roman / bilim-kurgu
8.5 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

distopya türünün ana 4 kitabından biri olarak anılır ama tam anlamıyla distopya demek ne kadar doğru bilemiyorum başlangıçta ağır gelebilir ama ilerledikçe olayları kavramak kolaylaşıyor fordculuk gibi önemli tabirler ,aile kavramının tamamiyle yok sayılması herkes herkes için mentalitesinin hakimiyetini gösteriyor aslında şuan günümüzde olanları adam yıllar önce yazmış hatta daha ilerimizi yazmış.
devamını gör...
kitap 1932 yılında çıkmıştı. ben çıktığı yıl okumuştum. artık aklımda kalan kısımlarıyla bir tanım yazayım. öncelikle yazarın kurguladığı dünya, distopik mi? ütopik mi? ortaya karışık mı?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynak masamın üstü

cesur yeni dünya’da anlatılan düzenin, bugün yaşadığımız dünya ile örtüşmüyor olması onu ütopik yapmaz. biraz sabır! az kaldı o dönemlere. benim açımdan tapu gibi distopiktir bu kitap.

kitabın dayanak noktası insanın bir biyolojik ürün olması, başka bir zeka tarafından çeşitli modellerde üretilmesi ve dolayısıyla birçok kavramın ortadan kalkmasıdır. aile yok, düşünce özgürlüğü, sanat vs. çünkü cesur dünyada bunlara gerek yok. ancak biyolojik bir ürün de olsa, insanları kontrol altında tutmak için bir çeşit uyuşturucu var. bugünkü dünyada anti depresanlar, sentetik uyuşturucular, medyalar, iletişim adı altında algılar… bugünün dünyasında uyuşturucudan çok ne var?

dünya hızla yapay zekaya doğru ilerliyor. öyle bir noktaya gelindi ki, artık işin felsefi boyutu tartışmaya açıldı. belki sözlük içerisinde de tartışmaya açılır diye, şuraya yarım yamalak bir ukde bırakayım;

(bkz: yapay zeka ahlakı)

yapay zeka karar almaya başlarsa, dünyayı nasıl bir düzen bekliyor? adalet, eşitlik anlayışı nasıl olacak? yapay zeka nüfus artışına müdahale edecek mi?

tekrar kitaba dönecek olursak, çok beğendiğimi söyleyemem. kitabın dili, okuyanı ne kadar hikayenin içine alıyor tartışılır. açıkcası beni pek sarmamıştı.
devamını gör...
kitabın 1932 yılında yazıldığı göz önünde bulundurulduğunda mükemmele yakın bir kurgu olduğu taktir edilecektir. anlatılan hikaye, f.s 632 yılında yani amerikalı araba üreticisi henry ford'un dünyaya gelişinin 632'nci yılında geçiyor. yazar aldous huxley'in 1926 yılında ilk kez amerika'yı ziyaretinin ve ford fabrikasını gezmesinin kitabın muhtevasında büyük bir yer kapladığını görüyoruz. kurgudaki birçok imge ve sembolde fabrikadaki üretim sistemine atıfta bulunulmaktadır. fabrikadaki t model bant sistemi, o zaman için seri üretim fabrikalarda ilk kez kullanılmıştı. bant üzerinde araçların her bir parçası için ayrı bir ekibin çalışması, ekipler arasındaki iş birliği ve düzen kitapta oluşturulan kurgunun ana unsurlarıdır.

oluşturulan bu düzene dünya devleti adı verildiğini görüyoruz. epsilon, delta, gama, beta ve alfa sınıflarını ihtiva eden bu toplumda bireyler fabrikada araçların üretimine benzer şekilde toplumdaki işlevlerine uygun olarak belirli aşamalardan geçip dünyaya getiriliyor. bu işleme bakonovskileştirme deniliyor. üretilen bu bireyler, daha sonra bu kusursuz düzenin birer parçası olması amacıyla "şartlandırma merkezleri"nde eğitiliyor.

huxley'in oluşturduğu evrende devletin sloganı "cemaat, özdeşlik ve istikrar." binaenaleyh, burada düzen çok önemlidir. bireyler kesinlikle hayatlarından şikayetçi olmuyorlar. herkes bireysel ihtiraslarından, iç çekişmelerinden, ideolojilerden, kaygılardan, her türlü kötü duygulardan arınmış şekilde yetiştiriliyor. olur da aksi bir durumla karşılaşılırsa soma adı verilen yatıştırıcı/uyuşutucu kimyasal madde sayesinde bu duyguları geride bırakmaları sağlanıyor. din konusuna baktığımız zaman aynen şu ifade geçiyor: "tanrı kendisini yokluk şeklinde gösterir, sanki hiç yokmuş gibi."

hikayenin en önemli ve can alıcı kısımları, bu düzenin dışındaki bir bölgeden gelen "vahşi" adını verdikleri john'un hikayeye girmesiyle başlıyor. john'un bu "uygar hayata" bakış açısı ve böylece yazarın ütopya olarak yarattığı düzenin distopyaya dönüşmesi bütün hikayenin ana temasını oluşturuyor.

nihayetinde, okurken keyiften dört köşe olduğum bu kitabı meraklıları için tavsiye ediyor, şahsıma bu güzel duyguları yaşatan aldous huxley'e soma içinde rahat bir uyku diliyorum. son olarak :

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
aldous huxley’in 1932 yılında kendi yorumuyla oluşturduğu totalitarizmden bahseden, gelecekteki dünyaya ait bir kehanet mi yoksa hiciv mi yazdığından kendisinin de hiç bir zaman emin olmadığı ama döneminin gidişatıyla ilgili öngörülerini bu distopyayla anlatmaya çalıştığı eseridir. yeni dünyanın temelleri atılmaya başlandığında değişimleri farkederek ve bu gelişmeleri sentezleyerek herkesin amerikalaşacağını ve amerika’nın bütün gelişimlerinin dünyanın gelişmesi olduğunu savunmuştur. günümüz dünyasıyla karşılaştırdığımızda bir çok konu bu atıfını desteklemiştir.
yazdığı bu kitabında da makineleşmekten bunun insanlara sağladığı olumlu ve olumsuz yönlerini farklı bir bakış açısıyla ortaya koyuyor. kitabı okurken bir şeylerin değişeceğini düşündüren olay örgüleri var. fakat bizim şu an bu akışı değiştiremediğimiz ve makineleşme sürecine ayak uydurup çağın getirilerini istemsiz de olsa kabullenmemiz gibi kitapta da dünyayı değiştirecek bir kahramanımız olmuyor. herkesin aynılaştığı dünyada, farklı inanışları ve görüşleri olan insanlarla karşılaşıyoruz fakat bunlardan hiç biri bu gelişen süreci durduracak bir değişiklik yapamıyor. aslında düşünürsek şu an bulunduğumuz konforu ve elimizdeki imkanların daha da kötüleşeceğini düşünüp nasıl kabulleniyorsak bu distopyada da aynısını görebilmemiz mümkün.
yazar dönemin değişenlerini farkedip bu eseri çıkarttığı zamanla karşılaştırırsak, daha hızlı gelişen dünyayı göremememiz kitabı okuduktan sonra aslında bir yandan traji-komik gelmekte. ön gördüğü dünya tıpatıp aynı olmasa da yozlaşacağımız ve aynılaşacağımız kısmında haklı çıktığını söylemek mümkün. çünkü bunu fark edemeyecek ve elimizdekilere sahip çıkamayacak kadar makineleştik.
kitapta vahşi ile mustafa mond ile aralarında geçen diyalog bunların sebebini açıklar nitelikte.”

-kızgın bir sesle konuşan vahşi, ” eğer tanrı’ yı biliyorsanız niye onlara anlatmıyorsunuz?” diye sordu. “tanrı hakkındaki bu kitapları niye vermiyorsunuz insanlara?” “onlara othello’ yu neden vermiyorsak, bunları da aynı nedenle vermiyoruz; eskiler de ondan, yüzlerce yıl öncesinin tanrısını anlatıyorlar. şimdinin tanrısını değil.” “ama tanrı değişmez ki.” “insanlar değişir ama.”

ve tüm geçmişimiz aptallar için…
devamını gör...
aldous huxley'in 1931 de ilk yazdığı ditopyası.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cesur yeni dünya , yeni dünya düzeni hakkında bir çok yeni düzen öngörüsünde bulunan , psikolojik ,sosyolojik, bilimsel ,cinsellik ve aile hayatı ile alakalı, yeni öğrenme şekilleri, üreme şekilleri gibi bir çok konuda değişik bakış açıları içermektedir.
her ne kadar 1984 ile benzetilse de distopya olarak 1984 hem konu anlatımı hem de konu içeriği bakımından daha iyi ve akıcı bir kitaptı bence. cesur yeni dünyay'ı okurken zorlandım desem daha doğru olur.1984' ün aksine cesur yeni dünya' da anne, baba gibi ailevi kavramlar ortadan kaldırılarak , şartlandırılma sistemiyle insanların birileri tarafından üretildiği , mutluluk ve mutsuzluğun bile başkaları tarafından insanın içine yerleştirebildiği, bir hap ile mutsuzluğun yok edildiği kötü duygular ve hastalık gibi insansı şeylerin düşüncesinin dahi ortadan kalktığı bir dünya mevcut.
kitapta çıplaklık, serbest ilişki, bağlılık olmaması ve bunların cesurluk yada güzellik olarak aftedilmesi bir yana oldukça fazla karamsar bir yapı oluşturulmuş, okudukça karanlığa doğru gittiğimizi hisseder gibi oluyorsun. teknolojinin ilerlediği, istediğimiz gibi şekillendirebildiğimiz geleceğin bu kadar karamsar çizilmesi rahatsız edici.
kısacası cesur yeni dünya abartıldığı kadar iyi bir kitap olmaktan ziyade daha başlamadan önce ‘’sıkılabilirsin biraz ağır giden bir kitap’’ uyarısının haklılığını kanıtlamış oldu.
devamını gör...
gelişen teknoloji ile birlikle zamanla oluşabilecek tehlikeler, her şeyin anlamını yitirmesi, bir yerlinin uzaktan bu dünyaya özenmesi ama içine girdiğinde ne kadar anlamsız olduğunu fark etmesi neticesinde olaylar ilerliyor.
"herkes herkes içindir"
sloganıyla yola çıkılıp his kavramının yok olduğu aslında maalesef pek de uzak sayılmayan bir dünya..

örneğin; kitapta minik haplar içiyorlardı yemek yemiyorlardı. günümüz vitaminlerini bunun başlangıcı gördüm nedense..
devamını gör...
bu kitap 1932 yılında yazılmış ve 26. yüzyıl'ı ele alan bir kitap başta yazarın hayal dünyası beni benden aldı. 1932 yılında bu kadar gelişmiş, iyi düşünülebilen bir kitap okumamıştım.
insanların anne baba kavramı olmaksızın laboratuvar ortamı gibi bir yerde büyütülüp her işe göre insan yetiştirebilen bir düzeneği var ve herkes herkese aittir kavramıyla bizim çok önemsediğimiz anne baba kavramı ya da namus kavramı diye bir şey yok. teknoloji son derece gelişmiş. bu bölgeden ayrı bir tellerle örgülü yerde ki buraya aykırı bölge diyorlar ve insanlar bizim gibi tanrı, namus, anne, baba gibi kavramlarla büyüyorlar. yazar bunu ele alıyor ve aykırı bölgeden gelmiş birinin iç çatışmasınıda okuyoruz aynı zamanda. benim için tek sıkıntısı sanırım betimlemeler oldu onun dışında kitap çok iyiydi.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hey hey hey orada durun. bu kitap çok sıkıntılı bana göre. öneri üzerine almıştım zamanında, merak da ediyordum içeriğini, yazarın nasıl bir dünya tasarladığını vs. ama okumaya başlayınca "lan ben ne okuyorum a**" demeye başladım. zaten yazım şekli de aşırı karışık, bir a kişisi konuşuyor konudan bağımsız, hemen ardındaki cümle b kişisine ait ve farklı bir olayla alakalı, okuduğunuzu da anlamıyorsunuz herşey çorba oluyor. yazarın yarattığı dünya da distopya falan değil fetişopya aslında, yaşadığı yıllarda bu düşüncelerini ortaya koyamamış, "napsam lan acaba, dur kitap yazayım" deyip allayıp pullayıp kitap yazmış. zaten çokça kez yasaklanmış veya yasaklamaya çalışmışlar, bence bu konuda haklılar, çocukların okumaması gereken bir kitap bana göre. yarısında saldım ki böyle birşeyi yapmam, o derece kötü bir kitap.
devamını gör...
dijital haplardan sanal kafeslere: cesur yeni dünya'dan bugüne insanlığın özgürlük yanılsaması
"mutluyuz." diyen robotlara dönüşürken: huxley'nin 92 yıl önce gördüğü bugünün distopyası

aldous huxley'nin 1932'de yazdığı "cesur yeni dünya", insanlığın teknoloji ve toplumsal mühendislik yoluyla geldiği distopik bir geleceği anlatır. 26. yüzyıl londrasında geçen roman, bilimsel gelişmelerin insan doğasını nasıl değiştirebileceğini ve mutluluğun zorla dayatılmasının sonuçlarını inceler.

olay örgüsü

- dünya devleti'nde insanlar laboratuvarlarda üretilir ve beş farklı kastla sınıflandırılır. (alfa, beta, gama, delta, epsilon)

- bernard marx ve lenina crowne'un vahşi rezervasyonu'nu ziyareti.

- john (vahşi) ve annesinin "medeni" dünyaya getirilmesi.

- john'un modern topluma uyum sağlayamaması ve yaşadığı çatışmalar.

- toplumun temel değerlerinin sorgulanması ve sistem karşıtı başkaldırı.

cesur yeni dünya'nın temel unsurları ve günümüz yansımaları

toplumsal yapı

romanın temelinde, insanların laboratuvar ortamında üretildiği ve genetik mühendislikle şekillendirildiği bilimsel bir üreme sistemi yer almaktadır. insanların mutluluğu, "soma" adı verilen bir ilaçla kontrol altında tutulmakta ve bu sayede toplumsal huzursuzluklar engellenmektedir. "herkes herkese aittir." felsefesi, toplumda özel mülkiyet ve bireysel ilişkileri ortadan kaldırmıştır. geleneksel aile yapısı tamamen yok edilmiş, çocuklar devlet tarafından yetiştirilmektedir. tüketim toplumu anlayışı, insanları sürekli yeni ürünler almaya teşvik ederek ekonomik sistemi canlı tutmaktadır.

karakter analizi

bernard marx, fiziksel farklılıkları nedeniyle sistemle uyumsuzluk yaşayan ve toplumsal düzeni sorgulayan bir karakterdir. john (vahşi), shakespeare'in eserleriyle büyümüş ve bu eserlerden edindiği değerler sistemi ile modern topluma karşı duran bir figürdür. mustapha mond, dünya devleti'nin kontrolcü sistemini savunan ve düzenin devamını sağlamaya çalışan bir yöneticidir. lenina crowne ise sistemin başarılı bir şekilde şartlandırdığı, toplumun ideal vatandaşını temsil eden bir karakterdir.

ana temalar

romanda insan doğasının sistematik bir şekilde değiştirilmesi ve bireyselliğin yok edilmesi merkezi bir tema olarak işlenmektedir. teknolojik ilerlemenin insani değerleri nasıl aşındırdığı detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. mutluluk ve özgürlük arasındaki çatışma, karakterlerin yaşadığı temel ikilemlerden biridir. sanat ve kültür, devlet tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmekte ve toplumsal düzeni bozmayacak şekilde sınırlandırılmaktadır. bireysel özgürlükler, toplumsal düzen ve istikrar adına sistematik olarak kısıtlanmaktadır.

modern dünya paralellikleri

günümüzde sosyal medya, tıpkı romandaki soma gibi insanların duygularını ve düşüncelerini yönlendiren bir araç haline gelmiştir. algoritmalar, insanların düşünce ve davranış kalıplarını şekillendirmekte ve yapay bir mutluluk arayışını teşvik etmektedir. modern tüketim kültürü, insanları sürekli yeni ürünler almaya yönlendirmekte ve "kullan-at" mantığını normalleştirmektedir. marka bağımlılığı, kişisel kimliğin bir parçası haline gelmiştir. eğitim sistemindeki standartlaşma, bireylerin özgün düşünce ve yeteneklerinin gelişimini kısıtlamaktadır.

çözüm önerileri

toplumsal çözümler

eğitim sisteminde eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi ve bireysel yeteneklerin desteklenmesi öncelikli hedef olmalıdır. sanat ve kültür eğitimi güçlendirilerek, bireylerin yaratıcı potansiyelleri ortaya çıkarılmalıdır. teknoloji kullanımında bilinçli yaklaşımlar teşvik edilmeli ve dijital bağımlılığa karşı koruyucu önlemler alınmalıdır. toplumsal bağların güçlendirilmesi ve kültürel çeşitliliğin korunması için aktif politikalar geliştirilmelidir.

bireysel çözümler

kişisel gelişim ve farkındalık çalışmaları, bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına yardımcı olmalıdır. eleştirel düşünme alışkanlığının geliştirilmesi, manipülasyonlara karşı koruyucu bir kalkan oluşturacaktır. teknoloji kullanımında öz-denetim mekanizmalarının geliştirilmesi önemlidir. sanat ve edebiyatla aktif ilgilenme, bireyin duygusal ve entelektüel gelişimini destekleyecektir. toplumsal sorunlara karşı duyarlılık geliştirmek, kolektif bilincin oluşmasına katkı sağlayacaktır.

kitap, günümüz toplumlarının karşı karşıya olduğu tehlikeleri öngörmüş ve bu konuda bizleri uyarmıştır. modern dünyada bireyselliğimizi korurken toplumsal uyumu da sağlayabilmek için bu uyarıları dikkate almamız ve dengeli çözümler üretmemiz gerekmektedir. bireyselliği, duyguları ve özgür iradeyi koruyarak, teknolojiyi insanlığın yararına kullanmak, karşılaşabileceğimiz distopik geleceği önlemek için atılabilecek en önemli adımlardır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"cesur yeni dünya (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim