek mi, hayal mi suret mi idrak edemedim. büyülenmiş gibiydim güzelliğinden başım döndü, ağlaya ağlaya emzirdim. mutluluktandı, dakikalarca ağladım. hiç deneyimlemediğim, büyüklüğünü tarif edemeyeceğim ve adını koyamadığım bir sürü duyguyla ona bağlandım.
doğumu benim için milat oldu, eskiye dair tüm olumsuzlukları o an geride bıraktım, onunla açtığım o sayfa benim için de yeniden doğmak fırsatıydı.
kucağımdayken bir an annemi düşündüm. demek ki beni bir zamanlar 'delice' seven biri vardı. düşününce çok hoşuma gitti 'delice bi sevgi' delilik bu evlat işi. tanışmalarını çok isterdim, pamuk gibi bir anneanne olurdu. kızının kızı, kulağa çok güzel geliyor.
keşke olsaydı.
bunca senede tatlı acı, güzel çirkin pek çok anı paylaştık. güldük, ağladık, sarıldık, kızdık ama hep birbirimize sığındık.
şimdiler ve sonrası için en büyük temennim güzel anılar biriktirebilmek ve geçmişe döndüğümüzde tüm zamanlarımızı huzurla yâd edebilmek.
bundan sonrası için hayattan istediklerim belli: gökçe'm hep mutlu olsun, hep sağlıklı, hep keyifli, hep neşeli, hep öz'gür...
istediği zamana kadar hep benimle olsun ve ben olsam da olmasam da hep onun yanında olduğumu bilsin. kimse yoksa annem var diyebilsin.
iyi ki doğdun.
seni çok seviyorum gökçe kızım.
devamını gör...
en güzel kadın yazarlar başlığına adı yazılmayan sözlük kızı
buradayım be buradayım
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı erkeği başlığına adı yazılmayan yazar
böyle şeylerin kadın derdi olduğunu düşünüyorum. bu başlığın erkek versiyonu "adam eksik olduğu halde halısahaya çağrılmayan erkek" falandır herhalde. çok yakışıklı bi adam gördüğümde "gaydir kesin bu" tepkisi vererek yoluma devam ediyorum.
devamını gör...
ahiret
cemal ve kemal bizzat sevilir
messi'nin futbolunu futbolseverlerin çoğu sever değil mi? halbuki messi'nin onlara bir faydası yoktur. veya sevimli bir çocuk görürsek çoğumuz istemsizce severiz. veya muhteşem bir satranç hamlesi yapan bir ustaya hayranlık duyulur. veya insanlığa faydalı bir icat yapan kişi asırlar sonra bile övgüyle anılır.
çünkü başta yazdığımız gibi cemal ve kemal bizzat sevilirler.
e peki o zaman ezeli ve zati(kendisine ait) olarak bütün güzel sıfatların sahibi olan kişi kendisini sevmez mi? evet allah kendisini sever. bu egoizmle karıştırılmamalıdır. allah kendisini kendisinde zati olarak bulunan sonsuz ve mutlak güzellikler için sever.
her güzellik sahibinin bunu görmek ve göstermek istemesi sebebiyle de bu güzel isim ve sıfatlarını hem eserleri üzerinde görmek, hem de yaratacağı bilinçli canlılara göstermek istemiştir. bir hadis-i kudside dendiği gibi(ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim).
peki, haklı bir şekilde kendi güzelliğine aşık olan ve yarattığı bilinç ve irade sahibi canlıları da bu aşka davet eden bu mutlak güzel, bu davete (hem de zorlu bir imtihan içindeyken) icabet eden kullarını yok ederek onların sevgisini nefrete çevirebilir mi? -haşa
böyle bir güzel'den böyle bir çirkinlik gelmez.
vaad ettiği gibi ahireti yaratacak ve en büyük saadet olan marifetullah ve muhabbetullah nimetlerini bu dünyada kabul eden kullarını ebediyyen feyizyab edecektir. allah bizi o kullardan eylesin. amin
(risale-i nur'dan haşir risalesini okurken aklıma gelenler)
messi'nin futbolunu futbolseverlerin çoğu sever değil mi? halbuki messi'nin onlara bir faydası yoktur. veya sevimli bir çocuk görürsek çoğumuz istemsizce severiz. veya muhteşem bir satranç hamlesi yapan bir ustaya hayranlık duyulur. veya insanlığa faydalı bir icat yapan kişi asırlar sonra bile övgüyle anılır.
çünkü başta yazdığımız gibi cemal ve kemal bizzat sevilirler.
e peki o zaman ezeli ve zati(kendisine ait) olarak bütün güzel sıfatların sahibi olan kişi kendisini sevmez mi? evet allah kendisini sever. bu egoizmle karıştırılmamalıdır. allah kendisini kendisinde zati olarak bulunan sonsuz ve mutlak güzellikler için sever.
her güzellik sahibinin bunu görmek ve göstermek istemesi sebebiyle de bu güzel isim ve sıfatlarını hem eserleri üzerinde görmek, hem de yaratacağı bilinçli canlılara göstermek istemiştir. bir hadis-i kudside dendiği gibi(ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim).
peki, haklı bir şekilde kendi güzelliğine aşık olan ve yarattığı bilinç ve irade sahibi canlıları da bu aşka davet eden bu mutlak güzel, bu davete (hem de zorlu bir imtihan içindeyken) icabet eden kullarını yok ederek onların sevgisini nefrete çevirebilir mi? -haşa
böyle bir güzel'den böyle bir çirkinlik gelmez.
vaad ettiği gibi ahireti yaratacak ve en büyük saadet olan marifetullah ve muhabbetullah nimetlerini bu dünyada kabul eden kullarını ebediyyen feyizyab edecektir. allah bizi o kullardan eylesin. amin
(risale-i nur'dan haşir risalesini okurken aklıma gelenler)
devamını gör...
küfür eden insan düşük insandır önermesi
yerinde küfür yemekte sos neyse odur.
devamını gör...
saç bakımı önerileri
saçın sağlığını ve dayanıklılığını korumak için yapılan temel uygulamaların bütünü.
en işe yarayan yöntemlerin başında diplere uygun bir şampuan, uçlara ise mutlaka nemlendirici krem kullanmak geliyor. ıslak saçı sertçe taramamak, ısı veren cihazları koruyucu olmadan kullanmamak saçın ömrünü uzatıyor. haftada bir maske ya da hafif yağ bakımı yapmak da hem parlaklığı artırıyor hem de kırıkları belirgin şekilde azaltıyor. saç derisini temiz tutup aşırı ürün biriktirmemek de şaşırtıcı derecede işe yarıyor.
en işe yarayan yöntemlerin başında diplere uygun bir şampuan, uçlara ise mutlaka nemlendirici krem kullanmak geliyor. ıslak saçı sertçe taramamak, ısı veren cihazları koruyucu olmadan kullanmamak saçın ömrünü uzatıyor. haftada bir maske ya da hafif yağ bakımı yapmak da hem parlaklığı artırıyor hem de kırıkları belirgin şekilde azaltıyor. saç derisini temiz tutup aşırı ürün biriktirmemek de şaşırtıcı derecede işe yarıyor.
devamını gör...
küfür eden insan düşük insandır önermesi
ne alakası var a……..m
devamını gör...
türklerin yağmacı bir millet olması
evet ya zaten diğerleri silah yerine güller atıyor ve her yeri imar iskan ederken bir tek biz türkler yağmacı çıktık.
savaşın kanunudur yağma 300 yıl öncede böyleydi şimdide böyle.
şimdi cenevre anlaşmasını dürüp koltuk altına koyup gidebilirsin.
savaşın kanunudur yağma 300 yıl öncede böyleydi şimdide böyle.
şimdi cenevre anlaşmasını dürüp koltuk altına koyup gidebilirsin.
devamını gör...
it: welcome to derry
artık olay siyasi. amerikada sağ sol, siyah beyaz, katolik protestan, yerli işgalci, göçmen anglosakson, hetero gay çatışması ülkeyi iç savaşa sürüklemek üzere.
artık yönetilemediği için amerikan demokrasisine darbe yapmak isteyen bir general "it" denilen varlığı korku toplumu inşaası ve tam kontrolü sağlamak için kullanmak istiyor.
"it" topluma korku salacak ve insanlar bu korkunun esiri oldukları sürece daha sakin, uyumlu ve itaatkar olacaklar. düşünmeye, sorgulamaya ve başkaldırmaya zamanları, motivasyonları kalmayacak. artık birbirlerini yemeyecekler çünkü artık hepsi potansiyel yem.
her an karşına çıkabilen, karpuz yarar gibi kafa yarıp içinden beynini ayıklayan ve kütür kütür kemiren bir düşmanın varlığını bilmek sizi daha barışçıl hale getirebilirmiş. general bu ütopyaya inanıyor, dünyayı daha müreffeh bir hale getirecek önce amerika sonra tüm dünya.
ulan senin garantin ne senin etin ekşi mi yavan mı sen "it" in diyetinde yok musun? nasıl kontrol edeceksin. kızılderililer bala toteme hapsetmiş bunu, belli döngüde belli bir kaybı öngörmüş ve hesaplamışlar, oh çok şükür bu döngüde sadece 17 kişi yenildi falan diyorlar. militarist ya adam bunları düşünemez.
amerikan işi adi bir demokrasi yüceltilmesi, amerikan 31 i izlemeye başladık her zamanki gibi. demokratlar vs cumhuriyetçiler hikayesi. diziyi çeken onlar ne çekeceklerdi, bizim darbeler tarihimizi mi, kenan evren i mi, madımakı, başbağları mı, pkk yı, asala yı mı? kıskandım.
artık yönetilemediği için amerikan demokrasisine darbe yapmak isteyen bir general "it" denilen varlığı korku toplumu inşaası ve tam kontrolü sağlamak için kullanmak istiyor.
"it" topluma korku salacak ve insanlar bu korkunun esiri oldukları sürece daha sakin, uyumlu ve itaatkar olacaklar. düşünmeye, sorgulamaya ve başkaldırmaya zamanları, motivasyonları kalmayacak. artık birbirlerini yemeyecekler çünkü artık hepsi potansiyel yem.
her an karşına çıkabilen, karpuz yarar gibi kafa yarıp içinden beynini ayıklayan ve kütür kütür kemiren bir düşmanın varlığını bilmek sizi daha barışçıl hale getirebilirmiş. general bu ütopyaya inanıyor, dünyayı daha müreffeh bir hale getirecek önce amerika sonra tüm dünya.
ulan senin garantin ne senin etin ekşi mi yavan mı sen "it" in diyetinde yok musun? nasıl kontrol edeceksin. kızılderililer bala toteme hapsetmiş bunu, belli döngüde belli bir kaybı öngörmüş ve hesaplamışlar, oh çok şükür bu döngüde sadece 17 kişi yenildi falan diyorlar. militarist ya adam bunları düşünemez.
amerikan işi adi bir demokrasi yüceltilmesi, amerikan 31 i izlemeye başladık her zamanki gibi. demokratlar vs cumhuriyetçiler hikayesi. diziyi çeken onlar ne çekeceklerdi, bizim darbeler tarihimizi mi, kenan evren i mi, madımakı, başbağları mı, pkk yı, asala yı mı? kıskandım.
devamını gör...
türklerin yağmacı bir millet olması
(bkz: rum mübadiller)
(bkz: ermeni soykırımı)
(bkz: varlık vergisi)
(bkz: 6-7 eylül olayları)
tarihi mirasa çöküyorlar
kamuya ait kültürel varlıkların merkezi kurumlara devrinin önünü açan yeni torba yasa yürürlüğe girdi. mimarlar ve şehir plancıları düzenlemenin kamusal alanları daraltacağını belirterek “faturası yine halka çıkacak” dedi.
pek çok kültürel ve sosyal alanın vakıflara devredilmesine olanak sağlayacak olan vakıflar kanunu değişikliğinin resmi gazete’de yayımlanmasıyla birlikte aralarında istanbul büyükşehir belediyesi’ne ait müze gazhane, artistanbul feshane, beşiktaş iskele kütüphanesi, kadıköy iskele kütüphanesi, beyoğlu sineması, yerebatan sarnıcı, casa botter, moda iskelesi, gezi parkı, galata kulesi gibi kamuya ait çok sayıda kültür varlığına el konabilecek.
milli saraylar idaresi’ne arkeolojik kazı yetkisi verildi, vakıf taşınmazlarının devri genişletildi. çok sayıda farklı düzenlemenin de yer aldığı değişikliğe tepki gösteren mimar, şehir plancıları ve siyasiler "kültürel ve sosyal alanlar ticari işletme haline gelebilir. bugün halka açık olan pek çok kültürel alan yarın farklı kurumlara, cemaatlere, tarikatlara ya da vakıflara tahsis edilebilir. bu risk gerçek çünkü geçmişte bunun pek çok örneğini gördük” uyarısında bulundu.
kaynak
balkanlar'da cehennem: 500 yıllık islam işgali'nin kanlı bedeli (1354–1923)
bu, “birlikte yaşama” değildi. beş yüzyılı aşkın bir süre boyunca süren köleleştirme, terör ve seri soykırım düzeniydi.
osmanlı imparatorluğu, hristiyanlığa karşı demografik bir savaş yürüttü. işte tarihin “unutmaya” eğilimli olduğu gerçekler:
sayılar
-- doğrudan katliam: yalnızca balkanlar'da 500.000'den fazla silahsız sivil.
-- devşirme soy vergisi: yaklaşık 300.000 hristiyan çocuk kaçırıldı ve din değiştirmeye zorlandı.
-- köle olarak satılanlar: yüz binlerce (sadece bir ayda, sakız adası'nda 50.000).
hukuk sistemi: öldürme izni
zımmi statüsü + şeriat mahkemeleri altında, bir hristiyan'ın bir müslüman aleyhindeki ifadesi kabul edilemezdi. cinayet, tecavüz, kundaklama... tam bir cezasızlık vardı. (ne kadar da akp düzenine benziyor)
en şiddetli zulümler
-- sakız adası 1822: 42.000 kişi katledildi, 50.000 kişi köle olarak satıldı.
-- kafatası kulesi, işkodra 1809: 952 kesik kafa bir kuleye yerleştirildi (bugün hala ayaktadır).
-- batak 1876: 5.000-7.000 kişi başıbozuklar tarafından kiliselerde diri diri yakıldı.
-- naousa 1822: kadınlar tecavüze uğramak ve zorla din değiştirmeye maruz kalmaktansa bebekleriyle birlikte intihar ettiler.
-- patrik gregory v: 1821 paskalya pazarı günü kilise kapısında asıldı.
son ders
balkanlar laboratuvar gibiydi. 1915 ermenistan ise endüstriyel versiyonuydu. osmanlılar avrupa'da “çok merhametli” davrandıklarına karar verdikten sonra 1,5 milyon kişi katledildi.
geçmiş, bugündür.
aynı “başıbozuk” yöntemleri bugün nijerya ve sudan'da fulani ve janjaweed milisleri tarafından kullanılıyor. 2009'dan bu yana nijerya'da 125.000'den fazla hristiyan katledildi. kiliseler yakıldı. çocuklar kaçırıldı.
dünya o zaman sessiz kaldı.
şimdi de sessiz kalıyor.
bir daha asla, asla bir daha demek – kimse için.
kaynak
(bkz: ermeni soykırımı)
(bkz: varlık vergisi)
(bkz: 6-7 eylül olayları)
tarihi mirasa çöküyorlar
kamuya ait kültürel varlıkların merkezi kurumlara devrinin önünü açan yeni torba yasa yürürlüğe girdi. mimarlar ve şehir plancıları düzenlemenin kamusal alanları daraltacağını belirterek “faturası yine halka çıkacak” dedi.
pek çok kültürel ve sosyal alanın vakıflara devredilmesine olanak sağlayacak olan vakıflar kanunu değişikliğinin resmi gazete’de yayımlanmasıyla birlikte aralarında istanbul büyükşehir belediyesi’ne ait müze gazhane, artistanbul feshane, beşiktaş iskele kütüphanesi, kadıköy iskele kütüphanesi, beyoğlu sineması, yerebatan sarnıcı, casa botter, moda iskelesi, gezi parkı, galata kulesi gibi kamuya ait çok sayıda kültür varlığına el konabilecek.
milli saraylar idaresi’ne arkeolojik kazı yetkisi verildi, vakıf taşınmazlarının devri genişletildi. çok sayıda farklı düzenlemenin de yer aldığı değişikliğe tepki gösteren mimar, şehir plancıları ve siyasiler "kültürel ve sosyal alanlar ticari işletme haline gelebilir. bugün halka açık olan pek çok kültürel alan yarın farklı kurumlara, cemaatlere, tarikatlara ya da vakıflara tahsis edilebilir. bu risk gerçek çünkü geçmişte bunun pek çok örneğini gördük” uyarısında bulundu.
kaynak
balkanlar'da cehennem: 500 yıllık islam işgali'nin kanlı bedeli (1354–1923)
bu, “birlikte yaşama” değildi. beş yüzyılı aşkın bir süre boyunca süren köleleştirme, terör ve seri soykırım düzeniydi.
osmanlı imparatorluğu, hristiyanlığa karşı demografik bir savaş yürüttü. işte tarihin “unutmaya” eğilimli olduğu gerçekler:
sayılar
-- doğrudan katliam: yalnızca balkanlar'da 500.000'den fazla silahsız sivil.
-- devşirme soy vergisi: yaklaşık 300.000 hristiyan çocuk kaçırıldı ve din değiştirmeye zorlandı.
-- köle olarak satılanlar: yüz binlerce (sadece bir ayda, sakız adası'nda 50.000).
hukuk sistemi: öldürme izni
zımmi statüsü + şeriat mahkemeleri altında, bir hristiyan'ın bir müslüman aleyhindeki ifadesi kabul edilemezdi. cinayet, tecavüz, kundaklama... tam bir cezasızlık vardı. (ne kadar da akp düzenine benziyor)
en şiddetli zulümler
-- sakız adası 1822: 42.000 kişi katledildi, 50.000 kişi köle olarak satıldı.
-- kafatası kulesi, işkodra 1809: 952 kesik kafa bir kuleye yerleştirildi (bugün hala ayaktadır).
-- batak 1876: 5.000-7.000 kişi başıbozuklar tarafından kiliselerde diri diri yakıldı.
-- naousa 1822: kadınlar tecavüze uğramak ve zorla din değiştirmeye maruz kalmaktansa bebekleriyle birlikte intihar ettiler.
-- patrik gregory v: 1821 paskalya pazarı günü kilise kapısında asıldı.
son ders
balkanlar laboratuvar gibiydi. 1915 ermenistan ise endüstriyel versiyonuydu. osmanlılar avrupa'da “çok merhametli” davrandıklarına karar verdikten sonra 1,5 milyon kişi katledildi.
geçmiş, bugündür.
aynı “başıbozuk” yöntemleri bugün nijerya ve sudan'da fulani ve janjaweed milisleri tarafından kullanılıyor. 2009'dan bu yana nijerya'da 125.000'den fazla hristiyan katledildi. kiliseler yakıldı. çocuklar kaçırıldı.
dünya o zaman sessiz kaldı.
şimdi de sessiz kalıyor.
bir daha asla, asla bir daha demek – kimse için.
kaynak
devamını gör...
kozmik turuncu
bir iphone rengi
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı erkeği başlığına adı yazılmayan yazar
yakışıklılığının ve ekstra olarak seksiliğinin tescile ihtiyacı yoktur
ben değil bi arkadaşım sordu da
ben değil bi arkadaşım sordu da
devamını gör...
okan buruk
istenmeyen her sonucun ardından hakeme, rakip takıma, sahaya, federasyona suç atan teknik adamımsı. daha bir gün olsun "rakip daha iyiydi ve kazanmayı hak etti" dediğini duymadım ya da "bugün oyuna konstantre değildik, kötü oynadık ve mağlup olduk" dediğine şahit olmadım..
devamını gör...
volkswagen t-roc
bu arabanın dolu paketi aralık 2023'te 2 milyonmuş.
evet şaka değil, 2 sene önce 2 milyon.
6 ay önce stok eritmek için bayilerde 1,700 civarına satıldı, şu an 2 milyon civarı.
2 sene önce alanlar çok ciddi kazık yedi maalesef.
2 sene önce altın 2,000 liraydı, şimdi 5,700
2 sene önce asgari ücret 10 bindi, şimdi 22 bin (1 ay sonra 27-28 bin olacak)
araba fiyatı düşmez abi ya deyip o yıllar araba alanlar ciddi ciddi kazıklandı.
evet şaka değil, 2 sene önce 2 milyon.
6 ay önce stok eritmek için bayilerde 1,700 civarına satıldı, şu an 2 milyon civarı.
2 sene önce alanlar çok ciddi kazık yedi maalesef.
2 sene önce altın 2,000 liraydı, şimdi 5,700
2 sene önce asgari ücret 10 bindi, şimdi 22 bin (1 ay sonra 27-28 bin olacak)
araba fiyatı düşmez abi ya deyip o yıllar araba alanlar ciddi ciddi kazıklandı.
devamını gör...
sevişmek istiyorum
#3816734“istimna günahtır ve lakin zina tehlikesi varsa o tehlikeyi aşmak için cevaz vardır” aklıma bu sözü getirdi hahahahaahhs gülmekten öldüm
devamını gör...
bir kış rüzgarı
senaryosu alp umar tarafından yazılan ve aynı ismin yönetmen koltuğunda oturduğu 14 dakikalık kısa film; 2017 yılında yayınlanmıştır.
avni yalçın ve ayda aksel gibi tanınan usta oyuncular da filmde rol almış isimler arasındadır.

hayatta yapılan seçimleri, seçimlerin bedelini bir gün mutlaka ödeyecek olmayı, pişmanlığı, sudan sebeplerle yardan ayrılmış ve yıkılmış olmayı, araya yılların, yolların ve başka insanların girmesini, kişinin anılarla yaşamasını, terk edildiğinde ise artık hep sonbaharı ya da kışı yaşamasını konu ediniyor.
hayal ve rüzgâr bir süredir sevgilidirler, genç adamın baş ağrıları nedeniyle bir gün hastaneye giderler, durumunun ciddi olduğu öğrenilir, aradan 7 ay geçer ve rüzgar artık tekerlekli sandalyeye mahkûm yaşamakta, hayal ise artık ondan uzaklaşmıştır.
ikisinin de hayatına başka insanlar girer, genç adam bu acıları yıllar sonra artık bilge bir ihtiyar olduğunda anımsar, onun gözünden geçmişe bir bakış atarız.
insanın en zor zamanında terk edilmesini, feda edilmesini ve yok yere unutulmasını hazin oyunculuklarla yansıtan, bâzı açılardan etkileyici bir kısa filmdi.
kalbi kırık insan için mevsimlerin aslında hep aynı olduğunu düşündüren bir filmdi, en zor zamanında terk edilmenin yarattığı hayal kırıklığının da kolay geçmeyen bir duygu olduğunu hatırlatan bir kısa film olduğu görülmektedir.
bir soru üzerinde düşündürüyor;
insan pişmanlıklarını neden hep iş işten geçince, o insan artık var olmadığında anlar?
avni yalçın ve ayda aksel gibi tanınan usta oyuncular da filmde rol almış isimler arasındadır.

hayatta yapılan seçimleri, seçimlerin bedelini bir gün mutlaka ödeyecek olmayı, pişmanlığı, sudan sebeplerle yardan ayrılmış ve yıkılmış olmayı, araya yılların, yolların ve başka insanların girmesini, kişinin anılarla yaşamasını, terk edildiğinde ise artık hep sonbaharı ya da kışı yaşamasını konu ediniyor.
hayal ve rüzgâr bir süredir sevgilidirler, genç adamın baş ağrıları nedeniyle bir gün hastaneye giderler, durumunun ciddi olduğu öğrenilir, aradan 7 ay geçer ve rüzgar artık tekerlekli sandalyeye mahkûm yaşamakta, hayal ise artık ondan uzaklaşmıştır.
ikisinin de hayatına başka insanlar girer, genç adam bu acıları yıllar sonra artık bilge bir ihtiyar olduğunda anımsar, onun gözünden geçmişe bir bakış atarız.
insanın en zor zamanında terk edilmesini, feda edilmesini ve yok yere unutulmasını hazin oyunculuklarla yansıtan, bâzı açılardan etkileyici bir kısa filmdi.
kalbi kırık insan için mevsimlerin aslında hep aynı olduğunu düşündüren bir filmdi, en zor zamanında terk edilmenin yarattığı hayal kırıklığının da kolay geçmeyen bir duygu olduğunu hatırlatan bir kısa film olduğu görülmektedir.
bir soru üzerinde düşündürüyor;
insan pişmanlıklarını neden hep iş işten geçince, o insan artık var olmadığında anlar?
devamını gör...
rimel sürerken ağzın istemsizce açık kalması
bir kadına aşık olmak için yeterli sebep.
kurşuna dizsinler beni gam yemem. yeter ki hanımım böyle tatlı olsun.
ölürüm ben. valla ölürüm. billa ölürüm.
kurşuna dizsinler beni gam yemem. yeter ki hanımım böyle tatlı olsun.
ölürüm ben. valla ölürüm. billa ölürüm.
devamını gör...