boş beleş bölümler okuyup işsizim diye ağlamak
başlık "sadrazam ikarus'un sol kanadı" tarafından 27.05.2021 14:16 tarihinde açılmıştır.
21.
realist bir başlık.
devamını gör...
22.
türkiyede her bölümün ilacı mühendislik. reklamcılık mı? mühendislik. beyaz yaka? mühendislik. çevirmen? mühendislik.
boş beleş bölümlerde okumadım hatta dünyadaki üst sıralarda yer alan üniversitelerde okudum (ki yine odtü vs dünya üniversiteleri değil argümanı gelebileceğinden yurtdışında ilk 20 ve 100de olan üniversitelerden iyi notlarla mezun oldum) ama iş bulmak hiç ama hiç ama hiç kolay olmadı. anlayacağınız işsizlik bir problem. ve evet eğitimde bu ülkede bir problem ama bu başlık bence eleştiri değil.
boş beleş bölümlerde okumadım hatta dünyadaki üst sıralarda yer alan üniversitelerde okudum (ki yine odtü vs dünya üniversiteleri değil argümanı gelebileceğinden yurtdışında ilk 20 ve 100de olan üniversitelerden iyi notlarla mezun oldum) ama iş bulmak hiç ama hiç ama hiç kolay olmadı. anlayacağınız işsizlik bir problem. ve evet eğitimde bu ülkede bir problem ama bu başlık bence eleştiri değil.
devamını gör...
23.
adam haklı dağılın. şöyle ki evet siyasilerimiz üniversite açmayı bir seçim vaadi olarak görüyor ama iş veremeyeceğin adama üniversite okutmak haksızlık. tabi onlar yanlışından dönmüyor. mecbur biz kendimiz düşünmeliyiz. başkalarının bize lutfetmesini beklememeliyiz.
devamını gör...
24.
başlık üslubunu çok ciddiye alamadığım için çok bir şey yazmak istemiyorum ama bu üsluba karşılık sanane sana mı ağlıyorum ekmeğimi sen veriyorsun demek istedim.konuyla ilgili zaten yazar arkadaşlar açıklayıcı yazmış.
ağlamaklı işsiz....*
ağlamaklı işsiz....*
devamını gör...
25.
boş yazarın içi boş beyanıdır. insan hayalindeki mesleği gelecek kaygısı gütmeden yapmalı. devlette ona bunun için her türlü imkanı sağlamalı. bugün kpss için 300 tl para istiyorlar 300!
atamaya gelince yok, sömürmeye gelince devletten iyisi yok. oh ne ala be.
atamaya gelince yok, sömürmeye gelince devletten iyisi yok. oh ne ala be.
devamını gör...
26.
troll başlığı.öğretmenlik okumuş polis olmuş yığınlar var,hemşireler işsiz...
devamını gör...
27.
boş beleş derken af buyur . kime göre neye göre boş beleş. yapmayın etmeyin insanların seçerek severek girdikleri bölümlere öyle demeyin . zaten ülke zor bir de öyle diyerek motivasyonlarını düşürmeyin. hiç bir bölüm diğer bir bölümden üstün veya alçak olamaz . her bölüm ve her meslek değerlidir. çöpçülük de doktorluk kadar değerlidir. avukatlık da grafik tasarım kadar değerlidir. tasarım ve moda öğretmenlik kadar güzeldir. devlet bu bölümleri bu hayalleri acıyorsa iş vermek zorundadır. iş veremiyorsa yöneticileri istifa etmeli ve yargılanmalıdır.
devamını gör...
28.
bu başlığı açmadan önce "bu bölümler boş muydu, yoksa boşaltıldı mı?" diye sormak lazım ilk olarak. söyleyin, bugün türkiye'de içine vasıfsız yandaşların serpiştirilmediği kaç üniversite kaldı?
eğer sen öğrencine kaliteli bir bölüm açmaz, kaynak sağlamaz, ve dolayısıyla da alternatif oluşturamazsan burada suç öğrencide değil, sen ve senin mentalitendedir. ecnebi ülkelerinde üniversite mezunu olmayanlar bile rahat rahat işe girebilirken, bugün türkiye'de her vasıfsız elemanda bile bir üniversite mezunu olma şartı aranır oldu. anadolu'nun ücra köşelerinde açılan üniversitelerde adeta umut ticareti yapılıyor bugün. hiçbir işine yaramayacağını bile bile, öğrenciler buralara sırf cv'sine bir adet üniversite yazabilmek adına gidiyor hep.
asıl yapılması gereken ise; üniversiteye gidemeyen kesim için de kaliteli hayat şartları oluşturmaktır. ecnebi bunu yapabildiği kazanıyor zaten. üniversiteye ise sadece bilim irfan öğrenecek adam gidiyor, iş bulup kıymetli g...ünü kurtarmak için değil...
eğer sen öğrencine kaliteli bir bölüm açmaz, kaynak sağlamaz, ve dolayısıyla da alternatif oluşturamazsan burada suç öğrencide değil, sen ve senin mentalitendedir. ecnebi ülkelerinde üniversite mezunu olmayanlar bile rahat rahat işe girebilirken, bugün türkiye'de her vasıfsız elemanda bile bir üniversite mezunu olma şartı aranır oldu. anadolu'nun ücra köşelerinde açılan üniversitelerde adeta umut ticareti yapılıyor bugün. hiçbir işine yaramayacağını bile bile, öğrenciler buralara sırf cv'sine bir adet üniversite yazabilmek adına gidiyor hep.
asıl yapılması gereken ise; üniversiteye gidemeyen kesim için de kaliteli hayat şartları oluşturmaktır. ecnebi bunu yapabildiği kazanıyor zaten. üniversiteye ise sadece bilim irfan öğrenecek adam gidiyor, iş bulup kıymetli g...ünü kurtarmak için değil...
devamını gör...
29.
boş beleş bölümlerin sebebi 100e yakın olan üniversite sayısını, her ile üniversite diyerek 200ün üzerine çıkartan siyasiler olabilir mi?
hatta cumhurbaşkanının her yere üniversite açtık. sayemizde herkes iyi kötü okudu ve okuyor tarzındaki açıklaması da unutulmaması gereken bir açıklamadır.
hatta herkes yaşadığı yerin ilinde ilçesinde okusun diye yeni üniversiteler açtık şeklinde de övünüyor siyasiler...
kaliteli eğitim veremedikten sonra istersen her mezraya yüksek okul ya da üniversite aç. sonuç ortada...
hatta cumhurbaşkanının her yere üniversite açtık. sayemizde herkes iyi kötü okudu ve okuyor tarzındaki açıklaması da unutulmaması gereken bir açıklamadır.
hatta herkes yaşadığı yerin ilinde ilçesinde okusun diye yeni üniversiteler açtık şeklinde de övünüyor siyasiler...
kaliteli eğitim veremedikten sonra istersen her mezraya yüksek okul ya da üniversite aç. sonuç ortada...
devamını gör...
30.
her iki tarafın da haklı olduğu başlıktır. argümanı savunan da haklı, karşısında duran da haklı. başlıktaki tüm girdileri okudum. gerçekten okudum. “herkes nasıl haklı olabilir yaa?” diye soruyorum kendime.
neticede bu durumun iki tane sorumlusu var kafamda şu an. birincisi devlet. ikincisi birey. hatta hakkaniyetli olayım devlet %70 sorumlusu, birey %20, bireyi yönlendirecek ve ona yön verecek eğitim ve öğretim hayatındaki tüm öğretmenler de %10 sorumludur bu durumdan. hatta öğretmenlerin %10 luk sorumluluğunu da kalifiye öğretmen yetiştirmeyi beceremeyen devlete yerinde bir zorlamayla iteleyebiliriz diye düşünüyorum.
şimdi buradaki herkes devlet nedir, nasıl işler, görev ve sorumlulukları nelerdir az çok biliyor. o yüzden burayı fazlasıyla detaylandırmak istemiyorum. detay arayanlar oy uğruna her ilde nalbur dükkanı açar gibi üniversite açan devlette detay arasınlar. etrafınıza bakın. dershaneden bozma üniversitelerle dolu her yer. üniversite böyle bir şey değil, olmamalıydı...
öğretmenlere gelince... güzel meslekti. maaşı ve falanı filanı için söylemiyorum ha, yani çok onurlu, şerefli bir meslekti. ama ne oldu? devlet bir yandan veliler bir yandan elini kolunu bağladık öğretmenlerin. üşüyen öğrencisine paltosunu veren, aile durumlarını yakından takip eden, zeki-aptal ayırt etmeden öğrencilerini kendi çocukları yerine koyan öğretmenlerimiz vardı, ne oldu onlara biliyor musunuz?
ben biliyorum...
devlet baskısıyla boktan bir müfredata sadık kalmak, itiraz etmemek üzere bastırıldılar. saçma sapan rant dolu kaynaklardan ders anlatmak zorunda kaldılar. her şeyi geçtim, öğrencilerine yaramaz veletler dışında başka gözle bakmadılar, bakmıyorlar. anlayıp anlamadıklarını önemsemeden kitaptan okuyup, slaytlar izletip teneffüs zili için öğrenci gibi dakika saydılar. öğrencilerine yeni bir şey öğretecek olanın kendilerine hissettirmesi gereken o heyecanı, gazi’nin devrimlerine, ilkelerine olan o inancı kaybettiler. eskiden kötü öğretmenler azınlıktayken şimdi bütün bu saydıklarımın dışında kalan öğretmenler azınlıkta kaldılar. boyun eğdiler, eğmeyenler sürüldüler, emekli edildiler... sonra çok haddimizmiş, bizim suçumuz değilmiş gibi soruyoruz tabii;
“bizum uşak neden boyle kot kafali?”
bireye gelince...
bak güzel dostum. naçizane tavsiyem, önce yaşadığın coğrafyayı tanı. hayal kurmadan önce yani. kariyer planlamadan önce yani. çünkü hiç kusura bakma sevgili dostum, senin en öncelikli önceliğin hayallerini gerçekleştirmek değil; hayatını idame ettirebilmektir. mesela demek istediğimi kendimden şöyle örneklendireyim:
felsefe ve psikoloji gibi bölümlerin insana birey olarak çok çok fazla şey kattığına inanıyorum. hatta o kadar inanıyorum ki inanıyorum değil; biliyorum diyorum. babam zengin olsaydı, ne bileyim para kazanmaya ihtiyacım olmasaydı falan yani. dakika düşünmez; okurdum. senelerce okurdum. sadece kendim için okurdum yani... hayal ise şayet; okulla ilgili hayalim bu olabilirdi. ama olmadı, neden? çünkü, hayatımı idame ettiremezdim. parayı seçtim, daha az seveceğim/hiç sevmediğim yerlerde çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. hayatımı idame ettiriyorum yani. ama n’apıyorum? hala okuyorum. okumak için fırsat yaratıyorum. belki akademik bir kariyer yapamadım evet, ama dışardan kendime yetecek yahut o okuyamadığım bölüme açlığımı azıcık baskılayacak kadar okuyorum yani...
özetle sevgili dostum; birey olarak bazı fedakarlıklarda bulunmak gerekebiliyor bu coğrafyada. ne yazık ki her istediğimizin olduğu, gerçekleştiği bir coğrafya değil burası. aksine, istemediğimiz şeylere maruz bırakıldığımız bir coğrafya burası. bir iki bölüm haricinde üniversite diplomasının araba ehliyetinden hiçbir farkı yok bu topraklarda. eğer doktorluk, avukatlık gibi formal bir meslek sahibi olamayacaksan - ki kendini az çok tanıyorsundur diye umuyorum- mutlu olabileceğin bir meslek seç kendine. yahut erkenden emekli olabileceğin parayı kazandıracak legal bir iş bul kendine. borsayla falan ilgilen ya da. hem de çok yakından ilgilen. her şeyini öğren falan yani. ama mutlaka karar ver. ben meslek sahibi olmadığım için, ailemi dinlediğim/düşündüğüm için zaman zaman pişman oldum. sen olma...
neticede bu durumun iki tane sorumlusu var kafamda şu an. birincisi devlet. ikincisi birey. hatta hakkaniyetli olayım devlet %70 sorumlusu, birey %20, bireyi yönlendirecek ve ona yön verecek eğitim ve öğretim hayatındaki tüm öğretmenler de %10 sorumludur bu durumdan. hatta öğretmenlerin %10 luk sorumluluğunu da kalifiye öğretmen yetiştirmeyi beceremeyen devlete yerinde bir zorlamayla iteleyebiliriz diye düşünüyorum.
şimdi buradaki herkes devlet nedir, nasıl işler, görev ve sorumlulukları nelerdir az çok biliyor. o yüzden burayı fazlasıyla detaylandırmak istemiyorum. detay arayanlar oy uğruna her ilde nalbur dükkanı açar gibi üniversite açan devlette detay arasınlar. etrafınıza bakın. dershaneden bozma üniversitelerle dolu her yer. üniversite böyle bir şey değil, olmamalıydı...
öğretmenlere gelince... güzel meslekti. maaşı ve falanı filanı için söylemiyorum ha, yani çok onurlu, şerefli bir meslekti. ama ne oldu? devlet bir yandan veliler bir yandan elini kolunu bağladık öğretmenlerin. üşüyen öğrencisine paltosunu veren, aile durumlarını yakından takip eden, zeki-aptal ayırt etmeden öğrencilerini kendi çocukları yerine koyan öğretmenlerimiz vardı, ne oldu onlara biliyor musunuz?
ben biliyorum...
devlet baskısıyla boktan bir müfredata sadık kalmak, itiraz etmemek üzere bastırıldılar. saçma sapan rant dolu kaynaklardan ders anlatmak zorunda kaldılar. her şeyi geçtim, öğrencilerine yaramaz veletler dışında başka gözle bakmadılar, bakmıyorlar. anlayıp anlamadıklarını önemsemeden kitaptan okuyup, slaytlar izletip teneffüs zili için öğrenci gibi dakika saydılar. öğrencilerine yeni bir şey öğretecek olanın kendilerine hissettirmesi gereken o heyecanı, gazi’nin devrimlerine, ilkelerine olan o inancı kaybettiler. eskiden kötü öğretmenler azınlıktayken şimdi bütün bu saydıklarımın dışında kalan öğretmenler azınlıkta kaldılar. boyun eğdiler, eğmeyenler sürüldüler, emekli edildiler... sonra çok haddimizmiş, bizim suçumuz değilmiş gibi soruyoruz tabii;
“bizum uşak neden boyle kot kafali?”
bireye gelince...
bak güzel dostum. naçizane tavsiyem, önce yaşadığın coğrafyayı tanı. hayal kurmadan önce yani. kariyer planlamadan önce yani. çünkü hiç kusura bakma sevgili dostum, senin en öncelikli önceliğin hayallerini gerçekleştirmek değil; hayatını idame ettirebilmektir. mesela demek istediğimi kendimden şöyle örneklendireyim:
felsefe ve psikoloji gibi bölümlerin insana birey olarak çok çok fazla şey kattığına inanıyorum. hatta o kadar inanıyorum ki inanıyorum değil; biliyorum diyorum. babam zengin olsaydı, ne bileyim para kazanmaya ihtiyacım olmasaydı falan yani. dakika düşünmez; okurdum. senelerce okurdum. sadece kendim için okurdum yani... hayal ise şayet; okulla ilgili hayalim bu olabilirdi. ama olmadı, neden? çünkü, hayatımı idame ettiremezdim. parayı seçtim, daha az seveceğim/hiç sevmediğim yerlerde çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. hayatımı idame ettiriyorum yani. ama n’apıyorum? hala okuyorum. okumak için fırsat yaratıyorum. belki akademik bir kariyer yapamadım evet, ama dışardan kendime yetecek yahut o okuyamadığım bölüme açlığımı azıcık baskılayacak kadar okuyorum yani...
özetle sevgili dostum; birey olarak bazı fedakarlıklarda bulunmak gerekebiliyor bu coğrafyada. ne yazık ki her istediğimizin olduğu, gerçekleştiği bir coğrafya değil burası. aksine, istemediğimiz şeylere maruz bırakıldığımız bir coğrafya burası. bir iki bölüm haricinde üniversite diplomasının araba ehliyetinden hiçbir farkı yok bu topraklarda. eğer doktorluk, avukatlık gibi formal bir meslek sahibi olamayacaksan - ki kendini az çok tanıyorsundur diye umuyorum- mutlu olabileceğin bir meslek seç kendine. yahut erkenden emekli olabileceğin parayı kazandıracak legal bir iş bul kendine. borsayla falan ilgilen ya da. hem de çok yakından ilgilen. her şeyini öğren falan yani. ama mutlaka karar ver. ben meslek sahibi olmadığım için, ailemi dinlediğim/düşündüğüm için zaman zaman pişman oldum. sen olma...
devamını gör...
31.
başlığı açan arkadaş katıldığım yerler var lakin katılmadığım çokça yerde mevcut. insanlara ölü paraları verip köle niyetine kullanan özel sektör patronlarını görünce millet haliyle okuyayım birşey çıkar yada az kölelik yapayım dedi. haklıydılar çünkü bizim ülkemiz de sağlam eli yüzü düzgün patron kaç tane gördünüz kaç kere karşınıza çıktı. burada iktidara oy atıp o üniversiteler okumuş elbet insanlar var kendi ayaklarına da sıktılar. arz talep dengesi denen bir şey var sonuçta, üniversitelerimizde yeri geldi zeki akıllı çocuklar okudu yeri geldi lisans diplomam olsun diyenlerde okudu. sayısız üniversite açılması ve piyasanın üniversite mezunu iş bilmeyen insanlar ile dolması kaçınılmazdı olduda. olmayan eğitim sistemi de cabası, sektörel bazda eğitim vermeyi ne zaman öğrenecek bu milli eğitim anlamadım gitti. adam çok zeki çalışkan lakin ilk iş başvurusunu yapacak saçma sapan tecrübe ve bilimum istekler ile çıkıyorlar adamın karşısına. adama sektörel bazda eğitim vermemişsin adam iş yerinde takla ata ata iş öğreniyor arkadaşlar teknoloji çağındayız bir dakika 1 dakikayı tutmuyor. sağlam kardeşlerimizde yurt dışlarına kaçıyor, intahar mektubunda veyahüt postunda "iktadar bunun suçlusudur diye" yazan kardeşlerimiz oluyor, yada el mahkum diyip köle olarak çalışıyor yaşımın tatsız tutsuz bitmesini bekliyor bu acıdır.
devamını gör...
32.
en önce madem boş beleş bölüm bunlar,niye açılıyorlar,niye varlar diye sormak lazım.boş beleş bölümler olduğu bir gerçek ama bu bölümler niye var o halde,kim açıyor bu bölümleri?problemi oluşturan gereğinden fazla üniversite inşa eden,iş veremeyeceği insanlara okul açanlar.öğrencide suç var mı?pek tabii var ama düşük maddi imkanlarla okuyan pek çok genç var ve herkesin doğru tercihi yapacak/onun için bekleyip emek harcayabilecek lüksü olmuyor maalesef.hatanın büyük çoğunluğu iş veremeyeceği kadar çok gence okul açanlarda.
devamını gör...
33.
bakın insanları bunlarla suçlayamazsınız. insan ne yapmış; böyle şeyleri regüle eden bir sistem olsun diye devleti kurmuş. sen devletsen bölgeye göre çalışma yapıp bölgenin ihtiyacına göre üniversitede bölüm açmalısın. bana göre evet çobanlığın bile eğitimi olmalı, ama sen gidip tarım-hayvancılık bölgesinde işletme fakültesi kurarsan insanlar da okur. insanları suçlayamazsın. bana kalırsa köy enstitüleri tekrar açılmalı. trt arşivinden açın izleyin köy enstitüsü öğrencilerinin konuşmalarını, bugün entelektüelim diyen çoğu insandan düzgün konuşuyorlar. yani bu laflar cahilliği öven lakırdılar, insanları okudu diye suçluyoruz bilmem farkında mısınız?
devamını gör...
34.
başlık sahibi arkadaş tıp bölümleri hariç hangi bölümlerde iş imkanı çok üst düzeydeymiş bir yazarsa sevinirim. yazdıktan sonra da lütfen ikinci sorumu cevaplasın: hepimiz sağlıkla ilgili mi okumak zorundayız? para kazanacağız diye sevmediğimiz bir şey mi okuyacağız? buna mecbur muyuz gerçekten 1 kereliğine geldiğimiz şu hayatta?
devamını gör...
35.
adam gibi bölüm okuyaydınız o halde. başlığa hak veriyorum.
devamını gör...
36.
devletin eğitimdeki yanlış politikaları, 'her dağın başına bir üniversite' yaklaşımı sürekli eleştiriliyor. eleştirilsin de... ancak devletin açtığı üniversitelerin niteliklerini herkes az çok biliyor. yeterliliklerini ve yetersizliklerini, üniversitenin bulunduğu şehrin sağlayacağı imkanları üniversite çağına gelmiş her genç idrak ediyor. bu kadar eleştirdiğin üniversitenin senin tercih listende ne işi var? çünkü iyi üniversite için yetersizsin. farz et ki o niteliksiz üniversiteler ve niteliksiz bölümler yok. o zaman üniversite okuyamayacaktın ve iş bulmak zorunda kalacaktın ama devletin işsizliği erteleme politikası işine geldi. üniversiteyi bitirince de suçu devlete attın. bir bölümü çok iyi bir üniversitede dört yıl boyunca, dirsek çürüterek okuyan ile bir doğu ilinin meslek yüksek okulunda iki yıl yatarak okuyan bir değildir. okumuş olmak için ya da evden uzaklaşmak için okuyanla gönül veren bir değil. bu yüzden herkes iş bulamıyor. çok nitelikli olduğunu düşünüp de iş bulamayan, ya da kendini geliştirmek ve istenen yeterliklere ulaşmak için çabalamayan yoktur.
bu ülkede eğitim sisteminin yetersizliğine ve onca imkansızlığa rağmen başarılı olan binlerce insan var. başarı düz yolda yürümek gibi bir şey değildir. birilerinin sizin için bir şeyleri kolaylaştırmasını beklemektense zorluklarla mücadele edebilmeyi öğrenmek daha gerçekçi bir adım olur.
bu ülkede eğitim sisteminin yetersizliğine ve onca imkansızlığa rağmen başarılı olan binlerce insan var. başarı düz yolda yürümek gibi bir şey değildir. birilerinin sizin için bir şeyleri kolaylaştırmasını beklemektense zorluklarla mücadele edebilmeyi öğrenmek daha gerçekçi bir adım olur.
devamını gör...
37.
boş beleş bölümden kastımız nedir? bizim bir üniversitede herhangi bir bölümü bu şekilde tanımlamamızın tek nedeni yaşadığımız ülkedir. yani boş beleş olan bölümler değil ülke maalesef.
devamını gör...
38.
39.
40.
bölümün boş beleşi olur mu ki üstadım? universitede hocan einstein olsa sana ne faydasi vardir eger sen gayret edip kendini gelistirmiyorsan. üni ortami oyle bir ortam. akademik gelisim bireyseldir. hoca seni yola sokar bu yol böyledir der ışık tutar. pekala hoca onemli lakin kişisel gelişim, calisma daha önemlidir.
devamını gör...