çocukken yapmaktan en çok keyif alınan şeyler

bu başlıkta zamanda yolculuğa çıkacağız, o güzel zamanlara gideceğiz. benzer bir başlık göremediğim için bu şekilde açtım başlığı.

küçükken kaprisan* meyve suyu içmeyi çok severdim.* yazın eski arkadaşlarla buluşmuştuk pleysteyşın oynamak için. o gün nostalji olsun diye almıştım ama kaybettiğim için içememiştim. sonra biraz üzülmüştüm tabii. neyse efendim çocukluğumuza dönelim. o zamanlar rengârenk, desen desen resimleri olan bütün kaprisan’lar gözüme güzel görünürdü. yalnız biri var ki üzerindeki resimlerinden dolayı en çok onu severdim. bakkaldan hep onu alırdım. eğer o kalmadıysa diğerlerini o arzuyla almazdım. neyse ben bu en sevdiğim kaprisan’ı alırdım. önce pipetini takar, ardından yavaş yavaş tadını çıkarak içerdim. çabuk bitmesini istemediğim için yavaş içmeme rağmen hemen de biterdi gıcık şüşko. daha sonra ise en az içmek kadar hoşuma giden bir şey yapardım. o boş kaprisan’ın üfleyerek karnını şişirirdim ve onu tam istediğim biçimde sert zemine koyardım. ardından yüksek bir yere çıkar ve simetrik bir hareketle üzerine zıplardım vee booom diye patlardı.. pek çok çocuk gibi benim de önce hüplet sonra gümlet yapmak hep çok hoşuma giderdi. hey gibi günler hey..

çalışan bir annenin çocuğu olarak, anahtarım cebimde okuldan gelir, daha formam üstümdeyken mutfağa dalardım. üç beş tane yumurta ve eğer o gün şanslıysam evde sucukla korkunç bir yağ bombardımanıyla omlet yapardım.
ekmeği ikiye böler -burada yarısı manasında değil ortasını ayırma manasında, kolamı da alıp keyif çatardım evde.
allahım o ne büyük mutluluktu. televizyonun karşısında geçip formalarla o kalori bombardımanı koskoca ekmeği bitirmek çocukken yapmayı en çok sevdiğim şeydi.

sonra işte büyüdüm, yarım ekmeğe indirdim.

çocukken büyüdüğüm, dedemin evinde duvarda asılı bir tablo resim vardı, hep ona bakıyordum. spastikler gibi halının çizgilerini gözümle takip ederdim, sonraları o alışkanlığım her şeyi gözümle çizmeye başladı, çok iyi hatırlıyorum, bütün nesnelerin dış hatlarını gözümle takip ediyordum, resim çizme alışkanlığım o dönem başlamıştı.

derede ve çayda çimmek, guş avlamak. evet.

zillere basıp kaçmak, adrenalin için bilerek yakalanmak…

leblebi tozunu yerken ıslık çalmaya çalışmak.

sapanla atış yapmak ve kendi yaptığım uçurtmayı uçurmak, çok güzel histi.

mahalledeki bütün tasoları ütüp geri satmak.

discovery channel'daki deneyleri yapmaya bayılırdım annemse nefret ederdi evdeki çanak çömleği mahvediyorum diye. bilumum taso bilye mevzularını ben de yaptım tabi ama en keyif vereni de iki tane uzaktan kumandalı oyuncak arabamı bozup helikopter yapıp mahalledeki çocuklarla minarenin boyunu geçireceğime dair girdiğim iddia... geçtikten sonra rüzgar yüzünden düşüp parcalanmasaydı iyiydi o günün parasıyla 10 milyon lira kazanmıştım iddiadan hiç unutmam hala bayramlarda denk gelince nasıl yaptın onu diye sorar bazı arkadaşlar *

sabahtan akşama kadar top oynamak

kendi etrafimda donup donup basim dondukten sonra koltuga oturup dunyanin kayisini izlemek.

benim ip atmaktı.
hala çok severim. ara sıra günde bin ip atlarım.

alt mahalle, karşı site takımları ile maç yapmak. genelde kavga ile son bulan bu maçlarda az süt dişi dökmemiş, yumruk sallayıp tekme yemişimdir. ahh ulan sedat hala bok gibi kaleciliğini hatırlayıp deliriyorum oğlum üstüne gelen topu nasıl yer bi insan ya

dedemin kaset koleksiyonu vardı o zamanlar. bir sürü ama görmeniz lazım! sabahtan akşama kadar döndüre döndüre onları dinlerdim hep. 7-8 yaşlarındayken ilk aşkıma aşkımı itiraf etmek için o kasetlerden birini çalıp götürmüştüm “napıyım ben bunu” diyip çöpe atmıştı dingil, çok ağlamıştım. erkek her yaşta erkek işte.

çocukken en çok bir yerlere tırmanmayı severdim ağaçlara duvarlara bilimum kapı eşiğine. 3 kere de bu hobim uğruna kolumu kırmıştım.

top oynamak + birilerini dövmek

ateşle oynamak. şimdiki çocukların haberi yok böyle şeylerden. maden suyu şişesine tuzruhu konulur. içine biraz tutya ya da alüminyum folyo atılır. gaz çıkarken ağzına çakmak tutulup yanması seyredilir. daha egzantirik olacağım derseniz şişenin ağzına balon bağlayıp şişirirsiniz. sonra balonu bağlayıp uzunca bir ip fitil bağladıktan sonra fitili yakıp salarsınız hayvanı. gece yapacaksınız tabi.
bir başkası bu mevsimde kamu malları ağaçlardaki meyveleri talan etmek. antep'te kimsenin ne olduğunu bilmediği zamanda kazanlar dolusu "bööörtlen" toplamıştım.
sönmemiş kireçle oynamak. ne patlar mübarek suyla karşılaşınca.

yazları sabahtan akşama kadar denize girmek

sabah evden çıkıp, hava karardıktan sonra eve dönmek. izin vermedikleri bir gün tüm ahaliyi eve kilitleyip çıkmışlığım da vardır.