ayşe barım

id iletişim'in kurucularından biri, sektörün en bilinir menajerlerinden. pr yönetimi konusunda tescilli başarılara sahip.

şu an twitter türkiye gündeminde birinci sırada olan kişidir.

iddiaya göre ünlü bir kadın oyuncusunu, aslında eşcinsel olan ünlü bir şarkıcı ile sevgili gibi göstermiş. bunun için o eşcinsel şarkıcının sevgilisi olan ünlü bir iş insanı 5 milyon euro para ödemiş. ben magazin haberlerini takip etmediğim için bu kişilerin kim olduğunu tahmin edemiyorum ama keşke iddialar bununla sınırlı kalsaymış.

bu kadının da kurucularından olduğu id iletişim, dizi/film sektöründe kendi oyuncularını kayırmakla ve tekelleşme ile suçlanıyor. oyuncular bu konu ile ilgili patır patır açıklamalar yapmaya başlayınca, savcılık da ihbar kabul etmiş ve re'sen soruşturma başlatmış. iddiaya göre, bu ajansın bir oyuncusunu istersen eğer, en az 4-5 oyuncusunu daha projeye dahil etmen gerekiyormuş. bu yüzden dizilerde, filmlerde ve reklamlarda hep aynı kişiler oynuyormuş. (çok hakim olmadığım bir konu, gerçekten öyle mi bilmiyorum, o yüzden iddia olarak bahsediyorum.)

oyuncular merve kayaalp ve seda fettahoğlu peş peşe intihar etmişler. sebebi de sektörde kendilerine yer bulamamaları ve girdikleri bunalımmış. eğer tüm bu iddialar doğru ise bu insanların ölümlerinden sektörde tekelleşme yaratan herkes sorumludur.

açıkçası ben böyle bir tekelleşmenin var olmasına şaşırmam. bugün bu ülkede ne iş yaparsanız yapın, torpiliniz yoksa özel sektörde bile iş bulmanız çok zor. devlete girmek neredeyse imkansız zaten. daha dün gencecik bir avukat yaşamına son verdi bu yüzden. aynı şeyler dizi/film sektöründe de yaşanıyor mudur? bence kesin yaşanıyordur. ayşe barım bu işin ne kadar içinde bilemem ama tek değildir. bir taraftan saçma sapan troll hesaplar da karalama kampanyası yaptığı için neyin ne olduğunu anlayabilmek zor. ama bu iddialar eğer gerçekse, ne kadar sorumlu menajer, yapımcı, yönetmen vb varsa hepsi haksız rekabetten ciddi cezalar alır ve umarım batarlar.

hep aynı yüzleri görmemize sebep olabilirler netice sektör ellerinde. serenay gibi oyuncuların daha fazla parlamasına gerek yok zaten bir yere gelmiş geleceği kadar. halbuki izleyici yeni yüzler görmek ister, başarılı performanslar izlemek ister, heyecan ister be izleyici.. kadın lig kurmuş top koşturtuyor. ana kadrosu belli. hangisini vereyim ablama diye bir sektör mü olur. kimlere mani oldunuz kim bilir? kaç kişinin kariyeri bitti. hep zenginlik daha fazla zenginlik derdindeler. doymuyorlar da paraya anacım.

fuat uğur yazısında bir kadın menajerin, "ünlü eşcinsel erkek sanatçının iş insanı sevgilisinden 5 milyon dolar aldığını" ileri sürmüştü. uğur, söz konusu sanatçının bir kadın oyuncuya göstermelik ilişki yaratıldığını da iddia etmişti. haberdeki menajerin ayşe barım ve kadın oyuncunun da serenay sarıkaya olduğu konuşulmuştu.

bu habere göre eşcinsel diye söz edilen kişi de nihat doğan.

sanat sepet tayfayı marabası yapmış la kadın.

bir de serenay sarıkaya ile hazal kaya top a girmişler.

bu ikisine karşı mayın eşeği bile haklıdır lan.

ha ben size olacağı söyleyeyim beştepeye komisyonunu verecekler hayat devam edecek.

sanat, müzik, vb. işlerde yeteneğe göre seçim yapıldığını düşünen insanları şaşırtmış. hadi buraları bilmiyorsunuz. hollywood kaç zamandır yıkılıyor. onu da geçtim, film falan da mı izlemiyorsunuz.

ayşe abla bu nasıl kudret böyle ya herkesi ipe dizmişsin tesbih gibi çekiyorsun. helal olsun. respect.

hakkında çok fazla iddia var okudukça hayret ediyorum. twitterda gördüğüm doğruluğundan emin olamadığım başka bir olay ünlülere film çekiyornuş ama gizli gizli. tehdit, şantaj gibi olaylarda bu filmi yayınlarım diye tehdit ediyormuş.

artık ne kadar doğru süreç gösterecek, yakında belgeselini çekerler.

koyunun aptalı kasabın bıcağını yalarmış

bir şey saray tarafından aşırı abartılıp kabartılıyorsa, göze girecek şemsiye vardır
bu ayşe aslında sarayın iyi adamıdır ama iyi de rol yapıp, bu muhalif kesimi veya pembe götlü cihangir solcularını babalamaktadır. gerizekalılarda bu kadına vurarak akılları sıra hınçlarını çıkarıyorlar ama aslında sarayın boyunduruğuna girdiklerinin farkında değiller. aman neyse şimdi havamda değilim, anlayana bu kadar yeter.

turkish illuminati. evet.

sektörde çoğu kadının önünü kesmiş biridir kendisi, buna rağmen mağdurların değil de bu kadının yanında olup feminizm söylemlerinin de buna alet edilmesi midemi bulandırdı. burada açılan soruşturma güçlü bir kadını çökertmek için değil de sektörü domine edip tekelleştiren ve çoğu sanatçının aç kalmasına sebep olan birinin araştırılmasıdır. güçlünün yanında durmak ne zaman hak mücadelesi oldu?

dizilere bakıyorsun hep aynı yüzler.
erkek veya kadın oyuncular görsel olarak güzel ama oyunculuk yok. bir de hep aynı aynı bayıyor.
zaten bunun böyle olduğu belli.

bir alfa kadın modellemesi, kendine sektör yaratıp idaresini yapmaktaymış

diyalektik gereği illa ki kendi karşıtını yaratacaktı ve karşı mücadele onu alacaktı

böyle de olmuş. bu sektör iyi olsa ekime olmasa kasıma...

ekranda on dakika rol kesip on milyon indirilmesi oldum olası 'eşitsiz büyüme modeli' olan bir kanser çeşiti dir olsa olsa...

kapitalist hadsizliğin alası dır. bi dizi sektörü yıldızlarında dönen para bi de futbol sektörü yıldızlarında dönen para hadsizliğin alası dır.

kendini yutacaktır her hadsizlik eninde sonunda.

neymiş kimmiş diye baktım p. diddy 'nin. türkiye şubesi çıktı ya la. püüüüüü

para anası.
networking kraliçesi.

kadının kim olduğunu kendisiyle ilgili haykırışlarda olan ünlülerden öğrendim. kendisinin feminizm, kadın hakları gibi temalar içeren savunması var mı bilmiyorum ama oyuncularından bazıları konuyu kadın hakları mücadelesine getirip oradan savunma saldırısına geçmeyi denemiş ama bu söylemlerin en çok kadın mücadelesine zarar verdiği gerçeğini işlerine gelmediği için görmezden gelmişler.
kadın mücadelesi böyle bir şey değil. hatta arttırıyorum, bunun tam tersi. sanıyorsunuz ki kadın mücadelesi sadece biyolojik cinsiyeti erkek olanlara karşı sadece de erkek olmaları gerekçesiyle veriliyor. yok, kadın mücadelesi patriyarkanın dilini kullanan, söylemini güçlendiren ve yeniden üreten her şeye karşı veriliyor. kadınlara, adamlara, topluluklara karşı veriliyor. kadın mücadelesi her türlü güç eşitsiliğine karşı veriliyor. güç eşitsizliğinin tahtında oturan bir kadınmış, erkekmiş bu feminizm için önemli olmuyor. şimdi bu menajer sırf biyolojik cinsiyeti kadın diye suç işleyebilir, başka insanların rekabet etmek hakkını yasal olmayan yollardan elinden alabilir mi? rekabet kurulunun işi ne? incelesin, çıkar çatışmalarını bulsun, bugün medyada yer bulan 10 yapımdan 9 u bu kadına aitse yaptırımını uygulasın.

benim konuyla ilgili takıldığım bir başka yer, bir takım sırtlanların kendi içlerinde biriktirdiklerini bugüne saklaması. ayşe barım ve kurduğu tekel hazır gündemdeyken, o da kendince başka birilerine sallamak için bugünü bekliyor. kendisi bir hiç olmasına rağmen başkalarını görgüsüz, cahil olarak etiketlemek için ayşe barım'ın olayının patlamasını fırsat biliyor. arkadaşım sen kimsin? hiç. gündeme gelmek için ayşe barım ve avanesine ihtiyaç duyan ötekisin. ayşe barım yerinde olsan aynısını yapacağına zerre kadar şüphe bırakmayan bir kimsesin. varsa bir suç, bunu adalaet mekanizması çözer. sosyal medydadan konuyla ilgisi, bilgisi olmayan birileri linç edip, dedikodu mekanizması ile suçun intikamı alınmaz. ne büyük delilik yahu. kadının biri tekelleşiyor, bir sürü insan işsiz kalıyor, yüce halkımız adaleti sosyal medya linci ile sağlıyor. aradan birileri de çıkıp kendi hasetlerini ortaya saçıyor. kısa günün karı deniyor. birileri eşcinsel diye fişleniyor. eşcinsel olmak da bu arada bir hakaret ve gizlenmesi gereken, sır olarak tutulması için milyon dolar ödenen bir şey olarak lanse ediliyor. ataerki kendini yeniden üretiyor. rekabet kurumu da artık bir boşluk bulursa konuyla ilgilenir inşallah konumunda pozisyonlanıyor. ne şahane ülke be.

bu ve benzeri burjuva kadınların feministlik adı altında savunulması kadar saçma bir şey yok, işte burada çatışıyor zaten sosyalizm ve feminizm. zira burjuvazi kadın ya da erkek olsun her halükarda sömüren sınıftır, ondan kardeş te olmaz kız kardeş te.

son günlerde çalkalanan dizi film sektörünün sadece birkaç kişi tarafından yönetildiğinin kanıtıdır. arkasında nasıl bir güç varsa çoğu oyuncu ekranlardan uzak kaldı.

şimdi babalar, 2017 yılında kuşçu başı eşref diye bir twitter hesabı var. bu kadın hakkında birtakım iddialar ortaya attı. ne rekabet kurulu ne masak ne de başka birşey üzerine düşmedi.
sektörde çalışan birçok kişi birtakım iddialarda bulunmuştu. çok ses getirmedi.
en sonunda (bkz: fuat uğur) adlı gazeteci bunu yazdı. 4 ay sonra rekabet kurulu inceleme başlattı. bakın bu adama dikkat edin, bir operasyon yapılmadan önce bunu birkaç ay önce yazıyor ve birkaç ay sonra da operasyon başlıyor.
burada sorulacak soru şu: madem biliniyordu, neden şimdi?
rekabet kurulu inceleme başlatınca bu ajansa bağlı ünlüler ayşe barım'ı can siperane şekilde savunmaya geçiyorlar. bazı genç yetenekler, (bkz: farah zeynep abdullah) ve (bkz: melisa sözen) gibi ünlüler de kadının yaptığı tekelleşmeyi anlatıyorlar.
kadının işlediği bir suç yok bu arada. fakat tekel oluşturma rekabete aykırı hareket. ağır para cezaları var. yok işadamından milyon dolar tırtıklamalar filan bunlar magazin ve üzerine konuşmaya değmeyecek kısım.
bir bakalım gerçekten tekel oluşmuş mu? en güzel örnek banka reklamları.
akbank-serenay sarıkaya
ıngbank- ezgi mola
garanti bbva-fatih artman
işbankası-ahmet rıfat şungar
qnb finansbank-aslı enver
halkbank-fahriye evcen
bu oyuncuların hepsi id iletişimden, yani ayşe hanım gayet de güzel bir şekilde tekelleşmiş diyebilirsiniz. bak diziler konusunda birşey demiyorum. sadece banka reklamları diyorum.
tespit edebildiğim kadarıyla sadece vakıfbank reklamında tolga sarıtaş oynuyor ve id iletişimden değil.
ama esas soruyu unutmayalım: maden biliniyordu, neden şimdi?

#3346041

reklamlarında oynayacak kişiyi ajans, yönetmen ve tabii ki markanın kendisi seçer.
geçiniz...

gazeteci serdar akinan'a göre trt'nin tabii platformuna oyuncu vermediği için olaylar bu kadar büyümüş, ki belliydi zaten biriyle ters düştüğü için linçleniyor olma durumu...

bu kadın yıllardır sektörde, 2-3 kişi dile getirmiş olsa da patlamış olsa yıllar önce patlardı olaylar, bu kadar beklemezdi... olayın siyasi bir yere gideceği çok belliydi...

çıkarlar çatıştığında, hakikat ortaya çıkar. herkesin istediği, istediği gibi olsaydı gündem olunmazdı. ne diyordu hüsrev ağa konseyde testere necmi'ye

- benim tozum kadar beyazsın necmi, devam et, devam et.