zaman tüneli

karalahana yemeği. yanına mısır ekmeği ve turşu kavurması özellikle şu fasulyeli olandan. var ya nasıl bir güzellik bu eskiden tabak tabak yerdim. ey gidi mideli günlerim.

paraya tapan, para sayesinde varlığını sürdüren ve hamas'ın varlığına minnet duyan iki kukla iktidarın yalandan atışması. her iki ülkede de bu numaraları yiyen veya çıkarları için yermiş gibi görünen milyonlarca insan var.

türkiye'nin en fazla nüfuza sahip şehri.

" asgari ücretle artık çalışılmaz " fikri yerleşmedikçe daha böyle çok sürünür bu halk. aslında avrupa gibi olacak. orada da asgari ücret var ama çok küçük bir kısım bu ücrete çalışır. çünkü asgari ücret zaten bir maaş değildir gibi düşünülür. bu zihniyetin bizde de yayılması gerek.

ayrıca asgari üstü veren yerlerde maalesef bu zamma göre hesap kitap yapıyorlar. yani ona sığınıyorlar. mesela yapılan zam oranını beğenmediğin an hemen patronlar " e ama asgari ücrete de böyle oldu" diye öteler. aslında onun ödediği para ile asgari ücretin bir bağlantısı yok. sene sonu gelmiş ve çalışanına yeni şartlara göre zam yapacaksın. devletin zammına neden sığınıyorsun. sen zaten asgari üstü veriyorsun.

yani;
asgari üstü maaş = piyasa + deneyim + sorumluluk karşılığıdır.
devletin belirlediği tabanla doğrudan bağlantısı yoktur.

patronun asgari ücreti referans alması demek zamdan kaçma bahanesidir “ben zaten asgari üstü veriyorum” diyorsan, asgari ücret seni ilgilendirmez.

bu mantığı çalışanlar kuramadığı için hala asgari ücret üstünden düşünerek patronlarını zorlayamıyorlar.

bu ülkeden olmaz.

90'ların sonlarından gelen bir manyaklıktır. fatboy slim imzalıdır.

alttaki bin kere tekrar edilen sözleri bir kuşağın hafızasına silinmeyecek bir şekilde kazınmıştır.



fifa 99'un sounctrack'inin de temel/açılış parçasıydı. yani ben de ilk bilgisayarımı 1997'de aldığım için ve o zamanların fifa oyunlarını bol bol oynadığımdan da ekstra hafızama kazınmış oldu bu parça. zaten şarkıyı dinleyişlerimin %99'unu bu vesileyle dinlemişimdir. oyun içinde sürekli ama sürekli üstteki dörtlük tekrarlanırdı. haha.

başlığının henüz açılmamış olması da şaşırttı.

yöresel yemekleri pek sevmem ama trabzon-rize taraflarında kavurma, kuru fasulye, pilav çok güzel yapan yerler var. pide kültürü de var, çok iyi pide yapan yerler var, diğer bölgelerde pek bulunmayan türden.

bir anthony scott burns filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen anthony scott burns ve daniel weissenberger birlikte yazmıştır. filmde julia sarah stone, landon liboiron, carlee ryski, tedra rogers, brendon vanderwijn, john tasker ve austin baker rol almıştır.

film, fantastik ve korku dallarında ödüller veren birçok film festivalinden ödül ve adaylıklarla dönmüştür.

evden ayrılmış olan ve bir kız arkadaşı ile birlikte yaşayan genç bir kadın uyku sorunları yaşamaktadır. daha doğrusu rüyaları onu korkunç yerlere götürmekte ve neredeyse her seferinde aynı gölge adamı görmesine neden olmaktadır. dolayısıyla da uyumak onun için korkulu bir eyleme dönüşür.

bu durumdan kurtulmak için bir uyku ve rüya araştırmasına gönüllü olan genç kadın bu araştırma esnasında daha da derine batmaya başlar karanlık rüyalarının içinde.

bu konuda yalnız değildir. araştırma için gönüllü olan başka insanlar da benzer şeyler görmektedir. ve bu rüyalar ekip tarafından görüntülenir.

film rüyaların insan üzerindeki büyük etkisi ve gücü üzerine bir filmdir ve bence muhteşem bir finalle son bulmuştur. filmin birçok eksiği olsa da yine de kesinikle izlenmeye değer bir filmdir.

36'nın bile 3 ayı geçmiş, 22'yi hatırlamıyorum şahsen.

böyle anlarda alıyorum hemen bi paket yarabandı, her seferinde yapıştırıp aşillerin oralara öyle giyiyorum. bi süre sonra yumuşuyo zaten o sert arka bölge ve sorun yaratmıyor.

bide babet çorap giyen tiplerin çıplakta kalan kısımları ayakkabının içinde sürtünmekten yara oluyor genelde. o yüzden uzun konçlu çorap giyin derim ben.

ışıktan bir miktar hızlı geçtiği doğrudur.

tam da botlarım ayaklarımı acıttığı için çıkardım dükkanda öyle oturuyordum bu başlığı gördüm. ay neden böyle oluyor gerçekten bu ayakkabılar ilk alındığında ya.
acıttığı için giyemiyorsun e giymezsen de açılmayacak ne biçim bi döngüye dönüşüyor.

çok büyük olaydır. ancak bu olayı bile sıradan bir şey gibi görecek çok vatandaşın olduğu da gerçektir. zaten günlerdir dronelar ile adeta test ediliyorduk. çok basit bir şekilde rts oyunlarında bile düşmanın topraklarına gözcü sınıfında önemsiz uniteler gönderirsin. gücünü, savunmasını ölçersin. onun gibi düşünmek lazım.

üstüne şimdi egemen bir devletin sınırlarında üst düzey askeri kadro yok edildi. isterse %100 teknik arıza olsun. dünyaya bunu anlatamazsınız. kaldı ki bence kesinlikle suikast.

tam bunlar olurken hakan fidan'ın konuşması da suriye basını önünde " kes lan artık konuşma" dercesine kesildi. düşünün suriye'de bile türkiye'nin saygınlığı bir çöp kovası gibi oldu.

yazıktır bu halka.

hasta
diva hasta hissediyor...
hep de süper olamayız değil mi?

mezuniyet törenimde giydiğim ayakkabı yapmıştı. o kadar süre yürümek, ayakta kalmak işkenceydi. ertesi gün evde terlik bile giyemedim. yalnız içime dert oldu o ayakkabılar, çok beğenip almıştım.

alıp almamak konusunda kararsızdım, zaten indirimde 1 küsür dolar olmuş al gitsin dedim. ulan yarım saat oynadım, işim olmasa tüm gün oynarım, manyak derecede güzelmiş. rogue-like kart oyunu sever miyim demiştim, sevmezmişim, bayılırmışım.

içinden küfür ederken, bir taraftan da verdiğin paraya acırsın. düzelir mi diye düşünürsün, düzelmez, para çöp olmuştur.

bir yusuf reha alp kitabıdır.

yusuf reha alp araştırmacı bir yazarmış. aynı zamanda da bir senarist. hatta şeref bey isimli dizi gibi birçok dizinin de senaryosunu yazmış. ve sanırım bu kitap yazarın ilk romanı. yazdığı diğer kitaplara ve senaryolara bakınca kendisini takdir etmekten kendimi alamadım ama romancılık bambaşka meziyetler gerektiriyor ve bu romanın bu tür meziyetler ihtiva etmediği de çok açık.

sekreteri ile sevgili olup evlilik dışı bu ilişkiden bir de çocuk bekleyen bir adam akıl danışmak için çok yakın arkadaşı olan bir avukatın ofisine gider. her gün gider arkadaşının yanına. amacı daha bir haftadır sevgili olduğu bu kadın uğruna on dört yıllık evliliğini bitirmektir.

ikili kadın erkek ilişkileri üzerine sohbetler ederler. bir çıkış yolu bulmaya çalışırlar. bu esnada hem avukatın kendi dertleri vardır hem de kitaptaki diğer kahramanların.

kitap kötü bir kitap değildi kesinlikle ama iyi de değildi. eksikti. bir olmamışlık vardı. komik olması beklenen bazı sözler çok zayıf kalmıştı. ama okuduğum için de pişman değilim.

bir arkadaşım, kocası ile ilişkisini anlatırkerken aynen şunu söyledi. x hocam hakkında böyle diyorsunuz ama o çok iyi bir insan diyorlar. kızıyorum sonra diyorum ki onlara; ayakkabıma bakın yeni aldım ve çok güzel ama nasıl vurduğunu ben biliyorum.
yeni alınıp yara yapan ayakkabı diyince , ilişki içinde mutsuz kadınların fiyakalı narsist kocaları geliyor aklıma.

eskimiş amerikan obüslerini* elbit systems tarafından tasarlanıp üretilen sigma 155'lerle değiştirecek yavaş yavaş. 2070'lere kadar hizmet vermesi beklenen yeni nesil kundağı kendinden motorlu ve 40 km menzilli obüslerin ilk sürümü:



yıllar içinde menzilinin iki katına yani 80 km'ye çıkartılması hedefleniyor. ayrıca ihraç amacı da güdülüyor. her mermiyi otomatik olarak namluya süren bu alet dakikada sekiz atış yapabiliyor, yedi yerine üç askerle kullanılıyor. kullanıma hazır olan ilk örnekler elbit tarafından teslim edilmeye başlandı.

israel ayrıca 7 ekim 2023 katliamı sonrası biden yönetimi ile yaşanan bazı tatsızlıkların ardından silah ve mühimmat üretimi konusunda yerli üretime öncelik sağlamayı amaçlıyor. tank, top ve obüs mühimmatı bundan sonra ağırlıklı olarak israel şirketlerince üretilecek, ki bu konuda oldukça ilerleme kaydedildi. binlerce mühimmat üretimden çıktı bile.

rus kadına selam veren kedi videosu