akran zorbalığı
başlık "doping yaparken hamile kalan pesmerge" tarafından 02.04.2021 02:33 tarihinde açılmıştır.
21.
''farklı'' olarak görülen herkese yapılan iğrenç durum. okullarda yeterli eğitimin verilmesi gerek.
devamını gör...
22.
... son yıllarda annelerin en çok şikayet ettiği durum. nefret dolu insanlarla dolu bir dünyada, çocukların modelleyebileceği daha iyi hiçbir şey yokken başka nasıl bir manzara bekliyordunuz, sorusunun ebesi...
devamını gör...
23.
lisede çok fazla maruz kaldım buna. öyle böyle değil ama her gün okula ağlaya zırlaya giderdim. hatta bir ara okula diye çıkıp okula gitmemeye başlamıştım neredeyse devamsızlıktan kalacaktım. okulda hakkımda çok acımasız yalan yanlış dedikodular çıkarmak mı dersin, merdivende çelme takıp düşürmeye çalışmak mı dersin, hocalarla arkadaşlarımla aramı bozmak mı dersin, yürürken omuz atanlar, üzerime bilerek çay kahve dondurma dökmeye çalışanlar, bilerek yanlış not verenler,çantamı karıştırıp telefonumdaki mesajları okuyanlar, kitaplarımı oraya buraya saklayanlar daha neler neler.
tüm bunların sebebi de okulda herhangi bir gruba girmeyip tek tabanca takılmam*ve okulun en popüler çocuğunun bana çıkma teklifi etmesiydi… dandik wattpad kitabı gibi ama maalesef ki gerçek. ben tepki vermedikçe daha ileri gittiklerini farketmiştim ve neyse ki lisenin son senesinde aklım başıma geldi de hepsinin burnundan fitil fitil getirdim. rezaletti ya.
tüm bunların sebebi de okulda herhangi bir gruba girmeyip tek tabanca takılmam*ve okulun en popüler çocuğunun bana çıkma teklifi etmesiydi… dandik wattpad kitabı gibi ama maalesef ki gerçek. ben tepki vermedikçe daha ileri gittiklerini farketmiştim ve neyse ki lisenin son senesinde aklım başıma geldi de hepsinin burnundan fitil fitil getirdim. rezaletti ya.
devamını gör...
24.
5. sınıfa gidiyordum. o zamanlar 1'den 8'e kadar aynı sınıf olarak okurduk. sınıfımızda bir çocuk vardı. lakabı spastik, özürlü, engelli gibi aşağılayıcı kelimelerdi. ben içten içe üzülsem de herkes böyle davrandığı için karşı da çıkarmıyordum. sınıfın kalecisiydi aynı zamanda. bence on numara kaleciydi beton zeminde kendini yerden yere atardı. diğer sınıflarla maç ayarlar okul çıkışı maç yapardık. bizim spastik gol yeyince takımdaki kaleye en yakın kim varsa o pozisyonda spastigi yerde tekmeler sonra hiçbir şey olmamış gibi maç devam ederdi. artık bir gün tenefüste iken bir arkadaş spastigr tokat attı ve çocuk ilk defa harbiden ağladı. zira genelde gülerdi veya tepki vermesdi dayak yeyince. ben de artık dayanamadım ve spastige kimse vurmayacak vurursa ben de vururum dedim. sözüm dinlendi . nedeni o kadar insanın benden korkması değil. kuzenlerimin de sıkıntılı olduğunu hepsi biliyordu ondan dolayı kimse o gün spastige vurmadı. ertesi gün bu bana geldi sebepsiz yere tokat attı. seni a.kodumun spastigi deyip bunun gözünün oraya iki yumruk salladım. karşılık vermedi zevk aldı herif. dövün lan bunu sesimi çıkarırsam adam değilim dedim. millet bir gündür bunu dövmediği için tüm enerjisini boşalttı üstünde. 1 hafta gözü kafası şişik gezdi, hiçbir şey olmamış gibi yanımızda.
not: yıllar sonra spastigi gördüm kocaman olmuş. korktum anasını satim şu an dokunsak bizi komaya sokar heralde.
not: yıllar sonra spastigi gördüm kocaman olmuş. korktum anasını satim şu an dokunsak bizi komaya sokar heralde.
devamını gör...
25.
akran zorbalığı yoktur, sessiz çocuk vardır. birgün o zorbalık yapanın kafasına büyük gönye ile 2 tane çakın, bir daha asla kimse size yapmaya cesaret edemez.
devamını gör...
26.
doğduğumdan beri yaşadığım, üzerine yüksek lisans tezi bile yazacak kadar maruz kaldığım, bilgimin olduğu sorunsal.
ben yaptım siz yapmayın varsa burayı okuyan küçük kardeşlerimiz sözüm onlara ezdirmeyin kendinizi dayak bile yiyecek olsanız doğru bildiğinizden şaşmayın, sesinizi çıkarın.
çünkü bugün çıkarmazsanız yarın öbür gün o pısırıklığı üzerinizden atamazsınız. bugün türk milletinin bu kadar pısırık, tepkisiz olmasının bir sebebi de akran zorbalığıdır. kabullenemiyoruz veya farketmiyoruz ama akran zorbalığı türk okullarında çok fazla yaşanmakta. şayet etrafınızda sessiz, sakin, içini dökemeyen, okuldan gelince günün nasıl geçti, naber dediğinizde "hiiiçç iyi işte!" diyen bir çocuk, genç varsa büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalıyor demektir.
akran zorbalığı şaka adı altında yapılır hatırlıyorum ben lisedeyken sınıfımdaki fırlama bir çocuk benim sessiz, sakin olmamdan faydalanıp derste herkesin içinde bana "cordyceps benim senin gibi çocuğum olsa kendimden utanırım hahaha" demişti. daha sonra da "şaka yapıyorum kanka ya alınma." demişti.
bunun şakası olmaz bunu kimse normalleştirmesin "ama herkese yapılıyor bize de yapıldıı cınımmm yaa!" deyip insanın asabını bozmayın bu ciddi bir sorundur. haberlerde "yan baktın, laf ettin." kavgası yapan insanları görmüşsünüzdür eminim ki bu insanların %80'i küçükken akran zorbalığına maruz kalmışlardır.
akran zorbalığına maruz kalan insanın kalbi kırılır, özgüveni düşer, insanlara karşı güvensizlik hisseder, agresifleşir ve saldırganlaşır yeri gelir birini döver yeri gelir birini öldürür.
yapmayın! çevrenizde bu davranışı yapanları gerek sözel gerek fiziksel olarak uyarın buna maruz kalan insanları da anlamaya onlara destek olmaya çalışın. ilk başta mırın kırın ederler sonra içlerini dökerler.
kimse bu eyleme kayıtsız kalmasın!
ben yaptım siz yapmayın varsa burayı okuyan küçük kardeşlerimiz sözüm onlara ezdirmeyin kendinizi dayak bile yiyecek olsanız doğru bildiğinizden şaşmayın, sesinizi çıkarın.
çünkü bugün çıkarmazsanız yarın öbür gün o pısırıklığı üzerinizden atamazsınız. bugün türk milletinin bu kadar pısırık, tepkisiz olmasının bir sebebi de akran zorbalığıdır. kabullenemiyoruz veya farketmiyoruz ama akran zorbalığı türk okullarında çok fazla yaşanmakta. şayet etrafınızda sessiz, sakin, içini dökemeyen, okuldan gelince günün nasıl geçti, naber dediğinizde "hiiiçç iyi işte!" diyen bir çocuk, genç varsa büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalıyor demektir.
akran zorbalığı şaka adı altında yapılır hatırlıyorum ben lisedeyken sınıfımdaki fırlama bir çocuk benim sessiz, sakin olmamdan faydalanıp derste herkesin içinde bana "cordyceps benim senin gibi çocuğum olsa kendimden utanırım hahaha" demişti. daha sonra da "şaka yapıyorum kanka ya alınma." demişti.
bunun şakası olmaz bunu kimse normalleştirmesin "ama herkese yapılıyor bize de yapıldıı cınımmm yaa!" deyip insanın asabını bozmayın bu ciddi bir sorundur. haberlerde "yan baktın, laf ettin." kavgası yapan insanları görmüşsünüzdür eminim ki bu insanların %80'i küçükken akran zorbalığına maruz kalmışlardır.
akran zorbalığına maruz kalan insanın kalbi kırılır, özgüveni düşer, insanlara karşı güvensizlik hisseder, agresifleşir ve saldırganlaşır yeri gelir birini döver yeri gelir birini öldürür.
yapmayın! çevrenizde bu davranışı yapanları gerek sözel gerek fiziksel olarak uyarın buna maruz kalan insanları da anlamaya onlara destek olmaya çalışın. ilk başta mırın kırın ederler sonra içlerini dökerler.
kimse bu eyleme kayıtsız kalmasın!
devamını gör...
27.
hem uğramış hem de yapmış biriyim. çocuklukta da maalesef doğa kanunları geçiyor ve büyük balık küçük balığı yutuyor. bu bir tür karma herhalde, çocukluğumun ilk dönemlerinde bayağı zorbaydım (bisiklet kaçırmışlığım bile var). çocukluğumun ortasında ise belamı bulmuştum. ergenliğe girerken normal modda devam etti. bu tür şeyler insanın aklına 30'undan sonra geliyor.
devamını gör...
28.
fakirseniz çocuğunuzu ilkokula ve liseye göndermeyin, hep söylerim bunu.
kırşehir, çorum, elazığ eğitim fakültesi mezunu 24-25 yaşındaki bir tip, çoçuğunuza ne sunabilir?
faydalı olmaktan ziyade köreltici olacaktır.
bu okullardaki çocuklar da kaçınılmaz olarak fiziksel ve sözel şiddete başvurmaya teşnedirler. ahmakça ideolojik faaliyetlere değinmiyorum bile.
varlıklıysanız ve çocuğunuzda kalıcı bir zihinsel noksanlık yoksa, belli başlı özel okullara gönderebilirsiniz yabancı dil öğrensin diye. onların da başka bir yararı olmaz zaten. 70’lerin, 80’lerin dünyasında yaşamıyoruz, elinizi yüzünüzü yıkayın kendinize gelin.
kırşehir, çorum, elazığ eğitim fakültesi mezunu 24-25 yaşındaki bir tip, çoçuğunuza ne sunabilir?
faydalı olmaktan ziyade köreltici olacaktır.
bu okullardaki çocuklar da kaçınılmaz olarak fiziksel ve sözel şiddete başvurmaya teşnedirler. ahmakça ideolojik faaliyetlere değinmiyorum bile.
varlıklıysanız ve çocuğunuzda kalıcı bir zihinsel noksanlık yoksa, belli başlı özel okullara gönderebilirsiniz yabancı dil öğrensin diye. onların da başka bir yararı olmaz zaten. 70’lerin, 80’lerin dünyasında yaşamıyoruz, elinizi yüzünüzü yıkayın kendinize gelin.
devamını gör...
29.
yasit cocuklarin kendi aralarinda uyguladigi ruhsal/ fiziksel siddet olarak tanimlanabilir. ozellikle “farkli” olarak gorulen cocuklarin maruz kalmasi hayli yuksek bir olasilik.
aslinda cocuklar bilincli olarak ya da saf kotuluk yapma amaciyla birbirlerine zarar vermezler pek.
biz insanlar ıc gudusel olarak gruplasma ve hiziplesmeye yatkin bir tur oldugumuz icin kendimizden olmayani/ kendimiz gibi olmayani potanin disina atma gibi egilim gosterebiliyoruz ve bu bilincsiz yonelimimiz cocukluk evresinde dahi bas gosterebiliyor.
yalniz tamam, her ne kadar ic gudusel olarak gruplasmaya ve bundan mutevellit otekilestirmeye yatkin olsak bile siddetin ogreniminin baslangic merkezi ailedir efenim. ve aile icerisinde cocuk zorbaligi/ gucsuz olani ezmeyi ogrenmisse, egitimini aldigi siddeti pratige dokmek icin sececegi baslica kisi yalniz ve gucsuz olarak gordugu akrani olacaktir.
#2713358 enteresan bir tanim. ılkogretim zorunludur ve ilkokul lise ogrenimi olunmaksizin en basit iste dahi calismak, is bulmak gunumuzun sartlarinca mumkun degildir sanki, tabii yine de siz bilirsiniz.
ve akran zorbaligi elazig, corum egitim fakultelerinden mezun ogretmenlerin cocuklara uyguladigi bir siddet degildir, en azindan zorbaligin bu turunun tanimi bu sekilde degildir.
aslinda cocuklar bilincli olarak ya da saf kotuluk yapma amaciyla birbirlerine zarar vermezler pek.
biz insanlar ıc gudusel olarak gruplasma ve hiziplesmeye yatkin bir tur oldugumuz icin kendimizden olmayani/ kendimiz gibi olmayani potanin disina atma gibi egilim gosterebiliyoruz ve bu bilincsiz yonelimimiz cocukluk evresinde dahi bas gosterebiliyor.
yalniz tamam, her ne kadar ic gudusel olarak gruplasmaya ve bundan mutevellit otekilestirmeye yatkin olsak bile siddetin ogreniminin baslangic merkezi ailedir efenim. ve aile icerisinde cocuk zorbaligi/ gucsuz olani ezmeyi ogrenmisse, egitimini aldigi siddeti pratige dokmek icin sececegi baslica kisi yalniz ve gucsuz olarak gordugu akrani olacaktir.
#2713358 enteresan bir tanim. ılkogretim zorunludur ve ilkokul lise ogrenimi olunmaksizin en basit iste dahi calismak, is bulmak gunumuzun sartlarinca mumkun degildir sanki, tabii yine de siz bilirsiniz.
ve akran zorbaligi elazig, corum egitim fakultelerinden mezun ogretmenlerin cocuklara uyguladigi bir siddet degildir, en azindan zorbaligin bu turunun tanimi bu sekilde degildir.
devamını gör...
30.
bazen velinin devreye girmesi gerekiyor.
ailesi çok modern bir bebe vardı, bunu sıkıştırıp vuruyorlardı. bir gün "sen de vur" lafına inanmış, patlattı zorbalardan birine. çocuğu yerde tekmeleyip çöpe attılar. bildiğin çöpe. sahipsiz bellemişlerdi çünkü.
ailesi tırsaklığını "batılıyız, şiddet kötü, otonomi öğrensin" diye gizliyor diye düşünürdüm. (çocuk bu laflarını aylar sonra anlattı, resmen bizim gruba sığınmıştı) hala da çocuğuna o noktaya kadar sahip çıkmamış ana babaya saygı duymam.
ailesi çok modern bir bebe vardı, bunu sıkıştırıp vuruyorlardı. bir gün "sen de vur" lafına inanmış, patlattı zorbalardan birine. çocuğu yerde tekmeleyip çöpe attılar. bildiğin çöpe. sahipsiz bellemişlerdi çünkü.
ailesi tırsaklığını "batılıyız, şiddet kötü, otonomi öğrensin" diye gizliyor diye düşünürdüm. (çocuk bu laflarını aylar sonra anlattı, resmen bizim gruba sığınmıştı) hala da çocuğuna o noktaya kadar sahip çıkmamış ana babaya saygı duymam.
devamını gör...
31.
bunu, çocukluğumda çok yaşadım.
bunun bir sürü örneğini yazabilirim ama buna bile utanıyorum.
ama evladım bunu yaşamasın diye elimden geleni yaptım ve başarılı olduğumu gördüm çok şükür.
bunun bir sürü örneğini yazabilirim ama buna bile utanıyorum.
ama evladım bunu yaşamasın diye elimden geleni yaptım ve başarılı olduğumu gördüm çok şükür.
devamını gör...
32.
ilkokulda sınıfımızda hasan diye bir çocuk vardı. baya uğraşırlardı bunla. işte lakap takmalar, gruba dahil etmememler, hakkında eşek şakaları sırasına su döküp üzerine oturunca altına işemiş diye haftalarca dalga geçmeler filan, bazen de döverlerdi. belki çoğumuzun karşılaştığı ufak tefek akran zorbalıkları olmuştur böyle. ama herkeste etkisi aynı olmuyor. özellikle hasan gibi aşırı duygusal biri için. tabi bizim okuduğumuz dönemde akran zorbalığı kavram olarak bile pek bilinen bir şey değildi toplumda. çocuk yaşta biz de çok üzülürdük ama ne yapacağımız bilmiyorduk. bir kaç defa öğretmene şikayet ettik en fazla. hasan onu bile yapmazdı. hiçbir şeyi takmayan cins bir öğretmenimiz vardı, önümüze bir kitap verir bunu deftere geçirin derdi. biz baya bir kitabın sayfalarında yazanları olduğu gibi deftere yazarak bitirirdik dersleri. o sırada emekliliği gelmiş o öğretmenin torununa kazak örer arada sırada ses yapmayın diye bağırmak dışında bir fonksiyonu yoktu. hasan 4. sınıfa kadar okudu bizimle. sonra artık bu zorbalık mevzusu mu başka bir neden mi bilmiyorum başka okula gitti. 5.sınıftan sonra biz de başka bir yere taşındık o okuldaki arkadaşlarla koptum. yıllar sonra üniversite yemekhanesinde hasanın mahallesinde komşusu olan ortak bir arkadaş ile karşılaştık. hasanla en son karşılaşmanın üzerinden 10 sene filan geçmiş yani. eskilerden filan konuşurken konu hasan'a geldi. hasan'ın babası vefat etmiş orta okuldayken, sonra okula devam etmemiş, sağda solda sanayide, fırıncıda değişik işlerde çıraklık yapmış bir süre. hasan'ın ortamı çok bozulmuş, 16-17 yaşında ablası ve annesini de bırakıp, mahalleyi terketmiş. ondan 2-3 yıl sonra da intihar etmiş.
hasan'ın hikayesini dinleyince içimde vicdan azabıyla iç içe büyük bir acı hissettim. suçluluk hissettim. elbette ilkokul 4'ten sonra hayatında ters giden faktörlerin, kendi seçimlerinin etkisi mutlaka vardır ama hasan'ı o sona götüren hikayenin başladığı yeri biliyor olmak, ona şahit olduğunu bilmek ağır geldi bana. hasan'ın hikayesinin yarısında dahil olan biri belki bunu göremeyebilir. ama hikayenin başladığı yeri bilen biri için durum farklı. hasan'ı sonradan tanıyan bir için hasan zaten dersleri kötü, okumaya isteği olmayan bir çocuktu ve okumadı. ama her gün alay edildiği, zorbalığa maruz kaldığı bir okula istekli olması zaten mucize olurdu hasan'ın. her gün nefret ederek gittiği okulda başarılı olmadığı için suçlu olan hasan değildi. zaten kötü giden eğitim hayatının ortasında babasını kaybetmesi hasan'ın suçu değildi. etrafında ona destek olacak kimsenin olmadığı bir yerde zaten çok güçlü olmayan, duygusal bir çocuk olan hasanın en ağır çocukluk travmaları, ergenlik bunalımlarının iç içe girdiği bir yerde bir işte sebat edemeyecek kötü alışkanlıkları olan, bizim yanlış insanlar dediğimiz, belki hasan'ın kabul gördüğünü hissettiği tek ortam olan insanlarla arkadaşlık etmesi onun suçu değildi. mesela ben biliyorum ki hasan ilkokul hayatı boyunca zorbalık görmese, sonraki seçimleri de farklı olurdu. hasan'ın hikayesini öğrendiğim karşılaşmanın üzerinden yıllar geçti ama o suçluluk duygusunu zaman zaman gelip göğsümün üzerine oturuyor tüm ağırlığıyla. mesela o gün bir kaç vicdanlı çocuk toplanıp hasan'ı dövenlere diklenseydik, korusaydık. ne bileyim anneme anlatsaydım da annem gidip belki hasan'ın annesi ile konuşurdu. hasan'ın annesi okula gelirse belki öğretmen hasan'ı korur kollardı. babasının ölümünden sonra hasan belki okula devam ederdi, belki etmezdi ama bir arkadaş grubuna dahil olabildiğini gören hasan, kazandığı özgüvenle belki daha iyi insanlarla arkadaşlık ederdi. belki çok iyi bir motor ustası olurdu, belki iyi bir hamur ustası olurdu, belki kendi ailesini kurardı...
o yüzden akran zorbalığı basite indirgenecek, her çocuğun başına gelebilecek basit bir şey olarak görülmemeli. bugün bir psikoloji klişesi olarak gördüğümüz o çocukluğa inelim denildiği nokta, o dönemde yaşadığınız tüm travmatik olaylar bugün karşınıza çıkan yol ayrımlarında hangi yönü seçeceğinizi kulağınıza fısıldayan bir gerçeklik.
tabi burada önerilen çocukların hiçbir zorlukla karşılaşmadığı steril bir ortamda yetişmesi değil. çünkü böyle steril ortamlarda yetişen çocukları da ileride zorluklarla karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilemedikleri için bocalıyorlar. burada yapılması gereken çocuklara zorluklarla nasıl baş edebileceklerini öğretmek,
bilmiyorum.
hasan'ın hikayesini dinleyince içimde vicdan azabıyla iç içe büyük bir acı hissettim. suçluluk hissettim. elbette ilkokul 4'ten sonra hayatında ters giden faktörlerin, kendi seçimlerinin etkisi mutlaka vardır ama hasan'ı o sona götüren hikayenin başladığı yeri biliyor olmak, ona şahit olduğunu bilmek ağır geldi bana. hasan'ın hikayesinin yarısında dahil olan biri belki bunu göremeyebilir. ama hikayenin başladığı yeri bilen biri için durum farklı. hasan'ı sonradan tanıyan bir için hasan zaten dersleri kötü, okumaya isteği olmayan bir çocuktu ve okumadı. ama her gün alay edildiği, zorbalığa maruz kaldığı bir okula istekli olması zaten mucize olurdu hasan'ın. her gün nefret ederek gittiği okulda başarılı olmadığı için suçlu olan hasan değildi. zaten kötü giden eğitim hayatının ortasında babasını kaybetmesi hasan'ın suçu değildi. etrafında ona destek olacak kimsenin olmadığı bir yerde zaten çok güçlü olmayan, duygusal bir çocuk olan hasanın en ağır çocukluk travmaları, ergenlik bunalımlarının iç içe girdiği bir yerde bir işte sebat edemeyecek kötü alışkanlıkları olan, bizim yanlış insanlar dediğimiz, belki hasan'ın kabul gördüğünü hissettiği tek ortam olan insanlarla arkadaşlık etmesi onun suçu değildi. mesela ben biliyorum ki hasan ilkokul hayatı boyunca zorbalık görmese, sonraki seçimleri de farklı olurdu. hasan'ın hikayesini öğrendiğim karşılaşmanın üzerinden yıllar geçti ama o suçluluk duygusunu zaman zaman gelip göğsümün üzerine oturuyor tüm ağırlığıyla. mesela o gün bir kaç vicdanlı çocuk toplanıp hasan'ı dövenlere diklenseydik, korusaydık. ne bileyim anneme anlatsaydım da annem gidip belki hasan'ın annesi ile konuşurdu. hasan'ın annesi okula gelirse belki öğretmen hasan'ı korur kollardı. babasının ölümünden sonra hasan belki okula devam ederdi, belki etmezdi ama bir arkadaş grubuna dahil olabildiğini gören hasan, kazandığı özgüvenle belki daha iyi insanlarla arkadaşlık ederdi. belki çok iyi bir motor ustası olurdu, belki iyi bir hamur ustası olurdu, belki kendi ailesini kurardı...
o yüzden akran zorbalığı basite indirgenecek, her çocuğun başına gelebilecek basit bir şey olarak görülmemeli. bugün bir psikoloji klişesi olarak gördüğümüz o çocukluğa inelim denildiği nokta, o dönemde yaşadığınız tüm travmatik olaylar bugün karşınıza çıkan yol ayrımlarında hangi yönü seçeceğinizi kulağınıza fısıldayan bir gerçeklik.
tabi burada önerilen çocukların hiçbir zorlukla karşılaşmadığı steril bir ortamda yetişmesi değil. çünkü böyle steril ortamlarda yetişen çocukları da ileride zorluklarla karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilemedikleri için bocalıyorlar. burada yapılması gereken çocuklara zorluklarla nasıl baş edebileceklerini öğretmek,
bilmiyorum.
devamını gör...
33.
zordur yıllarla birlikte etkisi geçer sanılsa da öyle olmuyor bazen yaşadığınız kısacık bir an sizi yeniden o zamanlara götürebiliyor.
insanın insana zorbalığı zor ama akran zorbalığı dediğimiz hepsinden daha başka çocuk kalbinizle, ruhunuzla bunu yaşamanız, bununla baş etmeye çalışmanız başlı başına bir sınav...
insanın insana zorbalığı zor ama akran zorbalığı dediğimiz hepsinden daha başka çocuk kalbinizle, ruhunuzla bunu yaşamanız, bununla baş etmeye çalışmanız başlı başına bir sınav...
devamını gör...
34.
farklı olan , farklı görülen dışlanır.toplumumuzda hala daha bu şekildedir. genel olarak topluma ayak uyduramayan çocuklar büyüdüklerinde de ayak uyduramazlar. ya öne çıkarlar ya da bastırılırlar bilmiyorum. bende çocukluğumda zorbalık görmüş biriyim. atlatması zor olan bir şey ama farklılığın kötü değil güzel bir şey olduğunu anladığınızda her şey değişiyor.
devamını gör...
35.
ucube insanların yaptığı davranış. duygusal ve zik olduğumnu far ettikleri anda zorbalık yaparlardı lisede ve ortaokulda bana, üzerine kilo da eklenince al sana rezalet bir psikoloji. bazı çocuklar intihar bile edebiliyor ne yazık ki. bazıları da tüm okulu falan tarıyor insan katlediyor işte.
devamını gör...
36.
zayıflıkları test ederler, s.tkrin gidin mk diyene kadar zorlarlar
devamını gör...
37.
bu akran zorbalığı da olmasa millet iyice salacak, seviyorum iyi ki var her türlü zorbalığa evet, toplum baskısının hastasıyız.
devamını gör...
38.
kendini statü ve dış görünüş gibi etkenler dolayısıyla daha "üstün" gören kişinin uyguladığı zorbalıklar bütünüdür.
genellikle ilk ve ortaokul dönemlerinde kişi maddi durumu, hastalığı, ten rengi, dış görünüşü, sınıftaki statüsü gibi yoktan sebeplerle akranlarının veya öğretmeninin fiziksel veya psikolojik baskısına mâruz kalır.
güzel olmayanla oynamamak, fakir olanla dalga geçmek, sevmediğini dışlamak en bilinen zorbalıklardandır.
kişide travmalar bırakıp üzer.
geri dönüşü ise yoktur.
genellikle ilk ve ortaokul dönemlerinde kişi maddi durumu, hastalığı, ten rengi, dış görünüşü, sınıftaki statüsü gibi yoktan sebeplerle akranlarının veya öğretmeninin fiziksel veya psikolojik baskısına mâruz kalır.
güzel olmayanla oynamamak, fakir olanla dalga geçmek, sevmediğini dışlamak en bilinen zorbalıklardandır.
kişide travmalar bırakıp üzer.
geri dönüşü ise yoktur.
devamını gör...
39.
acımasız veletlerin gazabına her çocuk maruz kalmıştır bir şekilde. gelecekte de taşıyacağın izler bırakır.
devamını gör...
40.
beni 17'mde sigaraya baslatip elimde 4 tane sigara sondurup iz birakmama sebebiyet vermis elim hadise
devamını gör...