avokado

herkesin özentilikten sevdiğine emin olduğum meyve, yağlı tatsız tuzsuz saçma sapan. ananas varken avokadoyu kim napsın. peh!

üstüne, limon, kimyon, karabiber, pul biberi, ekşi sirke, allah ne verdiyse serptiğimizde anca bi halta benziyor tadı. düşün öyle gereksiz. öyle boşa dökülen para.

lakin bunların ağacı çok şeker. avakado çekirdeğinden denemiştim. neredeyse tutuyordu. 10 cm civarı uzamıştı. birden öldü allahsız.

moralim bozuldu hatırlayınca bak yine.

şu sosları, limonu bilmemneyi kuru ekmekle yesen o da muazzam olur zaten. gereksiz meyve. defolsun gitsin ülkemizden. vahhabi köpeği.

hispaniklerden öğrendiğim, gece vakti bir şeyler atıştırayım dediğimde favorimdi amerikada.

varsa... pita... / lavaş.
rendelenmiş kaşar.
avokado.
serpecek tuz.

rulo/dürüm yapıp deneyin. bunu denemeden de avokoya pok atıp hayatınızdan çıkarmayın sakın.

tek çekirdekli hıyar.

o kadar merak edipte çiğ bal kabağı yiyormuş tadı veren meyve.

cevizin yağı+sabunun tatsız dokusu= avakodo

youtuber ve influencer meyvesi.

hiç yemedim. bim'e ne zaman gelir acaba?

çimlendirmek için çekirdeğini* kuzenimden istediğim -dilim varmıyor ama maalesef- meyve.

şu hani kürdan batırıp orta yerinden su dolu bardağa koyuyorsun da sonra çimleniyor ya, hah işte onu yapayım dedim, gelen çekirdeği beslemeye başladım. gel zaman git zaman* biraz yeşerdi falan, sonra hooop aldım saksıya. ne mi oldu, bi' arpa boyu kadar yol almadı. kaldı öyle güdük. geçen teyzem bi video atmış "heeey, avokadoma bakın" diye, yalan yok, kıskandım. biri nerdeyse 50 cm ağaç olmuş çekirdeğin, hem de benim bu işe başladığım sürenin yarısı kadar zamanda.

nasıl mı olmuş bu iş, öyle kürdanla falan değil, atmış bi' çiçeğin dibine, sonra kürdanla şeyeder, koyarım bardağa diye, unutmuş, arada çiçeği sulamış, zaman içinde de çiçeği çürütmüş ve temizleyeyim derken de aşağıdaki manzarayla karşılaşmış.


nasıl kıskanmayayım şunu?* ama günah bana yaa, yazık. neredeyse 5 aydır bekliyorum büyüyecek diye ben benim güdük. neyse, 4 aydır çimlenmeyen ikinci çekirdeği attım bahçeye, ne hali varsa görsün!

not: bu arada, kendileri bu şekilde meyve vermiyorlarmış, aşılanması gerekiyormuş, aldığım duyumlar bu yönde. benim yetiştirme sebebim de tammamen meyve vermemesi idi zaten, sevmiyorum çünkü kendilerini. ama bitki olarak güzeldi be, tam bir saksı ev çiçeğisi idi. neyse, teyzeminkini çalcam artık.

ketojenik diyetin demir başı.

saman gibidir.

boş meyve.
bir kere yedim daha da yemem.
o ne öyle, salyangoz gibi, ıyyy.

kızarmış ekmek üzerine olgunlaşmış avokado ezilerek sürülür. onun üzerine de yumurtayı artık hangi şekil ve kıvamda seviyorsaniz eklenir. en üste de bence karabiber çok yakışıyor ve hatta biraz da ezine peyniri de lezzet verir. sonra da afiyetle yenir.

annem kahvaltıda seviyor. bence margarin gibi. evet vizyonsuzum.

zengin meyvesi.

pazardan 20 liraya aldığın şeye de zenginlik demezsin be..

yağı biraz pahalı olsa da yanma derecesi en yüksek yağlardan olduğu için fırında kullanmak güzel sonuçlar ortaya çıkartır. meyve olarak ise her formda ayrı severim.

özdilek' te 35, file markette ise 30 ti el olan allahsız yeşil böcektir.

(bkz: persea americana)
vatani amerika kitasi olan meyve. gariptir, önceden hic sevmezken simdi tadi cok farkli geliyor.
orjinal adina ek olarak (bkz: alligator pear) seklinde de adlandiriliyormus. ilginc.