ülkemizde siyaset kurumu en önlerde saf tutarken bilgisi olamdığı için yazılmıyor demek saçmalık olur .yazarların değinmemesini kaygı ve korkulara bağlıyorum .çünkü hükümet karşıtı olunca fetöcü,terörist damgası yeme ihtimalin çok yüksek
devamını gör...
korkmaktan değil de hep aynı şeyleri söylemek zorunda kalındığı için yazmıyorlardır belkide.
devamını gör...
artı oy ya da fav vermeye bile çekinenlerini biliyorum. cesur olmadıkça bu devran dönmez arkadaşlar. fikrini yazmak ayıp değil, çekinmeye gerek yok.
devamını gör...
kış mevsimindeyiz soğuktur şimdi silivri. yoksa söylenecek neler var neler. ha bu kadar yazıp çizmek de ne kadar fayda etti dersen sıfır.
devamını gör...
ne korkumdan, ne çekinmekten, nede başka bir şeyden. tamamen bıkkınlıktan. yıllarca anlattık da ne oldu ? osur osur ipe diz. bundan sonra en ufak bir siyasi gelişime bile ilgilendirmiyor beni, ne yapıyorsanız yapın siz. düşünmekten dert sahibi olduk, hastalığa kaldık lan genç yaşımızda.
devamını gör...
kimsenin yoğurdum ekşi demediği bir ortam var. fanatik parti yandaşları her yerde kol geziyor. siyaset başlıkları dediğiniz başlıklar ne yazık ki sözlüklerde kin ve nefret kusma mekanizması hâline gelmiş durumda.

hal böyleyken siz bir şeyi anlatmak için 50 parende 32 takla atıyorsunuz amma velakin bu durum bile yeterli olmuyor. muhatabınız sizden üçlü salto bekliyor.

bu kadar katı politik tutum gösteren parti fanatiklerine, bir şey anlatmaya çalışmak, bir yerden sonra insana zül geliyor. kaldı ki, ben tosbağayım bana daha da zül geliyor.

dışarıda ayşe teyzeye, mehmet amcaya laf anlatmaya çalışırım ki öyle yapıyorum. inanın daha az yorucu.

deveye hendek atlatmaya çalışmak, bu mecralardaki katı politik taķıntıları olanlara laf anlatmaktan emin olunuz ki daha kolay.
devamını gör...
'sen yanmazsan ben yanmazsam biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa ' demiş nazım.

haa, kimse yanmasın, insanlık olması gerektiği gibi kardeşce yaşasın, ama bu çoğu kez mümkün olmuyor maalesef.

birileri düşünmeli ve konuşmalı arkadaşlar, ama bu birileri hep başkaları oluyor nedense.
peki normal mi bu durum , o konuşan, haksızlık karşısında, yanlış karşısında cesurca fikrini söyleyen kişinin hayatı, sorumlulukları, geleceği, sizinkinden daha mı değersiz ?

ya da şöyle bakarsak yanlış mı olur ,
bana göre herşeyi göze alıp, iyilik güzellik eşitlik özgürlük için fikrini açıkça söyleyen kişi, 'silivri soğuktur ' esprisini şiar edinmiş kişiye 10 basar.
ınandığı doğrunun peşinde mücadele eden kişidir o, diğeri gibi oturup ne ayranım dökülsün muhabbetini gütmeyen kişidir.
sizce hangisi daha anlamlı ve kıymetli ?
hakaret etmeden, yalan yanlış bilgi vermeden, önemli haber ve gelişmelerde kaynak vererek yazmak konuşmak çok da zor değil, hatta toplumsal bir gelişim, daha iyi, daha güzel, daha özgür, daha insanca yaşama sahip olmak için, demokratik rejimlerde durum değerlendirmesi yapıp , bunu seni yönetme görevine talip olmuş siyasi erge göstermek, duyurmak, hissettirmek de bana göre sadece benim senin değil, bu topraklarda insanca yaşam isteyen her vatandaşın görevi.
sen konuşmaz, ben konuşmazsam, değerli yöneticilerimiz nasıl görecek anlayacak yanlışlarını ?

haa, burada bilerek bir silah verdim okuyana , 'demokratik rejimlerde' dedim yukarıda,

bunu okuyan bazı yazarlar,
' ülkede demokrasi mi kaldı ' diye düşünüyor olabilirler,

demokrasi, kağıt üzerinde dökümü yapılmış bir yönetim anlayışıdır.
ancak önemli olan kâğıtta ne yazdığı değil, bireyin gerçekte ne yaşadığıdır.
bunun da sağlanması bazen ve genellikle toplumun gösterdiği tepkide gizlidir. yönetimler bu tepkilere göre izledikleri yolu dizayn ederler.
bu açıdan konuşmak, fikrini uygun zemin ve şekilde ortaya koymak aslında her vatandaşın bir görevidir.
devamını gör...
apolitiktir belki. ya da ne söylerse söylesin bir şeyin değişeceği yoktur bu yüzden kendini yormak istemiyordur.
devamını gör...
arkadaşın da dediği gibi tamamen bıkkınlıktan. yıllardır yazıyoruz ve tartışıyoruz da ne oluyor? ülkemizin dünyanın süper gücü olduğuna, herkesin 4 tane evi olduğuna, yerli uçağımıza, konya'daki gizli uzay üssümüze, gençlerin iş beğenmemesine, intihar edenlerin akp'yi zorda bırakmak için intihar ettiğine, chp başa gelirse dinin elden gideceğine inanmış; ekmek, bulgur ve yoğurtla beslenmekten beyni pelteye dönmüş, okumayan, incelemeyen, hiçbir hayat görüşü olmayan, ufuksuz, hayalsiz, tek eğlencesi tv olan ve kendisine ne sunulursa onu peşinen doğru kabul eden beyni yıkanmış kitlelere ne anlatabilirsin?

ben bunların bütün ilkokul 3. sınıf argümanlarına kızmadan tek tek cevap verip, belgeleriyle ortaya döküp karşı tarafı cevapsız ve argümansız bıraktığımda alabildiğim en iyi cevap şu olmuştu: "vardır reisin bir bildiği". en fazla bu kadar yaklaşabildim yani. beyin, bulgurdan ve iktidar medyasının yalanlarından o kadar pelteye dönmüş ki yanlışının farkına vardığı halde beyindeki mantık süzgecini bir türlü devreye sokamıyor herif. neo'ya matrix'in gerçek olmadığını anlatmaktan daha zor. üstelik siz bir insanın nasıl bu kadar aptal olabileceğini düşünüp kendi kendinize sinirlendiğinizle kalırsınız. o yüzden morpheus olmaya çalışmaktansa s.ktiriniz geçiniz efendim. değmez.

biliyorum hepiniz ülkenizi çok seviyorsunuz, doya doya 50 yıl yaşayacağınız şu hayatı da güzel yaşamak istiyorsunuz ama bunu yıllarca bir tabak fazla bulgur yiyebilmeyi "varlık" olarak gören, şükretmeyi dinin ve yaşamın gereği sayan, asla isyan etmemesi için programlanmış kitlelere anlatamazsınız.

her millet her nesilde yeniden doğar. şimdi z kuşağı dediğimiz ve her fırsatta aşağıladığımız o kitlenin sırası. bunların bir tabak bulgura tamah etmeyeceğini biliyoruz ve değiştirirse bu düzeni onlar değiştirecek, siyaset başlıklarına yazacaklarınız değil.
devamını gör...
benim gibi türkiye siyaseti ile ilgilenmiyordur. takip etmiyordur, hatta umurunda bile değildir...
devamını gör...
ben siyaset bilimi mezunuyum. yazmaya başlasam sadece siyaset bilimi hakkında yazarım ama ilgi çekici olmaz zira bizde siyaset dedikodu gibi algılanıyor.

mesela en basitinden politika polisten gelir. yani ilkçağ yunan kent devleti. siyaset kelimesi de sys kökünden yani seyis (at terbiye eden) ile aynı kökten gelir. siyasa da yurt ve devlet işleriyle ilgili anlayış, görüş, tutulacak yol ve yöntem demek sözlüğe göre.

peki bu bilgi size ne kattı. kılıştar ve ssk daha dedikodu yapmaya müsait değil mi mesela.
devamını gör...
ay'a dört şeritli yol yapılıyor desen inanacak iktidar seçmeni ve ay'a dört şeritli yol yapılırken iktidar yolsuzluk yapıyor desen inanacak muhalefet seçmeni olan ülkede siyaset olur mu?
devamını gör...
zamanında sözlükte değil bizzat fiziki olarak değinip bir faydasını görmemiş olma ihtimalleri yüksek olan yazarlar da olabilir tabii.
devamını gör...
bir tespit.

anladığım kadarıyla insanlar bıktı. düşünsenize; bazı haber kanallarında her akşam siyasi tartışmalar var. haberlerde genellikle benzer konular yer alıyor. okullarımızda, iş yerlerimizde, hatta futbolda bile siyasetin varlığı hissediliyor. kutuplaşma deseniz adım başı... konuşanların, tüm bunların değişmesine katkısı olmuyor, olamıyor... senelerdir laf anlatmaya çalıştığınız eş, dost, akrabanızın hâlâ aynı argümanlarla aynı noktada durduğuna, size aynı kişileri aynı aşkla savunduğuna tanık oluyorsunuz, gücünüz tükeniyor vesaire...

siyasette bir şeyler değiştirmek için konuşma, anlatma eşiği çoktan geçildi bence. icraat olmadıkça isterseniz sabaha kadar konuşun. bu ülkede yıllardır yapılan ve hiçbir çözüm üretmeyen şey de bu zaten. icraat dediğim öyle sokaklarda eylem yapmak falan değil. siyaset bilimleri mezunlarının, yani gençlerin artık siyasete el atması, bu işleri aynı kişilere muhtaçmışız algısıyla devam ettirenlere fırsat vermemesi lazım. ne yazık ki onun önü de "zengin olmayanın siyasette işi ne" türü bir durumla kesilmiş.

bir başka icraat da şu olabilir; insanların tek tek kapısına, ayağına giden, bazı şeyleri anlatıp gözlerini açmaya çalışan partilerden bağımsız bir ekip. bizimki gibi "ben başta olayım", "hayır, lider ben olmalıyım" kavgaları peşinde koşan tiplerin çoğunlukta olduğu ülkelerde öyle bir ekip kurma işi de yaş. yapacağı işe değil, kendi makamına, mevkisine bakıyor herkes.

ne kalıyor geriye? içimizden sövüp sayıp hayatımıza devam etmek, dışarıda denk geldiğimiz insanlara bazı konular hakkında -varsa- bildiklerimizi anlatıp onları uyandırmaya çalışmak. burada yazıp, bir şeylere değinip olan biteni değiştirebilecek olsak bu çoktan başarılmış olurdu diye düşünüyorum. ekşi'de, ulu'da ve başka sözlüklerde de senelerdir yazılıp çiziliyor çünkü. fakat gördüğünüz gibi hâlâ aynı noktadayız. yazan da, okuyan da hep aynı kesim.

bu konuda, başlıkta da yazıldığı gibi, birçok farklı düşünce türü var. hepsine de saygım var. ancak kendi adıma konuşmam gerekirse, siyasetten de, ister bizimkiler, ister yabancılar olsun siyasetçilerden de bıktım usandım. duymak bile istemiyorum artık hiçbirini. elimden bir şey gelmedikçe sinir küpü oluyorum çünkü.
devamını gör...
gençlerin konuşup ihtiyarların yönettiği, düşünen insanların eleştirip taraftarların beslediği siyasette konuşmak ne kazandırır ki birde biraz konuşunca terörist derler bu ülkede adama.
devamını gör...
bıktık bıktık.
devamını gör...
tercih meselesidir. ben pas geçmem ayrı ama adam yazsa ne olacak.
devamını gör...
ilgilenmiyorum sevmiyorum
devamını gör...
biri de benim. hoşlanmıyorum siyasetten, politikadan vs.
devamını gör...
hiç bir siyasi parti ile ilgim olmadığından ve hepsi benim için aynı düzeyde batıl olduğundan değinmiyorum. sağcısı solcusu, islamcısı gomünüstü, libareli kemalisti vs. benim için hepsi bir. ayırt etmiyorum birbirinden. hepsi ideolojik cinnet içinde, rekabet zikri ile hareket edenlerdir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"birçok yazarın siyasi başlıklara değinmemesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim