zaman tüneli

matematiksel olarak mantıksız
ama alınan bilet değil
kısa süreli hayal satın alıyoruz.

kemalist birisiyle siyaset tartışmaktan hallicedir.

birisi 23 yıllık iktidar, diğer 100 yıllık rejim.

ay'a benzer yüreğim e doğal olarak da kipteyim diye duyduğum şarkı sözünü, *
ay'a benzer yüreğim e doğal olarak takipteyim olduğunu çok sonradan anlamıştım.

birkaç gün öncesinde de ay'ın uydu olarak dünya'yı takip etmesi sebepli sevdiceğini ay'a benzer yüreğiyle takip ettiğini anladım.

sorry about that sayın mustafa sandal.
beynim çok dolu.

ateist değilim, teist değilim, deist hiç değilim sevmem ne şiş yansın ne kebapçıları. yaradana sığınmak da öyle romantik bi şey değil. insanın bütün kapıları yanlış anahtarla zorlayıp en son çatıdan atlamaya karar verdiği anda oluyor bu işler.

mesela horozu ele alalım. alalım. merhametsiz bakıyor. merhamet yok bakışlarında. bunun allah'ı yok belli ki.

kedi var evde. bu da nankör bakıyor. bi üstten böyle, kibirli, şımarık. bu noktada 3 soru gelir akıllara; 1- allah'ın var mı lan senin? 2- senin allah'ın var mı lan? 3- allah var mı lan?

elimizdeki verilerden nereye vardık? tüme. bence yaradana sığınmak güçlü insan işi. çünkü güçlüler yalnızdır. ben yediğim her dayakta tektim. niye düşeriz? kalkmak için.

yaradana sığındım ama dua etmedim. dua lüks iş. daha sade bir şey yaptım. karışma dedim. sadece karışma. bana değil, ona değil, kimseye. olay olduğu gibi bitsin.

bitti.

"burada sokaklar, fazlaca dar, kovalar memurlar"

"ne diyor ya bu?" diyordum dün tesadüfen duydum şarkıymış meğer. şarkımsı bir şeylerdi yani

şu yıldırım mevzusu da hakkaten anlamadığımdır azizim. kim hesaplamış bunu yaa. nedir metrikleri nedir? şu anda mı 600k'da 1? bir yıl içinde mi? hayat boyu mu? güneşli havada da mı? kafasında tencereyle yağmurda duran 600 bin kişi üzerinde deney mi yapıldı?
kıçınızdan istatistik veri analizi sallıyorsunuz arkadaş ya.

yemin ediyorum şu dünyada ne çektiysem ilkokul ortaokul branş hocalarından çektim yalan yanlış bilgileri kustular biz de bi bok var diye inandık. üç beş kuşak öğretmenin hepsi mi bir bok bilmeden kafasından sallar bütün öğretmenler mi böyle çıkabilir bir ülkeden anlamıyorum yaa. lisede de vardı bak ama azdı neyse ki. orada da tarihçi, ne kadar yalan yanlış şey biliniyorsa kamuoyunda hepsini doğru diye anlattı biz de saf yavrım inandık.

- gereksiz agresyon sonu -

tanım: "hiçbir ekonomik faaliyet irrasyonel değildir azizim alın verin ekonomiye can verin." diye cevap verilen.

acun ılıcalı kişilikleri olmasa, şeyma subaşı'lar olur ve haklarında konuşulmaya değer konularımız olur muydu: hayır..
demem o ki, konuyu bütünsel olarak göremiyorsak, zaten doğru tartışmasını da yapamayız. şeymalar yaratan koşullara odaklanın. şeymanın suçu yok.!

#3825929 adam sürekli haklı, durduramıyoruz.

'gerçekten akp'li biri ile tartışılabileceğini sanmak bile yeterli bir yanlıştır. bir gerçek akp'li vardır, bir de ona inanan -belki- iyi niyetli saflar. bunların dışında kalanlardansanız vakit kaybına ihtiyaç duymazsınız. bilir ve umarsınız ki, saf ve iyi niyetli olanlar da ancak gerçeği kavradıklarında zaten ortada akp.li olmadığını da, kalmadığını da görebilsinler..
akp "tamamen duygusal(!)" davranış sahiplerinin dönemsel tercihidir, siyaseten tartışılabilir sanılan tezleri yoktur ki tartışsınlar.

yaklaşık dört yıl önce antalya'da stajdan sonra bir otele çalışmaya başladım. zaten üstümde stajın yorgunluğu ve yalnızlık hissi vardı. çalışırken birden ağlamaya başladım. oradan gitmek istediğimi fark ettim ve birden "sabah annemi hastaneye kaldırmışlar. bense burada çalışıyorum." gibisinden rollendim. ulan role o kadar kaptırdım ki kendimi herkes inandı. şanlıurfalı arkadaşlarım vardı gitmeden bana yemek bile ısmarladılar. o ara annem de aradı. telefonda 'annem' yazısını görünce annemin telefonundan babam arıyor. beni yanlarında istiyorlar gitmem gerekiyor diyip bir de onun için ağladım. apar topar dolmuşa bindim ve otogara gittim. sonra ben niye bu kadar yalan söyledim diyerek orada da ağladım. bir abla gelip iyi olup olmadığımı sordu. sonra ona da kafamda kurduğum hastalık senaryosunu anlattım. evet rol yapmak hoşuma gitti ama hâlâ vicdan azabı çekiyorum. oradaki arkadaşlarım sağ olsunlar bana annemin nasıl olduğunu sürekli sordular ama ben hiç "size yalan söyledim" diyemedim. burada itiraf edeyim bari. rahatladım.

allah allah?

kimseyi yormaya gerek yok

aslında fena bir iletişim hatasına kurban gidiyor. iletişim hatası da değil de iletişim tercihine kurban gidiyor. yani biraz daha iç politika meselesi haline getirildi.

böyle ürünler inanılmaz bir veri birikimine ihtiyaç duyar. yani aracın(ürünün) ilk nesli çıkacak veriler toplanacak, iyileştirilecek. ikinci nesil, üçüncü nesil derken kendine bir yer bulacak. bulduğu yer çok iyi olur çok kötü olur o ayrı konu.

araç aceleyle çıkarıldı ve öyle bir pr yapıldı ki sanki tesla'yı, mercedes ve bmw'nin elektrikli modellerini piyasadan silecek. tesla öyle bir sistemle o kadar ucuza araç sattı ki bunu özellikle o dönemi takip edenler bilir. meraklısı tesla'nın sipariş sayısını, senelik üretim kapasitesini ve bilançolarını inceleyebilir.

iç politika/seçim kampanyası için olduğundan çok farklı anlatıldı doğal olarak beklentiler çok yükseldi ama bu tarz ürünlerde ilk nesilden büyük bir başarı beklemek hayalcilik olur.

"akşam ne yiyelim?", "sabaha ne yesek? peki ya öğlen ne yiyeceğiz?"
"arkadaşlarınla buluştun beni unuttun hıh."
"ben senin için şunları şunları yaptım. ya sen?" "bu arada en çok ben fedakarlık yaptım."

makine çekmek???

çok meşhur bir noel şarkısıdır/ilahisidir.



ya da sessiz gece anlamına geldiği için şudur: *

her sabah 7:30'da sen, canavar uzmanı ve yine ne yaptın cansu adlı yazarlar önceki gün yazdığım en uzun entryi oyluyor. ya sen gerçek değilsin ya da hesabını beni oylamak için çaldılar. çok üzgünüm.

sağlam mss sistemleri bulman lazim telefona subbosters gibi programlar kurman lazim yoksa ağzınla adam bogsan izlenmez

bizi unuttun maili göndermiş sözlük.
hayatı unuttum ben sözlük, kişisel alma yaniiii.

zaten ara ara okuyucu olarak takılıyorum çok şeyapmayın beni.

"bana iyi davranmana ihtiyacim yok. kibar ve iyi davranan evde bir kocam var zaten"
- hayatimi yasamak istiyorum diyen 50 yasli abla