141.
en sevdiğini toprağa gömmek.
gün gün ölümüne şahit olmak, çaresizlik, hastane koridorları, artık iyileşemeyeceği kesinleştiğinde "ölse de acısı dinse" diye düşünmen.
devamını gör...
142.
askerde 2 sefer kerpetenle tırnağımı çekmiştim.
devamını gör...
143.
gidenlerin bir daha geri dönmeyeceğini bilmek.
devamını gör...
144.
gömülü 20lik diş çektirmek. diş alt çene kemiklerinin arasına sıkışmışsa daha eğlenceli oluyor…
devamını gör...
145.
bazen duygusal bazen dağınık oluşum.
devamını gör...
146.
gidenler dönmez insanlar değişmez (buna hala şüpheliyim umudum var) gidenlerin yeri dolmaz
devamını gör...
147.
kedim bay pipet'in anca gırlaması.

ya istiyorum ki en azından kalkıp bir bardak su verebilsin, nerdeee.

anca kum kabını temizletsin bana ibibik.
devamını gör...
148.
canimi acitan bir soru bende. cevabini bilmedigim, bir turlu aciga kavusturamadigim, nasil diye diye kafayi yedigim bir soru…
sozluk sana sorayim, nasil oluyor? insan birinin; hadi biri olmasin bir canlinin canini bile isteye, ustelik karsi koyacak savunmasi da yokken nasil acitabilir? nasil,
cidden nasil? tamam hadi yapti da nasil uyur, nasil yediginden tat alabilir, nasil gunu gecirir ? ya da nasil kalir insan? hic mi vicdani irkitmez? bilerek kotuluk hakikaten nasil yapilir? tekrar sorayim mi? insan nasil kotuluk yapar? bile isteye ya? yani hic tereddut etmeden, hic irkilmeden, hic umusamadan, rahatca… nasil?
devamını gör...
149.
özlemek ve bunun çaresini olmayışı
devamını gör...
150.
değişemiyor olmak. hiçbir türlü.
devamını gör...
151.
bir defasında anahtarımı evde unutmuştum ve bilmem kaç milyon nüfuslu şehirde kapısını çalabileceğim kimse yoktu, üzülmüştüm.
devamını gör...
152.
apse.
apse ve diş acısı hiçbir şeyde yok.
devamını gör...
153.
fiziksel acı: suda yüzerken böbrek taşı düşürdüm. ağaçtan inerken sol pazumu budağa taktım parçalandı. 11 dikiş atıldı, kemik görünüyordu.

depremde kaçarken düştüm bel kemiğimde ödem oldu. kolum çıktı ve 4 kaburga kırıldı. 2 ay çektim.
devamını gör...
154.
o balık kendini biliyor şuncacık yaşımda beni böyle acıdan uyuşturmuştu tanrıyı bulmuştum o gün
sana kızmıyorum balık efendi
kızmıyorum
sen beni daha güçlü kıldın
devamını gör...
155.
pişmanlık.
devamını gör...
156.
tamı tamına 278 gün geçmiş. duygularımda en ufak azalma yok. hala 20 mayıstaymışım gibi hissediyorum. sadece o gün ki gibi belirsizlik yok. onun harici beni çıldırtan her şey devamlılığını sürdürüyor. keşke senden bu kadar çabuk vazgeçmeseydim diye düşünmekten yedim bitirdim kendimi. halbuki geriye dönüp bakınca bu işin kontrolünün sadece bende olmadığını biliyorum. 3 yıl önce kariyerimi bitiren olaydan sonra kendimi gömdüğüm yere gömdüm seni de. beni o olaydan sonra en çok yıkan olay buymuş. bunun da yeni farkına varıyorum. seni bulduğum zaman aynı anda çıkar yol bulduğumu da düşünmüştüm nitekim de öyle oldu. seninle beraber kendimi ikinci kez gömdükten sonra gerçekliğe dair bir inancım kalmadı.
ölene kadar bu vicdan azabı benim yakamı bırakmayacak. yaşadığım süre boyunca övünebileceğim tek konu hiç bir şeye karşı en ufak pişmanlığım olmayışıydı artık bu konu sadece öykünebileceğim bir şey haline geldi. umarım şuan en azından sen acı çekmiyorsundur. çünkü ben her güne kahrolarak uyanıyorum.
senin hayatımdaki yerin bambaşkaymış keşke bunu farketmek için bu kadar geç kalmasaydım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu entryden sonra galeride gezerken 2022'nin kasımından bir şeye rastladım. hayat cidden çok enteresan bir şey ve bu gün derdime dert eklemeye devam ediyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

son ekleme: bizim hikaye kedinin ölümünden ziyade biraz ayrılık tadında oldu. hiç bitmeyecek bir yas tutma sürecine girdim ve yakın zamanda da atlatabilecek bir mesele gibi durmuyor maalesef. belki doğal yollarla ölmüş olsaydı bu kadar üzülmezdim. kolu bacağı tutan kendi işini kendi gören bir hayvandı goflet. sapasağlam çocuğu gömmüş gibi hissediyorum. pişmanlığımın özü bu sanırım. bir canlının hayatına devam edip etmemesi kararını vermek çok zor bir şeymiş. keşke onu uyutmamış olsaydım. bu onu için çok daha zorlu olurdu buna eminim. içimi az da olsa su serpen tek şey bu. günün birinde ona veda etmem gerekecek ama henüz değil.
devamını gör...
157.
her güzel şeyin bir sonu olması.
devamını gör...
158.
bir yalana inanmak. ama şu da bir gerçek sen benim inandığım en güzel yalandın.
devamını gör...
159.
pense ile elimi sıkmayı başardım. o gerçekten canımı acıttı.

yaklaşık 1.5 dakikadan fazla elektriğe çarpıldım. sanırım ondan böyle oldum. çarpılma anı değil ama sonrası 6 ay belimi doğrultamadım.

elimi dayadığım yerde havya varmış. avuç içim yandı. yanık merhemleriyle dolaştım.

çocukken ayağım kırıldığında doktor sohbet ederken yerine oturttu kemiği. gerçekten canım acıdı.

çocukken bisikletten düştüm. çeneme dikiş attılar. lokal anestezi ile uyuşturulmuş olsam da gözümün önünde o kanca iğne gitti gitti geldi. bu da ruhsal bir acıydı.

o değilde ben bu yaşa kadar iyi gelmişim. ya da gelemedim mi?
devamını gör...
160.
niye üzülelim diye düşünmek lazım.

ben şahsen şampanya patlatırdım.

keşke ölsen.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"canını acıtan en kötü şey" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim