28 şubat 1997 postmodern darbesi

siyasal islamın gizli kapaklı temellerinin atıldığı şaibeli darbe.

akp'lilerin bu mağduriyetin çok ekmeğini yediği o süreçtir. (bkz: 28 şubat süreci)
o zamanlar ortalık çok kötüydü. her yer 'şeriat' diye bağıran gerici, yobaz itlerle doluydu. türk ordusu'nun kısmen olaylara müdahale ettiği tarihtir.

boyalı basın'dan haber takip edenler gerçekleri doğaldır ki göremez.

laik cumhuriyetin laik kalmak adına verdiği son tepki. ne yazık ki cumhuriyetimizin yurttaşları tarafından kıymeti anlaşılamamış, aziz yurttaşlar* bu tepkiyi veren zihniyetin tam zıddı olan irticanın abd ile uyumlu hali akp'ye tam destek vermişlerdir. bu tepki bastırıldığı için akp'nin son dönemlerde "iyiydi yea" diye kabullendirilmeye çalışılan ilk 10 yılında bu tepkiyi veren ordu, dernekler, aydınlar kısacası ülkemizin batıya dönük ne yüzü varsa hepsi yok edilmiştir.

bu girişimin tamamen başarıya ulaşması için öncelikle mesut yılmaz liderliğindeki hükümetin batı çalışma grubuna karşı durmaması, onunla uyumlu hareket etmesi gerekirdi*. 99 seçimlerinden sonra kurulan anasol-m'nin de * ya ismail hakkı karadayı'yı ya da çevik bir'i cumhurbaşkanı seçmesi gerekirdi. seçim de erken değil tam zamanında yapılmalıydı. bu şekilde koalisyon ortakları seçime çok güçsüz gitmezdi**, karadayı ya da çevik bir gibi adamların cumhurbaşkanlığında merkez sağın 3 parça halinde* seçime girmesine asla göz yumulmaz, akp'den ayrı bir sağ parti muhtemel bir 2003 seçiminde en az 25-30 puan oy alırdı. bu sonuçla da akp bırakın 20 yıl iktidarda kalmayı, koalisyonla bile iktidara gelemezdi. hiçbir şekilde iktidar olamayan ama boğazına kadar fetö ile ilişikli olan akp maksimum 2007 senesine dek varlığını sürdürebilirdi, biz de irtica belasını bu şekilde başımızdan savmış olurduk. akp gittikten sonra muhafazakârlar yok olmazdı elbette ama fetö tipi örgütleşmelerle * birlikte hareketlerine müsaade edilmeyen, insanların hayat tarzlarına müdahale edemeyen tipte partiler kurabilirlerdi.

geldiğimiz noktada zulüm falan değil düpedüz gereklilik olduğu ortaya çıkmış post modern darbe;

20 yılda ülkenin izzet-i itibarını silken iktidar 28 şubat "mağduru".
çoluk çocuk badeleyen, taciz tecavüz eden, ülkeye kene gibi yapışmış tarikatlar 28 şubat "mağduru".
15 temmuza gelene kadar yargı da bir çok insanın hayatını karartan, iktidarla al takke ver külah takılıp en sonunda 15 temmuz da darbe yapmaya kalkıp 1000 vatandaşın yaralanmasına 223 vatandaşın ölümüne sebep olan fetö cemaat yapılanması 28 şubat "mağduru."

28 şubatın mağdur ettiklerine bakıyorum da keşke daha keskin bir şekilde çözülseymiş.

o dönem mağdurlar için mücadele etmeye çalışan bir liseliydim aklımı silkeyim. zira şu an muhafazakar takılan silkikler o dönem okula gelmeye bile tenezzül etmemişti.

(bkz: acıma yetime döner koyar mabadına)

o dönem açıklama yapan bir kurmaydan gelsin;

(bkz: 28 şubat 1000 yıl sürecek)

lan düşününce adam ne kadar vizyonluymuş şu kodumun 28 şubat mağdurlarını iktidardan silktir edince adamın vizyonu daha da anlaşılacak.

keşke post modern olmayaydı..

9 temmuz 2021 tarihinde yargıtay sanıklar ahmet çörekçi, aydan erol, cevat temel özkaynak, çetin doğan, çetin saner, çevik bir, erol özkasnak, fevzi türkeri, hakkı kılınç, idris koralp, ilhan kılıç, kenan deniz, vural avar ve yıldırım türker hakkındaki müebbet hapis cezasını onadı.
www.aa.com.tr/tr/gundem/28-...

normalde üzerinden çeyrek asır geçmiş olaylar tarih olarak anılabilir ve tarih derslerine konu olabilir. bizde ısrarla bu konulardan kaçınılmasının da bir takım sebepleri var tabii. bunu özellikle hemen seçim öncesi yazmak istedim. ülkede özellikle gençlere farklı yansıtılan 3 konu var:12 eylül 1980 darbesi, fetö ve 28 şubat süreci.

şüphesiz 28 şubat süreci öncesiyle de sonrasıyla da son derece çirkin olaylara sahne olmuştur. peki neden yaşandı bu süreç? dindar bir başbakan olan necmettin erbakan seçildi diye mi? yeni neslin çoğu olayı böyle biliyor değil mi? dindar bir başbakandan rahatsızlık duyuldu ve aşağı indirildi.

sonradan ak parti saflarından milletvekili olan şevki yılmaz biz cezayirliler gibi olmayacağız, onlar iktidar olmadan silaha davrandılar biz önce iktidar olacağız sonra silaha davranacağız derse, başka bir vekil bu laikler geberecek derse kan dökülecek ne olur? insanlar evlerinde oturup ölmeyi ya da iç savaş çıkmasını mı beklerler? siz olsanız öyle mi yaparsınız? bu insanlar milletvekili, bu insanlar dokunulmaz. polis alamıyor, mahkeme yargılayamıyor. peki bu durumda vatanını ve milletini korumaya, onların can güvenliğini sağlamaya yemin ederek göreve başlamış insanlar ne yapmalıydı?

bakın altını çizerek söyleyeyim: başörtülü kadınların eğitim ve bazı diğer haklarının elinden alınması çok çirkindir ve o dönemki kanun ne derse desin bence suçtur, hatta insanlık suçudur. hiç kimse inancı yüzünden ayrımcılığa maruz kalamaz, kalmamalıdır. hangi inançtan olursa olsun. yahudi de kepasıyla girebilmeli mesela okuluna, iş yerine. herkes kendi dininin bayramını, özel gününü yaşayabilmeli. 28 şubat'tan sonra yaşananları asla temize çekmiyorum, aklamıyorum. değinmek istediğim şey 28 şubat sürecinin kendiliğinden, durduk yere olduğunu iddia etmek için ya konu hakkında hiçbir fikrinizin olmaması ya da dümdüz yalancı olmanız lazım.

türbancıların sahnelediği tiyatro oyunu.

2-3 askerin şahsi demeçlerini çarpıtmışlardır.

dönemin iktidarı, ürkek tavşan gibi istifa edip kaçmış.

sonuçta ihtilal olmamış ve hükümet değişmiş.