dünya nüfusunun bir şekilde azalması gerektiği gerçeği

inkar edilemeyecek türden bir gerçek. en kötüsünden en iyisine kadar bir sürü yolu var bunun. ya büyük bir küresel kıtlık, ya yeni ve çok daha yıkıcı bir dünya savaşı, ya büyük bir doğal felaket, ya da bir virüs artık ismine ne derseniz. örneğin şu an, koronavirüs fena bir iş çıkarmıyor gibi duruyor doğrusu. en azından savaşlarla ya da kıtlık içinde ölmektense, dünya nüfusunun bir kısmı azalacaksa böyle azalıversin. kendi akrabalarımdan bazılarını da bu virüs yüzünden kaybetmiş biri olarak söylüyorum bunu.

ama kendi elimizde olmayan (ya da elimizde mi?) bir virüs haricinde, bunun şimdilik en zahmetsiz ve acısız yolu çocuk doğurmamaktan geçiyor. yeter artık hakikaten, birazcık da üremeyelim yahu. topluca prezervatif seferberliği yapalım. kusura bakmayın ama, sanki birazcık pokunu çıkardık ya bu çocuk olayının, öyle değil mi?

üremenin yanısıra, uzun ömür de buna etken.
bu konuda çözüm var mıdır? varsa nedir? diğer yazarların tanımlarını merakla bekliyorum.

hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. dünya zaten bir yandan üreyerek, bir yandan ölerek kendisini dengede tutuyor. kimsenin böyle bir çalışmaya girmesine gerek yok.

yaşananlar bir grup kendini bilmez tarafından oluyor halbuki.

tamam o zaman. vakit ölme vaktidir.

çocuk yapmak için ehliyet bu konuda çözüm olabilir.

zira mahalle bakısıyla istmeye istemeye çocuk yapmış ve mutsuz ötesi insanlarla dolu ortalık.

bir şekilde.

bu gerekliliği sen tek başına mı gerekli kıldın?
t: saçma bir tespit.çıkarım.

dünya sağlık örgütü seneler seneler önce var olan kıtlık, salgın ve savaşlara müdahale etmeyeceğini açıklamıştı. yani güçlüysen yaşayabilirsin ama değilsen ne yazık ki diyorlar. elenecekse önce güçsüzler elenir. bunun yerine var olan insanlara dokunmayıp üreme politikaları desteklense daha insancıl bir çözüm olmaz mıydı bilemiyorum.

insanlar üreyip ardından ölerek bu dengeyi korumuyor. en azından şu an için fark oldukça artmıştır. tıp günden güne gelişiyor uzun ömürlü oluyor insanlar çok önceden 30 yaşını gören insanlara yaşlı gözüyle bakılırmış . gripten, nezleden ölenler basit bir iğneyle, ilaçla üç dört gün sonra turp gibi oluyor.

bunu kabul etmeyen kitlenin psikolojisini biliyorum. dünya insanlar için vardır, üstün canlılarız yok olmamalıyız falan filan fistan. kusura bakmayın evrenin umrunda bile değiliz bu kadar önemsemeyin kendinizi. bunu da önlemek için üremenin kontrol altına alınmasını gerekli. saçma sapan dnalarınızın daha fazla çoğalması gelecekteki aklı başında nesili çok uğraştıracak.

yoksa dünya yan mi yatar?!?!?

yeni nesillere bakarsanız üremiyorlar. sıkıntı yok yani.

dünyadaki nüfus artışı hayat şartlarının iyileşmesi ile bağdaştırılıyor lakin şöyle bir baktığımızda, hayat standartları iyi olan yerlerden ziyade kötü olan yerlerde bir nüfus artışı olduğu görülüyor. bu da dünyanın yoksul kesimine olan görüşümü çok olumsuz yönde etkiliyor. nedense bu hayatı onlar seçmiş gibi düşünüyorum.

asgari ücretli birisinin 7 çocuğunun olup geliri iyi birisinin en fazla 2 çocuğu olması garip geliyor. bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama böyle insanların toplumun en alt tabakasını oluşturduğu görüşündeyim. bu yıl ülkenin nüfusu geçmiş yıllara göre yok denecek kadar az arttı ama cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada:
- "nüfus konusunda sonumuzun avrupa gibi mi olmasını istiyorsunuz?" demesi gerçekten çok komiğime gitti, ya senin ülkende milyonlarca işsiz var, daha bu insanları doyuramıyorsun hâlâ nüfus artışını destekliyorsun, cidden garip bir durum...

'population 15 million' diye bir proje var zaten. bilinçli toplumlarda doğum oranları düşüyor. örneğin italya, almanya filan.
kapitalizm, bireyciliği çok övdüğü ve özendirdiği için kimse aile kurmak istemiyor. çünkü çocuk büyütmek büyük bir özveri, sorumluluk ve maddi kaynak gerektiriyor.
üstelik iş gücündeki eksiklik göçmenlerle doldurulmaya çalışıldığında 'demokrasi' sorun olmaya başlıyor. çünkü toplumun demografik yapısı ve sosyal segmentler değişiyor.
lafı evirmeye, kıvırmaya gerek yok. en iyisini araplar yapıyor. ortadoğu'da saf ırk müslüman araplar vardır bi de onlara hizmet eden ikinci sınıf müslümanlar vardır. yönetim her zaman mekke'nin en köklü ailelerindedir. şimdiki arap krallarının soyunu biraz araştırın görürsünüz.
ingiltere kraliyet ailesi de halkın ilgisini üzerinde toplayarak bir propagandayla monarşiyi korumaya çalışıyor. ingilizlerin haklarını gasp etmediği sürece ingiltere'de sorun yok. bildiğiniz üzere ingiltere'de de bir teror örgütü var.

robotik teknolojiler ve yapay zeka geliştirildiği zaman üçüncü dünya savaşı çıkacak. bu yüzden abd ay'da veya mars'ta bir askeri üs kurup oraya nükleer silah yerleştirmeyi konuşuyor. mars'ta boşuna koloni kuralım demiyorlar.

koyunlar toplanmış. evet, doğru! dünya nüfusunun azalması gerekiyor. nüfus olmuş 8 milyar. millet hâlâ gereksiz yere ürüyor. başkaları ürüyor diye senin de üremene gerek yok. herkes anne-baba olamaz zaten. her kadın doğurabilme özelliğine sahiptir fakat bunu kullanmak zorunda değildir. bir kadının doğurmaya elverişli olması bir çocuğun sorumluluğunu kaldırabileceği anlamına gelmez. ağzında dişi olmayan, "ampule basacaksın mührü" diye yönlendirilip belli bir partiye oy veren herif de çocuk yapıyor. neyseki benim jenerasyonum eski jenerasyonlar kadar aptal değil de bunları düşünebiliyor.

(bkz: j harfi çok güzel) dostum evet haklısın, hayattaki tek vasfı üremekten başka bir şey olmayanlar ne yapsın değil mi?

insanlar git gide artıyor kaynaklar sınırlı bir şekilde nüfus azalmazsa ya da nüfus artışı yavaşlatılmazsa tüm dünyayı kıtlığın beklediği bir gerçek.

savaşsız geçen onca senenin ardından 8 milyar nüfusa doğru, birlikte büyük bir kaos ve katliamın eşiğine ilerliyoruz.

doğrudur bunun sonu ise 3.dünya savaşıdır. şinzo abe suikasti, rusya gerilimi, yüksek enflasyon, corona virüs buna zemin hazırlamaktadır. dünya bu kadar nüfusu kaldıramıyor ve yüksek teknoloji insan gücüne olan ihtiyacı azaltıyor.

var olan gerçek. özellikle de bu ülkede.