anneyle babanın aşkının tiksindirici olması

tiksindirici olan aşkları değil, ardında büyük sebepler aradığımız varoluşumuzu aslında bu iki basit makinenin var etmesi.

evlatlar gözünde "anne" ve "baba" ünvanlarına sahip oldukça değişmesi imkansız olan durum.

ama toplusal roller bazında "kadın" ve "erkek" olarak etiketleri değiştirirsek, o zaman gayet normal gelecektir.

aynada kendini mi gördün dememek için çok mücadele ettiğim başlık.

asil tiksindirici olan cocuk yetistirmeyi becerememeleri.
aşktan tiksinen insan mi olur? daha az oynaşaydiniz da dogru durust yetistirseydiniz su cocugu.

başına iş arayan yazar beyanı.
dua et sonsuza kadar o aşkları tazelensin.

aslında tiksindirici değil ve aşklarını bizlerden farklı yaşamaları garip geliyor gençlere. biraz jenerasyon ve sevgilerini belli etme şekli farklı diyelim. babamın saçma romantikliği yüzünden zamanında çok tanık oldum birbirlerine olan aşklarına. annem hadi avrupa'da büyümüş, orada okumuş ve yetişmiş bir kadındı yine anlıyordu aşk meşk olaylarından. peki babama ne demeli? tam bir aşk ve romantizm fakiriydi. babamın bu romantizm ve aşk fakirliği tiksindirici değildi, aksine şimdi düşünce güzelmiş diyorum. çekilemez tarafı aşklarına tanık olmak zorunda kalıyorduk. babamın boş aşık tripleri ızdırap gibiydi.

10-11 yaşlarında falanım. yaz tatili için gümüşyaka yazlığa gidicez. 1.5-2 saat gibi bir yolumuz var. babam gitmiş üşenmemiş kaset doldurmuş, bunu dinleyeceğiz yol boyu diyor. iyi dedik araba senin dinleyelim. playlist tam bir ergen işiydi.

1- arif sağ - yol ver dağlar.
2- musa eroğlu - mihriban.
3- sabahat akkiraz - ne ağlarsın.
4- musa eroğlu - mihriban.
5- mahzuni şerif - işte gidiyorum çeşmi siyahım.
6- musa eroğlu - mihriban.
7- selda bağcan - öyle bir yerdeyimki.
8- musa eroğlu - mihriban.

sıralama hiç bozulmadan 20 şarkı bu şekilde ilerledi. hep bir track sonrasına mihriban türküsünü koydurmuş. bu playlist için kasetçinin önünde 1 saat durdu. nasıl kurmuş oyunu mahir çayan bıyıklı don juan. tabi annemin adını hemen tahmin ettiniz. 2 saat boyunca mihriban dinledik. şarkı her çaldığında bağıra bağıra söyledi arabada. işin garibi canım annemin hoşuna gitti. hatta bu şarkı yüzünden küçükken babam anneme şarkı yazmış zannediyordum.

o zamanlar çok komiğime gitmişti ama şimdi düşününce güzel taktikmiş. babamın bu tür liseli ergen taktikleri hep işe yaradı, annem hep kandı. gurbetçi aklı işte.

ayrıntıya girmezsek çok güzel bir şey aşklarını görmek. anne babanın birbirini sevdiğini görmek çok kıymetli. fakat bencillik gibi olmasın ama ayrıntıya girince bi' yaniii tuhaf geliyor insana. bir de benimkiler pek muç muçtur, olsunlar tabi de... tuhaf yine de.

kendini tiksndirici bulan insan beyanı. ee sen de ağaç kavuğunda yetişmedin o tiksinçin meyvesi tatlı olacak değil bu mantıkla.(bkz: kıps)

bu aile şu müge anlı, esra erol müdavimi aile(lerden) mi hayırdır.. ki bunlar, nasıl bir anne babadırlar ve aşk diye ne yaşayıpta çocuklarına da izlettiriyorlar; korkutup tiksindirmeyin milleti.. ( varsa kişisel travmalar, uzman terapistlerle bilimsel usullarle paylaşılır, sözlüklerde değil.)

tiksindirici mi?
tartıştıklarını göreceğime aşklarını yaşadıklarına şahit olmayı tercih ederim ki ufak tefek şeyler dışında tartışmak yerine tatlı tatlı şakalaşıyorlar ve çok hoşuma gidiyor.

arada ben de kıskanıp konuya dahil oluyorum çünkü neden olmayayım?
bu arada umarım karşılaşacağımız en tiksindirici şey bu olur.