batman

süper kahraman konsepti içinde en insana yakın olan karakter. zira ne kadar kurgu olsa da normal bir insandan farklı bir gücü yoktur.

lakin karakterin taşıdığı birçok psikolojik rahatsızlık da vardır misal;

*obsesif kompulsif bozukluk: bazı saplantılı düşüncelerden kurtulmak için, bir takım zorlayıcı hareketlerde bulunmak ve bunları kronik bir şekilde, sürekli tekrarlamaktır. batman’in takıntılı düşüncesi “suçla savaş”tır. zorlayıcı hareket olarak kendini geliştirmeye, antrenmana, ekipman geliştirmeye ve araştırmaya yapmaya devam eder. sıklıkla da obsesif kompulsif bozukluğun semptomu olarak, paranoya belirtileri göstermektedir. örnek hikaye adalet takımı: babil kulesi bu hikayede batman/bruce wayne bir gün yoldan çıkarlar diğer diğer kahramanları alt etmek için planlar hazırlar. bu planlar da ra's al ghul adlı düşmanının eline geçer. işin sonunda batman diğerlerini de dünyayı da kurtarsa da bu paranoyası sebebiyle takımdan atılır.

justice league doom

*travma sonrası stres bozukluğu: tüm diğer bozuklukların ilki ve tetikleyicisi. yaşanan şiddetli bir olay sonucunda, bu olay öncesindeki yaşam kalitesine ve psikolojik sürekliliğe ulaşılamamasıdır. batman’in durumunda bu söz konusu travma zaten çok barizdir; küçük bir çocukken anne ve babasının gözünün önünde öldürülmesi. batman’in babası akıllı, güçlü, zengin, başarılı ve güvenilir bir adam. kısacası psikolojide, bir bireyin baba figüründen bekleyeceği her şeye sahip. martha wayne’de şüphesiz önemliydi, ancak ailesinin öldürülmesi olayında esas travmanın her zaman thomas wayne olduğu görülebilir. misal şu sahne herşeyi özetliyor

batman: ilk yıl bu sahnede ne yapacağını bilmeyen bruce wayne babasının heykeliyle konuşuyor

post-travmatik stres bozukluğuna bağlı olarak, obsesif kompulsif bozukluğun nasıl gelişti gayet belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. söz konusu travmanın tekrarlanmaması için saatle, aylar ve yıllar süren aralıksız çalışmalar yapılıyor. tek amacı kendinin ve/veya başka çocukların aynı olayın tekrarını yaşamamalarıdır.

*majör depresyon: her ne kadar majör depresyon, yanında bir çok semptomla gelse de, batman’in bu semptomların önemli bir kısmını yaşamadığına şahit oluruz. söz konusu semptomlardan aşırı kaygı ve sinir patlamaları sıklıkla gözlemlense de diğer semptomlar (depersonalizasyon, özsaygı yitimi ve bunlara bağlı olan kusma, aşırı terleme, kilo kaybı gibi fiziksel semptomlar) batman’de pek ortaya çıkmamaktadır. alıntı yaptığım kısımlar için buradan

dikkatli okuyucu/izleyiciler, batman’in neredeyse hiç gülmediği gerçeğini de fark edeceklerdir. bu da majör depresyonun var olduğu ancak semptomlarının ciddi bir şekilde bastırıldığının iyi bir örneğidir.

batman'in güldüğü ender anlardan


*antisosyal kişilik bozukluğu: batman suçluları dövmekten, geçici ya da kalıcı zarar vermekten geri durmuyor ki bunu zaten net bir şekilde görüyoruz. fakat özellikle çizgi romanlarda, diğer kahramanların da özel hayatı, düşünceleri ve davranış kalıplarına müdahil olduğunu fark ediyorsunuz. misal tanıştığı ilk gün başka bir kahraman olan cyborg'a virüs yüklemiştir.



ınjustice serilerinde o sırada batman’in düşmanı olan superman ve rejimle birlik olan robin (damien wayne) üstüne basa basa “bu babamın yöntemi, şu an bile siz farkında olmadan hepinizi manipüle etmeye devam ediyor” diye açıklar. kingdom come’da wonder woman bu manipülasyondan öyle rahatsız olur ki “seni aristokrat piç kurusu!” diyecek kadar ileri gider. supergirl’in ortaya çıktığı sayıda dost karakterlerin evine gizlice girer, özel eşyalarını karıştırır ve işine yarayacak olanları sormadan alır. yine aynı sayının devamında bir gezegenin tanrı-kralı olan yeni tanrı darkseid’i bile manipüle etmeyi başarır. batman-superman serilerinde bizzat superman “bruce’un olayları kendi istediği şekilde yönlendirme yeteneğine hayranım, öyle ki bu bazen beni bile korkutuyor” der. yine aynı serilerde bruce wayne olarak metropolis’e gelip lois’e çiçek hediye etmesine rağmen, lois lane’in superman’e “onun yanına gitmek istediğine emin misin, bilirsin ya o şey olduğunda davranışları değişiyor” demesi konuyu güzel bir şekilde özetlemektedir.

babil kulesi hikayesinde, batman’in tüm diğer justice league üyelerini alt etmek için aşırı detaylı planlar hazırladığı ve istediği zaman bu planları işletip çok kısa sürede tüm ekibi alt edebileceği ortaya çıkar. batman, çok belirgin bir şekilde sosyopattır. antisosyal kişilik bozukluğunun tüm özelliklerini açık bir şekilde sergilediği gibi sıklıkla psikopatinin sınırlarında dolaşır.

*çoklu kişilik bozukluğu: batman’deki ise çoklu kişilik bozukluğunun ileri bir halidir. rahatsızlık temelde, normalde tek olan kişilik bilincinin ya da şahsiyetin, bölünmesi ve birden çok hale gelmesi şeklinde özetlenebilir. yukarıdaki bir ya da birden çok rahatsızlığın sonucunda ortaya çıkabilir ki zaten batman örneğinde aynen bu şekilde olmuştur.

bireyin esas şahsiyeti olan bruce wayne zamanla çözülmüş ve batman esas şahsiyet haline gelmiştir. bu bir süreçtir, yıllar içinde ilerleme göstermiş, bruce wayne gittikçe silikleşmeye başlamıştır. karakteri daha ilerlemiş yaşlarda gösteren çizgi roman ve filmlerde bruce wayne’in daha az belirgin olmaya başladığı ve neredeyse 7/24 batman olarak yaşamını sürdürdüğüne şahit oluruz.

misal şu örnekte batman sürekli olarak kafasının içinde bruce wayne'e direktif vermektedir
buradan

yine bu örnekte batman kontrolü almak için bruce wayne'i zorlamaktadır.

buradan sonunda "batman" kişiliğinin kontrolü eline alıp "i'm not finish yet" yani henüz bitmedim dediği görülebilir.

batman için diyeceklerim bu kadar başka zaman da wolverine'in psikolojik rahatsızlıkları (travma sonrası stres bozukluğu, mazoşizm) ile ilgili yazarım.