61.
şarkıcılar unutulur, sanatçılar unutulmaz sözünün örneği olan gruptur. çocukluğumdan beri sık sık dinler ve hâlâ efkarlanırım..
devamını gör...
62.
kız kardeşimle bilgisayarın hoparlörünü camın kenarına çekip tüm mahalleye 'aşıklar tepesi' şarkısını dinlettiğimiz müzik grubu.
devamını gör...
63.
hiçbir yaşımda beğenemediğim, neden methiyeler düzüldüğünü de bir türlü anlayamadığım bir grup(tu). allah rahmet eylesin eyvallah da barış akarsu da böyle mesela. ne yaptı? müzikal anlamda ortaya ne koydu, ne koyabilme ışıltısı sundu da bu kadar büyütüldü onu da anlayamadım gitti.
iyi insanlardır, güzel insanlardır ona lafım yok ama ben müzikal anlamda yorum yapıyorum tabi.
iyi insanlardır, güzel insanlardır ona lafım yok ama ben müzikal anlamda yorum yapıyorum tabi.
devamını gör...
64.
bu akşam, deryalar şarkısı ile aklıma gelen grup.
hadi ağlayalım.
hadi ağlayalım.
devamını gör...
65.
devamını gör...
66.
arabesk rock grubu desem ayıp etmiş olmam herhalde.
çünkü ciddi damar şarkıları var.
an itibariyle ilk aklıma gelen (bkz: severek ayrılanlar).
dinlenirdi zamanında.
çünkü ciddi damar şarkıları var.
an itibariyle ilk aklıma gelen (bkz: severek ayrılanlar).
dinlenirdi zamanında.
devamını gör...
67.
bir dönem arkadaş şarkısıyla bir nesli mezun etmiş müzik grubu.
devamını gör...
68.
mimoza diye bir parçaları var. düğünümün ilk dans müziği olarak hayal etmiştim. şimdi gülüyorum. evlilik hayali kurduğum toy yaşlardı. e tabi hayalimdeki sevgiliye olan aşkımı anlatacak en güzel parçayı bulmuştum. ayna benim gençliğimdir. bana hep güzel şeyler hatırlatır.
devamını gör...
69.
90ların kaliteli gruplarından biridir.
90ların çocuklarından olup da, grupla tanışmamış, bir şarkısına ait anısı olmamış kimse yoktur sanırım.
tırtıl
biz akdenizliyiz
anlatmalıymış meğer
gittiğin yağmurla gel
aşıklar tepesi
daha bir sürü buraya yazamadığım güzel şarkı.
iyi ki hayatımıza dokunmuşlar.
90ların çocuklarından olup da, grupla tanışmamış, bir şarkısına ait anısı olmamış kimse yoktur sanırım.
tırtıl
biz akdenizliyiz
anlatmalıymış meğer
gittiğin yağmurla gel
aşıklar tepesi
daha bir sürü buraya yazamadığım güzel şarkı.
iyi ki hayatımıza dokunmuşlar.
devamını gör...
70.
çıkış yaptıkları "gurbette yorgun düştüm be ceylan" parçasıyla fırtınalar estirmişti. ah 90'lar!..
devamını gör...
71.
gözlük deyince akla gelen ilk gruptu.
devamını gör...
72.
devamını gör...
73.
'yeniden de sevebiliriz' sözlerine sahip dilimize pelesenk olmuş muhteşem akdeniz parçasının sahibi olan grup.
hareketli parçalarında çiçekli baharlarda
hüzünlü parçalarında ise sararmış yapraklı sonbaharlarda bulursunuz kendinizi.
hareketli parçalarında çiçekli baharlarda
hüzünlü parçalarında ise sararmış yapraklı sonbaharlarda bulursunuz kendinizi.
devamını gör...
74.
en sevdiğim şarkıları bu . fesleğen.
devamını gör...
75.
eskilerin popüler gruplarından, günümüzde esamesi okunmayan bir grup. halbuki çok güzel parçaları vardır, belediye otobüsünde kafkas havası oynayası gelir insanin *
devamını gör...
76.
1996 yılında kurulmuş olan türk rock grubu. erhan güleryüz, cemil özeren ve can güney tarafından kurulmuştur. ilk albümlerini 1996 yılında piyasa sürmüşlerdir. son albümlerini ise 2002 yılında çıkartmışlardır. 2002 yılında erol köse ve cemil özeren gruptan ayrılmıştır. parçaları yıllar geçmesine rağmen kendini hala dinletiyor. severek ayrılanlar, seyyah, anlatmalıymış meğer ve daha niceleri. erhan güleryüz solo olarak youtube kanalında bir süre aktif olarak müzik yapmaya devam ediyordu.
devamını gör...
77.
ayna ayna hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
devamını gör...
78.
atölye çalışmaları kapsamında her kursiyere birer şair eşleştirildi. ödevimiz: bu şairin bizlerin seçtiği bir şiirini incelemek idi. bana oktay rifat rast geldi. ben de değerli şairin "ayna" şiirini seçtim. ilk okuduğum andan itibaren etkisi altına alıvermişti beni.
oktay rifat’ın ayna şiiri serbest tarzda yazılmış özgün ve bir okur olarak çözümlemesi hayli zor bir şiir.
şiiri bu derece değerli kılan da kuvvetle muhtemel bu özelliği olsa gerek.
oktay rifat şiirinde sözcükleri derin bir duyarlılıkla birleştirmiştir. şiirde duygular asla göz önünde ve başat olarak verilmemiştir. her sözcük çevremizde gördüğümüz somut nesnelerle imgeselleştirilmiştir.
"durgun, sıcak saatler"girişiyle yaz öğleden sonrasını çağrıştırmakla birlikte ardından kullandığı "tahta, nikel, bakır"gibi nesnelerle maddelerin özünü duyumsatarak şiire derinlik kazandırıyor.
"kanaryanın susması, kedinin uyuması" ile yine yaz mevsimin gerçekliğine bağlanarak şiiri kendi varlığına kavuşturmaktadır.
şiirde doğa ile ilgili materyalistle mevsimini derinliğine hissettiriyor bizlere..
bknz: 2.kıta
hani yaprak kıpırdamaz, çakıl yanar
bir böcek sesi gelir bahçeden, fincan
düşlere götürür sizi, kesik kanar
emersiniz, yazdır akan.
bununla birlikte "düşlere götüren fincan" duygu dünyamıza bir pencere açıyorken;
"kanayan ve emilen kesik" ile yaz imgesini ete kemiğe büründürüyor.
oktay rifat’ın ayna şiiri öyle çok katmanlı bir şiir ki,
gök, uzay, zaman birden neden yok sayılıyor şiirde?
nesnelerle ve mevsimlerle böylesine bütünleşmişken birden neden yokluğa evriliyor şiir? bütün bu özellikler ortalama bir şiirde rastlayabileceğimiz olgular değildir.
şiirde ayrıca nesneler ve eylemler birbirlerinden ayrılarak bir sonraki dizeye yazılması şiirin müzikalitesine muazzam bir boyut kazandırıyor.
ve bu şiir matematiksel bir dokuya sahiptir. öyle ki; şiirde tek bir sözcük bile yerinden oynatılamaz.
son olarak şiir; "penceredeki gül dalı" ile gül kokusu ve yaz vurgusu belleğimize iyice kazınarak bizlere veda eder.
ilgilisine şiir;
ayna
öyle durgun, sıcak saatler vardır ya,
hani kararmış tahtalar, nikel, bakır
ışır karanlık odalarda, kanarya
susar, kedi uyur, yazdır.
hani yaprak kıpırdamaz, çakıl yanar,
bir böcek sesi gelir bahçeden, fincan
düşlere götürür sizi, kesik kanar,
emersiniz, yazdır akan.
öyle durgun, öyle sıcak saatlerde,
sessiz bir bahçe görünür aynadan,
nerde bu gök, dersiniz, bu ağaç nerde,
ne uzay kalmış ne zaman!
camdan duvarlara sıçrar da yeşil
parlar kararmış tahtalar, nikel, bakır,
kanarya susar, kedi uyur, bir gül
dalı pencerede, yazdır.
oktay rifat
oktay rifat’ın ayna şiiri serbest tarzda yazılmış özgün ve bir okur olarak çözümlemesi hayli zor bir şiir.
şiiri bu derece değerli kılan da kuvvetle muhtemel bu özelliği olsa gerek.
oktay rifat şiirinde sözcükleri derin bir duyarlılıkla birleştirmiştir. şiirde duygular asla göz önünde ve başat olarak verilmemiştir. her sözcük çevremizde gördüğümüz somut nesnelerle imgeselleştirilmiştir.
"durgun, sıcak saatler"girişiyle yaz öğleden sonrasını çağrıştırmakla birlikte ardından kullandığı "tahta, nikel, bakır"gibi nesnelerle maddelerin özünü duyumsatarak şiire derinlik kazandırıyor.
"kanaryanın susması, kedinin uyuması" ile yine yaz mevsimin gerçekliğine bağlanarak şiiri kendi varlığına kavuşturmaktadır.
şiirde doğa ile ilgili materyalistle mevsimini derinliğine hissettiriyor bizlere..
bknz: 2.kıta
hani yaprak kıpırdamaz, çakıl yanar
bir böcek sesi gelir bahçeden, fincan
düşlere götürür sizi, kesik kanar
emersiniz, yazdır akan.
bununla birlikte "düşlere götüren fincan" duygu dünyamıza bir pencere açıyorken;
"kanayan ve emilen kesik" ile yaz imgesini ete kemiğe büründürüyor.
oktay rifat’ın ayna şiiri öyle çok katmanlı bir şiir ki,
gök, uzay, zaman birden neden yok sayılıyor şiirde?
nesnelerle ve mevsimlerle böylesine bütünleşmişken birden neden yokluğa evriliyor şiir? bütün bu özellikler ortalama bir şiirde rastlayabileceğimiz olgular değildir.
şiirde ayrıca nesneler ve eylemler birbirlerinden ayrılarak bir sonraki dizeye yazılması şiirin müzikalitesine muazzam bir boyut kazandırıyor.
ve bu şiir matematiksel bir dokuya sahiptir. öyle ki; şiirde tek bir sözcük bile yerinden oynatılamaz.
son olarak şiir; "penceredeki gül dalı" ile gül kokusu ve yaz vurgusu belleğimize iyice kazınarak bizlere veda eder.
ilgilisine şiir;
ayna
öyle durgun, sıcak saatler vardır ya,
hani kararmış tahtalar, nikel, bakır
ışır karanlık odalarda, kanarya
susar, kedi uyur, yazdır.
hani yaprak kıpırdamaz, çakıl yanar,
bir böcek sesi gelir bahçeden, fincan
düşlere götürür sizi, kesik kanar,
emersiniz, yazdır akan.
öyle durgun, öyle sıcak saatlerde,
sessiz bir bahçe görünür aynadan,
nerde bu gök, dersiniz, bu ağaç nerde,
ne uzay kalmış ne zaman!
camdan duvarlara sıçrar da yeşil
parlar kararmış tahtalar, nikel, bakır,
kanarya susar, kedi uyur, bir gül
dalı pencerede, yazdır.
oktay rifat
devamını gör...
79.
bitti. kaybettin. böylece kazandın. yine en arkada sen kaldın. böylece ilk sen gittin. özgürsün. böylece kendine esirsin. oyun oynandı, taşlar yerine kondu. ortada oyun yoksa şahsın. böylece matsın. kır aynayı, gördüklerin kanına kan katsın. böylece tenine batsın. ışıklar açık, olsun, başkaları kapatsın.
devamını gör...
80.
yansımadaki sen, bir zamanlar eşittir ben. bir ve biz iken. hiç bitmeyecek diye düşünürken. birdenbire yokluğa doğru geçen. sebepsizlik ırmağından bahaneler denizine dökülüveren. gitmek ister ve gider. durgun sularda dingin bir ruh. dönüş yok. bile bile, göz göre göre kandırılmışlık. en çok kim? kimi? seçim senin. tüm güzel, parıltılı ve afili sözcükler ile gün yüzü görmemiş kirli cümleler arasında bir yerlerde kal. gel. gelme. sök ve dik! hiç. olmayacağını bile bile yola çıkan da belliydi. ve bu yol bir aynanın içindeyse eğer hangi taraf kayıp? meçhul.
devamını gör...