eskişehir

#2129543 çok çok iyiydi.*

öğrenci şehri

1.5 ay öncesine kadar yaşadığım, her köşesinde bir hatıra barındıran, lakin uzun vadede insanı tüketen şehir.

tamamen öğrenciler üzerine kurulu bir şehir.

mevsiminden bağımsız olarak sürekli soğuk olan şehir. ne zaman gelsem bir yerlerim donuyor sürekli. burada nasıl yaşıyorsunuz la siz.

trafik ışıklarında minimum 25 dakika falan beklediğiniz şehir. muhtemelen tramvaylardan dolayı bu durum böyle ancak arabayla iki dakikalık mesafeyi 15 20 dakikaya çıkaracak kadar bekletiyor insanı. trafik ışıklarında beklerken kendinizi gta vice citydeki npcler gibi hissetmeye başlıyorsunuz.

yeryüzünün en balon, en abarıtlmış, en overrated şehridir burası. benim memleketimdir ama ben bıktım usandım buradan türkiye'nin birçok farklı şehrinde uzun yıllar yaşamış biri olarak.
g.t kadar şehir merkezi gün, saat, mevsim farketmeksizin sürekli hınca hınç dolu olur. haftasonu gidilmiş disneyland gibidir her yer. her yer sanki o gün orada inanılmaz bir kültürel faaliyet varmışçasına dolup taşar. halbuki sadece dolanmaya çıkmıştır insanlar.
bu şehir kışın öğrenciyle, yazın almancı, hollandacı ve belçikacılarla dolar. bir de burayı bir halt sanıp göçenler de var onlar da ayrı alem. kalabalıktan bu şehirde restoranda, kafede vs. öyle kolay kolay yer bulamazsınız. kafamı dinliyim deseniz kaçabileceğiniz hiçbir sakin nokta yok.
bir b.kmuş gibi anlatılan sazova parkı'nın bursa'da kralı var örneğin. ya da odunpazarı denilen üç beş tarihi evin, kütahya'da afyon'da bursa mudanya'da kralı var. onun dışında da gideyim diyeceğiniz başka bir noktası yok. bozkırın ortası. bir tane gidilip gezilecek düzgün turistik ilçesi yok. bazen eskişehir'i izmir ile filan kıyaslayan dangalakları görüyorum da inanın kafa atasım geliyor. ulan izmir'in bir tırnağı bile çeşme, çeşmealtı, urla, karaburun, seferihisar, sığacık lan! siz izmir ile neyi kıyaslıyorsunuz siz şaka mısınız oğlummmmmm! o köhne burun kıvırdığımız buca'nın yarısı etmez lan eskişehir!
bak bu sene yeni gelecek öğrencileri acayip bir sürpriz bekliyor bu şehirde. şehirde bildiğin emlak sektörü durmuş durumda! kiralık ev mev yok. yurt kapasitesi üniversite öğrencilerinin toplamının ancak komik bir kısmına yetiyor. onun dışındakiler ne yapacak? ev tutayım desen vallahi billahi ev yok! olanlar da 1+1 se 8 bin, 2+1 se 12 bin bandından başlıyor. 8 ile 12 bin olanlar da rezil semtlerinde.
gerçekten genç kardeşlerim bir halt sanmayın bu şehri. ha afyon'dan kütahya'dan geleceksiniz tamam güzel gelir, ama istnabul'dan izmir'den gelenler kolay alışamaz bu abartılmış şehre! eskiden biraz ucuzdu şimdi o da kalmadı!

o kadar olumsuzlukla anlatılacak bir şehir değil bence. ben orada okudum ve sevdim. çok büyük bir yer olmasa da o kadar kalabalığa rağmen samimi, sakin ve sıcak gelen bir havası vardı. kalabalıktan nefret eden biri olarak bana çok rahatsız edici gelmemişti ve ben buna hâlâ şaşırıyorum. saydığınız şehirlerde de bulundum ve pek sezon olmamasına rağmen itici ve bunaltıcı gelmişlerdi.
şehri sevme nedenlerimden biri de mevsimi.
öğrenci şehri olayına bir şey diyemiyorum çünkü 3 yıl oldu bitireli.

#2679277">#2679277

bu şehirden bu şehirli olmama rağmen neden deli gibi nefret ediyorum izninizle sayayım:
-kalabalık sokaklarında yürümek imkansız, hele trafiğinden ötürü ufacık şehir olmasına rağmen hayatınız trafikte geçiyor, karşıdan karşıya geçmek bile ayrı bir meziyet istiyor. arabalardan da tramvaydan da korumak zorundasınız kendinizi. her gün sokaklarda ya arabalar, ya tramvaylar insanları, kedileri, köpekleri çiğneyip duruyor. ayrıca iğrenç bir park sorunu var dağ taş park edilmiş arabalarla dolu,
-her şehir yeni çarşı merkezleri kurup şehri rahatlatırken bu şehir ufacık bir çarşı merkezine sıkışmış durumda. şehrin her saati, her dakikası, her yeri kabalık. istanbul'da bile, bursa'da bile, izmir'de bile şehrin tenha olduğu vakitleri yakalayıp kafanızı dinleyebilirsiniz, burada imkansız bu!
-şehir o kadar küçük ki artık sokaklarda gezen simalar size belli bir dönemden sonra hiç yabancı gelmiyor. "aa ben bu adamı geçen şurada gördüm, bu kadarını burada gördüm" oluyorsunuz.
-şehir ufaklığına rağmen gayet pahalı. kiralar çok uçuk ve emlak sektörü tıkanmış durumda.
-şehirde tarih namına sadece esasında her şehrimizde olan tarihi eski evler var, başka da bir haltı yok.
-şehir klasik bir bozkır, hiçbir doğal güzelliği yok.
-şehirdeki müzeler bile uyduruk saçma sapan şeyler. yok modern sanat, yok cam müzesi, yok lületaşı müzesi. büyükerşen denilen ihtiyarın açtığı balmumu müzesindeki heykellerin asıllarıyla alakası bile yok. başka şehirlerdeki müzelere bak bir de!
-şehrin gezilebilecek, şehirden uzaklaşılabilecek hiçbir güzel ilçesi yok. ilçelerinin tümü köy görünümünde.
-zehir gibi insanı rahatsız eden iğrenç soğuğu kasımda bir başlıyor ta mayıs sonunda anca yerini yaz sıcağına bırakıyor. bu şehirde bahar diye bir şey yok. sadece yaz ve kış var. kira gibi doğalgaz faturası ödüyorsunuz bu şehirde.
-bu şehir gri ve kasvetli... depresyon için, mutsuzluk için birebir.
-ulan bu şehrin su birikintileri bile yapay be!

görmek istediğim bir şehir.

iç anadolu'da olması çok tuhaf olan şehir. aynı şekilde afyon'un ege'de olması da. bence tam tersi olmalıydı.

özel aracıyla şehir merkezine giren misafirleri tramvay trafiğine karşı uyarmak istediğim şehir. misafir sürücüler her zamankinden daha dikkatli olmalı ve trafik işaret ve ışıklarına olması gerekenden daha fazla özen göstermeliler.

az da olsa kanıtlar için tık.

tanımlarımı okumuş olanlar eminim ki her ne kadar daha 10-11 gündür burada olsam da, eskişehir'e olan sevgimin ne kadar çok olduğunu anlamışlardır. bir de eskişehir başlığı altında bir tanım yazmak istedim bu sebeple.

eskişehir benim için ülkemizdeki yaşanılası en mutluluk veren şehirdir, şuan ne yazık ki orada olmayan biri olarak bunu özellikle dile getirmek istiyorum.

orada yaşarken özellikle yapmaktan mutluluk duyduğum şeylerden biri geceleri dışarıda zaman geçirmekti, şehrin genç kitlesinden dolayıdır, böyle çokça gözlemlediğim bir durum, gece 12 - 1 - 2 gibi saatlerde şehir pek uyumamış oluyor, hani çok aşırı kalabalık değil ama şehrin içten içe uyumadığını özellikle seylap caddesinden üniversite caddesine doğru çıktığınızda anlayabiliyorsunuz. şuan ismi en son(eğer değişmediyse) serdivan waffle'dan böyle yolunu esparka hatta az daha ilerisi barlara kadar olan kısımda genel olarak gençlerin yürüdüğünü gözlemleyebilirsiniz. bu sebeple özellikle benim de bu uyumayan şehirde, güven içinde geceleri yürüyerek kulaklıkta müzik dinleme arzum oluşuyordu. hatta özellikle akşam içten gelince bazen 10-11'e kadar uyur, sonra uyanıp hazırlanır gece dışarıya çıkardım. eskişehirde dışarıda yürürken özel olarak oraya dair hazırladığım bir çalma listesi dahi yapmıştım youtube müzik uygulamasında, yanlış hatırlamıyorsam içi hep yabancı eski amerikan şarkıları ile dolu.

bunun dışında yürümeyi sevdiğim yerlerden biri de, adalar tarafında yürümekti. o bölgede böyle porsuk çayının önünden önünden yürüyerek zaman geçirmek çok keyifli gelir bana, orası da yer olarak çok iyi, çok güzel kafeler ve kitabevleri var. en çok bilineni de sanırım orada insancıl kitabevidir. oldukça da büyük bana göre.

bunun dışında özellikle şehre dair sevdiğim şeylerden biri de kafeleri genel olarak. şehrin böyle, tüm türkiye'ds yayılan kafe zincirlerini(starbucks, arabica, kahve dünyası gibi)değil de, şehre dair olan yerel kafelerini daha çok seviyorum. bunlara başka bir iki başlık altında da değindiğimi hatırlıyorum ama örnek vereyim yine, the roots, hey joe, minas tirith kafe gibi yerler favori mekanlarım. bir de eskişehirde yaşayanların özellikle bulunduğu ve bildiği yer olarak kolezyumun çevresi de kafelerle dolu ve genelde de çokça kalabalıktır, çok kalabalık yerleri kendime göre pek bulmasam da yer yer bir iki kez oturduğum kafeler mevcut.

yani eskişehirde yaşamak gibi bir arzunuz var ise kesinlikle kafeler cenneti gibi bir şehirde olacaksınız bunu önceden belirteyim, tabi şehri sadece kafeler olarak değerlendirmek pek doğru değil, şehir eğitimli ve eğitim görmekte olan öğrenci kitlesinden de kaynaklı olarak, çokça güzel bir insan kitlesine de sahip, ama elbette orada da ne yazık ki arabada son ses müzik açarak giden kişiler de var, ki elbette ki bu durum birçok şehirde var

sonuca gelmek gerekirse sanıyorum en son yapılan bir araştırmaya göre ülkedeki ıq seviyesinde birinci olan şehir de eskişehir'di. bu sebeple bana göre eskişehirde doğmak öyle midir bilmiyorum ama, bir şekilde eskişehir'de yaşamak ve yaşamaya devam etmek, çok güzel bir ayrıcalık bence.

şehrin de bir sloganı vardı sanırım, halen kullanılıyor mu bilmiyorum ancak "şehir eskişehir'dir". kesinlikle katılıyorum, gerçekten de öyle.

eskişehir, türkiye'nin iç anadolu bölgesi'nde yer alan önemli bir şehirdir. tarihi ve kültürel zenginliklere sahip olan eskişehir, aynı zamanda sanayisi, üniversiteleri ve doğal güzellikleri ile bilinir.
www.jobcoconut.com/

iç anadolunun * yobazlık çölünün içinde özgür ve medeni bir vahadır benim memleketim.

çölde bir vaha.

yıllarca gittiğim, en çok bildiğim gezdiğim şehir. trenle gitmesi çok mükemmel bir yer olmasını sağlıyor bence. ulaşım kolay, ne istersen bulunan bir yer. rast gele girdiğin bi kafe sanat müzesine açılan bi kapı bile olabiliyor. çok seviyorum. gidilip görülesi yerlerden biri, sadece sazova da çok oyalanmayın giderseniz.

kafa kağıdımda yazan yerdir.

yaşamak istediğim şehir. şehirleşmenin doğru inşaa edildiği nadir yerlerden biri.

sıradan bir şehir. hatta kasaba bile diyebiliriz.