domates

en bi' sevdiğim sebze. yaz ayı olunca iştahımın kesilmemesinin yegane sebebi. elbette ki kekiksiz olmaz, yanına da güzel bir peynir... deneyin bence, pişman etmez.

ayrıca domates değil, domat. *

o kadar insanın içinde bozma bari editi: domat meyveyse patlıcan da meyve olsun, banne? kabul etmiyorum. *

belki hiç alakasız gibi gözükse de üzerine serpilen kimyon takviyesi ile mükemmel hale gelen meyve.

meyve tabii zoruna mı gitti?*

ve evet, tabii ki domates değil domat.
domates ne la?

dağda keklik, burda domates!
yokluk görmemiş gibi konuşma lan!

pizza gibi bir yiyeceğin bugün hala var oluşunu sağlayandır.

avrupanın kuzeyi patates güneyi domatesçidir. patatesçi kısmın yemekleri kötü, insanlarının genleri güzeldir (sarışın mavi gözlülerdir genelde), boyları uzun ve oldukça da iyi eğitimlidir. köylerdeki dedeler bile genellikle birden fazla dil konuşur. aynı zamanda sıkıcıdırlar, sohbetlerinden bi bok anlaşılmaz (hem gerçekten sessiz konuştuğu için tam anlayamazsın hem de "ne alaka yaw ben mi yanlış anlıyom acaba" dedirtir) , skik sokuk şeyleri dert ederler, zor arkadaş olurlar ve genelde kötü giyinirler.
domatesçi kısım ise çok şakacıdır, matraktır, yemekleri "yeme de yanında yat"tır, muhabbetleri çok güzeldir. eğitim çok da şey değildir, genleri de çok şey sayılmaz (bizimle aynı işte kara kaş kara göz, ben daha çok severim ama neyse), birden fazla dil bilen oranı düşüktür, üniversitedeki hocalar bile aksanlarından ötürü ing konuşmayı istemezler (belki de cidden tam bilmiyolardır). beş dakikada arkadaş olup sizi ailelerine dahil edebilirler, yemeklerini paylaşırlar, hiçbi şeyi dert etmezler, izzeti ikramı severler ve yüksek sesle konuşurlar. ve çok güzel giyinirler!
patatesçiler tereyağını, domatesçiler zeytinyağını sever. ben net domatesçiyim.
seç bakalım sen hangisisin?

domates görünce canım menemen çekiyor ama nedense nadiren yiyorum. domates soslu makarnanın da kölesiyimdir.

deniz baykal'ın okuldaki lakabıymış. domates görünce aklıma deniz baykal geliyor bunu duydum duyalı, sizin de gününüz mahvolsun diye yazdım.
istemsizce, domatese bakınca bir süre deniz baykal gelecek aklınıza.*

sebze gorunumlu meyve. o yuzden italyanca karsiligi 'altin elma' anlamina geliyor.

son yıllarda en çok bozan şeylerden biri.

oğlum eskiden tadı mardı vardı lan bunun, az zeytinyağı az kekikle akıyordu. şimdi bildiğin sulu kırmızı top gibi bir şey olmuş. garip.

meyve olduğunu öğrendiğim bir sebze

elmas yatakları dururken salataya malzeme bulan denizci vizyonsuzlarin getirdiği bitkinin meyvesi.

1 kilo domatesin 40 lira olmasını normal gören, bunu anormal görenlere tepki gösteren bu kadar gerizekalı varken ülke bu enflasyondan kurtulamaz ve o yüzden bu ülkeye her şey fazlasıyla müstehak. her şeyi hakediyor bu insanlar

turşuluk diye satılan yeşil domatesler alınıp masanın üzerinde ters çevrilmek suretiyle sarı, turuncu ve en nihayetinde kırmızılaşma sürecini geçirirken afiyetle tüketilebilir. özellikle kahvaltı için biçilmiş kaftandır yeşil domatesin bu yolculuğu. sararmış domatesin diriliği, tadı ve suyu oldukça lezzetlidir.

aşk.
onsuz eksiğim, yarımım ahh... *
onsuz hiç bir yemeğin anlamı yok.
kahvaltı masasında yoksa şayet kendileri o masanın ne anlamı kalabilir a canlarım!
akşam yemeğinin yanında koca bir tabağın içinde salata olarak göremezsek kendilerini o yemek yemek midir a dostlar!
her hali her rengi her şekliyle aşığım kendilerine.
özellikle büyük pembe olanlara. kabukları zar gibi inceciktir içi sulu ekşimsi bir tadı vardır. koca bir ısırık alırsınız da ağzınız, parmaklarınız onun o eşsiz suyu ile şenlenir.
hele çeriler.. ahhh...
benim tatlı küçük çerezliklerim.
onların tadı daha bir başka.
yeni kahvaltıdan döndüm ama bunları yazarken ağzım sulandı yahu.
meyvelerin en güzeli en eşsizi seni çok seviyorummm.*

kahvaltının olmazsa olmazı bence

meyve olduğu tartışılmaz denilen bitki.
ama, 1800'lerde amerika birleşik devletleri yüksek mahkemesi domatesin sebze olduğu kararını veriyor. sebze olduğu fikrinde olanların tek bir kriteri var: mutfaktaki kullanılma biçimi; domates tatlı değildir ve tatlı yapımında kullanılmaz.

oysa botanikçiler meyve tanımını şöyle yapıyor: meyve, bitkinin tohumları için koruyucu bir çevre oluşturan bitki parçasıdır. sebzeler ise yenilebilen bitki parçaları.

a.b.d. yüksek mahkemesi'nin bu kararı almak sebebi 1883 yılında çıkartılan sebzelerden alınacak vergilendirme idi. vergi tarifesi meyveleri kapsamıyordu. ithalatçı bir kabzımal, sıcak ülkelerden getirdiği sebzeler için paşa paşa vergisini öderken meyveler vergiden muaf olduğu için domates hakkında bu kararın alınmasına neden olan davayı kazanmıştı.

bir ek bilgi: domates tıpkı patates gibi çoğul bir ifade. lügât-ı osmani'de de zaten domata ve patata olarak geçiyor. sondaki "es" eki rumların söyleyişinden kaynaklanıyor; " domatosssss".

izmirli domat der; çok haklıdır.

züğürt ağa filminde şener şen'in satmaya çalışıp da satamadığı sebze/meyve türü..
domates, domatess, hayde domatesss..
buradan

ruslara savaş sebebiyle domates gönderemeyeceğimiz için fiyatları düşecek diyorlardı. ya ruslara domates göndermeye başladık ya da bu düşmüş hali.

7/24 benim sıfat

domatesin tadı kalmadı. saman gibi domates yediriyorlar bize. dün baktım 20 tl idi kilosu. en ucuzu 13 tl idi . bu mevsimde bu fiyata domates mi olur. dolu vurdu bu yıl domatesleri üstüne yakıt fiyatları arttı sonuç domates pahalı.