aşkın tarifi

yönlendirilebilen ancak sonrasında baş edilemeyen duygu yoğunluğudur.

1 cift goz, 1 cift gogus, 1 cift dudak.

minik minik bi sürü öpücük, sesini tekrar tekrar dinlemek, en yukarı çıkartılıp oradan aşağı tek başına bırakılmak.

en güzel tamamlanma halidir.

kimyasal bir olgudur.
benim için tarif edilmesi gerekiyorsa düşünüyorum bir sn, bir arabanın benzini gibidir. sizi gitmek istediğiniz, bulunmak istediğiniz yere taşıyacak bir aracı.

araba ve diğer tüm etkenler ise yolda ağzınızın yüzünüzün dağılıp dağilmamasına karar verecek önemli ayrıntılardır. benzin her zaman sizi varmak istediğiniz noktaya ulaştırmayacaktır işin özü. benden de aşk tarifi bu kadar olurduhajsj.

bomboş bir yalan mı?

(bkz: patates kızartması)

bir bardak un , yarım bardak süt , bir kaşık şeker , varsa fıstıklı çikolata. böyle mi oluyor bu tarif . anı yaşayın böyle şeylerin tarifi yoktur . çünkü aşk her kesde aynı tepkimeleri vermez . kimi çok sever , kimi unutmak için sever , kimi para için , gelecek için sever , o yüzden belirli tarife yada kalıba koyamazsınız aşkı . biraz abest olacak ama , insan yanındaki ile yaşar , aklındaki ile ölür diyerek noktalıyorum .

sabah uyanıp gözünü açtığında ilk iş elini beline sarıp, ensesinden koklayarak öptüğün o temasta saklıdır.
gün içerisinde sana söylediği herhangi bir şey, senin için dünyanın en önemli cümleleri ise mesela bunun adı aşktır.
keskin bir cesaret ister aşk, zor engelleri aşmayan ilişkiler zaten bozulmaya başlamıştır içten içe. karpuzun dışı yemyeşil olabilir ama içi?
çürüğün kabuğuna ulaşması zaman alır.
bu sebeple her kaliteli aşk zorluklarla sınanmalıdır. yoksa sıradan bir ilişkiden bir adım öteye sadece hayallerde geçebilir.

ayrıca aşk birbirini kandırabilme sanatından kendini sıyırabilenlerin işidir.
anlamın etrafında dolanan kelimelerle cümleleri süsleme işi elbette olacaktır fakat kalpte hissettirdiği şey hedefe hızlı gidebilmenin keyfidir.

detaylara çok önem verilmesi gereken tariflerdir.
mesela 20 yıl geçse de; saçma sapan bir cisim gördüğünde, bir çiçek kokladığında aklına gelmesidir.

aşkın çok ayağa düştüğü, her ilişkiye aşk denilen zamanlardayız...
aşk öncelikle bu ergen kafadan kurtulma halidir.
birisi için, büyük şeyler yapabilme erdemidir aşk.

üzgünüm ama milyonlarca insan gerçekten bir kadına aşık olmadan ölüyor.
bu tadı, bu keyfi yaşamadan biten hayatlar.
sorsan sevmişler ama işte aşk başka...
aşk dediğin insan hayatında belki 1, mucizelere inanıyorsan 2.
ama çoğunlukla sıfır.
kendi hayatını, o ihtiyaç duyduğunda"hiç" düşünmeden sona erdirebilecek kadar sevebildin mi hiç?
hayatının merkezine hiç başkasını koydun mu gerçekten?
biraz hasta diye mesela, sabahlara kadar gözünü kırpmadan onu izledin mi?
sadece baş ağrısına iyi geldiği için, saatlerce bir kadının saçını okşayarak yanında sustun mu?
uzatmayacağım.
aşk güç ve kudret ister.
onu karşındakine verecek götün yoksa bu işlere girme.
"he o mu? evet ya, takıldık bir ara." cümlesindeki gizli ex olmaya devam et.

dünya şampiyonunu çok sevmek gibidir aşk. dünya şampiyonu, gözüne, duyumsadığın sevgiye minnettarmış gibi görünür. herkes bir şeylerin yanlış olduğunun farkındadır ama hiçbir zaman yanlış olan şeyi herkes aynı anda keşfedemez ve aşk baki kalır. *

bana göre o eskilerde çok duyduğumuz, klişeleşmiş söz olan " bakmaya doyamamaktır".insan sevdiğine bakar, bakar, bakar bazen baktığında gördüğü aşkta kaybolur.zamanı unutur. dokunmak, hissetmek ya da saatlerce konuşmak değil bakmak yeter çoğu zaman.