domates

öncelikle ülkemizde domatese sebze gözüyle bakılıyor olsa da kendisi patlıcangiller ailesinden, anavatanı güney ve orta amerika olan, meyvesi yenebilen otsu bir bitki türüdür.
ortalama bir domatesin kalori değeri yaklaşık 22'dir ve 5 gr karbonhidrat, 3 gr şeker, 1,5 gr lif içerir.
düşük kalori ve karbonhidrata sahip olmasına rağmen, besin değerleri ve vitaminler açısından zengindir.
a vitamini deposu olan domates, bağışıklığınızı ve cilt sağlığınızı korumaya yardımcıdır.
k vitamin ile kemiklerinize, potasyum ile kalp sağlığınıza destek olur.
ayrıca kas kasılmalarına karşı olup kan basıncınızın düzenlenmesinde önemli rol oynar.
domatese kırmızı rengini veren likopen adlı antioksidandır.
buradan

ülkemizde yazın da kışında tüketilen, özellikle kış yemeklerinin ana malzemelerinden salçanın olmazsa olmazı (biber salçası da var biliyorum), eskiden bu dönemlerde kilosunun (eskiden dediğim iki-üç senedir çok eski değil yani yanlış anlaşılmasın) 2 tl civarlarında olduğu ve konserve yapılan evlere kasa kasa alınan ponçik besin.
aslında sarımsak satıcılarının kullandığı bir anons var hani, yemeğine, cacığına, turşuna diye heh domates türk mutfağı için bundan çok fazlasıdır. kahvaltıya, salataya, zeytinyağlı yemeklere, menemene, salçaya, makarna sosuna, aklına gelebilecek bir çok şeye kullanabilirsin. en önemlisi kışlık konserve yapar bütün kış kullanırsın.
ben küçüklüğümden hatırlarım, bizim mahallede bahçesi olanlar bir gün belirlerdi; o gün mahalle kırmızıya boyanır, buram buram domates kokar, salça yapılırdı. artık sanırım kimse bunun için uğraşmıyordur, en azından şehirlerde uğraşmıyordur. (yoksa kendi yaptığın bir ürünü tüketmek bence harika bir şey)
ama hala konserve yapılıyor, annelerimiz sağolsun bizler için yapıyorlar. maalesef bu fiyatlar bu şekilde giderse kışlık konserve yapmak da biz türkler için tarihe karışan geleneklerden birisi olacak.

ayrıca usta oyuncu ayşen gruda'nın da (nurlar içinde yatsın) oynadığı bir salça reklamı sebebiyle "domates güzeli" unvanı vardır. *

domates hakkında içimde ne çok şey biriktirmişim arkadaş! önce kendimi kutluyorum yaz yaz bitiremedim, sonra buraya kadar okuyup da benim iyi dileklerimden nasibini alacak sevgili ponçik yazarları kutluyorum ve hemen güzel dileklerimi iletiyorum; inşallah çok güzel bir hafta geçirin, sizin de benim gibi tatilinize sayılı günler kalmış olsun, üzerine harika da bir tatil geçirin. sevin, sevilin, bol bol yüzün, güneş kremi sürmeyi unutmayın aman ve çok çok eğlenin. ve ne olur kapınıza bir kap su, bir kap mama unutmayın olur mu? sevgiler sözlük...

artık yiyemiyorum.
yiyesim gelmiyor.
ağzıma attığım gibi doydum tamam yetti hissine kapılıyorum.
ki domates severdim eskiden.
zamanla geçer herhalde.

düşünsene senin yediğin domatesi fatih sultan mehmet bile yiyemiyordu dahası bilmiyordu...şanslısın...

yalnızca bu mevsimde tadı güzel olan meyve. evet meyve. çünkü çekirdeği olan her şey meyvedir.

böyle hafif sarımtırak ayaş domatesi olacak ki peheeey. emcükleye emcükleye yiyeceksiniz. suyu çenenizden damlayacak falan. biraz tuz lazım ama.

dunyanin vazgecilmez sebzesi veya meyvesi.
kendi yetistirdigim domatesler iste.

lezzetli bir arkadaşımızdır. saksıda yetiştirmek komik oluyor. büyüyor, çiçek açıyor, yeşil meyve oluyor, sonra kızarıyor falan...
charming, isnt it?

koskoca fatih sultan mehmet'in bile yiyemediği bir meyvedir. biz ise bol bulup salçasını çıkarıyoruz. :) bu şekil emojinin serbest olduğunu öğrendiğim için koydum yoksa espri komik değildi.

şimdi yerken aklıma ne geldi bakın.
ta çin'deki, hindistan'daki bir ağaç buralarda ormanda var. yani binlerce yıl içinde buraya bir şekilde bu agaclarin tohumu gelmiş. belkide kendisi geldi. yani mandalina hindistan'dan tohumla falan akdeniz e geldi.
patates ilk amerika kıtasından avrupa'ya gelen gemiler sahilde batınca bulundu veya gemilerle zaten gelecekti.
mısır domates anavatanı abd kitasi olan meyve sebzeler.
geçenlerde birisi abd den bir şişe bırakıyor denize. şişe avustralya kıtasında bulunuyor.
hatta ördek atmışlardı plastik binlerce dolu ördek. tüm dünya denizlerinde buldular .

ee bu domates patates abd kıtasından okyanus a ordan afrika işte avrupa ya kıyılara ulaşamadı demek ki. tamam afrika da tatlı patates var uzakdoğu da. hadi patatesi geç.
ya domates. domates kuşlar veya rüzgar veya deniz yoluyla nasıl binlerce yıl dünyaya yayılmadı.

mesafe uzak rüzgar yetmez okyanus a düştü. okyanusta kesin balıklar yedi o zaman. ama bir tane bile domatesin avrupa'ya afrika'ya ulaşmamış ve yabani olarak çoğalmamış olması ilginç.

cherry olanı makbul. tek hamlede lüp.

''aşk'' adlı kitabında elif şafak'ın mevlana ve şems'e yedirdiği, genellikle sebze olarak nitelendirilen (1893'te abd mahkemelerince böyle sınıflandırılmış), bitkisi otsu bir meyvedir. 1800'lü yılların sonuna doğru keşfedilmiş. ''domates'' sözcüğünün kökü azteklere aittir ve dünyaya da bu dilden yayılmıştır (izmirliler dahil). kristof kolomb amerika'yı keşfettikten sonra gemilerle avrupa'ya getirilmiş.
bitkisinin yaprakları cildi yakıcı bir özelliğe sahip, lekesi insanı çileden çıkaran, iyisinin kokusu da tadı da mayhoş, yemeklere ekstra lezzet veren tadı ile mutfakların, özellikle italyan ve türk mutfağının en çok kullanılan ürünüdür. alerjik durumları söz konusu olabilir. dünyada domates üretiminin en fazla olduğu yer, çin'dir.

amerika orijinli bir sebze. 1800'lü yıllara kadar zehirli sanılıp yenmemiş süs bitkisi olarak yetiştirilmiş daha sonra değeri anlaşılmıştır.

hakkında şöyle bir söz okudum az önce...

“bilgi, domatesin meyve olduğunu bilmektir. bilgelik ise onu meyve salatasının içine koymamaktır.”

nikotin içerir. bazı islami tarikatların içinde nikotin olduğundan dolayı domates ve patlıcan yemediğini duymuştum. yanlışım varsa düzeltebilirsiniz.

aklıma domestic hıyar'ı getiriyor.

tarla fiyatı ile market fiayatı arasında 10 kat fark bulunan enfes zebze.

mükemmel bir sebze olsa da en büyük handikabı kısıtlı zamanı. 15 temmuz ve 15 ağustos arası harici güzel bulmak çok zor.