çocukken aşık olunca yapılanlar
başlık "birdemetpapatya" tarafından 16.11.2020 06:55 tarihinde açılmıştır.
101.
o yoldan geçerken gözümü bile kırpmadan geçişini izlerdim,sanırım bir nevi saygı duruşuydu. 9-10 yaşlarının safligi ve benzersizligi...
devamını gör...
102.
güneş gözlüğü takma ??
devamını gör...
103.
ben onun bizim kapının önünden geçtiği saatleri ezberlemiştim gerçekten bunu yapmıştım. her okul çıkışı kendi evine gittiği yolda muhakkak bizim kapının önünden de geçerdi. o saati kaçırmamaya dikkat edip kapının önüne dikilirdim ve o geçerken ona tatlı tatlı gülümserdim. o da bazen tebessüm ederek karşılık verirdi bazen yanıma gelir fıstık diyerek yanağımdan bir makas alırdı bazen de varlığımı dahi hiç fark etmezdi.
şimdi büyüdüm, serpildim eh değerlendim falan tabii artık ben yüz vermiyorum... dersem de inanmayın. ne değerlenmesi ya evlendi çocuk yaptı bir de bizim sokağa taşındı. karısı daha geçen gün çocuğunu kucağıma verip "tatlım iki dakika bakar mısın bir kuaföre gidip gelcem," dedi. napalım biz de çocuktur ne günahı var deyip ses etmedik, arada oluyor idare ediyoruz bir şekil.
şimdi büyüdüm, serpildim eh değerlendim falan tabii artık ben yüz vermiyorum... dersem de inanmayın. ne değerlenmesi ya evlendi çocuk yaptı bir de bizim sokağa taşındı. karısı daha geçen gün çocuğunu kucağıma verip "tatlım iki dakika bakar mısın bir kuaföre gidip gelcem," dedi. napalım biz de çocuktur ne günahı var deyip ses etmedik, arada oluyor idare ediyoruz bir şekil.
devamını gör...
104.
ben çocukken aşık olduğum kişilere bir şey yapamıyordum çünkü utanıyordum
devamını gör...
105.
açıkçası büyükken aşık olduğumda yaptıklarımdan daha mantıklı şeylerdi, inanılır gibi değil.
devamını gör...
106.
belli etmemeye çalışmak.
devamını gör...
107.
en sevdiğim oyuncaklarımı kreşe götürür, ona verirdim. o ise kabul etmezdi, kendi aşık olduğu kişiyle oynardı.*
devamını gör...
108.
sıcak kalorifer peteğine oturmak. hımm evet. çot diye hem de, öyle yavaş yavaş totom totom da değil, bayağı çot diye kaseyi kırarcasına peteğe yığılmak, çökmek.
olay bi' ilkokulda cereyan ediyor. uzaktan her şeyin yolunda olduğu hoş bi' beşinci sınıf gibi görünse de içi beni dışı yine beni yakan bok gibi bi' yıl geçiriyorum okur. ilkokul bitti bitecek, sınav olacaktı, iptal edip zorunlu eğitimi 8 yıl yaptılar. bu vakte kadar bütün çocukluğum test tekniği öğrenmekle geçmişken son sene her şeyi ertelediler. ortaokul nasıl bir yer, ergenlik kim ben neresi? aklımı oynatabilirdim bu sorularla ama oynatmadım. tüftüfe vurdum kendimi. bi' de aşık oldum. öyle böyle değil, üç koca ajanda dolmuş utku'ya yazdığım şiirlerle. utku, yan sınıfın aksi yakışıklısı. yakışıklı da değil aslında, hatta uyuz! gün geçmiyor ki bi' kızın daha saçını sakızlamasın! bütün kızlar nefret ediyor kendisinden, bi' tek ben bayılıyorum. çünkü çilli, çünkü saçları kıvırcık, çünkü ela gözlerinin üstünde uzun uzun kirpikleri var, çünkü çok iyi futbol oynuyor, çünkü çok güzel koşuyor, çünkü çok acayip tüftüf atıyor, her attığını vuruyor, çünkü çok güzel misket oynuyor, çok güzel tasoları var. çünkü çok...! çok işte!
utku'nun peşinden ayrılmıyorum, ayrılamıyorum. sene ortasında taşınıyor utku'lar, bizim servise transfer oluyor o da. artık evi de evime yakın!
yıl bitti bitecek! ilkbahar geliyor yavaş yavaş nisanı yarıladık derken bir gün tutuyorum kolundan bunu tenefüsün birinde, yürü diyorum. koridora çekip, otur diyorum. yok ben iyiyim ayakta sen otur diyor. yok diyorum ben de böyle iyi. -otur demiş sana çocuk otur işte! kuyruğu şimdi dik tutsan ne fayda? birazdan çenen titreyerek ağlayıp peteğe çökeceksin çocuğun karşısında! otur!- oturmuyorum. tam ne söylediğimi meramımı nasıl anlattığımı hatırlamıyorum ama utku'nun güldüğünü hatırlıyorum. o gülüyor ben ağırlaşıyorum. o güldü ben ağırlaştım. sonra da çöküp kalıyorum sıcak peteğin üstünde.
o gün bu gündür ne zaman totomda bir sıcaklık hissetsem hayattan soğutan bir mutsuzluğa gark olurum.
olay bi' ilkokulda cereyan ediyor. uzaktan her şeyin yolunda olduğu hoş bi' beşinci sınıf gibi görünse de içi beni dışı yine beni yakan bok gibi bi' yıl geçiriyorum okur. ilkokul bitti bitecek, sınav olacaktı, iptal edip zorunlu eğitimi 8 yıl yaptılar. bu vakte kadar bütün çocukluğum test tekniği öğrenmekle geçmişken son sene her şeyi ertelediler. ortaokul nasıl bir yer, ergenlik kim ben neresi? aklımı oynatabilirdim bu sorularla ama oynatmadım. tüftüfe vurdum kendimi. bi' de aşık oldum. öyle böyle değil, üç koca ajanda dolmuş utku'ya yazdığım şiirlerle. utku, yan sınıfın aksi yakışıklısı. yakışıklı da değil aslında, hatta uyuz! gün geçmiyor ki bi' kızın daha saçını sakızlamasın! bütün kızlar nefret ediyor kendisinden, bi' tek ben bayılıyorum. çünkü çilli, çünkü saçları kıvırcık, çünkü ela gözlerinin üstünde uzun uzun kirpikleri var, çünkü çok iyi futbol oynuyor, çünkü çok güzel koşuyor, çünkü çok acayip tüftüf atıyor, her attığını vuruyor, çünkü çok güzel misket oynuyor, çok güzel tasoları var. çünkü çok...! çok işte!
utku'nun peşinden ayrılmıyorum, ayrılamıyorum. sene ortasında taşınıyor utku'lar, bizim servise transfer oluyor o da. artık evi de evime yakın!
yıl bitti bitecek! ilkbahar geliyor yavaş yavaş nisanı yarıladık derken bir gün tutuyorum kolundan bunu tenefüsün birinde, yürü diyorum. koridora çekip, otur diyorum. yok ben iyiyim ayakta sen otur diyor. yok diyorum ben de böyle iyi. -otur demiş sana çocuk otur işte! kuyruğu şimdi dik tutsan ne fayda? birazdan çenen titreyerek ağlayıp peteğe çökeceksin çocuğun karşısında! otur!- oturmuyorum. tam ne söylediğimi meramımı nasıl anlattığımı hatırlamıyorum ama utku'nun güldüğünü hatırlıyorum. o gülüyor ben ağırlaşıyorum. o güldü ben ağırlaştım. sonra da çöküp kalıyorum sıcak peteğin üstünde.
o gün bu gündür ne zaman totomda bir sıcaklık hissetsem hayattan soğutan bir mutsuzluğa gark olurum.
devamını gör...
109.
kütüphane görevlisiydi o, bende yanına yardımcı olmak için çırpınıyordum gitti hoşlandığı kızı seçti. sonra burdan yaklaşamadım madem ilgilendiği şeylerden yola çıkayım dedim daha ilkokul 2,3,4. sınıftayım ha bide. futbol oynadım, gittim o zamanlarda taso diye yuvarlak plastik ön yüzünde futbolcuların fotosu olduğu bi oyun vardı. düz getirip karşıda ki tasoyu alıyordun sanırım bir poşet taso kazanmışım, benimki de trabzonsporlu içinde o futbolculardan da var. o poşetin hepsini ona verdim bu sefer kanka belledi beni. yukarı bıyık aşağı sakal hesabı olmadı.
devamını gör...
110.
cama hohlayıp içinden ok geçen kalp çizmek. tabii okun bir ucunda onun adının baş harfi, bir ucunda senin adının baş harfi. biraz enayilik gibi ama tatlıydı.
devamını gör...
111.
beden eğitim öğretmenine aşığımdır. yanına gidip hocam seneye hangi sınıflara ders verdiğini sormuşumdur ve sınıfları sayarken benim de içinde bulunduğum sınıfı söylediğinde, sevinçten çığlık atmışımdır.
devamını gör...
112.
masumca bakmak, her hareketini izlemek..
devamını gör...
113.
sokakta görünce koşturur kovalardım.
devamını gör...
114.
saçını çekmek, silgi istemek, gıcık etmek
devamını gör...
115.
hediye almak. çocukken bile içimde kocaman bir adam varmış benim.
devamını gör...
116.
ilkokulda semih diye bir cocuga asik olmustum. paso kavga ederdim cocukla. sarisin beyaz tenli bir cocuktu bir vururdum kipkirmizi olurdu. ben onun tenindeki kirmiziya vuruldum.
devamını gör...
117.
sınıf etkinlik için birkaç farklı gruba ayrıldığında onunla aynı grupta olabilmek için sabırsızlanmak, denk gelirse de sevinçten havalara uçmak. bu kadar.
devamını gör...
118.
çocukken aşık olunmaz. aşıkken çocuk olunur.
güzel laf ettim ha, sağda solda kullanırsınız.
güzel laf ettim ha, sağda solda kullanırsınız.
devamını gör...
119.
sanırım çocukken hiç aşık olmadım çünkü hiç saçma sapan hareketlerde bulunmadım. sanırım ondan mütevellit şimdi aşık olunca saçma sapan birine dönüşüyorum. demek ki neymiş tecrübe her şeymiş.
devamını gör...
120.
ilginçtir, çocukken de hiç aşık olmadım.
bana aşık olan bir kız vardı mahallede. annesine, anne ben galiba x abiye aşık oldum diye açılmış kızcağız...
ona içim gidiyor filan demiş. öpmek istiyorum. çok tatlı demiş.
kız sekiz yaşındaysa ben 10 yaşındaydım hesap edin artık...
kadınlar altın gününde bu konunun muhabbetini yapmışlar. üzerine çok gülmüşler...
tabi ben bu haberi aldıktan sonra şiddetle irkildim, mideme üzüntüden kramp girmişti.
kimsenin beni sevmesini istemiyordum. bu beni rahatsız etmişti.
ve kızdan inanılmaz soğumuştum..
kızcağız çok şirindi ama ona hiç o gözle bakmamıştım. tabi hiç yüz filan vermedim. muhabbeti hepten kestim.
şimdi ne yapar bilmem, umurumda da değil.
aşk meşk bana tersti hala ters.
bana aşık olan bir kız vardı mahallede. annesine, anne ben galiba x abiye aşık oldum diye açılmış kızcağız...
ona içim gidiyor filan demiş. öpmek istiyorum. çok tatlı demiş.
kız sekiz yaşındaysa ben 10 yaşındaydım hesap edin artık...
kadınlar altın gününde bu konunun muhabbetini yapmışlar. üzerine çok gülmüşler...
tabi ben bu haberi aldıktan sonra şiddetle irkildim, mideme üzüntüden kramp girmişti.
kimsenin beni sevmesini istemiyordum. bu beni rahatsız etmişti.
ve kızdan inanılmaz soğumuştum..
kızcağız çok şirindi ama ona hiç o gözle bakmamıştım. tabi hiç yüz filan vermedim. muhabbeti hepten kestim.
şimdi ne yapar bilmem, umurumda da değil.
aşk meşk bana tersti hala ters.
devamını gör...